İstanbul Adalet Sarayı'nda 'Avukatları Arama' Gerginliği Sürüyor
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın yaşamını yitirdi İstanbul Adalet Sarayı’nda, arama yapılmasına karşı çıkan avukatlarla polis arasında arbede yaşandı. Arama kararını protesto eden avukatlar, polis zoruyla adliyeden çıkarıldı.
Savcının silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirmesinden sonra, İstanbul Adalet Sarayı’nda avukatlar da detaylı aramaya tabii tutuldu. Bu duruma tepki gösteren avukatlar dün zaman zaman protesto eylemi yaptı. Bu nedenle güvenlik güçleri ile avukatlar arasında arbede yaşandı.
Adliyedeki gerginlik bugün de devam etti. Bir grup avukat, adliyeye girerek durumu protesto etmek istedi.
Hazır bekletilen çevik kuvvet ise avukatlara müdahale etti. Yaşanan arbede sonrası avukatlar zorla dışarı çıkarıldı.
İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal'ın da aralarında bulunduğu avukatlara polis müdahale etti.
Avukatların günboyu süren, 'aranarak içeriye alınma' tepkisine çevik kuvvet polisleri müdahale etmişti.
Süren gerginlik üzerine Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne gelen İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Çevik kuvvet yetkilileriyle görüşmek üzereyken avukatlara yeniden müdahale hazırlığı başladı. Bu duruma tepki gösteren Kocasakal, çevik kuvvetin önüne geçti. Çevik kuvvet polisi Kocasakal'ın da aralarında bulunduğu gruba müdahale ederek avukatları adliyeden dışarıya çıkardı.
Müdahalenin ortasında kalan Kocasakal duruma tepki gösterdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, avukatların da aranarak adliyeye alınmalarına ilişkin yazılı talimat yayınladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu imzalı ‘İstanbul Adalet Sarayı girişlerinde uygulanacak güvenlik tedbirlerine ilişkin çalışma talimatı ve esasları’ başlıklı talimat adliyenin giriş kapılarına asıldı.
Güvenlik tedbirlerine ilişkin çalışma talimat ve esaslarının yasal mevzuat kapsamında belirtildiği kaydedilen yazıda, “Adli ve önleme arama yönetmeliğinin ‘hakimden önleme araması kararı alınması gerekmeyen haller’ başlıklı 25. maddesi 1. fıkrasının a bendinde belirtildiği üzere, devletçe kamu hizmetine özgülenmiş bina ve her türlü tesislere giriş ve çıkışın belirli kurallara tabi tutulduğu hallerde, söz konusu tesislere girenlerin üstlerinin veya üzerlerindeki eşyanın veya araçlarının aranmasında ayrıca bir arama emri ya da kararı gerekmemektedir.” denildi.
Adalet sarayı giriş kapılarında bulunan kapı ve x-ray cihazından geçirilmek suretiyle yapılan kontrollerin bu kapsamda güvenlik amaçlı bir denetim olduğu ifade edildi.
Bu uygulamanın CMK’nın 119 ve devamı maddelerinde düzenlenen ceza soruşturması kapsamında yapılan arama işlemi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kaydedilen talimat yazısında, “Yine 1136 sayılı avukatlık kanununun 58. maddesinde yapılan düzenleme, avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında yapılacak ceza soruşturmaları ile ilgili olup avukatların adliye binalarına girişlerinde kapı dedektörlerinden geçmeleri ve ayrıca çantalarının
x-ray cihazlarından geçirilmesi şeklindeki uygulamanın ceza soruşturması kapsamında CMK’nın 119 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir arama olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine aynı şekilde bu uygulamanın 1136 sayılı avukatlık kanununun 58. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği de muhakkaktır.” denildi.
Gerek İstanbul Adalet Sarayı’na giren avukat, vatandaş ve personelin can güvenliğinin sağlanması gerekse genel kamu güvenliği ve kamu düzeninin korunması açısından adliyeye girişlerde avukat, personel ve vatandaşların kapı dedektörlerinden geçmeleri, çantalarının x-ray cihazından geçirilmesi şeklinde güvenlik amaçlı denetim yapılacağı ifade edildi.
Talimatta, “Bu son derece hassas dönemde avukat, personel ve vatandaşlarımızın gerekli desteklerini bekliyor ve uygulamanın çalışma talimat ve esaslarına göre yapılmasını rica ediyoruz.” denildi.
Avukatlar müdahaleye ve başsavcılığın yazısına tepki gösterdi. Avukat Rüya Beril Çetintaş, “Avukatların çipli kartları vardır. Türkiye’nin en güvenilir kartları bunlardır. Bu kartı okuttuğunuz da fotoğrafınız, adınız, soyadınız çıkar. Dolayısıyla bu kartı okutan kişinin avukat olup olmadığı açık bir şekilde ortadadır.” dedi.
ARAMA YAZISINA TEPKİ
Adliyenin avukatların kamu görevi yaptığı alan olduğunu ifade eden Çetintaş, “Buraya girmemiz şu anda kanunsuz bir şekilde engelleniyor. Biz yine de girmeye çalıştık. Çevik kuvvet tarafından defalarca dışarı atıldık. Tekrar girmeye çalıştık tekrar atıldık. Bu sırada yaralanan arkadaşlarımız oldu. Benim ellerim de kan içinde, telefonum kırıldı.” diye konuştu.
Başsavcılığın yazısını gösteren Çetintaş, “Yazılı olarak şöyle bir şey paylaşılmış. Ancak burada da avukatların üzerleri aransın, çantaları aransın gibi bir talimat veya emir ibaresi bulunmamaktadır. Yazılması gereken bir şey söylenmiş ve yazılmış herhalde bilemiyorum orasını.” şeklinde konuştu.
Çetintaş, hakim ve savcıların aranması durumunda kendilerinin aranmasına rıza gösterip göstermeyecekleri sorusuna, “Tabi ki kabul ediyoruz. Bizim de güvenliğimiz söz konusu.” dedi.
Avukat Bülent Kurt da hakim ve savcılarla yasa karşısında eşit olduklarını kaydetti. Kurt, “Hem avukatlık yasası hem de CMK yargının üç ayağı olduğunu belirtiyor. Hakim, savcı ve avukat. Avukat savunmayı temsil ediyor. Savcı iddia makamını, kamu adına işlem yapıyor. Hakim de yargılama makamıdır. Bunun üçü eşit öngörülmüş. Biz hakim ve savcıların dışında bir ayrıcalık istemiyoruz. Hakim ve savcılar çalışma alanlarına girerken eğer çantalarını aratıyorlarsa, üzerlerinde öten şeylerini çıkarıp koyuyorlarsa biz de yapacağız. Biz eşit olmak istiyoruz ayrıcalık istemiyoruz. Çünkü yasa ‘eşitsiniz’ diyor. Bu eşitliğin fiiliyatta uygulanmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Hakim ve savcılara da tepki gösteren Kurt, “Onlar sırça köşklerinde, balkonlarda burada avukatların dayak yemesini izleyip de oturamazlar. Nasıl hukuk insanı bunlar, nasıl vicdanları var?” ifadelerini kullandı.
TBB'DEN KINAMA
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanlığı, menfur bir terör olayını vesile kılarak avukatlara yönelik aleyhte kampanya başlatılması girişimlerini kınadı.
İstanbul'da Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan korkunç olaydan duyulan üzüntüye dikkat çeken TBB yönetimi, ardından avukatlara yönelik başlatılan uygulamalara sert tepki gösterdi. TBB’den yapılan açıklamada, "Bu olayın, hemen ardından konunun avukatlarla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, avukatları hedef alır şekilde geliştirilmesini şiddetle kınıyoruz. Son derece manidar bu algı operasyonun amacının, vatandaşlarımızı avukat güvencesinden mahrum bırakmak olduğunu görüyoruz." ifadeleri yer aldı.
Adliyelerdeki güvenlik açığının sebebi olarak avukatların gösterilemeyeceğini; avukatlara potansiyel suçlu muamelesi yapılamayacağına dikkat çeken açıklama şöyle devam etti: "Adliyeler, avukatların da iş yerleridir. Dolayısıyla güvenliğin sağlanmasını bizler de talep ediyoruz. Avukat, hâkim ve savcılarla birlikte yargının kurucu unsurudur. Bu itibarla adliyelere girişte hâkim ve savcılara hangi tedbirler uygulanıyorsa, avukatlar bunların dışında hiçbir işleme tabi tutulamaz. Avukatlara, meslek itibarını zedeleyici, meslek sırrına zarar veren, baskı ve yıldırma amaçlı hiçbir muamele yapılamaz. Adliyelerin güvenlik zaafı, akıl ve hukuk dışı dayatmalarla değil, baro başkanları, başsavcılar ve adalet komisyonu başkanlarının bir araya gelmesiyle oluşacak ortak akılla çözülebilir. Türkiye Barolar Birliği de bu konuda HSYK ve Adalet Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunacaktır."
(cha)



YORUM YAZIN