Kılıçdaroğlu: Başkanlık sistemine karşıyız. Başkanlık Türkiye'yi ciddi felaketlere sürükleyecek olan bir sistemdir
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Enver Aysever'in RS FM'deki programında canlı yayında halktan gelen soruları yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu sabah RS FM'de Enver Aysever'in konuğu oldu. 'Oyuna Devam' programına saat 8:30'da bağlanan Kılıçdaroğlu, yurttaşların #kılıçdaroğlunasoruyorum etiketiyle sosyal medyada paylaştığı soruları da yanıtadı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'ın, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili "Biz hadi saftık bilmiyorduk, CHP terör örgütü olduğunu biliyordu" sözlerinin hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "İktidarda olan onlar, ülkeyi yönetiyorlar, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına ben katılmadım, bana sunum yapılmadı, onlara yapıldı. FETÖ'nün himmet parası topladığı, tehlikeli olduğu onlara anlatıldı. Onlar bunu hiç dinlemediler, kandırıldıklarını söylediler. Ben, Yasin Beyin bir Aziz Nesin kitabı okuduğunu, onun etkisinde kalarak bir demeç verdiğini düşünüyorum." karşılığını verdi.
(AKP'de ByLock kullanan bakanlar var iddiası) 4 bakan, çok sayıda milletvekili var. Bu bir kapalı grup toplantısında söylenen bir açıklama, kamuoyuna yönelik bir açıklama değil. Bunların belgeyle desteklenmesi gerekiyor. ByLock ile şifreler çözülüyorsa neden kamuoyu açıklaması yapılmıyor iktidar tarafından bunu sorguluyoruz. ByLock kullananların isimleri seçilerek cumhuriyet savcılıklarına bildiriliyor. Hepsi bildirilmiyor. Koruma kalkanı var. Bunu biliyoruz. Şunu da gayet net biliyorum. Bylock kullananların isimleri seçilerek savcılıklara bildiriliyor. Bazı isimler, milletvekilleri, bakanlar korunabiliyor
(CHP'nin kapatılacağını düşünüyor musunuz?) Baskıcı rejimler belli yöntemlere başvururlar. AKP 15 Temmuz'dan sonra ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' dedi, demokrasi dedi. Bugün gelinen noktada tam tersini yapıyor Adalet ve Kalkınma Partisi. Söylediğim şeyleri Taksim'de söyleyince, Yenikapı'da söyleyince alkışladılar. Grup Toplantısında söylediğimdeyse eleştirdiler. Yeniden CHP'ye saldırma dönemi başladı.
"AKP, sizi dava edip, tutuklatacak bir güce sahip midir? Günün birinde tutuklanacağınız endişesini taşıyor musunuz?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Baskıcı dönemlerde Bülent Ecevit, Deniz Baykal tutuklanmıştır, hapse atılmıştır, sorgulanmıştır, mahkemeye çıkarılmıştır. Bugün yaşadığımız koşullar, benzer koşullardır. Her zaman, her ortamda gözaltına alınabiliriz, tutuklanabiliriz. Çünkü mahkemeler bağımsız değildir, siyasi otoritenin talimatına göre karar vermektedir. Siyasi otorite, yani AKP, yargıyı toplumu sindirmek için sopa olarak kullanmaktadır. Bu tablo ortadayken, 'Hayır, kimse bana dokunamaz.' diye bir söylem dile getirmeyi çok doğru bulmuyorum." yanıtını verdi.
(Kılıçdaroğlu ve CHP'ye yapılan saldırılar) Camide kurşun mermisinin atılması başbakanın ve polislerin gözünün önünde oldu. İktidarın bilerek ve isteyerek yaptığı bir saldırıydı. Aynı işlem başbakana yapılsa ne olurdu? Bana yapılıyor ama başbakan ve korumalar seyrediyorlar. Neden bu kişi yakalanmadı, cezalandırılmadı, serbest bırakıldı? Benim öldürülmem mi gerekiyordu? İktidar bilerek ve isteyerek gerçekleştirdi. PKK saldırısı oldu. Genel Başkan Yardımcımız saldırıya uğradı, il başkanlarımız saldırıya uğradı. Aykırı düşünceyi, farklı söylemleri iktidar kabul etmiyor. Bunu gösteriyor bu saldırılar. Amacımız ve arzumuz şu: Hükümet aklını başına almalı, eleştirileri dinlemeli ve yeni bir tavır sergilemeli. Toplum ciddi baskı altında.
'YENİKAPI'YA GİTMEKTEN PİŞMAN DEĞİLİM'
Yenikapı'ya gitmekten pişman değilim, neden olayım? Darbeyle bir daha karşılaşmamak için yapılması gerekenleri açıkladım. Söylediklerimin tamamı doğru. Laikliği, demokrasiyi savunduk. Altına yeniden imzanı atarım. Medya özgürlüğünden söz ettik, bir araya geldik.
"BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞIYIZ"
"Başkanlık sistemine CHP'nin bakışı" sorulan Kılıçdaroğlu, "Kategorik olarak biz başkanlık sistemine karşıyız. AKP'nin getireceği başkanlık sistemini bilmeden, o konu hakkında yorum yapmanın doğru olmadığını söyledim. Ayrıntıları bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı yemininden tutun, pek çok konu, kural değişecek. Bir metni görelim, bakalım bu metinde neyi öngörüyorlar, ondan sonra kalkıp düşüncelerimizi ifade edelim." değerlendirmesini yaptı.
Kılıçdaroğlu, "MHP Genel Başkanı Devlet Bey'in muhalefete değil de iktidara yakın olduğunu biliyoruz zaten, kendileri de ifade ediyorlar bunu. Geçmişte Devlet Bey'in başkanlık sistemine yönelik oldukça sert açıklamaları vardı, ben bugün için de o sert açıklamaların geçerli olduğuna şahsen inanıyorum. Çünkü başkanlık sistemi Türkiye'yi daha ciddi felaketlere sürükleyecek olan bir sistemdir." dedi.
'GÜLEN'İN İADE EDİLMEMESİNİN KAPISINI AÇMIŞ OLACAKLAR'
(İdam tartışması) Keşke yüce yaradanın her dediğini yapsalar. 'Kul hakkı yeme, adaletle yönet' diyor ama yapmıyorlar. Bunların hiçbir dediğine güvenilmez. İdamı gündeme getirdiği andan itibaren Fethullah Gülen'in iade edilmemesinin kapısını açmış olacaklar. Bu yanlış bir yol. Ben Gülen'e gel ülkende yargılan da dedim. İdamı gündeme getiriyorsun Fethullah Gülen Türkiye'ye iade edilmesin diye. Bunu gündeme getirdiğin noktada karşı tarafın elini güçlendiriyorsun.
(AYM'ye güveniyor musunuz?) En azından bir kararı var. Uygun görmesiniz de uymak zorundasınız. Bütün yargı kararları eleştirilebilir. Ama biz Anayasa Mahkemesi seçilen milletvekillerinin tutuklanmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. Gözaltına alınıp, mahkemeye sevk edilen herkes tutuklandı. Anayasa Mahkemesi kendi üyesi ile ilgili verdiği karar vahim bir karardır. KHK ile ilgili verdiği karar vahim bir karardır. Yürütmenin kararlarına ben bakamam kararını verdi. Yürütme tarafından elde edilen gücün hukuk içerisinde denetleneceğini söylüyordu. 15 Temmuz sonrası yaratılan atmosferin etkisinde kalarak bu kararı verdi. Rektör atamaları KHK ile düzenlendi. Türkiye'de yargı bağımsız değil. AKP yargıyı toplumu sindirmek için sopa olarak kullanıyor."
(Türkiye parçalanır mı) Türkiye iyi yönetilmiyor. Bunun herkes farkında, AKP'ye oy veren vatandaş da farkında. İyi yönetilmeyen ülkede her şey olabilir.
'HÜKÜMETİN DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERİ OLDUĞU KESİN'
('Darbe biliniyordu' iddiası) Bu konuda sonrasında pek çok yayın yapıldı, kitap çıktı. Askeri yetkilinin bunu bildirdiği gibi bilgiler de ortaya çıktı. Bunlar yüzde yüz doğrudur diyemeyiz ama kuşku uyandıran bilgiler var. Hükümetin darbe girişiminden haberi olduğu kesin. Bir subay MİT'e gidip haber verdiyse herhalde haberi vardır. Buradaki gerçekleri zamanla öğreneceğiz. Bugünden başkanlık sistemini getirmek için düzenlemeydi demek için elde belge-bilgi olması gerekir. Ben bir darbe risk olduğunu sanmıyorum. Darbe hangi gerekçeyle olacak? Bence öyle bir risk yok. Ama birileri kendi baskıcı yöntemlerini sürdürmek için darbe riski vardır'ı dillendirebilir. Ama darbe riski söz konusu değil.
"Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na gelmedi. Neden gelmedi? Bu, milli iradeye saygısızlık değil mi?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Saygısızlıktır. Gelmesi, sorulara yanıt vermesi lazım. Biz neden güçlendirilmiş, demokratik bir parlamentodan söz ediyoruz? Eğer emekli bir komutan, TBMM'nin bir komisyonunun çağrısına 'Ben gelmem.' diyorsa, o parlamento zayıf bir parlamentodur, güçlendirilmiş bir parlamento değildir. Bu sorumluluk aslında parlamentoyu yöneten Meclis Başkanı'na aittir. Meclis Başkanı bu konuda sessiz kalıyorsa, parlamentoya sahip çıkmıyor demektir." yanıtını verdi.
CHP MUHALEFETİNİ SOKAĞA KAYDIRACAK MI?
Elde sopalarla, karşı tarafta korku yaratarak sokağa çıkmak tamamen yanlış ve böyle bir şeyin içinde CHP asla olmaz. Bizim yapacağımız, demokrasi kuralları içerisinde mitingse miting yaparız. Nitekim önümüzdeki günlerde Adana'da yapacağız bir mitingi. Cumhuriyete, Atatürk'e, laikliğe, demokrasiye sahip çıkmak isteyen, ülkenin birliğini ve bütünlüğünü savunan herkesi mitingimize davet ediyoruz. Biz, o mitinge CHP bayrağı da götürmeyeceğiz, bu konuda da karar aldık. Amacımız, bu ülkede birliği, bütünlüğü, beraberliği sağlamaktır.
"Türkiye'nin bölünme riski var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini savunarak, iyi yönetilmeyen bir ülkenin de her türlü riske açık olacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye iyi yönetilseydi, 14 yılın sonunda neden Türkiye bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı? Darbe girişiminde bulunanları, devletin üst makamlarına, kadrolarına yerleştirenler kimler? 'Biz kandırıldık.' deyip, bu işin içinden kolay kolay sıyrılabilir misiniz? Peki yarın yargılananlar çıkıp mahkemeye, 'Bu ülkenin Cumhurbaşkanı gibi devletin bütün sırlarına vakıf bir kişiyi kandırdılar, ben devletin bütün sırlarına vakıf değilim, beni de kandırdılar, o yargılanmıyor, benim de yargılanmamam gerekir.' derse, ne diyeceksiniz? Onu ertesi gün serbest bırakmanız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
'TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA TARİHİNİN EN BÜYÜK YENİLGİSİNİ ALDI'
(Türkiye'nin Suriye politikası) Dış politikada ülke tarihinin en ciddi yenilgisi yaşandı. Suriye yanlıştı. Orada akan kanların sorumlusu AKP hükümetidir. 'Tırlarla silah göndermeyin' dedik. Ortadoğu'daki aşiretler bile Türkiye'ye meydan okudular. Ülke kendi güvenliğini saplamak için Cerablus'a gitti. Türkiye kendi güvenliğini sağlamalı ama Suriye'nin iç işlerine kadar gitmemeli. Ortadoğu bataklığı tarihin her döneminde bize zarar vermiştir. Ortadoğu'daki ülkelerin iç işlerine karışmamalı, insan hakları ihlallerini eleştirebilmeli ama evrensel hukuk ilkelerini unutmamalı. Evrensel hukuka göre davranmak zorunda. (Esad kazandı mı?) Hayır. Oraya doğru gidiyor.
(Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesi) Amerika'daki seçimi sonucu beğenelim ya da beğenmeyelim saygıyla karşılamak gerekiyor. Seçim meydanlarında söylenen sözlerin gerçekleşip geçrklemeyeceğini zaman gösterecek. Amerika'da devlet kurumları çok güçlüdür ve her kurumun kendi kültürü vardır Dolayısıyla başkanın tek başına Amerika'yı dilediği gibi yöneteceği genellemesine kapılmamak gerekiyor. ABD kendi çıkarını düşünecek. Bu bağlamda güvenlik politikasını, Ortadoğu'yu gözden geçirebilir. Burada önemli olan alacağı kararın dünyayı etkileyebileceği gerçeğidir. Ülkeler kendilerini buna göre konumlandırmak durumunda Trump'la bir ilişkimiz yok. Diğer ülkelerle olan ilişkilerimiz devlet başkanları düzeyinde değil.
'CUMHURİYET BÜTÜN BASKI DÖNEMLERİNDE BEDEL ÖDEDİ'
Cumhuriyet'in temel özelliği bütün baskı dönemlerinde bedel ödeyen bir gazete olmuş olmasıdır. Cumhuriyet'e defalarca yayın yasağı getirilmiştir, yazarları öldürülmüştür. Onun için Cumhuriyet'in kendine özgü kuralları vardır, bunların yaşatılması lazım. Gazetecilerden önce o davaların savcılığını üstlendiğini söyleyen cumhurbaşkanının yargılanması lazım. Ana fail bellidir. Gülen Cemaati'ni devletin içine yerleştiren… Gülen Cemaati'ne ait 17 üniversiteyi YÖK'ten geçirip Meclis'te onaylatan o gazeteci arkadaşlar mı? Ana failden uzaklaşıp yan kulvarlara girdiğimiz zaman konuyu saptırmış oluyoruz. Bizim görüşümüz ne olursa olsun medya özgürlüğüne saygı göstermemiz gerekir. Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak'ın Murat Sabuncu'nun hapse atılmasını doğru bulmuyoruz. (MHP lideri Bahçeli) Devlet Bey'in muhalefete değil, iktidara yakın olduğunu biliyoruz.
'KENDİNİ YENİLEYEN BİR PARTİYİZ, STATÜKOCU DEĞİLİZ'
Kemalizm'den ne anlıyoruz. Atatürkçülük üretim demektir, bağımsızlık, özgürlük demektir. Bağımsızlık ve özgürlüğü Kurtuluş Savaşı'nda, üretimi ise İktisat Kongresi'nde kazandık. Eğer biz bunu böyle anlamazsak szaten sorun var demektir. CHP bu noktada hiçbir sapma yapmamıştır. Biz aynı zamanda sosyal demokrat bir partiyiz. Biz aynı zamanda sürekli kendisini yenileyen bir partiyiz, statükocu değiliz. Biz 3. Sınıf bir demokrasiyi değil tam demokrasiyi savunan bir partiyiz. Mustafa Kemal Atatürk sadece CHP'nin değil tüm Türkiye'nin ortak paydası olmak zorundadır. Atatürk'e Kurtuluş Savaşı'nda kimler karşıysa bugün de onların çocukları Atatürk'e karşıdır.
Kim Atatürkçü, kim değil; bu lafla değil eylemlerle belli olur. Merkez Bankası'nın bastığı paralardan Atatürk'ü kaldırdınız, yerine Fethullah Gülen'i koydunuz. Çocuk mu kandırıyorsunuz?
YORUM YAZIN