"Çocuk Cezaevleri Kapatılsın, Çocuklar Hapisle Cezalandırılmasın"
'Çocuk Cezaevleri Kapatılsın' girişimi 11-18 yaş arasındaki çocukların tutuksuz yargılanması gerektiğini savunuyor. Hüküm giyen çocukların ise cezaevinde tutulmadan farklı şekillerde cezalandırılmalarını talep ediyor.
Adana Pozantı Çocuk Cezaevi’nde 2011 yılında ortaya çıkan çocuklara yönelik cinsel şiddet, işkence ve kötü muamele o dönem çok tartışıldı. Ama çabuk unutuldu. Çocuk cezaevlerinde sorunlar devam ediyor. Sorunun bir başka boyutu da çocukların tutuklu olarak yargılanması. Bu durum 1-1,5 yıl tutuklu yargılanan ergenlik çağındaki bir çocuğun toplumdan, okulundan uzaklaşmasına yol açıyor. Üstelik tutuklu yargılanan bir çocuk hüküm giymiş bir çocuktan daha ağır şartlarda tutulabiliyor.
Adalet Bakanlığı Mayıs 2013 verilerine göre, Türkiye’deki infaz kurumlarında bulunan 12-17 yaş arası bin 879 çocuğun bin 456’sı tutuklu, 423’ü hükümlü. Tutuklu çocuklar hükümlülerden fazla.
Bu duruma dikkat çekmek için aralarında İnsan Hakları Derneği, Türk Tabipler Birliği, Pedagoglar Derneği'nin de olduğu 28 sivil toplum örgütü biraraya gelerek ‘Çocuk Cezaevleri Kapatılsın’ girişimini başlattı. İnsan Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hasan Erdoğan ile çocukların cezaevlerindeki durumunu ve girişimin amacını konuştuk.
Öncelikle çocukların cezaevlerindeki şartlardan bahsedebilir misiniz?
Türkiye genelinde beş tane çocuk cezaevi var. Ama Türkiye’nin her yerinde her cezaevinde çocuklar var maalesef. Bu beş cezaevi İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezî yerlerde. Onun dışında iki tane eğitimevi var. Eğitimevi dediğimiz aslında eski ıslahevleri ama şimdi onlar da cezaevleri içerisinde. Çocuk cezaevleri ise F tipi cezaevleri gibi. Üç kişilik odalarda kalıyorlar. Gündüz üç odanın kapısı açılıyor. Bir toplanma odaları var. Dokuz kişi birarada oluyor sabah 8’den akşam 9-10’a kadar. Havalandırmada gökyüzünü görüyorlar ama çoğu zaman da havalandırmaların üzeri tel örgülerle kaplı.
Cezaevindeki çocuklara yönelik hak ihlâlleri çoğunlukla neler?
Çıplak aramalar, kelepçe ciddi problem. Hastaneye gidip geldiklerinde soyup tamamen çıplak arama yapılabiliyor. Kelepçeyi abartıp doktor muayenesinde dahi kelepçeyi çözmüyorlar. Aralarında tartışma çıktığında cezaevi yöneticilerinin müdahalesi ağır olabiliyor. Mesela Sincan Cezaevi'nde süngerlerle kaplı, yumuşak oda diye bir oda var. Burası işkence odası. Soğuk su ve tazyikli su ile işkence yapılıyor burada.
Yumuşak odada işkence iddiası ile ilgili Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı vermişti...
Takipsizlik kararına da itiraz yapıldı ama o da reddedildi. Çocukların ifadelerini Ankara Barosu Başkanı ile birlikte aldık biz. Bize o şekilde ifade veren dört çocuktan ikisi sonra şikâyetlerini geri aldılar. Bu yüzden takipsizlik kararı verildi zaten. Muhtemelen cezaevi idaresi görüşmüştür kendileriyle. Durduk yere çocukların ifadelerini geri alması düşünülemez, mutlaka o çocuklara müdahale edildiğini düşünüyoruz.
Çocuklara işkence edenlere ceza veriliyor mu?
Kamu görevlileri hakkında bir dava olduğunda bir şekilde diğer kamu görevlileri onu koruyor. Kamuoyu tepkisi büyükse bir yere kadar gidiyor. Mesela Pozantı’da da yıllardır bir şey yapılmadı.
Hükümlü çocuklarla tutuklu çocuklar aynı yerde mi kalıyor?
Çocuk infaz sistemindeki en büyük çarpıklıklardan biri de bu. 2006 yılında çıkan Çocuk Koruma Kanunu’na göre hükümlü çocukların yani ceza almış, yargılanmış ve mahkûm olmuş çocukların cezaevinde tutulmaması gerekiyor. Onlar ‘eğitimevi’ dediğimiz eski ıslahevlerinde tutuluyorlar. Oradaki koşullar tutuklu koşullarından çok daha rahat. Okula gidebiliyorlar, aileleri ile görüşebiliyorlar. Ama çarpıklık da burada. Çocuk tutukluyken yani suç işleyip işlemediği belli değilken daha ağır koşullarda cezaevinde tutuluyor. Suç işlediği yani hüküm giydiği durumda eğitimevlerine alınıyorlar. Uzun süre tutuklu bulunan çocuk eğitimevlerinde kalmak için işlemediği suçu kabul bile edebiliyor.
Tutuklu çocukları yetişkinlerle birlikte mi kalıyorlar?
15-16 yaşındaki çocuklar yetişkin cezaevlerinde ama başka koğuşlarda kalıyorlar. Eğer sayısı fazlaysa, 10-15 kişiyse ayrı bir koğuş açılabiliyor. Mesela geçen Sincan’a Hakkâri’den çocuklar geldi. 45 tane yetişkin insanın içerisinde üç çocuk kalıyor. Adli, siyasi suçlu ayrımı olmaksızın kalıyor çocuklar. Genelde daha ağır koşullarda kalıyorlar. Biz zaten çocuk cezaevleri kapatılsın, derken aynı zamanda çocuk tutukluluğuna son verilsin, diyoruz. Yani 15 yaş altında çocuk tutuksuz yargılansın. Bunun dünyada örnekleri var. Çok farklı tedbirler alınabilir. Çocuk cezaevine konulmadan cezasını çekebilir. Çok olağanüstü durumlarda ailesinden ya da bulunduğu yerden alınabilir. Çünkü çocuk iki yıl tutuklu kaldığı zaman eğitim hayatı sona eriyor. Yani lise çağında bir gencin iki sene okula gidememesi ne demek? Cezaevinden çıktıktan sonra hayatı kararmış oluyor. O yüzden biz tutukluluğa asla başvurulmasın, diyoruz.
Cezaevinden başka ne öneriyorsunuz?
Mesela bu tür durumlarda Almanya’da ‘onarıcı adalet’ diye bir sistem geliştirmişler. Bizde bir kişi suç işlerse bu kişi mutlaka cezalandırılmalıdır. Ama orada ceza ikinci planda. Bu sistemde çocuk hiçbir şekilde adliyeye girmiyor. Sağlık Bakanlığı, Gençlik Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı bir de yerel yönetimlerinden temsilcilerden oluşan bir jüri var. Dikkat edin Adalet Bakanlığı yok. Çocuk bu jürinin önüne çıkıyor. Jüri değerlendiriyor çocuğun nasıl bir ceza alacağını. Mesela çocuk dükkândan telefon çalıyor. Önce dükkânından telefon çalınan kişinin zararı tespit ediliyor. Sonra çocuğun yakınlarından zararı tazmin etmeleri isteniyor. Sonra çocuğa "Sen bu hırsızlık yaptığın dükkânda okulunu aksatmadan 6 ay ücret almadan haftada iki gün ikişer saat çalışacaksın" diyorlar. Bu kontrol ediliyor. Tutuklama bizim Çocuk Koruma Kanunu'nda da en son çare olarak belirtilmiştir ama çok sıklıkla uygulanıyor.
En çok hangi suçlardan içeri giriyor çocuklar?
Şu an cezaevinde bulunan çocukların yüzde 85’i hırsızlık, gasp, yankesicilik, kapkaççılık, mala karşı suçlardan yargılanıyorlar ve bizim ceza hukuk sistemimizde mala karşı suçların cezası şahsa karşı suçlardan çok daha ağır. Yani bugün bir lise öğrencisi bir telefoncunun camını kırıp telefon çalsa ki bu çok oluyor, direkt gaspa giriyor. 10 yıl cezası.
Bu çocukları suça iten şeyler neler?
Toplumsal sebepler. O kadar yoğun bir tüketime yönelik bombardıman var ki biz bile yetişkinler olarak kendimizi koruyamıyoruz. Yeni ürünler çıkıyor; telefonlar, bilgisayarlar vs. Ergenlik çağındaki bir çocuk kendini gösterecek, kendini var edecek, farklı olacak diğer arkadaşlarından. Yani bir telefon, bir saat çok önemli olabiliyor. Aile alamıyor, çocuk çalıyor. Bu durumda çocuk cezasını içeride tutulmadan çekmeli, diyoruz. Bir de Türkiye’de çocuk maalesef kullanılıyor. Çocuk yargılamalarında çocukların yüzde 99’u kendi işlemedikleri halde suçu kabul ederler. Onlara ‘sen çocuksun sen fazla yatmazsın, çıktıktan sonra sana araba alırım, özel okula gönderirim’ deniyor.
Sümeyye Ertekin/Al Jazeera Türk
YORUM YAZIN