Header Ads

Ali İsmail Korkmaz Davası: Sanık Polis, Erdoğan'ın Sözlerine Atıf Yaptı, 'Darbe Girişimini Bastırdım' Dedi


Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ali İsmail Korkamaz davasının 5. duruşmasında ara karar açıklandı. Tutuklu ve tutuksuz sanıkların durumlarında değişiklik yapmayan mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 26 Aralık 2014 tarihinde yapılmasına karar verdi.

3 Haziran 2013’te Eskişehir’deki Gezi eylemleri sırasında Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 1. sınıf öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın polis ve sivil vatandaşlarca dövülmesi sonucu öldüğü iddiasıyla dava açılmıştı. Güvenlik gerekçesiyle Kayseri’ye alınan davanın 5. duruşması başladı. Davada 4’ü polis toplam 8 sanık ‘kasten adam öldürme’ suçlamasıyla yargılanıyor. Müdahil avukatları davanın başında salona olay yerinin geçtiği cadde ve sokakları gösteren bir maket getirdi.

SAVCI MÜTALAASINI OKUDU

Dava savcının mütalaasını okumasıyla başladı. Olay gününü özetlendiği mütalaada savcı, "Ali İsmail Korkmaz’ın olay günü Yunus Emre Caddesi'ndeki eylemlerde müdahaleden kaçarak, Kurtuluş Mahallesi Sanayi Sokak’a girdiği, burada İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever’in İsmail’e çelme taktığı, ekmek fırını önünde yaraladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca sanıklardan Mevlüt Saldoğan’ın yatan Korkmaz’a vurduğu, Yalçın Akbulut’un orada bulunduğu, Ali İsmail’in küfür ettiği, sanıklardan Mevlüt’ün göğüs ve baş kısmına tekme attığı belirlenmiştir." ifadelerine yer verdi.

Hastane sürecinin de anlatıldığı mütalaada, son olarak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen Ali İsmail’in yapılan kontrollerinde beyin kanaması geçirdiği, daha önce kalp ameliyatı geçirdiği ve buna bağlı olarak kullandığı ilaçların beyin kanamasını hızlandırdığı yönünde adli tıp raporunun olduğu hatırlatıldı.

Adli tıp raporundaki, beyin kanamasının, kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların kafa travmasına bağlı beyin kanamasıyla ilişkili olabileceği ifadeleri kaydedildi. Ayrıca Korkmaz’ın dövülmesiyle, ölümünün illiyet bağı bulunduğu, kullandığı ilaçların beyin kanamasını hızlandırdığı, genel olarak yaralamaya yönelik saldırı, sanıklardan Mevlüt Saldoğan’ın yaralamaya yönelik saldırı, ardından maktülün küfretmesi üzerine Saldoğan’ın başına 3 kez vurduğu ve yaralamaya yönelik saldırının kastının aştığı ve adam öldürmeye sebep olduğu mütalaa edildi.

Sonuç olarak sanık Mevlüt Saldoğan’ın TCK 81/1 53/1 maddeleri uyarınca kasten adam öldürme suçlamasıyla cezalandırmasına, İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harlar’ın TCK 86/1, 87/4 maddesi uyarınca nitelikli yaralama suçlamasıyla cezalandırılmasına, başpolis memuru Yalçın Akbulut’un 86/3 d ve 87/4 kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına, Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin’in ise kasten adam öldürmeye iştirak suçundan dava açılmış ise de Ali İsmail Korkmaz’ın kaçtığı ve bu nedenle her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı deliler olmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı beratlarına karar verilmesi mütalaa edildi.

AİLE MÜTALAAYA YÖNELİK SÖZ ALDI

Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, söz alarak oğlunun kaçmaya çalışırken vahşice öldürüldüğünü savundu. Korkmaz, “Kaçan bir çocuğa vahşice saldırılması hangi kanuna, insanlığa sığar. Hepsi öldürmek için birer sebeptir. Bunun bir açıklaması yok. Raporlarda belirtildiği gibi herşey açık. Onu öldürmek için müdahale etmişler. Başı duvara çarpıyor. Biz bakamadık.Vücudunun her tarafı morluklar içindeydi. Savunma yapmayan, kaçmaya çalışan kişiye bu şekilde saldırıyorlar. Onun ağzından bozuk kelime çıktıysa canının yandığındandır. Ben diyorum ki, bunların cezalandırılmaması için hiçbir sebep yok. Bunlar katildir, gerçek cezasını almalarını ve adaletin adil şekilde işlemesini istiyoruz." dedi.

‘SANIKLAR İDAM DA EDİLSE ALİŞİM GELMEYECEK’

Anne Emel Korkmaz da, "Sanıklar idam da edilse Alişim geri gelmeyecek." diyerek şunları söyledi: “Ben 18 önce oğlumu yitirdim. 5 defa bu katillerle yüz yüze geliyorum. Bunlardan birisi ‘psikolojik sorun yaşıyorum’ dedi. Ali İsmail onları rahat bırakmayacak. Ben çocuğumla gurur duyuyorum, dimdik ayaktayım. Onlar eşlerinin, annelerinin çocuklarının yüzüne bakabiliyor mu? Hangi anne bunları sakin bir şekilde dinler. Ben 38 gün boyunca çocuğum ayağa kalkacak diye bekledim ama olmadı. Bu katiller galip geldi maalesef. İdam da edilseler Alişim geri gelmeyecek. Çocuğum cennette şu anda. Ama onlar ömür boyu cehennem azabı yaşayacaklar. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Hiçbir şey evlat acısı gibi değil. Herkes kendisini benim yerime koysun ve ona göre davransın.”

Ali İsmail Korkmaz’ın avukat ağabeyi Gürkan Kormaz da, amir sıfatıyla ve yakalama emri veren polisler için berat talebi istenmesini eleştirdi. Bunun savcı beyin gözünden kaçtığını savunan Korkmaz, "Ayrıca olaylar arasında bir kesinti olduğu söylendi. Önce 6 kişi darp ediyor. Sadece bir kişinin adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması doğru değil. Diğerlerinin de aynı suçtan yargılanmalarını istiyorum.” diye konuştu.

3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, savcının mütalaası hakkında savunma yapan ve hakkında ‘Kasten Adam Öldürmek’ suçundan cezalandırılması istenen tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan, “İddia makamın ve müdafi heyetinin iddialarını kabul etmiyorum. Getirmiş oldukları makette en kilit noktada yanlışlık vardır. 16 aydır tutukluyum. O boş alana bina yapıldı mı bilmiyorum. Geçici baygınlıktan bahsediyorlar. Benim orada zor kullandığım şahsın Ali İsmail olup olmadığı belirlenmediği halde mahkeme bu güne kadar devam etti. İddia makamı da bu şekilde iddianame hazırladı. Ben Ali İsmail Korkmaz olmadığını söylüyorum. Oradaki müdahale sadece 57 saniye. Ben o gece görevli olduğumu, zor kullandığımı savcılıktan itibaren söyledim. Yalan söylemiyorum” dedi.

Mevlüt Saldoğan, “Ben namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum. Bugüne kadar hiç kimseyi yaralama ve öldürme kastı ile hareket etmedim. Benim ne zaman raporlu olduğum ve izinli olduğum görülür. Vicdanen rahatım. Görüntüler kim tarafından silindi veya sildirildi ben de bulunmasını talep ediyorum. Sanık sıfatı ile ilk defa ağır bir suçlama ile yargılanıyorum. Benim için en büyük acı bu. Orada benden başka görevliler de vardı. 8 aylık Eskişehir’de görevli olduğum için ben personeli tanımıyorum. Buradaki esnaf arkadaşları vallahi de billahi de jandarma arabasında tanıdım. Tutuklandığım gün tanıştım. Sokağın başında kimin bulunduğunu bilmiyordum. Onların yanına gidiyordum. Pusu kurma gibi bir durum yok. 72 saat boyunca görevden ayrılmamak üzere orada bulundum. Bir insanın ne kadar uykusuz kalabileceği psikoloğa sorulmalı. Masum gösterilen, demokratik haklarını kullandıkları söylenen grup taşlarla, sopalarla, 12’lik bilyeler ile saldırıyorlardı. Benim ne ceza alacağım hiç önemli değil, ben bu güne kadar şerefimle, namusumla çalıştım. Buraya hırsızlık, fuhuşla suçlanarak gelmedim. Genç birini öldürmekle suçlanıyorum. Vallahi de billahi de kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürme kastı ile hareket etmedim. Eğer Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri bakanı ‘Gezi parkı bir darbe girişimi’ diyorsa, eğer gezi parkı eylemleri bir darbe girişimiyse ben kimseyi öldürmek için çalışmadım, ben bir darbe girişimini bastırmak için çalıştım. İnsan kendisine saldıranı tanır, benim zor kullandığım şahıs Ali İsmail Korkmaz değil. Ben kimseyi öldürme kastı ile hareket etmedim. Allah her şeyi biliyor. Vicdanen rahatım. O gün silahımın namlusunda mermi vardı. Öyle bir kastım olsa çeker vururdum. Ben tahliyemi istiyorum” diye savunma yaptı.

‘Kasten İnsan Yaralama ve Ölüme Sebebiyet Verme’ suçundan yargılanan tutuklu sanık Ramazan Koyuncu ise, “Ben sadece o akşam amcamın oğlu İsmail Koyuncu’yu almaya gittim. Bu şahsa elim bile değmedi. Ailem ve ben mağdur oldu. Benim kimseye karşı kastım yoktu. Ne için yattığımı dahi bilmiyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

Tutuklu sanık İsmail Koyuncu ise, “O kişi Ali İsmail Korkmaz değildi. Bize doğru gelen kişi uzun boyluydu ve üzerinde kırmızı renkli bir giysisi yoktu. Kaçan şahıs çok aktifti. Ben kesinlikle kimse ile işbirliği yapmadım. O gün birçok genç geldi benim iş yerime, hepsine yardım ettim. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.

Tutuklu sanık Ebubekir Harlar, “O gece evime gidiyordum. Polislerden yardım istedim” diyerek, “Kimseye müdahalem söz konusu değil aksini söyleyen varsa bunu ispat etsin. Tahliyemi istiyorum” şeklinde savunma yaparken, tutuklu sanık Muhammet Vatansever, “Kimse ile işbirliği yapmadım. Sadece olayları izledim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Bu şahıs da kesinlikle Ali İsmail değil. Üzerinde açık renk tişört vardı. Vicdanen rahatım. Devlete karşı boynumuz kıldan incedir. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde savunma yaptı.

Tutuksuz sanık Hüseyin Engin savunma için süre isterken, Yalçın Akbulut, “Ben kesinlikle talimat vermedim ve böyle bir talimat duymadım. Ben Eskişehir’de uzun saçlıydım. Savcıya da ben olduğumu söyledim. Savunma için süre istiyorum” diye konuştu.

Şaban Gökpınar ise, “Savcının görüşlerine katılıyorum, o gün açık öğretim sınavım olduğu için idari izinliydim. İlerleyen saatlerde telefon ile arandım ve geldim. Benim amir sıfatım yok. Darp edilen şahsı ne gördüm ne de gördüm” dedi.

Sanıkların savunmasından sonra duruşmaya ara verildi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne sanık avukatlarının savunmasıyla devam edildi. Tutuklu sanıklardan polis memuru Mevlüt Saldoğan’ın avukatı Mutlu Karayılan, iddia makamı savcının mütalaasını kabul etmediklerini ve o görüntülerdeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığı yönündeki iddialarını tekrarladı. Bu görüntülerin Hollanda’ya gönderilerek görüntülerdeki kişinin Korkmaz olup olmadığının araştırılmasını istediklerini söyleyen Karayılan, “Eskişehir Cumhuriyet savcılığı sanıkların lehine olan delillerin oluşturulmasına çalışmadı. Ali İsmail Korkmaz’ın planlı olarak öldürüldüğü sonucuna vardılar. Korkmaz eşya taşırken düştüğü için mi beyin kanaması geçirdi. TÜBİTAK’ın görüntülerle ilgili raporu da net değil. Başımızdan savalım düşüncesiyle ‘olabilir’ diyerek gönderdikleri bu raporu kabul etmiyoruz. Maktül hastaneden çıktıktan sonraki 17 saati kayıp. Belki de başka birisi darp etti. Maktül o kişi midir değil midir önce tespit edilsin. Yoksa bir kısım baskılara dayanarak bu davayı bitirme gayreti olur. Bu aşamada müvekkilim Mevlüt Saldoğan’ın en azından kefaletle serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kendisi polistir ve adresi bellidir. Delilleri karartma gibi bir durumu da yoktur.” şeklinde savunma yaptı.

 Diğer sanık avukatları da, aleyhte olan mütalaa kısımlarını kabul etmediklerini ve müvekkilleri adına yazılı savunma için ek süre istediklerini ifade etti. Müdahil ve sanık avukatları ile sanıkların savunmasının ardından duruşmaya 10 dakika ara verildi.

    ARA KARAR

    Mahkeme heyeti daha sonra ara kararını açıkladı. Buna göre tutuklu sanıklardan polis memuru Mevlüt Saldoğan, esnaf İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harlar’ın tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz yargılanan polis memuru Yalçın Akbulut’un tutuklanma talebinin reddine, yine tutuksuz yargılanan polis memurları Şaban Gökpınar, Yalçın Akdoğan ve Hüseyin Engin’e savunma için ek süre ve sanık müdafilerine ek süre verilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşmanın 26 Aralık 2014 tarihine ertelenmesine karar verdi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.