Header Ads

Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi: "1 Mayıs'a Kadar Olabildiğince Çok Temiz Havayı Teneffüs Edelim"


İbrahim Sevindik, Mehmet Uytun, Mustafa Dağ, Hatice İdin, Çayan Birben, Hacı Zengin, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, İrfan Tuna, Selim Önder, Serdar Kadakal, Zeynep Eryaşar ve Berkin Elvan...

Bu, gaz bombasının isabet alınarak atılması ve biber gazına maruz kaldıkları için yaşamını yitirenlerin listesi. Bu isimler kamuoyunun bildiği isimler. Bir de bilinmeyenler var. Kemikleri kırılanlar, gözlerini kaybedenler var.

Özellikle Gezi süreciyle bir kez daha yoğun olarak toplumun gündemine gelen biber gazının yasaklanması için "Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi" oluşturuldu.

Biber gazı neden yasaklanmalı ve İnisiyatif'in kuruluş amacı ve planlarına ilişkin, inisiyatifin sekretaryalığını yürüten Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Selin Top'la konuştuk.

'SOKAKTA İŞKENCE TOPLUMSALLAŞTI'
Top, toplumsal muhalefetin sıkça maruz kaldığı biber gazına, Gezi direnişinin ardından neredeyse maruz kalmayan kimsenin kalmadığını belirterek, "Gezi direnişine kadar sosyalistler, devrimciler, Kürtler gaz bombasına maruz kalıyordu ama şu anda herkes maruz kalıyor. Yani toplumsallaştı diyebiliriz. O güne kadar çok normalmiş gibi kullanılan biber gazının Gezi direnişiyle birlikte ne kadar ölümcül olduğunu yaşadık" dedi.

Biber gazı, TOMA, ters kelepçe, cop ve plastik mermi başta olmak üzere sokakta polis tarafından kullanılan şiddet araçlarının işkence araçları olduğunu vurgulayan Top, şunları söyledi: "Bu kimyasal zehirlerin ve zor kullanım araçlarının kullanım meşruiyetini 'güvenlikçi devlet' anlayışından almaktadır. İnsanı odağına almayan devlet algısı, bu tür kimyasalların kullanımında kendini meşru görmektedir. Polis 'müdahale etti' deniliyor. Polis neye müdahale ediyor ki! Burjuva hukuk çerçevesine göre de sokaklarda olmamız bir hakken, her türlü yasaya göre de kendimizi ifade etmemiz bir insan hakkıyken biz her sokağa çıktığımızda işkenceye maruz kalıyoruz. Daha önce muhaliflere 'devlete zarar gelmesin' diye uygulanan şiddet, işkence şimdi inanılmaz derecede toplumsallaştı. Artık, evde, sokakta, iş yerinde, hastanede her an, her yerde kim olduğumuzdan bağımsız olarak buna maruz kalıyoruz."

'BİBER GAZI KİMYASAL SİLAHTIR VE ÖLÜMCÜLDÜR'
Biber gazının "göz yaşartıcı ajanlar" olarak tanımlandığını hatırlatan Top, gazların bazılarının göz yaşarttığını, bazılarının ise aksırmaya neden olduğunu söyledi. Biber gazının kimyasal silah olduğunun altını çizen Top, şunları söyledi: "Evet, kitlesel ölümlere sebep olan araçlar değil ama kalp rahatsızlığı olan insanlarda ölüme neden olabiliyor. Metin Lokumcu buna bir örnek, yakın zamanda da Serdar Kadakal benzer şekilde yaşamını yitirdi. Gezi sürecinde de kalp krizinde ölen bir çok insan oldu ama 'zaten kalp hastasıydı denilerek' biber gazıyla çok bağlantısı kurulmadı. Doktorların bu konuda biraz daha özveriyle rapor tutmaması da bu ölümlerin görülmemesini sağladı. Biber gazı kimyasal silahtır ve ölümcüldür, her şekilde" dedi.

Top, biber gazının panik atak başta olmak üzere farklı şekilde travmalara da neden olduğunu kaydetti ve ekledi: "Hem fiziksel hem de ruhsal bütünlüğünüze inanılmaz zarar veriyor. Dolayısıyla, evet bu bir işkence aracıdır. Çünkü sokağa çıkmaya çekinir hale gelenler var, bayılanlar, ölümler var."

'ACI BİBER DEĞİL, KİMYASALDIR'
Kimyasal silah olmasının yanında artık ateşli silah olarak da kullanıldığını belirten Top, polisin, biber gazını insanları hedef alarak attığını, bu nedenle çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini, uzuvlarını kaybettiğini anımsattı.

Gezi isyanı sırasında İçişleri eski Bakanı Muammer Güler'in biber gazı için "Kimyasal değil, tamamen organik" dediğini kaydeden Top, şunları söyledi: "Biber gazı ve basınçlı suyun içerisinde kullanılan Oleoresin Capsicum dediğimiz bir kimyasal, fişeklerin üzerinde de OC şeklinde yazar. Bu açıklamayı yapanlar, yenilebilecek acı bir biberden elde edilen bir ürün diye bakıyorlar. Sonuçta alıp o biberi direkt uygulamıyorlar. Çeşitli kimyasallar, solventlerle, çözücülerle, çözülerek kullanılıyor biber gazı. Dolayısıyla, organiktir denilmesi doğru değil. Tüm bunların kullanımında kimyasal ya da fiziksel başka bir etkine ihtiyaç duyuyorlar ve bunu kullanıyorlar üzerimizde."

"Gezi direnişiyle birlikte bu kadar normalleştirilen şiddetin aslında işkence olduğunu, kimyasal silah olduğunu nasıl duyururuz, farkındalığı artırırız" fikri üzerinden yola çıkarak Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi'ni kurduklarını kaydeden Top, ilk olarak bilgiyi bir araya getirmek, tartışmak için sempozyum- forum düzenlediklerini belirtti. Top, 7 kurumun bir araya gelmesiyle oluşturulan İnisiyatif'in bileşenlerinin, sempozyum-forum sonucunda ortaya çıkan deklarasyonun imzaya açılmasıyla arttığını kaydetti.

Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi olarak, somut olarak biber gazının yasaklanması için çeşitli eylem ve etkinlikler yapacaklarını ifade eden Top, "Gezi sürecinde yaşadıklarımız nedeniyle artık toplumu kandırmaları çok zor. Ancak yine de bunun 'zaten sokağa çıkarsak polis saldırır' gibi normal ve doğal karşılanmasına karşı da bir çalışma yürütmek istiyoruz. Hayır, doğal bir şey değil bu. Bu bir işkence yöntemidir, kimyasal silahtır. Evet yaşadık ama toplumsal hafızada çabuk yitirilen bir şey. Bu hafızayı dinç tutmak için radyo ve TV'lerde kamu spotları yayınlamak, sosyal medya üzerinden bilgi ve haberler yaymak gibi çalışmalar yapacağız. Gerçekleştirdiğimiz sempozyum-forumumuzdan çok değerli bilgiler ortaya çıktı. Burada yapılan sunumları internet sitemizde yayınlayarak ve yayarak farkındalığı arttıracağız. Ayrıca her ay, yaşanan polis saldırısı, kaç kişinin gaza maruz kaldığı, yaralandığı, uzuvlarını kaybettiğine ilişkin bilgileri açıklayacağız."

MÜCADELE SONUCU YASAKLANAN ÜLKELER VAR
Uzun zamandır bu taleple imza kampanyası sürdüğünü hatırlatan Top, internet sayfası üzerinden de kampanya başlatarak genişletmeyi hedeflediklerini bildirdi. Bu anlamda, uluslararası ayağın örülmesinin de önemli olduğuna işaret eden Top, şu örnekleri verdi: "Bahreyn'de biber gazından dolayı yaşanan ölümler nedeniyle bir kampanya başlatılıyor ve ülkedeki örgütler, yurt dışındaki uluslararası aydınlarla birlikte bunu örüyorlar. Bahreyn'e silah sağlayan Güney Kore'deki örgütlerle iletişime geçiliyor, uluslararası dayanışma büyütülerek, Güney Kore hükümetine baskı uygulanıyor. Bu baskı sonucunda Güney Kore hükümeti, silah satıcısına dönüp 'bir süre askıya alıyoruz' diyebiliyor. Bu değerli bir örnek. Yakın zamanda İspanya'da da plastik mermiden dolayı gözlerini kaybedenlerin başlattığı bir örgütlenmeyle Nisan 2014'ten itibaren Katalan Bölgesi'nde plastik mermi kullanımı yasaklandı. Böylesi olumlu örnekler bize güç veriyor."

Gezi isyanı ve bu örneklerin "Bu yolda, hep beraber yürümeliyiz" mesajı verdiğini vurgulayan Top, "Gezi'de gördük ki, ayrı ayrı değil bir aradayken güçlüyüz. Dolayısıyla birlikte kafa yorduğumuz bir süreç örebilirsek, biber gazını yasaklatırız" dedi.

'1 MAYIS'A KADAR YAPABİLDİĞİNİZ KADAR TEMİZ HAVA TENEFFÜS EDİN'
Kimya Mühendisleri Odası Eşbaşkanı Selin Top, 26 Nisan'da Beşiktaş'ta saat 13.00'da basın açıklaması yapacaklarını duyurdu. Açıklamanın 1 Mayıs öncesinde denk gelmesi bakımından önemli olduğunu kaydeden Top, şunları söyledi: "Geçtiğimiz 1 Mayıs'ta da saldırı oldu. Ancak bu 1 Mayıs'ın çok daha çetin geçeceğini hepimiz hissetmişizdir, gerek seçimlerin ardından sözüm ona balkon konuşması olsun, seçim sonuçları olsun, gerekse de hükümetin sürece yaklaşımı olsun... Taksim'e izin vermeyeceklerini deklare ettiler ancak konfederasyonlarımız Taksim'de olacaklarını açıkladılar. Biz de bunun için sokaklarda olacağız. Bu birkaç gün teneffüs edebildiğimiz kadar çok temiz havayı teneffüs edelim. Çünkü 1 Mayıs'tan 31 Mayıs'a kadar, 31 Mayıs'tan sonra da Gezi'nin yıl dönümüne kadar bol bol biber gazına maruz kalacağız. Polis, inanılmaz bir öfke ve nefretle karşısındakini öldürmek amaçlı işkence araçlarını kullanıyor. Dolayısıyla hem mücadeleye devam hem de hep beraber, birbirimize dikkat etmemiz gereken bir sürece giriyoruz."

(İsminaz Ergün/ETHA)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.