Header Ads

Akkuyu Nükleer Santrali ÇED Raporunun İptali İçin Dava Açıldı: 'Risk Değerlendirmesi Gerçekçi Değil'


Yavuz Akengin/cha

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye geldiği gün kabul edilen Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED olumlu kararının iptal edilmesi için dava açıldı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB), bugün ortak dava açarak duruşmalı dava talebinde bulundu. Açılan dava hakkında bilgi veren Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, halihazırdaki kayıp kaçaklar nedeniyle kaybedilen enerjiye dikkati çekerek, "Enerji verimliliği ile tüketim oranı yüzde 25 oranında azaltılabilir ki, bu da 4 nükleer santrale bedeldir." dedi.

ÇMO Başkanı Bozoğlu, apar topar kabul edilen Akkuyu Nükleer Santral Projesi'nin katılımcılıktan uzak, bilim dışı bir biçimde “ben yaptım oldu” yaklaşımı ile hazırlandığını belirterek, "ÇED raporu da bu kapsamda içerisinde birçok eksiklik ve belirsizlikle hazırlanmıştır. Rapordaki eksiklikler aslında ülkemizin nükleer santral konusunda yeterli hazırlığı olmadığını da göstermektedir." diye konuştu.

Dünyada yenilebilir enerji teknolojisi hakim kılınırken ‘Rusya’ya göbekten bağlanılacak bir santral projesinin dışa bağımlılığı daha da artıracağını, ilerleme olarak kabul edilemeyeceğini kaydeden Bozoğlu ÇED raporundaki eksiklikleri şöyle değerlendirdi:

"21 Mayıs 2012 tarihli Kapsam ve Özel Formatında yer alan Akkuyu NGS’ye bağlantıyı sağlayacak enerji iletim hatları ve trafo merkezlerinin çevresel etki değerlendirme süreçleri, dava konusu ÇED sürecinin dışında bırakılmıştır. Projelerde tek ÇED raporu hazırlanır. İletim hattı santralin bir parçasıdır, santral olmazsa iletim hattı da olmaz. Bu nedenle iletim hattı santralin ÇED raporunda mutlaka değerlendirilmeliydi. Ağaçlık alanlardan belki yerleşim alanlarından geçecek olan iletim hattının etkileri değerlendirilmemiştir. Santral, entegre bir santraldir. Ancak atık sahası ki, en önemli sorundur nükleer santraller için ve kullanılacak taş ocakları için toplam etki değerlendirme analizinin yapılması ve ÇED raporu içerisinde değerlendirilmesi gerekirdi. Bu önemli tesisler raporda yer bulmamıştır. Toplam etki analiz edilmemiştir. Nükleer atıkların yönetimi ve olumsuz etkilerine dair herhangi bir çalışma yapılmamış, sonradan hazırlanacak olan mevzuata uyum sağlanacaktır denilerek geçiştirilmiştir."

KAZA RİSKİ DEĞERLENDİRMESİ GERÇEKÇİ DEĞİL

Rapor şöyle devam etti:

"Olası bir kazada radyasyonun ne kadar nereye doğru yayılacağı irdelenmemiş modelleme çalışması yapılmamıştır. Kaza durumunda ne gibi önlemler alınacağı da bu nedenle belirsizdir. Zeytincilik kanunu kapsamında herhangi bir görüş alınmamıştır. Zeytinliğin 3 km yakınına santral kurulamaz. Ancak bu durum raporda irdelenmemiştir. Hava kalitesi modellemesi eksikliklerle doludur. Akustik modellemesinde hatalar vardır. İşletme aşamasındaki gürültüye dair kaynakların nerede olacağı ne kadar etkileyeceği belirtilmemiştir. İşçilerin radyasyona maruz kalmaları durumunda ne gibi önlemler alınacağına dair bilgiler yer almamaktadır. Akdeniz foklarının mağaralarının bölgede olduğu bilinmektedir. Ancak raporda bu konuda nasıl önlem alınacağı belirtilmemiştir. Liman inşaatının etkisi, inşaat sırasında ve işletme sırasında fokların olumsuz etkileneceği bilinmesine rağmen ne gibi önlemler alınacağı raporda bulunmamaktadır. Kaza riski değerlendirmesi gerçekçi değildir. Zaten bu santral dünyada henüz denenmemiştir. Trityum ve karbon izotopları, santralden çıkabilecek radyoaktivite içerisinde gösterilmemiştir yanıltıcı bilgi verilmiştir. Rapor yönetmeliğe göre formatı belirlendikten sonra bir yıl içerisinde sunulmalıydı. Ancak 1 yıl içerisinde sunulmadı. ÇED yönetmeliği (2008) madde 10/3’e göre bu işlem yapılmadı. Bakanlıktan ek süre talebi de olmadı. 14 ay sonra rapor bakanlığa verildi. Nükleer santralin uranyumdan enerji üreten yani yanmanın olduğu en kritik kısmının tam olarak nereye konulacağı raporda belirtilmemiştir. Depremsellik açısından jeofizik analiz de raporda ortaya konulmamıştır. Yani deprem riskinin değerlendirmesi yapılmamıştır. Dolgu ile yapılacak limanın da olası bir depremde nasıl etkileneceği ifade edilmemiştir. Hayvan ve bitki örtüsü incelemelerinin yerinde yapılmadığına dair şüpheler konulan bazı fotoğraflardan doğru oluşmaktadır. Sahanın neresinde hangi endemik türlerin olduğu ifade edilmemiştir. Genel literatür taramaları konulmuştur. Ulusal Nükleer Enerji Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmamıştır. Gelecek hükümetlerin/iktidarların anlaşmayı iptal etmesi durumunda karşılıklı yaptırımların neler olacağının belirsizdir."

Baran Bozoğlu, Akkuyu için önerilen VVER-1200 modeli reaktör ünitelerin, Rusya tarafından henüz yeni geliştirildiği, dünyada, “VVER- 1200 model bir nükleer reaktör” işletmesi bulunmadığını iddia ederek, "Henüz teknik- insani hatalara, kazalara, terörist saldırılara ve depreme karşı rüştünü ispatlamayan Akkuyu NES projesinin, her türlü karar yetkisi devredilerek bir Rus şirketine bırakılması, aynı kurgu ve yaklaşımla yeni NES projelerine karar verilmesi ve ülkemizin nükleer enerji gibi stratejik bir konuda, deneme sınama alanı yapılması kabul edilemez. Kaldı ki, yakıtından yapımına ve işletilmesine kadar Rus şirketlerine bağımlı Akkuyu NES projesi, taşıdığı tüm olumsuzlukların ve risklerin yanı sıra; enerjide genel olarak dışa bağımlılığı, özel olarak Rusya’ya bağımlılığı arttıracaktır." dedi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.