Soma Davası: Maden Patronu Can Gürkan 'En Çok Babamla Ben Mağdur Olduk' Diye İfade Vermiş
CHA
Manisa’nın Soma ilçesinde, 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasına ilişkin davanın ikinci duruşması bugün başladı. Madenci aileleri ve avukatları, güvenlik noktasından geçirilerek salona alındı. 450 kişilik salonda yer kalmayınca bazı aileler dışarıda kaldı. İçeriye girmek isteyen madenci yakınları, kapıda duran güvenlik görevlileriyle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine dışarıya çıkan bir avukat, ailelere açıklama yaptı. Salonda yer kalmadığı gerekçesiyle kendilerinin içeriye alınmadığını anlatan avukat, ilk arada bazı avukatların dışarıya çıkacağını, onların yerine madenci yakınlarının alınacağını söyledi. Konuşmanın ardından ortam biraz sakinleşirken mahkeme salonunda madenci yakını bir kadın fenalaştı. 112 Acil Sağlık ekibi tarafından cankurtarana götürülerek tedavi altına alındı.
Mustafa Kaya'nın eşi Naciye Kaya, mahkeme salonuna alınmadığı için tepki gösterdi. Kaya, "Yer olmadığını gerekçe göstererek bizi içeriye almıyorlar. Böyle saçmalık mı olur? Hepiniz duyun sesimizi, görün bu rezilliği. Ben eşimi kaybettim, Çevik Kuvvet duruşma salonunda set halinde, etten duvar oluşturmuş, içeri almıyor beni. Hesap soracağız. Onların 50 tane avukatı vardır, onlar içeride, bizi almıyorlar. 11 aydır mahkeme salonu hazırlanmamış. Çevik Kuvvet'in bir sırasını çıkarıp bizi almıyor. Emniyet mensubunun biri bize, 'Şov yapmaya doyamadınız.' diyor. Şovla bizim işimiz yok. Sesimizi duysunlar." diyerek tepkisini dile getirdi.
Manisa’nın Soma ilçesinde, 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan maden faciasında sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla sekizi tutuklu 45 sanığın yargılamasına, bir günlük aranın ardından Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, geçen pazartesi günkü celsede sanıkların duruşmada hazır edilmeleri yönündeki kararının ardından Aliağa Şakran Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan, Genel Müdür Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık ve Ertan Ersoy, maden mühendisi ve emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik, geniş güvenlik önlemleri altında duruşma salonuna getirildi. Polis, duruşma salonu haline getirilen Bülent Ciğeroğlu Kültür Merkezi çevresinde ve içinde olağanüstü güvenlik önlemleri aldı. Jandarma ve polis ekipleri, sanıkların güvenliği amacıyla çevrelerinde adeta etten duvar ördü. Polislerin elindeki listede ismi olan mağdur ve müştekilerle gazeteciler, duruşma salonuna üzerleri aranarak alındı. Güvenlik gerekçesiyle salona telefon, su, bozuk para, anahtar dahi sokulmadı. Mahkeme Başkanı Ballı'nın, salonda kimsenin ayakta durmaması talimatı sebebiyle 30-40 kişilik madenci yakını, yer olmadığı gerekçesiyle içeriye alınmadı. Bu sebeple salon girişinde gerginlik yaşandı, içeriye alınmayan bazı madenci yakınları fenalaştı. Mağdur ve müşteki avukatları, mahkeme başkanından kapıda kalanların da içeriye alınmasını talep etti ancak reddedildi. Bazı avukatlar da madenci yakınlarının duruşma salonuna girebilmesi için kendilerinin dışarıya çıkmasını teklif etti. Mahkeme Başkanı Ballı, "İstiyorsanız çıkabilirsiniz." dedi.
SALONDA GÖZYAŞLARI
Duruşmanın başlamasının ardından salonda bulunan madenci yakınlarının ellerine mikrofon verilerek, isimlerini söylemeleri istendi. Üzerlerinde faciada ölen madencilerin fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen yakınları, gözyaşı dökerek önce isimlerini, ardından yakınlık derecelerini ve isimlerini söyledi. Mahkemede başkanının sadece isimlerini söylemelerini istemesine rağmen yakınları, duygularını ifade etmeden mikrofonu bırakmadı. Tomurcuk Sidal, ismini söyledikten sonra, "Eşim çocuğunu görmedi, inşallah onlarınki de görmez." diyerek duygularını ifade etti. Başka bir madenci eşi Derya Girgin de benzer şekilde, "Eşim çocuğunu göremedi. Devletten adalet istiyorum." diyerek feryat etti. Madenci eşi Naciye Kaya ise, "Siz bizi nasıl yaktıysanız, Allah da sizi yaksın." dedi. Gülsüm Çolak, "Onlar çocuklarına doyamadı, bunlar da çocuklarına doyamasın." diye beddua etti. İsimlerini söyleyen diğer madenci yakınları da, "Benim oğlum yandı, onlar da yansın.", "Bunun hesabını bizim huzurumuzda da, Yaratan'ın huzurunda da veremezler." şeklinde duygularını ifade etti. Mahkemede Başkanı Ballı'nın uyarmasına rağmen madenci yakınları, duygularını aktarmaya devam etti.
CAN GÜRKAN 'GELİRİM YOK' DEDİ
Mahkeme Başkanı Ballı'nın iddianamenin kabul kararını okumasının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildi. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, finansçı olduğunu belirterek, "Şu an hiçbir gelirim yok." dedi. Bunun üzerine Gürkan'ın kendisine acındırdığını belirten madenci yakınları, "Yalan" diyerek tepki gösterdi. Genel Müdür Ramazan Doğru 37 bin, İşletme Müdürü Akın Çelik ise 12 bin TL gelirleri olduğunu ifade etti. Sekizi tutuklu 45 sanığın kimlik tespitin tamamlanmasının ardından, 235 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi.
Duruşmada iddianamede yer alan şüpheli savunmaları okundu. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın savunmasında şu ifadeler yer alıyor:
"En çok babamla ben mağdur olduk. Tutuklanırsam hayatta kalan işçiler işsiz kalır. Çok emek verdik, çok özendik, 6500 kişiye ekmek veriyoruz. Provokatörler var diye kazadan sonra Soma'ya gelemedim."
'O MADENDE DOKUZ YIL ÇALIŞTIM'
Soma'da meydana gelen maden faciasıyla ilgili davaya, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Duruşmaya katılan ölen madencilerin yakınları, verilen arada bir açıklama yaptı.
Mahkemede yaşananları aktaran aileler, "Tutuklu sekiz sanık, 'Bizim suçumuz yok.' diyorlar. Benim çocuğum madenden geliyordu, kaşıntı, yaralar oluyordu ve, 'Sıcaktan duramıyoruz.' diyordu. İçeride ne olacak? Bizim çocuklarımız suçlu oldu. Çocuklarımız kendi kendini öldürmüş sanki, onları savunuyorlar. Devlet, katillerin arkasında duracağına bu insanların arkasında dursun. Devlet bizim taraf hiçbir şey konuşmuyorlar, suçlu biziz, suçsuz onlar. Sanıkların hepsi 'Biz suçsusuz.' diyorlar. Suçlu, bizim evlatlarımız mıydı? Suçlu, geride kalan çocuklarımız mıydı? Sokakta kalan çocuklarının mı suç?" şeklinde konuştu.
Duruşmaya katılan ve faciada kardeşini kaybeden vatandaşlardan biri de, "İlk girdiğimizde hakim bize, 'Kimse sesini çıkarmayacak, atarım dışarı.' dedi. Şu anda tüm suçlu bizleriz. Ben dokuz yıl o madende çalıştım, bir gün gaz maskesi bakılmadı. Şimdi ayda bir, 'Bakıyoruz' diyorlar. Nerede bakmışlar ya, gelsin yüzümüze söylesin. Onlar şimdi konuşuluyor. Onlar hakime söylesinler, neymiş rahat, neresi rahatmış. Ben dokuz yıl çalıştım. Kardeşimi kaybettim ben. Verebilirler mi şu anda? Kimse suçunu kabul etmiyor." dedi.
Aileler, aradan sonra yeniden duruşma salonuna girdi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde 13 Nisan 2015 Pazartesi günü görülen ilk duruşma, daha önce Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile cezaevinden bağlantı yapılarak ifadeleri alınacağı açıklanan tutuklu sanıkların mahkeme salonuna getirilmesi yönünde verilen ara kararla bugüne ertelenmişti.
LOKMA DÖKÜLDÜ
Bu arada duruşmayı, aralarında Mustafa Balbay, Özgür Özel ve Mustafa Moroğlu’nun da bulunduğu CHP milletvekilleri de izledi. Balbay, CHP Akhisar Gençlik Kolları tarafından döktürülen lokmaların salon dışındaki dağıtımında yardımcı oldu. Soma faciasının sürdüğünü belirten Balbay, “11 ay geçmesine karşın hala netleşen birşeyler yok. Bu durumun yakın takipçisiz. İşçimizin emekçimizin yanında olacağız” dedi.
Balbay, duruşma salonu önünde, kazada yaşamını yitiren Erdal Sidal’ın aynı adı taşıyan babası ve oğlu Mustafa Sidal’la da buluştu.
SANIKLAR HAKKINDA TALEP EDİLEN CEZALAR
Faciada sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla bazı maden şirketi yöneticileri ve çalışanları hakkında açılan davada tutuklu 8 sanık "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle yargılanıyor.
Tutuksuz 37 sanıktan 12'sinin, "taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarının istendiği davada, 25 tutuksuz sanık hakkında ise bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar arttırılarak uygulanması talep ediliyor.

YORUM YAZIN