Ali İsmail'in Abisi Gürkan Korkmaz: 'Bizden Mutluluklarımızı, Dünyada Güzele Dair Olan Ne Varsa Aldılar"
Arzu Demir/Etha
Ali İsmail, bir gün Armutlu'daki evine geldiğinde, babasını bir yılanın başına kürekle vururken görür. Bahçeye giren yılan, çocukları korkutmuştur. Baba Korkmaz, çareyi yılanı öldürmekte görür. Ali İsmail, babasına 'Sen ne yapıyorsun? Yılanın sana ne zararı var?' diye çıkışır. 'Kürekle vuracağına, bahçeye taş atsan geldiği gibi giderdi' der. Yılanın can çekiştiğini görünce de, 'Öldür de, hayvan acı çekmesin' diye ekler.
Bu anıyı, babasından alıntılayarak anlatan ağabey Gürkan Korkmaz, "Ali İsmail, bir yılana bile zarar gelmesini istemeyen, yılanın canına bile değer veren bir çocuktu" diyor.
Sonra bir sessizlik, kabullenemeyen bir baş sallaması ve yüz ifadesi. Ardından kendi kendine konuşur gibi dökülen sözler: "Ama maalesef yılanın darp edilmesini istemediği bir şekilde insan eliyle darp edildi. Öldürüldü. Bunu hak etmiyordu."
Ali İsmail 20 yaşında kaldı.
Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi'nde okuyordu. O Haziran günlerinde isyanın çağrısına kulak verdi ve özgürlük için sokağa akan milyonların arasına karıştı.
2 Haziran günü polisin saldırısından canını kurtarmaya çalışırken, sivil polislerin ve faşistlerin arasında kalıverdi. Dövüldü. Kaçmaya çalışırken, yakalandı, yine dövüldü.
Koca koca adamlar, Ali İsmail'i döve döve ölümün sınırına getirdi.
Ali İsmail hastanede yaşam mücadelesi verirken, Geziciler, çapulcular, ezilenler, sokağa çıktı, "Diren" dedi. Diren!
38 gün ölüme direndi. Ta ki 10 Temmuz'a kadar.
BİZDEN MUTLULUKLARIMIZI ALDILARAylar, Ali İsmail'siz geçti.
Ağabey Gürkan Korkmaz, o günleri anlattı: "Bizden sadece bir kardeş, bir evladı almadılar. Bizden mutluluklarımızı, bayramlarımızı, her şeyi aldılar. Dünyada güzele dair olan her şeyi aldılar. En mutlu günlerimiz bayramlardı, öğrenciler üniversiteden gelirdi, Ali İsmail üniversiteden gelirdi. Yılbaşıydı. O günlerde kutlama yapılırdı, aile bir araya gelirdi. Ama artık öyle değil. Bir yıldır hiçbir çocuğun doğum günü kutlanmıyor ailede. Yılbaşında bayramlarda kutlama yerine ayrı bir hüzün oluyor, ağır bir hüzün kaplıyor evi. Öğrenciler üniversiteye gittikleri zamanlar aileleri bir şeyler hazırlardı, şimdi gençler üniversiteye giderken annem oturup ağlıyor. Kuzenlerimiz, Ali'nin arkadaşları üniversiteden geldiğinde annem ağlıyor, bizler ağlıyoruz. Geçmiyor günler."
Ali İsmail'i döverek öldüren 8 kişi hakkında dava açıldı. Bunlardan 4'ü polis, 4'ü vatandaş. Başka bir ifadeyle 4'ü üniformalı faşist, 4'ü üniformasız faşist.
3 POLİS HALA GÖREVDESadece 1'i üniformalı olmak üzere 5' faşist cezaevinde.
Aynı zamanda avukat olan ağabey Korkmaz, soruşturma ve dava sürecini anlattı:
"Ali İsmail Korkmaz davası devletin infazının, devlet eliyle işlenen cinayetin devamındaki usulsüzlükler serisi olarak devam ediyor. Soruşturma aşamasından itibaren böyle oldu. Ali İsmail, 38 gün boyunca hastanedeyken savcılık çok pasif bir şekilde soruşturmayı sürdürdü. Aslında sürdürmedi demek daha doğru olur. Biz olayın olduğu yeri 2-3 günde tespit ettik. Dosyanın en önemli tanıklarından biri olan Semih Berkay Yapıcı'nın beyanları ile olay yerini tespit ettik. Olay yerindeki bütün kamera kayıtlarının savcılık eliyle toplanmasını istedik. Ancak savcılık olay yerinde keşif yapmadı, inceleme yapmadı. Esnaflara gönderdiği müzekkerede 'İş yeri sahibinin rızası olması durumunda kamera kayıtlarının teslim edilmesi' diye yazıyordu.
Zaman kaybedemezdik. Savcılığı bekleyemezdik. Avukatlar çok ciddi bir çalışma yaptı, esnafları ikna ederek, bazen araya aracıları sokarak görüntüleri aldılar. Onları almak yetmedi. Çünkü en önemli anlar uzman eller tarafından silinmişti. O bölümler de kurtarıldı."
Gürkan Korkmaz, 3 polisin tutuksuz yargılanmasına tepkili: 3 polis hala görevde, bellerinde silahlarıyla sözde kamu güvenliğini, asayişi sağlıyorlar.
Diğer Gezi şehitlerinin başlamayan yargılamaları düşünüldüğünde davanın açılması, "Belki adil bir yargılama olur" düşüncesini doğurmuş. Ancak bu düşünce kısa sürede değişiyor. Çünkü, dava Kayseri'ye alınıyor.
Uğur Kaymaz davasından Lice katliamı davasına kadar birçok davanın "güvenlik"li olduğu gerekçesiyle görüldüğü yer Eskişehir. Ancak söz konusu Ali İsmail davası olunca, Eskişehir'de bir anda "güvenlik zafiyeti" baş gösteriyor!
Bu gerekçeye kimse inanmadığı gibi Gürkan Korkmaz da inanmıyor. "Amaç bu davayı duyarlı insanların gözlerinin önünden kaçırmaktı" diyor ve ekliyor: "Ama öyle olmadı. İki duruşma yapıldı. İnsanlar davayı takip etmekten vazgeçmeyeceklerini gösterdi. Kayseri'ye değil Fizan'a alsalar, Erciyes'in eteklerine değil Everest'in tepesine de alsalar bu davayı, takip edecekler, adalet yerini bulana kadar da vazgeçmeyecekler, vazgeçmeyeceğiz."
Bugüne kadar iki duruşma görüldü.
Zor günler, duruşma günleri.
Duruşma salonunda hissettiği duyguyu anlatma zorlanıyor ağabey Korkmaz: "Duruşmaya gidiyorsunuz ve biliyorsunuz ki, bundan üç beş ay önce, kardeşinizi tekmeleyerek, döverek öldüren 8 kişi o salonda. Kimi babam yaşında, kimi Ali İsmail'in yaşında. 8 kişi yanımda oturuyor. Sen karşındaki hakimlerden adalet bekliyorsun. O öfkeyi, o hırsı, nefreti kusamıyorsun, tepki veremiyorsun. Çok zor. Orada hiçbir şey yapmadan beklemek ve adalet beklemek ama çıkmayacağını bilmek çok zor."
Gezi direnişi ne anlam ifade ediyor?
GEZİ'DE BEN DE VARDIMÖnce, Gürkan Korkmaz olarak yanıtlıyor: "Gezi'de ben de vardım. Sokağa inen, özgürlüğünü isteyen, daha özgür bir dünya, daha aydınlık bir gelecek için yürüyenler arasında ben de vardım. Gezi bardağı taşıran noktaydı. doğal bir patlamaydı. Onun içindir ki, sadece bir kesite, bir örgüte değil, bütün Türkiye'ye aitti, her kesin ortak bir noktada birleşerek sokağa döküldüğü bir olay oldu."
"Ağabey Gürkan" olarak ise, bir kardeşi kaybetmenin acısıyla, canı yanarak konuşuyor: "8 can gitti. Gözlerini kaybedenler oldu. Geride anneler kaldı. Aydınlık bir gelecek için elbette bedeller ödemek gerekiyor. Tarihte hep bu olmuştur. Ama bir ağabey olarak 'İyi ki olmuş' diyemiyorum. Çünkü, Gezi'ye giden evine döndüğünde çocuğuna, eşine sarıldı. Acı yine bize kaldı."
Acılar, aileleri bir araya getirdi, büyük bir aile oldular.
Bu dayanışmanın büyütülmesini istiyor Gürkan Korkmaz ve ekliyor: "Bu dava sadece bizim davamız değil. Sadece ailelerin davası da değil. Ali İsmail, Korkmaz ailesinin bir ferdi olduğu için orada darp edilmedi. Ali İsmail Hataylı olduğu için de orada darp edilmedi. Ali İsmail, özgürlük istediği için, daha aydınlık bir gelecek, daha özgür bir dünya istediği için, muhalif olduğu için orada darp edildi. Muhalif olan, özgürlüğünü isteyen, daha iyi bir gelecek isteyen herkes Ali İsmail'in yerinde olabilirdi. Bu dava sadece Korkmaz ailesinin davası değil, sadece ailelerin davası değil. Herkesin davası. Herkes takip etmeli."

YORUM YAZIN