Header Ads

CHP'nin Muhalefet Şerhi: 'Eski Bakanların Yüce Divan'a Gitmesi Zorunlu'


Emrullah Bayrak/cha

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) eski 4 bakan hakkında kurulan Soruşturma Komisyonu çalışmalarını tamamladı. CHP'nin Soruşturma Komisyonu'na sunduğu karşı oy yazısında, dört eski bakanın da Yüce Divan’a sevkinin zorunlu olduğu vurgulandı. Sonuç ve değerlendirme bölümünde dikkat çekici bilgiler yer alıyor.

CHP'nin karşı oy yazısının sonuç bölümü şöyle;

Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan yöneticiliğindeki fiili hareket birliği içinde oğlu Salih Kaan Çağlayan, Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan, özel kalemleri Onur Kaya ve Mustafa Behçet Kaynar’ın hiyerarşik ilişkiye dayanarak faaliyet gösterdiği; emniyet mensuplarının savcılığın talimatı ile yapmış oldukları tespit uyarınca, Rıza Sarraf’a ait firmaların Halk Bank hesabına gelen paranın, (elle tutulur) fiziki altına dönüştürülerek ihracatla İran’a veya Dubai’ye gönderilmesi ile Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisinin direk ve doğru orantılı olduğu; yapılan teknik takip çalışmalarıyla Halk Bankası’nda şirketleri adına birden fazla hesanı bulunan Rıza Sarraf’ın bu eylemler kapsamında anılan hesaplara gelen paranın %0,4-%0,5’ini, Zafer Çağlayan’a rüşvet olarak gönderdiği; şahıslar arasında bu şekilde fiili birliktelik ve bir rüşvet anlaşması olduğu; yapılan teknik takip çalışmalarında ve dijital belgelerde Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvete dair ilk para tesliminin 19.03.2012 tarihinde başladığı; rüşvet anlaşmasının 2012 yılında başladığı; nakit para gönderimlerinin haricinde, Zafer Çağlayan’ın beğendiği lüks saat ve mücevherler alınarak bedellerinin komisyon olarak verilen rüşvet hesabından düşüldüğü; paranın İstanbul’dan, nakit olarak, (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg, Ahmet Murat Öziş veya Omid Saeidzaman tarafından Ankara’ya götürülüp Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildiği; parayı alan Salih Kaan Çağlayan’ın Zafer Çağlayan’a paranın geldiğini telefonla yaparak şifreli bir şekilde bildirdiği; paranın teslim edilmesi ile ilgili olarak Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasında ve (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg ile Salih Kaan Çağlayan arasında “Birebir” şeklinde tabir edilen özel hat kullanarak iletişime geçildiği; paranın teslim edildiğine dair Rıza Sarraf’a her iki taraftan teyid geldiği anlaşılmıştır.

03.09.2012 (Eylül) tarihli haber içeriğinde Zafer Çağlayan’ın altın ihracatları ile ilgili açıklama yaptığı ve “Bu yapılan ihracat başarısının altında kim ne sebep arıyorsa arasın Türkiye ihracatını yapmaya devam edecek … bilhassa altın ihracatı ile ilgili farklı sözleri söyleyenler eğer mutlaka ahlaksız arıyorlarsa kendileri aynaya baksınlar ahlaksızın kim olduğunu kendileri görürler” demesine karşın altın ihracatının rüşvet ilişkisinin kurulduğu dönemde orantısız bir şekilde arttığı tespit edilmiştir.

Dosya kapsamında yapılmış olan teknik takip çalışmaları, Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz tarafından düzenlenen Soruşturma (Müfettiş) Raporu ve ekleri ile Gümrük Başmüfettişi Şener Celepcikay tarafından hazırlanan Bilirkişi Raporu ile tüm diğer delillerin beraberce bütün olarak incelenmesi neticesinde Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek altının Dubai'ye çıkışını sağlandığı, 65.000.000,00 USD değerinde ki altın cinsi eşyaları adli soruşturmadan ve mahkemece tedbir konulmasını önlenerek yurtdışına çıkışını nüfuzunu kullanarak sağladığı, kendi talepleri doğrultusunda Gümrük idaresinin talimatı ile 65.000.000,00 USD değerindeki altının orijinal olmayan evraklar ile hiçbir soruşturma yapılmaksızın üçüncü bir ülkeye gönderilmesine aracılık ettiği konusunda yeterli şüphe hasıl olmuştur.

Ayrıca tümü önergede olmamasına rağmen tarafımızdan yapılan tahkikat neticesinde İran’ın, Türkiye’deki rezervlerinin, sahte evraklarla yapılan hayali transit gıda/ilaç ticaretiyle çıkarılması işlemlerine göz yumulması ve Rıza Sarraf’ın usulsüzlükleri ile ilgili basında çıkacak haberlerin engellenmesi de dahil olmak üzere çeşitli eylemlery sonucunda sağlanan tüm menfaatlerin karşılığında, belirlenebildiği kadarıyla Zafer Çağlayan 32.053.600,00 € (otuz iki milyon elli üç bin altı yüz avro), 6.766.750,00 $ (altı milyon yedi yüz altmış altı bin yedi yüz elli dolar), 3.465.000,00 TL (üç milyon dört yüz altmış beş bin Türk Lira), 300.000,00 SEK (üç yüz bin İsviçre frangı) menfaat sağlandığı konusunda yeterli şüphe hasıl olmuştur (bu hesaplamada Piyano’nun ikinci taksitinin 37.500 olup para cinsi henüz bilinmediğinden toplama katılmamıştır).

Özeti aktarılan tüm bu teknik dinleme, fiziki takip, bilirkişi raporları, mal beyanlarına dair belgeler, Masak raporları ile beyan ve savunmalar dikkate alındığında; Rıza Sarraf’tan sağlanan işlemde olan para üzerinden komisyon usulü nakit ve diğer maddi menfaatler karşılığında; Rıza Sarraf’ın İran’a uygulanan ambargoyu aşıp sıcak para girişini sağlamak için İran’ın parasını dolaşıma sokulması işleri ile ilgili Türkiye’yi basamak olarak kullandığı, Çin’den gelen havalelerle veya Türkiye’deki hesaptaki paranın aktarılmasıyla Türkiye’den altın alınıp, bu altınların ihracatla direk İran’a veya İran’a gitmek üzere Dubai’ye gönderildiği altın ihracatı eylemlerinin, gerekse başka yöntemleri olan sahte evraklara dayalı transit gıda/ilaç ticareti eylemlerinin faaliyet alanının, ithalat ve ihracattan sorumlu Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın görev ve yetki alanına girdiği,

Gana’dan gelen uçağın usule aykırı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin el koymasını nüfuzunu kullanmak üzere engellediği ve ülkeden gönderilmesini sağladığı; Rıza Sarraf hakkında çıkacak haberleri engellediği, konularında yeterli şüphe oluşmuştur. Bu sebeplerle Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa, Vergi Usul Kanunu’na, 3628 sayılı Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununa Muhalefet oluşturduğu, ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun resmî belgede sahtecilik başlıklı 204üncü maddesi, örgütlü suç işleme başlıklı 220inci, rüşvet başlıklı 252inci maddesi, nüfuz ticareti başlıklı 255inci maddesi ve ayrıca görevi kötüye kullanma başlıklı 257inci suçu bildirmeme başlıklı 279uncu maddelerine uyması sebebiyle Yüce Divan'a sevki yönünde hüküm vermek gerekir.

Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler yöneticiliğindeki fiili bir araya gelmede, oğlu Barış Güler, Özgür Özdemir, Hikmet Tuner ve Barış Kıranta isimli kişiler yer almaktadır. Aşağıda da ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere düzenli ve tekrarlanır şekilde Rıza Sarraf’ın bizzat sağladığı veya talimatı üzerine sağlanan rüşvet eylemlerini hiyerarşik bağlantı çerçevesinde gerçekleştirildiği değerlendirilmiştir.

Muammer Güler ile Rıza Sarraf’ın tanışmasını müteakip yapılan iletişim tespitlerinde yüzyüze yapılan anlaşma uyarınca Rıza Sarraf’ın 1,5 milyon dolar ödemesi karşılığında emniyet şeridi kullanma imtiyazı, koruma polisi görevlendirilmesi, Barış Güler’in danışmanlık firması ile sözleşme yapılması ve onların her türlü işi halletmesi konusunda bir anlaşma olduğu anlaşılmıştır. Rıza Sarraf ile birlikte gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağlanması işlemleri bizzat Muammer Güler’in onayı ve takibiyle yapılmıştır. Vatandaşlığa geçiş işlemlerinde ise, her bir istisnai yoldan vatandaşlığa geçişin rüşvet anlaşması uyarınca 1 milyon dolara mal olduğu, bu fiyatın Muammer Güler ile mutabakata varılarak belirlendiği, her vatandaşlığa geçiş istemini Rıza Sarraf’ın Barış Güler’e aktardığı ve parasını da ilgiliden alarak Muammer Güler’e ilettiği anlaşılmıştır. İlgili bakanlık olarak İçişleri Bakanlığı’nın önerisiyle Bakanlar Kurulu’nun imzasından çıkan istisnai yoldan vatandaşlığa geçiş belgesinin imzalanmasını müteakip Muammer Güler de oğlu Barış Güler vasıtasıyla Rıza Sarraf’a haber yollamakta, karşılığında ödeme organize edilmekte ve her ödemenin gerçekleştiği teyid edilmektedir. Kimi görüşmelerde de hem fiziki takip hem de iletişimin tespit edilme ihtimaline karşı bizzat Muammer Güler’in uyararak, devamındaki teslimatların nasıl yapılacağına dair talimat verdiği anlaşılmıştır. Muammer Güler para teslimine ilişkin kısmı bu şekilde koordine ettikten sonra, takip olup olmadığının anlaşılması amacıyla İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne talimat verdiği, soruşturmayı deşifre etmeye yönelik istihbarat şube nezdinde girişimlerin olduğu anlaşılmıştır. Rıza Sarraf hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi olayına birden fazla eski bakan müdahil olmuştur.

2003 yılından itibaren Adem Gelgeç, Ertuğrul Bozdoğan ve Vidadi Badalov adına kurulan 10 farklı paravan firma adına açtıkları banka hesaplarını kullanarak yurtdışından yüklü miktarda döviz havalesi yapılması ve bu paraların Rusya’ya fiziki olarak taşındığı konusunun bahsi geçen firmalar ile ilgili Vergi İncelemesinin başlaması, ve bu konunun deşifre olması ihtimaline karşı Rıza Sarraf’ın eski bakanlarla temasa geçmesiyle basına müdahale başlamıştır. Bugün Gazetesine uygulanan baskı nedeniyle ilgili haberler hiç yayınlanmamış, Yeni Şafak gazetesi üzerindeki baskı ise haberin Rıza Sarraf lehine sansürlenmesi, bir başka deyişle Rıza Sarraf ve şirketlerinden bahsedilmemesini temin suretiyle yapılmıştır.

Ayrıca yapılan tahkikat neticesinde tespit edilen sağlandığı iddia edilen menfaatler Adalet ve Kalkınma Partisi’nin önergesinde yer almayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin önergesinde yer alan Rıza Sarraf’ın şahsın yabancı bir ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için İçişleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması hususu ile Rıza Sarraf’ın talebi üzerine, emniyet görevlilerinin tayininin çıkarılması veya yerinde tutulması, öğretmen tayinlerinin yapılması konusunda yeterli şüphe hasıl olmuştur.

Rıza Sarraf’a sağlanan menfaatler karşılığında değeri tam belirlenemeyen maddi menfaatler, belirlenebildiği kadarıyla; 13.04.2013 tarihinde teslim edilen 800.000,00 dolar ile 16.04.2013 tarihinde teslim edilen 30.000,00 dolar miktarlarının bir kısmının Rıza Sarraf’ın araçlarının trafikte emniyet şeridini kullanma ve durdurulması imtiyazının verilmesi, Rıza Sarraf için koruma polis memuru görevlendirilmesi, Rıza Sarraf’ın talepleri doğrultusunda İran uyruklu örgüt mensubu şüphelilere ve yakınlarına istisnai yoldan Türk vatandaşlığı verilmesi karşılığı olduğu;
25.04.2013 tarihinde teslim edilen 300.000,00 dolar miktarının bir kısmının Rıza Sarraf’ın talepleri doğrultusunda İran uyruklu örgüt mensubu şüphelilere ve yakınlarına istisnai yoldan Türk vatandaşlığı verilmesi karşılığı olduğu;
24.05.2013 tarihinde teslim edilen 400.000,00 dolar Sarkuysan A.Ş.’nin Genel Kurul Toplantısı için görevlendirilecek Bakanlık Temsilcisinin, Valilik kanalıyla, Rıza Sarraf’ın talebi doğrultusunda belirlenerek görevlendirilmesi, şirketin yönetiminin Rıza Sarraf tarafından kazanılması için girişimlerde bulunulması

05.06.2013 tarihinde teslim edilen 30.000,00 dolar, 02.07.2013 tarihinde teslim edilen 35.000,00 dolar, 06.08.2013 tarihinde teslim edilen 35.000,00 dolar, 16.08.2013 tarihinde teslim edilen 200.000,00 dolar, 06.09.2013 tarihinde teslim edilen 25.000,00 dolar, 06.05.2013 tarihinde teslim edilen 30.000,00 dolar ödemelerin yapılan işlerin kalan ödemeleri olduğu;

19.07.2013 tarihinde teslim edilen 200.000,00 doların bir bölümünün Rıza Sarraf’ın Çin’de hayali işlemlerinde kullandığı paravan firmaların bankalar nezdinde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için Bakanlık adına Çin bankalarına Referans Mektubu yazılması için olduğu; 10.09.2013 tarihinde teslim edilen 200.000,00 dolar ile 13.09.2013 tarihinde teslim edilen 200.000,00 dolar Rıza Sarraf ile husumeti olan ve usulsüzlüklerini ihbar eden Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin İstanbul’dan tayininin çıkarılması (sürülmesi) için olduğu

09.10.2013 tarihinde teslim edilen 200.000,00 doların Rüçhan Bayar’ın borcuna mahsuben olduğu;
25.10.2013 tarihinde teslim edilen 3.500.000,00 doların bir kısmının Rıza Sarraf’ın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi, Rıza Sarraf’ın talepleri doğrultusunda İran uyruklu örgüt mensubu şüphelilere ve yakınlarına istisnai yoldan Türk vatandaşlığı verilmesi (1 Milyon’unun Mohammed Zarrab’tan alınarak verildiği anlaşılmıştır).

Önergede belirtilen fiiller ile ilgili olarak İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında, Rıza Sarraf’tan sağlanan miktar ve değeri tam olarak tespit edilemeyen milyonlarla nitelendirilen maddi menfaatler karşılığında bu şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz konusu şahıs için koruma polisi görevlendirdiği, bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat verdiği, bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğuna dair kanaatimiz oluşmuştur. Bu sebeple, 3628 sayılı Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununa Muhalefet ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun resmî belgede sahtecilik başlıklı 204üncü maddesi, örgütlü suç işleme başlıklı 220inci, rüşvet başlıklı 252inci maddesi, nüfuz ticareti başlıklı 255inci maddesi, suçu bildirmeme başlıklı 279uncu, suçtan kaynaklanan mal varlığı artışını aklama başlıklı 282nci ve gizliliğin ihlâli başlıklı 285inci maddelerine ve ayrıca görevi kötüye kullanma başlıklı 257inci maddesine uyması sebebiyle Yüce Divan'a sevki yönünde hüküm vermek gerekir.

Egemen Bağış’ın komisyonumuzda verdiği ifadede Rıza Sarraf’ı Ebru Gündeş’in kocası olması vesilesiyle tanıdığını; Ebru Gündeş ile ise Amerika’da yaşadığı dönemde tanıştığını söylemiştir. Bu tanışıklık Egemen Bağış’ın Rıza Sarraf’ın işine yarayacağı bir dönemde Egemen Bağış’ın “aklından çıkmadığı” bir yakın ilişkiye dönmüştür. Her ne kadar Egemen Bağış bu ilişkiyi beşeri ilişki olarak nitelendirse tanışıklıkları süre zarfında, kendi Bakanlığı ile ilgili herhangi bir iş yapmaması sebebiyle de Rıza Sarraf ile görüşmekte sakınca görmediğini söylese de, gerek doğrudan beşeri ilişkinin tarafları gerek diğer kişiler arasında mahkeme kararına dayanarak yapılan iletişim tespitleri ilişkinin bu kadarla sınırlı olmadığını göstermektedir. Rıza Sarraf tarafından Egemen Bağış’a bu ilişki kapsamında üç farklı zamanda 500.000 dolar gönderilmesi ve karşılığında Egemen Bağış’ın kendi Bakanlığının görev alanına girmeyenler de dahil Rıza Sarraf’ın bazı işlerini takip etmesi, nüfuzunu kullanma şeklinde ortaya çıkmıştır.

Yapılan dosya incelemeleri, tanık beyanları, savunma dikkate alındığında; Rıza Sarraf’ın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile Rıza Sarraf’ın yakınlarına vize alması işleri için aracılık ettiği karşılığında otel işi ve vize işinin takibi ile ilgili olarak iki sefer 500.000 dolar gönderilmiştir. Bu gönderilen paraların sadece bu işe hasmış gibi düşünülmesi yanlış olacaktır. İncelenen tüm dosya kapsamına bakıldığında Rıza Sarraf’ın ileride bir gün lazım olur düşüncesiyle de mümkün olduğu kadar çok bakan ile rüşvet ilişkisi kurmak istediğini, “yemlemek lazım”, “yakında tüm kabine kefil olacak” gibi beyanlarıyla beraber yorumlamak gerekir. Rıza Sarraf’ın faaliyetleriyle ilgili olarak basında haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde bulunduğu ile yapılan tahkikat neticesinde tespit edilen sağlandığı iddia edilen Banka kurma girişimi ile ilgili aracılık etme ile İstisnai yoldan vatandaşlığa geçme işleri ile ilgili aracılık etme karşılığında da 500.000 dolar ödeme yapılmıştır. Egemen Bağış’ın Rıza Sarraf’tan kurulan rüşvet anlaşmasının gereği olarak; 19.04.2013 tarihinde ayakkabı kutusunun içinde AB Bakanlığı Makamında verilen 500.000 dolar, 29.08.2013 tarihinde Vakko’dan alınan takım elbise ile verilen 500.000 dolar, 09.10.2013 tarihinde bir kutu çikolata ile verilen 500.000 dolar olarak belirlenmiştir.

Tüm bu açıklanan sebeplerle Egemen Bağış’ın Rıza Sarraf’tan gerek çikolata paketi gerek takım elbise, kravat gibi aldığını, Rıza Sarraf’ın yanı sıra bizzat kendisinin itiraf ettiği hediyeler ile bu hediyelerin içinde olduğu ileri sürülen 500.000 dolar ve karşılığında kullandığı nüfuz ile tüm bu olayın bir anlaşmaya bağlı olduğu konusunda yeterli şüphe fazlasıyla hasıl olmuştur. Bu sebeplerle Egemen Bağış’ın Rıza Sarraf’ın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize alması işleri için aracılık ettiği, Rıza Sarraf ile ilgili bir soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırılma yapılmasını sağladığı, Rıza Sarraf’ın faaliyetleriyle ilgili olarak basında haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde bulunduğu, 3628 sayılı Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununa Muhalefet ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun örgütlü suç işleme başlıklı 220inci, rüşvet başlıklı 252inci maddesi, nüfuz ticareti başlıklı 255inci maddesi, görevi kötüye kullanma başlıklı 257inci, suçu bildirmeme başlıklı 279uncu, suçtan kaynaklanan mal varlığı artışını aklama başlıklı 282nci, gizliliğin ihlâli başlıklı 285inci maddelerine uyması sebebiyle Yüce Divan'a sevki yönünde hüküm vermek gerekir.

Erdoğan Bayraktar bakımından ise, yukarıda açıklanan tüm bu sebeplerle ve mevcut delillerin değerlendirilmesiyle; Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilmeyen bazı menfaatler karşılığında, kişiye özel imtiyazlı imar planları onaylattıkları, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları, bu eylemlerin bir kısmının Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar görevde olduğu sırada ve onun bilgisi doğrultusunda gerçekleştirildiği, ayrıca bu bakanlıktan iş alan bazı şirketlerin yemek işlerinin yakınlarının ortağı olduğu şirketlere verilmesi için tasavvut ettiği konularında yeterli şüphe hasıl olmuştur. Tüm bu sebeplerle Erdoğan Bayraktar’ın 5237 sayılı TCK’nın resmi evrakta sahtecilik başlıklı 204üncü, nüfuz ticareti başlıklı 255inci, görevi kötüye kullanma başlıklı 257inci ve suçu bildirmeme başlıklı 279uncu maddelerine uyduğu gerekçeleriyle Yüce Divan'a sevki yönünde hüküm vermek gerekir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.