'Çağrıyı Seçime Yakın Yaptırıp Barış Rüyalarını Pazarlamak İstediler'
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, AKP iktidarına güvenmediklerini belirterek, "Sen iç güvenlik paketini Parlamento'dan tekme tokat geçirmeye çalışan bir iktidarsın. Senin neyine güveneceğiz?" dedi. PKK'nın silah bırakması gerektiğini dile getiren Demirtaş, "Evet, PKK'ya biz silah bıraktıracağız, parlamentoya daha güçlü girip bunu başaracağız. Türkiye'de herkes iktidar ortağı olsun istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan Demirtaş, sözlerine hayatını kaybeden Yaşar Kemal'i anarak başladı. İş güvenliği ve iş kazalarını eleştiren Demirtaş, AKP iktidarının tutumunu eleştirdi. "Hükümet para babalarına şu mesajı veriyor. Türkiye'de işçi çok ucuz, işçinin canı çok ucuz diyor. 10 işçi ölür 300 işçi ölür rahat ol diyor. Bu mesaj veriliyor. Aynı işçiler, o inşaatta can veren işçiler grev yapmış olsa, hakkını aramak için yolu kapatsa o işçiler orada önce öldüresiye döverler. Sonra içeri atarlar, arkasından ağır cezalar alırlar. İşçiye verilen mesaj da budur." diye konuştu.
"Dolar fırlıyor Cumhurbaşkanı'nın umurunda değil. Yeter ki faiz düşsün konut satışı canlansın işin sonrası kolay diyor. Seçim öncesi krizi olmasın diye elinden geleni yapıyor Cumhurbaşkanı." diyen Demirtaş, seçim öncesi üç ayı kurtarmak için çalıştığını söyledi. Seçim sonrasının ekonomide kıyamet olacağını bildiklerini ifade eden Demirtaş, ama seçim öncesi kriz olmasın diye uğraşıldığına dikkat çekti. Ekonominin patlayacağını ve bundan herkesin zarar göreceğinin altını çizen Demirtaş, "Seçimi kazanayım, gerisi umrumda değil. Kendi bakanını azarlamak, Merkez Bankası Başkanını vatan haini ilan etmek; herşey yapılıyor. Gözü dönmüş bir Cumhurbaşkanı var. Nasıl bir başkanlık sistemi olacağını bu uygulamalardan görebiliriz. Cumhurbaşkanı olarak hangi yasaya dayanarak Merkez Bankası'na talimat veriyorsun? Bu Anayasa beni bağlamıyor diyor. Seçimden sonra kendime yasa yapacağım diyor. Bunun için 400'cük vekil istiyor. Başka bir vaadi yok. Bunu durduracak güç HDP. Başka da hiç bir güç yok. Doların yükselişinden dolayı kur farkından dolayı 81 milyar borç atmış durumda. 60 tane saray parası havaya uçtu gitti. Ekonomi Bakanı istifa için gidiyor ama seçime kadar ikna ediliyor. Her gün Cumhurbaşkanı'nın hakaretlerine katlanmak zorundalar. Düşünün bir de Başkan olduğunu; düşünün ki bunlar 400 vekil almış olacak. En iyisi düşünmeyin; çünkü böyle bir şey olmayacak. Başkanlık sistemi adı altında diktatörlüğe izin vermeyeceğiz." şeklinde konuştu.
HDP-AKP ittifak iddialarına sert tepki gösteren Demirtaş, iddiaların seçim yürüyüşünü engellemeye yönelik komplo olduğunu vurguladı. "HDP konusunda kafa karışıklığı yapmaya çalışıyorlar." diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "Seçim öncesinde AKP'yle anlaşmamız yoktur. Biz başkasının ilkesizliği üzerinden yeni bir yaşam inşaa etmeyeceğiz. Her yerde HDP'yi umut olarak, geleceğin kurtuluşu olarak benimsemiş olanlar bizim garantimizdir. Bu halk hareketi Türkiye'nin gerçek teminatı olmuştur. Panik bu nedenle giderek büyüyecektir. Bizi her türlü komplo ve iftira ile yıpratmaya çalışacaklardır. Kendi çirkinlikleri kapatılamayacak boyutta olduğu için bizi engelleyemeyecekler. Bize saldıranlar sadece kendilerini yıpratıyorlar. hükümetin her alandaki yanlışını eleştirmek bizim temel misyonumuzdur. Kimileri HDP'yi yanlış anlatmaya çalışabilir. Ama bizim görevimiz ana muhalefet görevidir. Ve mümkün olduğu ilk anda onun yerine geçmektir. Nasıl yoksul emekçi halk kitlesiyle bu mücadeleyi sürdürdüğümüz farkındayız. Sokağa, mahalleye temas eden bir partiyi Türkiye hiç görmedi. Gerçek bir halk hareketini Türkiye bu kadar yakından görmedi. Bütün dünya bizi izliyor. Proje partisi olarak gelenler bizi başka şeylere inandırmak istiyorlar. Bir halk hareketinin onları süpüreceğini tahmin etmiyorlardır. Biz yeni bir dikta rejimi için iktidara talip değiliz. Katılımcı bir iktidarı yaratmak istiyoruz. Bizim yeni muktedirlere yeni saraylara ihtiyacımız yok. Emek mücadelemiz var. Bizim emekçi iktidarına ihtiyacımız var. Genç arkadaşlarımızın, bu dönemde çalışmalarımıza katkı vermesi çok önemlidir. Biz genç arkadaşlarımıza güveniyoruz."
"Bugün Bingöl Üniversitesi'nde 8. gününde açlık grevi eylemindeki arkadaşlarımıza selamlarımı gönderiyorum." diyen Demirtaş, "Ben Bingöl Üniversitesi diyorum ama kendisi Elazığ'da kadrolu. Ama kendisi olsa iyi, kardeşi Burhanettin Baydaş'ı rektör yardımcısı yapmış. Mahmut Baydaş öğretim görevlisi. Bu Gıyasettin Baydaş üniversitede şirket kurmuş adeta. Şimdi öğrencilere kan kusturuyor. Kendisi AKP propogandası yapıyor. Bütün üniversite personeline AKP yandaşı gazeteye abone olma zorunluluğu getiriyor. Bu öğrenciler rektöçrün zulmüne karşı basın açıklaması yaptığında hemen soruşturma açıyor. Şimdi YÖK Başkanı'na sesleniyorum. Yenilir yutulur şeyler değil. Rektörün kardeşinin rektör yardımcısı olmasına nasıl müsade edersiniz? Bu rektör Kürdoloji Bölüm Başkanlığı yapıyor. Oradan da maaş alıyor. Fen Fakültesi'nden gelmiş 'Zazalar Kürt değil' diye yazı yazmış. Böyle 81 değil 810 tane de üniversite olsa yetmez. Ye ye bitmez. Buradan Bingöl Üniversitesi rektörüne sesleniyorum, çocuklara kalkan eller kırılır. Asla provokasyona mahal verilmeden Bingöl Üniversitesi'ne el atılması gerekir. Buradan Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'e çağrı yapıyorum, göreve çağırıyorum.
Hükümetin ortak açıklama sonrası tutumlarından rahatsız olmasını gerektirecek bir şey olmadığını ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti:
"Biz, 'Hükümetin barış getireceğine zerre kadar inanmıyoruz, güvenimiz yok' demişiz. 'Bunu dersen süreci bozmak istiyorsun' anlamına geliyormuş. İşte hükümetle anlaşamadığımız en temel konu bu. Onlar barış hayalini satmak istiyorlar, biz gerçek barışı halkımıza armağan etmek istiyoruz. Neden kızgınlar biliyor musunuz? Diyorlar ki, 'Seçime üç ay kala tam da barışı pazarlayacaktık, buna engel oldunuz' diyorlar. Ben de diyorum ki iyi ki engel olmuşuz. Tekrar ediyorum, biz sizin bu ülkeye demokrasi, özgürlük ve barış getireceğinize zerre kadar inanmıyoruz, asla inanmıyoruz.
Açıklama benden dolayı 25 gün gecikmişmiş. Açıklama 7 ay önce yapılacaktı. 7 ay geciktiren kim? Hemen Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Ağustos sonunda açıklama yapılacaktı, bunun için uğraştık. 7 ay niye yapmadınız, yaptırmadınız bu çağrıyı? Neden biliyor musunuz? Seçime yakın yaptırıp, barış rüyalarını pazarlamak istediler. Buna öfkeliyiz, eleştiriyoruz, kızgınız diye barış karşıtı olmuşuz. Bakar mısınız ciddiyetsizliğe. Parlamento en fazla 1 ay daha çalışacak, bunun neredeyse tamamı Güvenlik Yasası denilen zırvayı tartışmakla geçecek. Parlamento kapanacak, 2 ay sonra da seçim var. Ne barış adımı atacaksın peki? Hangi yasa çıkacak? Tek bir önerileri var mı? Yok.
Biz yine de açıklamayı yapalım, destekleyelim dedik ama AKP'ye güvenmiyoruz. Sen parlamentoda İç Güvenlik Yasasını bile tekme tokat geçirmeye çalışan iktidarsın. Neyine güveneceğiz? Ne yaptın, hangi adımı attın da bizi mahçup ettin ki bugün bizden hesap soruyorsun? Bu hükümet bu ülkeye kalıcı barış getiremez. Zihniyetleri buna uygun değil. 'Silah mı bıraktırmak istiyorsun, size gösterdiğimiz yol doğru yoldur. O yoldan gidin, silah bıraktırmak kolay olur' diyoruz, 'Hayır, bizim için acil olan silahların bırakılması değil, böyleymiş gibi olmasıdır' diyorlar. Açıkça bunu söylemek istiyorlar. PKK silah bırakacak ama biz bıraktıracağız. Parlamentoya daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah bıraktıracağız. İnşallah cezaevlerini de dağ
Bu açıklama 7 ay önce yapılacaktı neden yapılmadı? Şu 7 aylık gecikmeyi neden söylemiyorsun? Neden biliyor musunuz, seçime yakın yapıp barışı pazarlamak için yaptılar. Biz yine de itiraz etmedik. Meclis kalan süreyi de iç güvenlik zırvasıyla geçirecek. AKP'ye güvenmiyoruz, güvenmiyoruz size, anlamıyor rmusunuz? Sen iç güvenlik paketeni Parlamentodan tekme tokat geçirmeye çalışan bir iktidarsın. Senin neyine güveneceğiz? İktidarsın ya. 10 tane hasta tutsağı bıraktırmadın ya. Onların dışarı çıkmasına son nefeslerini anasının babasının yanında vermesini engelledin ya. Hangi adımı attın da bizden hesap soruyorsun? Bugüne kadar hangi barış adımı attınız? Türkiye halklarına ne verdiniz ki ne istiyorsunuz? Bu hükümet bu ülkeye kalıcı barışı getiremez. Zihniyetleri buna uygun değil. Bu ülkenin gerilime ihtiyacı yok. Biz kendimizi halka anlatacağız kendimizi, biz AKP'nin minnetine ihtiyacımız yok. Böylesine zalim iktidara karşı direnmek bile kutsaldır. Silah mı bıraktırmak istiyorsunuz? Size gösterdiğimiz yol ortada. Öyleymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Biz de bunu halkımıza karşı ciddiyetsizlik olarak gördüğümüz için eleştiriyoruz. Evet, PKK'ya biz silah bıraktıracağız, parlamentoya daha güçlü girip bunu başaracağız. Türkiye'de herkes iktidar ortağı olsun istiyoruz." dedi.
"Şakran Cezaevi'nde çocuklara uygulananlar orta." diyen Demirtaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a seslenerek "O bakan nasıl o gece huzurla uyudu. Uçak olmazsa ben koşarak o cezaevine giderdim. Çocukları suça iten bizleriz. İlle birini cezaevine koyacaksınız kendinizden başlayın. Bu çocuklar cezaevinde bırakın çocukluklarını, insanlığını kaybediyorlar. Adalet Bakanı sayın Bekir Bozdağ insan olarak da sizi iyi tanırım. Lütfen bizzat bakan olarak oraya gidin. Sorumluların hakkından öyle bir gelin ki cezaevlerinde böyle bir şey yaşanmasın." ifadelerini kullandı.
9 Mart'ın nakil yapmak zorunda kalanların son tarihi olduğunu belirten Demirtaş, "7 Haziran'da sandık başında olamayacaksanız lütfen ayın 9'una kadar naklinizi değiştirin. Avrupa başta olmak üzere yurt dışındaki seçmenlerimiz hem seçmen kaydınız hem de naklinizi şimdi hemen yapın." diye konuştu.
Arınç, sıkıştığında çamur at izi kalsın politikasına düşmemeli
Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Demirtaş bir seçim projesi" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine ise "Bu tür komplovari şeylerle kafa karıştırmanın anlamı yok. Sayın Bülent Arınç’ın şahsına proje demedim, demem de. Kendisi de hakiki siyasetçidir. Uzlaşmayız belki bir konuda ama kendisi hakiki siyasetçidir. Ama sıkıştığı zamanlarda çamur at izi kalsın politikasına düşmemesi gerekir."
Pansumanla düzelecek bir paket değil
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ankara Demokratik Alevi Derneğindeki törene katıldı.
Birleşik Haziran Hareketi’nden yapılan açıklamayı değerlendiren Demirtaş, şöyle devam etti: "Haziran Hareketi önemli bir muhalefet dinamiğidir. Siyaseten seçim döneminde yan yana durmamak tabi ki kendi kararları, saygı duyarız. Ama mücadele birliğinden kopmamak lazım. Hem seçim öncesi hem seçim sonrası dayanışmacı bir ruhla Türkiye’de değişimden dönüşümden yeni bir yaşamdan yana, ilericilikten yana devrimciler, aleviler, kürtler, emekçiler bir arada olabilmelidir. Haziran Hareketinin bu hareketi şüphesiz ki ayrı düştüğümüz anlamına da gelmez. Biz hiçbir gerilim, karşıtlık yaşanmadan bütün bu çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz. Barajı aşacağız bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bizim ittifak önerilerimiz sırf barajı açmaya yönelik ittifak önerileri değil. Bizler stratejik bir birliği, bir arada durma ruhunu geliştirmeye çalışıyoruz. Daha çok bu yönüyle önemsiyoruz ittifak politikamızı. Biz her hâlükârda biz barajı aştığımızda HDP Türkiye’nin bütün ezilenlerine büyük bir zafer armağan etmiş olacak. Herkesin bu çorbada tuzu olsun istiyoruz. İttifak önerilerimizin temelinde yatan neden buydu."
"Cumartesi günü yapılan ortak açıklama yapılırken, Öcalan’ın çağrısı okunurken Sırrı Süreyya Önder cümleye askeri müştereğin sağlanacağı ilkeler diye başladı. Askeri müştereğin sağlanacağı ilkeler derken açıklanan on maddeyi mi anlayacağız?" sorusunun sorulmasının üzerine Demirtaş, “Tam da onu kastetti. O okuduğu on madde. O on maddede askeri bir uzlaşma mutabakat sağlanması için müzakerenin yürümesi, başlaması lazım dedi. İzleme heyeti, sekreterya, İmralı’da Öcalan’ın yerlerinin değiştirilmesi gibi birçok başlık tartışılıyor. Bu başlıklarda gelen son nokta nedir? sorusuna Demirtaş, ”Hiçbir değişiklik yok, olduğu gibi duruyor. Ben hükümete güvenmediğimi, barış, demokrasi ve özgürlüğü getireceğine inanmadığımı söylediğimde, hükümet cephesi öfkeleniyor. Neyine güvenelim bunların? Tam olarak hangi adımları attılar da, inandırıcı oldular da biz güven duymadık. Biz mahcup edecek ne yaptılar? Ben merak ediyorum, 2 yıldır tartışılıyor, tutuklular değişecek yerine başkaları gidecekti, sekreterya oluşacaktı, gözlemci heyeti oluşacaktı. 2 yıldır bunlar tartışılıyor. Müzakere bile başlamadı. Seçime 3 ay kala, parlamentonun çalışması bir ay sonra bitecek, kapanacak. Topluma özgürlük ve demokrasi getiriyorum şeklinde bir umut vermenin bir anlamı yok. Ben PKK silah bırakabilir, buna inanıyorum. Bunun gerçekleşmesi gerektiğini parti olarak da kişi olarak da savunuyorum. Mutlaka şiddetin dışına çıkmalıdır bu tartışmalar. Şiddet devre dışı kalmalıdır. Bu konuda hiçbir tereddüdümüz yok. Ama AKP’nin özgürlük ve demokrasi getireceğine inanmıyoruz. Bu mudur hükümeti çıldırtan? Buysa söylemeye devam edeceğiz. İmralı’da da hiçbir fiziki değişiklik yoktur. Arkadaşlarımız İmralı Adası’na gitmeden yeni bir gelişme var mı anlamamız mümkün değil. Ziyaretin bir an önce olmasını istiyoruz, mümkünse yarın olsun." değerlendirmesinde bulundu.
İç Güvenlik Paketi ile de değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, "Biz paketin geri çekilmesini arzuluyoruz. Tümden komisyona geri çekilsin İç Güvenlik Paketi. Dört grup oturalım, paketi yeniden çalışalım, ihtiyaçları belirleyelim. Demokratik çerçevede Avrupa İnsan Hakları sözleşmesini esas alarak o kriterleri benimseyerek çalışma yürütelim, genel kurula getirelim. Ama onun dışında pansumanla düzelecek bir paket değil. Komisyona geri çekilmeden de bizim destek sunmamız bu haliyle muhalefetimizi gevşetmemiz düşünülemez." diye konuştu.
Demirtaş, "HDP daha güçlü gelemezse Meclis'e PKK’nın silah bırakma süreci sıkıntıya uğrar mı?" sorusuna, "Cümleyi niye tersten okuyorsunuz ki? Ben tam olarak HDP gelecek dedim. Gelirse demedim, geleceğiz ve başaracağız dedim." ifadelerini kullandı.
(cha)
YORUM YAZIN