Kemal Kılıçdaroğlu, eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica'yla kahvaltıda buluştu
dha/cha foto: bakırköy belediyesi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, JİTEM davasında tüm sanıkların beraat etmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Faili meçhulleri yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz edemezsiniz.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Bakırköy’de eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica ile kahvaltıda buluştu.
Bakırköy Sahil Kennedy Caddesi'ndeki Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi'nde gerçekleşen görüşmeye gazeteciler de yoğun ilgi gösterdi. Kılıçdaroğlu ve Mujica görüşmeye farklı araçlarla geldi. Mujica, eşi ile birlikte geldiği kooperatifte Kılıçdaroğlu ile birlikte simit, peynir, domates, zeytin ve tereyağından oluşan menüyü yedi. Kılıçdaroğlu ile birlikte tercüman aracılığıyla uzun süre sohbet eden Mujica'ya kahvaltı sonrası Türk kahvesi ikram edildi.Görüşmede, CHP miletvekiller Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba ile birlikte Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da hazır bulundu.
Programa basın mensupları da yoğun ilgi gösterdi. Mujica, mütevazi tavırları ve kıyafetleri ile gazetecilerin ilgi odağı oldu. Kahvaltıya başlamadan önce kameralardan rahatsız olan Mujica, kameraların indirilmesinden sonra kahvaltısını yaptı.
Mujica, Türkiye'de olmanın kendilerine çok şey öğrettiğini ifade ettiği konuşmasında Türklerin kendilerine gösterdiği misafirperverlikten etkilendiğini söyledi. Mujica şöyle devam etti: "Türk halkının misafirperverliği ve sıcak ilgisi için çok teşekkür ederim. Latin Amerika birleşiyor, ve ülkelerin dünyanın bu bölgesiyle ilişkilerini geliştirmesi gerekiyor. Çin, Latin Amerika'nın en çok alım yaptığı ülke haline dönüştü. İlişkilerimizi çeşitlendirmeliyiz ve Akdeniz'e, Arap dünyasına ve küçük Asya'ya daha çok gelmeliyiz. Bu yüzden buradayız. Benim ülkem çok küçük ama siyasi arenada saygı duyulan bir ülke. Özellikle latin ülkeleri tarafından. Umuyorum birbirimize önümüzdeki yıllarda daha yakın oluruz. Çünkü bağımsız olmak için ülkeler arasındaki bağımsızlığı, istihbaratı, ticareti iyi yönetebilmek gerekiyor. Türk halkından çok şey öğrendik."
Eski Devlet Başkanı Mujica ile sohbetine ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu ise görüşmede özgürlükler, demokrasi ve Türkiye ile Uruguay arasındaki ilişkilerle ilgili güzel bir görüşme yaptığını söyledi. Uruguay'ın Türkiye'de bir büyükelçiliğinin olmamasının doğru olmadığını belirten Mujica'nın elçilik açılması için gereken girişimlerin yapılması gerektiğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Latin Amerika ülkelerinin Avrupa Birliği gibi bir birliği oluşturup oluşturamayacağını Mujica ile konuştuğunu anlattı.
Basın mensupları eski devlet başkanı ve Kılıçdaroğlu ile birlikte fotoğraf çektirmek isteyince de ortaya ilginç görüntüler çıktı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye ilerleme raporuna değinen Kılıçdaroğlu, “Avrupa Birliği, Türkiye ile ilgili sürekli ilerleme raporları ve bunu zamanı geldiğinde de kamuoyu ile paylaşıyor. Ama bu seçimlerden önce ilerleme raporları kamuoyu ile paylaşılmadı. Biz bunu Avrupa’nın etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz. Bir şey ya doğrudur, ya yanlıştır. Görüşünüz vardır, onu oturur açıklarsınız. Eğer o açıklamada eleştiriler varsa Türkiye o eleştirileri rahatlıkla karşılayabilir. Veya hükümet bunları yanıt verebilir. Ama ‘içi siyaseti etkilememek amacıyla biz bunu erteledik’ diye bir görüş egemen olursa biz bunu doğru bulmuyoruz. Avrupa’nın bu konuda daha net bir tavır takınması lazım. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi konusunda, daha kucaklayıcı bir ifade ve dil kullanması lazım.” şeklinde konuştu.
JİTEM davasında tüm sanıkların beraat etmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Faili meçhullerle ilgili Türkiye’nin dosyası pek iç açıcı değil. Biz 24 kez faili meçhullerin araştırılmasıyla ilgili önerge verdik. 24 kez de AKP’nin oylarıyla reddedildi. Şimdi yargının bağımsız olmadığı, medyanın özgürce haber yapamadığı, baskının toplumun her kesimine egemen olduğu bir sistem içinde siz bu tür davaların adaletle sonuçlanmasını bekleyemezsiniz. Geldiğimiz süreç de bu.
‘TÜRKİYE’DE HİBRİT DEMOKRASİ VAR’
Şimdi siz davaları belli yerlere öteliyorsunuz. Bir davayı alıyorsunuz ‘Eskişehir’de güvenlik yok’ diyorsunuz Kayseri’ye götürüyorsunuz. Kayseri’deki davayı da alıp ‘Kayseri’de güvenlik yok’ deyip Eskişehir’e getiriyorsunuz. Ya nasıl olur böyle bir şey? Davanın yerinde görülmesi lazım. Delillerin toplanması lazım. Savcılığın ayrıntılı araştırmalar yapması lazım. Türkiye’nin demokrasi konusunda iyi bir sınav vermesi gerekiyor. Faili meçhulleri yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz edemezsiniz. Dünya o nedenle Türkiye’deki demokrasiye biraz mesafeli yaklaşıyor. Türkiye’de demokrasi var mı? ‘Evet var’ diyorlar. Peki nedir bu demokrasinin adı? ‘Hibrit demokrasi’ diyorlar. Türkiye üçüncü sınıf bir demokrasiye değil, birinci sınıf bir demokrasiye layık ülkedir.”
Çatışma sürecine gelince, baştan beri bu sorunun onların söyledikleri yöntemle çözülemeyeceğini defalarca anlattık. Aynı yöntemle ısrar ediyorlar. Kendileri bilirler. İktidar olanlar sorunu çözmek isterlerse ve sorunu çözerlerse biz çok mutlu oluruz. İlk kutlayan kişi de ben olurum. Ama bu yöntemle sorunun çözülemeyeceğini defalarca ifade ettim.”
Seçimin ardından başkanlık sisteminin tekrar gündeme gelmesi ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu şöyle cevapladı: "Türkiye'nin dünya kadar sorunu var; yüzde 10 seçim barajını kaldıracakmıyız, darbe hukukunu sona erdirecekmiyiz, özgürlükleri sağlayacakmıyız, medya özgürlüklerini sağlayacakmıyız. Bakın iktidar kanadına destek veren yazar çıkıyor televizyona, bir gazeteyi hedef alarak o gazeteyi biz yöneteceğiz diyor. Kimsin sen, nasıl yönteceksin, sen bu gücü nerden alıyorsun. Ben açık bir şekilde şunu söylemek istiyorum, Sayın Davutoğlu balkon konuşmasında; biz herkesi kucaklayacağız, bütün özgürlüklerin teminatı biz olacağız, bütün vatandaşlara eşit yaklaşacağız, bu ülkede özgülükler olacak. İyide söylediklerinin üzerinden 24 saat geçmeden bir kişi çıkıyor, efendim ben o gazeteyi yöneteceğim, patronu da kim oluyor diyor. Ayrıca patrona da talimat veriyor şunu şunu atacaksın, diğerleri de kalabilir şimdilik diyor. Ne demokrasisinden söz ediyoruz, hangi başkanlık sisteminde bahsediyoruz. Önce bunları aşmamız lazım, demokrasiyi özgülükleri yakalaması lazım. AKP yüzde 49 aldı sonuçlara saygılıyız tereddüdümüz yok. Ama bu sonucu aldım diye ben baskıcı karakterimi öne çıkarırsam ve herkesi baskılamaya kalkarsam, medya üzerine baskı kurmaya kalkarsam hangi özgürlükten demokrasiden söz edeceğiz. Bunu önce iktidar kanadına destek veren medyanın gözden geçirmesi lazım. Zafer sarhoşluğu demek gücün zehirlenmesi anlamına geldi onu görüyoruz bugünlerde. Güç elime geçti ben herkesi ezerim, herkesi yok ederim, benim sözüm geçer. Benim sözüm geçerli diyorsanız o ülkede demokrasi yoktur. Hangi başkanlık sistemi. Başkanlık sistemi ile eğer siz elinize sopayı alıp toplumu dizayn etmeyi hedefliyor ve bunu amaçlıyorsanız hiç kimsenin endişesi olmasın CHP olduğu sürece bu süreç yaşamaz ve gerçekleşmez."
Olağan da olsa olağanüstü de olsa zaten ocak’ta olacak. Zaten süreç de başlamış durumda. Bunu da böyle, bazen şaşırıyorum. CHP’de karışıklık. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor genel başkanlığa adayıyım diyor. Genel başkanların görevi de yeni genel başkan adaylarına yol açmaktır. Yoksa o aday oldu ben onu keseyim, bu eski hastalıklardır. Zaten bu eski hastalıklardan Türkiye’nin kurtulması lazım.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, JİTEM davasında tüm sanıkların beraat etmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Faili meçhulleri yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz edemezsiniz.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Bakırköy’de eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica ile kahvaltıda buluştu.
Bakırköy Sahil Kennedy Caddesi'ndeki Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi'nde gerçekleşen görüşmeye gazeteciler de yoğun ilgi gösterdi. Kılıçdaroğlu ve Mujica görüşmeye farklı araçlarla geldi. Mujica, eşi ile birlikte geldiği kooperatifte Kılıçdaroğlu ile birlikte simit, peynir, domates, zeytin ve tereyağından oluşan menüyü yedi. Kılıçdaroğlu ile birlikte tercüman aracılığıyla uzun süre sohbet eden Mujica'ya kahvaltı sonrası Türk kahvesi ikram edildi.Görüşmede, CHP miletvekiller Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba ile birlikte Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da hazır bulundu.
Programa basın mensupları da yoğun ilgi gösterdi. Mujica, mütevazi tavırları ve kıyafetleri ile gazetecilerin ilgi odağı oldu. Kahvaltıya başlamadan önce kameralardan rahatsız olan Mujica, kameraların indirilmesinden sonra kahvaltısını yaptı.
Mujica, Türkiye'de olmanın kendilerine çok şey öğrettiğini ifade ettiği konuşmasında Türklerin kendilerine gösterdiği misafirperverlikten etkilendiğini söyledi. Mujica şöyle devam etti: "Türk halkının misafirperverliği ve sıcak ilgisi için çok teşekkür ederim. Latin Amerika birleşiyor, ve ülkelerin dünyanın bu bölgesiyle ilişkilerini geliştirmesi gerekiyor. Çin, Latin Amerika'nın en çok alım yaptığı ülke haline dönüştü. İlişkilerimizi çeşitlendirmeliyiz ve Akdeniz'e, Arap dünyasına ve küçük Asya'ya daha çok gelmeliyiz. Bu yüzden buradayız. Benim ülkem çok küçük ama siyasi arenada saygı duyulan bir ülke. Özellikle latin ülkeleri tarafından. Umuyorum birbirimize önümüzdeki yıllarda daha yakın oluruz. Çünkü bağımsız olmak için ülkeler arasındaki bağımsızlığı, istihbaratı, ticareti iyi yönetebilmek gerekiyor. Türk halkından çok şey öğrendik."
Eski Devlet Başkanı Mujica ile sohbetine ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu ise görüşmede özgürlükler, demokrasi ve Türkiye ile Uruguay arasındaki ilişkilerle ilgili güzel bir görüşme yaptığını söyledi. Uruguay'ın Türkiye'de bir büyükelçiliğinin olmamasının doğru olmadığını belirten Mujica'nın elçilik açılması için gereken girişimlerin yapılması gerektiğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Latin Amerika ülkelerinin Avrupa Birliği gibi bir birliği oluşturup oluşturamayacağını Mujica ile konuştuğunu anlattı.
Basın mensupları eski devlet başkanı ve Kılıçdaroğlu ile birlikte fotoğraf çektirmek isteyince de ortaya ilginç görüntüler çıktı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye ilerleme raporuna değinen Kılıçdaroğlu, “Avrupa Birliği, Türkiye ile ilgili sürekli ilerleme raporları ve bunu zamanı geldiğinde de kamuoyu ile paylaşıyor. Ama bu seçimlerden önce ilerleme raporları kamuoyu ile paylaşılmadı. Biz bunu Avrupa’nın etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz. Bir şey ya doğrudur, ya yanlıştır. Görüşünüz vardır, onu oturur açıklarsınız. Eğer o açıklamada eleştiriler varsa Türkiye o eleştirileri rahatlıkla karşılayabilir. Veya hükümet bunları yanıt verebilir. Ama ‘içi siyaseti etkilememek amacıyla biz bunu erteledik’ diye bir görüş egemen olursa biz bunu doğru bulmuyoruz. Avrupa’nın bu konuda daha net bir tavır takınması lazım. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi konusunda, daha kucaklayıcı bir ifade ve dil kullanması lazım.” şeklinde konuştu.
JİTEM davasında tüm sanıkların beraat etmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Faili meçhullerle ilgili Türkiye’nin dosyası pek iç açıcı değil. Biz 24 kez faili meçhullerin araştırılmasıyla ilgili önerge verdik. 24 kez de AKP’nin oylarıyla reddedildi. Şimdi yargının bağımsız olmadığı, medyanın özgürce haber yapamadığı, baskının toplumun her kesimine egemen olduğu bir sistem içinde siz bu tür davaların adaletle sonuçlanmasını bekleyemezsiniz. Geldiğimiz süreç de bu.
‘TÜRKİYE’DE HİBRİT DEMOKRASİ VAR’
Şimdi siz davaları belli yerlere öteliyorsunuz. Bir davayı alıyorsunuz ‘Eskişehir’de güvenlik yok’ diyorsunuz Kayseri’ye götürüyorsunuz. Kayseri’deki davayı da alıp ‘Kayseri’de güvenlik yok’ deyip Eskişehir’e getiriyorsunuz. Ya nasıl olur böyle bir şey? Davanın yerinde görülmesi lazım. Delillerin toplanması lazım. Savcılığın ayrıntılı araştırmalar yapması lazım. Türkiye’nin demokrasi konusunda iyi bir sınav vermesi gerekiyor. Faili meçhulleri yargı kararıyla kapatırsanız o ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz edemezsiniz. Dünya o nedenle Türkiye’deki demokrasiye biraz mesafeli yaklaşıyor. Türkiye’de demokrasi var mı? ‘Evet var’ diyorlar. Peki nedir bu demokrasinin adı? ‘Hibrit demokrasi’ diyorlar. Türkiye üçüncü sınıf bir demokrasiye değil, birinci sınıf bir demokrasiye layık ülkedir.”
Çatışma sürecine gelince, baştan beri bu sorunun onların söyledikleri yöntemle çözülemeyeceğini defalarca anlattık. Aynı yöntemle ısrar ediyorlar. Kendileri bilirler. İktidar olanlar sorunu çözmek isterlerse ve sorunu çözerlerse biz çok mutlu oluruz. İlk kutlayan kişi de ben olurum. Ama bu yöntemle sorunun çözülemeyeceğini defalarca ifade ettim.”
Seçimin ardından başkanlık sisteminin tekrar gündeme gelmesi ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu şöyle cevapladı: "Türkiye'nin dünya kadar sorunu var; yüzde 10 seçim barajını kaldıracakmıyız, darbe hukukunu sona erdirecekmiyiz, özgürlükleri sağlayacakmıyız, medya özgürlüklerini sağlayacakmıyız. Bakın iktidar kanadına destek veren yazar çıkıyor televizyona, bir gazeteyi hedef alarak o gazeteyi biz yöneteceğiz diyor. Kimsin sen, nasıl yönteceksin, sen bu gücü nerden alıyorsun. Ben açık bir şekilde şunu söylemek istiyorum, Sayın Davutoğlu balkon konuşmasında; biz herkesi kucaklayacağız, bütün özgürlüklerin teminatı biz olacağız, bütün vatandaşlara eşit yaklaşacağız, bu ülkede özgülükler olacak. İyide söylediklerinin üzerinden 24 saat geçmeden bir kişi çıkıyor, efendim ben o gazeteyi yöneteceğim, patronu da kim oluyor diyor. Ayrıca patrona da talimat veriyor şunu şunu atacaksın, diğerleri de kalabilir şimdilik diyor. Ne demokrasisinden söz ediyoruz, hangi başkanlık sisteminde bahsediyoruz. Önce bunları aşmamız lazım, demokrasiyi özgülükleri yakalaması lazım. AKP yüzde 49 aldı sonuçlara saygılıyız tereddüdümüz yok. Ama bu sonucu aldım diye ben baskıcı karakterimi öne çıkarırsam ve herkesi baskılamaya kalkarsam, medya üzerine baskı kurmaya kalkarsam hangi özgürlükten demokrasiden söz edeceğiz. Bunu önce iktidar kanadına destek veren medyanın gözden geçirmesi lazım. Zafer sarhoşluğu demek gücün zehirlenmesi anlamına geldi onu görüyoruz bugünlerde. Güç elime geçti ben herkesi ezerim, herkesi yok ederim, benim sözüm geçer. Benim sözüm geçerli diyorsanız o ülkede demokrasi yoktur. Hangi başkanlık sistemi. Başkanlık sistemi ile eğer siz elinize sopayı alıp toplumu dizayn etmeyi hedefliyor ve bunu amaçlıyorsanız hiç kimsenin endişesi olmasın CHP olduğu sürece bu süreç yaşamaz ve gerçekleşmez."
CHP’NİN KURULTAY SÜRECİ
Olağan da olsa olağanüstü de olsa zaten ocak’ta olacak. Zaten süreç de başlamış durumda. Bunu da böyle, bazen şaşırıyorum. CHP’de karışıklık. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor genel başkanlığa adayıyım diyor. Genel başkanların görevi de yeni genel başkan adaylarına yol açmaktır. Yoksa o aday oldu ben onu keseyim, bu eski hastalıklardır. Zaten bu eski hastalıklardan Türkiye’nin kurtulması lazım.
YORUM YAZIN