Header Ads

Gazetecileri Koruma Komitesi'nden Başbakan'a Mektup: "Medyaya Yönelik Baskılar Artarak Devam Ediyor"


Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup göndererek özgür basın üzerinde son zamanlarda artan baskıdan duyulan kaygıları dile getirildi. CPJ, Taraf, Zaman, Today's Zaman ve Kanaltürk televizyonun içinde bulunduğu bazı medya organlarına yönelik artan baskıları da kınadı.

Mektupta, bölgesinde "özgürlük, demokrasi ve hoşgörü" örneği olarak gösterilen Türkiye'nin artık tam demokrasi yolunda prensip edindiği değerlerden "uzaklaşmasından dolayı eleştirildiği" ifadelerine yer verildi.

CPJ Başkanı Joel Simon imzalı mektupta, Türkiye'de basının zaten ağır bir baskı altında olduğu vurgulanırken, internetin bilgi paylaşımında hayati öneme sahip olduğuna dikkat çekildi.

 Hükümet yetkililerinin "internet'e düşen ses kayıtlarından dolayı" rahatsız olduğu belirtilen yazıda, mesleği gereği yolsuzluk ve bilgi sızdırılması gibi konuları araştırıp açığa çıkaran medya kuruluşu ve gazetecilerin "peşine düşmenin" "demokrasi ve ulusal güvenliğe hizmet ettiği"nin söylenemeyeceği ifade edildi. Buna rağmen geçen haftalarda, "Twitter ve YouTube'un yasaklanması" ve "internete sınırlandırma getiren yasanın onaylanması" eleştirildi.

Mektupta, sadece sosyal medyanın saldırı altında olmadığını, son zamanlarda "düşman olarak görülen" yazılı basın üzerinde de baskının artırıldığı belirtildi. Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış'a "küçük düşürücü" tweetler attıkları gerekçesiyle; yine Emre Uslu ile Taraf Gazetesi eski yazarlarından gazeteci Önder Aytaç için "ulusal güvenliği tehdit eden" tweetleri sebebiyle dava açıldığına dikkat çekilti. Bağımsız medya üzerinde uygulanan baskılara örnek olarak ayrıca Kanaltürk televizyonunun lisansının askıya alınması gösterildi.

CPJ, gazetecilerin hapse atılması, protestoları takip eden basına karşı şiddet uygulanması ve önemli yayın kuruluşlarındaki gazetecilerin görevden alınmalarını, "Türk demokrasisi için bir gerileme" ve AKP'nin 2002 yılından bu zamana kadar sürdürdüğü reform süreci için ise bir "terse dönüş" olarak değerlendirdi. Yazının devamında Türkiye'nin uluslararası endişeleri haklı çıkaracak , "itibarını, siyasi arzusu, ekonomik çıkarlarını ve uluslararası ortaklıklarını" baltalayan "otoriter bir yola" girdiği ifadelerine yer verildi.

Avrupa Konseyi kurucu üye ülkelerinden olan Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterlerine göre son dönemde almış olduğu kararları ihlal ettiğine dikkat çekilen mektupta, yine Ankara'nın AB üyelik sürecine rağmen hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları ilkelerine ters düştüğü vurgulandı. Türk yetkililer ile çok sayıda toplantı ve yazışmalarla hükümetin uluslararası basın özgürlüğü standartlarına saygı duyacağına dair aldıkları sözleri hatırlatan CPJ, "Ancak Türk basınına karşı ihlaller son aylarda hızlandı ve Türkiye'de medyaya yönelik baskılar artarak devam etti." ifadelerini kullandı.

Serbest bilgi akışını engellemeye yönelik kanunların geri çekilmesini ve gazetecilerin gözaltına alınarak haklarında davaların açılmasına son verilmesini isteyen CPJ, muhalif gazetelere yönelik kararların ise yargıya uygun alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Türk hükümeti, "parmaklıklar ardında tutulan gazeteciler, serbest bırakmalı" ve "Hrant Dink davasında olduğu gibi gazeteci katillerini bulup içeri atmalı.'' denildi.

CPJ, bölgesel lider olmak isteyen Türkiye'nin muhalif unsurları sansür ve hoşgörüsüzlükle bastırma yoluyla bu amacına ulaşamayacağı konusunda uyararak, "Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bölgesinde tarihi demokrasi ve hoşgörü modeli olabilme fırsatını kaçırmayın." dedi.

Gazetecileri Koruma Komitesi ayrıca Türkiye'nin hedefine aykırı davranmaması ve ileri demokrasi yolundaki yürüyüşüne devam etmesi çağrısında bulundu.

Mektubun orijinali ise şöyle:

Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan,

We are writing to express our concern about the Turkish government's recent steps to restrict the independent Turkish media. In the recent past, your country was hailed as a model for a region aspiring for freedom, democracy, and tolerance. But today Turkey is being criticized as a country that is drifting away from the principles and practices that define true democracy.

With the Turkish press already under heavy pressure, the Internet has become a vital information-sharing tool in the country. In recent weeks, wiretapped leaks of conversations by officials in your government have been distributed on the Internet. But whereas corruption and confidential data leaks are a challenge for every government, going after the media outlets and journalists who cover the leaked information--as is their job--does not serve democracy or national security. Still, in recent weeks, Twitter has been banned, YouTube blocked, a restrictive Internet law adopted, and you have threatened to shut down Facebook.

And it's not just online media that is under fire. Recent measures by your government show that you continue to perceive the traditional press as your enemy. A photographer for Today's Zaman, Derviş Genç, was detained recently after taking pictures at a pro-government rally; the license of Kanaltürk TV was suspended; you filed lawsuits against Today's Zaman Editor-in-Chief Bülent Keneş and Deputy Editor Mehmet Kamış, alleging that they "humiliated" you on Twitter; and you said that Emre Uslu, a columnist with Today's Zaman, and Önder Aytaç, a journalist formerly with the independent newspaper Taraf, were involved in a national security leak.

These recent measures, as well as the imprisonment of journalists, the use of force against the press covering protests, and the sacking of critical journalists in major news organizations, are a setback for Turkish democracy and a sharp reversal of the reform process that you and your party, the AKP, have pushed forward since 2002. Your actions confirm international apprehension that Turkey is going down an authoritarian path, one that undermines your country's reputation, political aspirations, economic interests, and international partnerships.

As a founding member of the Council of Europe, Turkey is held by the principles of the European Convention on Human Rights and liable to the rulings of the European Court of Human Rights. But many of the measures and laws your government has adopted clearly violate these obligations. Despite being a candidate for EU membership, Turkey has distanced itself from the criteria of rule of law, democracy, and human rights that it has pledged to attain.

CPJ has consistently monitored the state of press freedom in Turkey and has actively engaged with your government. In multiple meetings and correspondences with Turkish authorities, we have been assured that the government would respect international press freedom standards. But violations against the Turkish press have only stepped up in recent months and the media environment in Turkey grows increasingly repressive. Although the release last month of more than a dozen journalists was a step forward, it does not offset these many steps in the wrong direction.

We therefore respectfully urge you to reverse all measures and laws aimed at hampering the free flow of information. The ban on YouTube should be lifted and any further attempts to stifle social media should be stopped; the prosecution, detention, and harassment of journalists in retaliation for their work should cease; the aggressive anti-press rhetoric should be abandoned once and for all; and your government should take on meaningful judicial reforms to reform its anti-press statutes. Your government should also hold accountable the killers of journalists, such as in the Hrant Dink case, and free the journalists still held behind bars in relation to their work.

Turkey's ambitions to be a regional leader cannot be met in a context of increased censorship and intolerance to dissent. Prime Minister Erdoğan, you must not miss this historic opportunity for Turkey to act as a model of democracy and tolerance in the region. We urge you to stop moving away from that goal and resume Turkey's march toward the advanced democracy that you and your party promised to bring to your country.

Sincerely,

Joel Simon
Executive Director

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.