Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (27 Mart 2014)


İngiltere Basını
Financial Times gazetesi, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Ankara'yı şiddet korkusunun sardığını yazıyor.

Belediye başkan adayları Melih Gökçek'le Mansur Yavaş arasındaki mücadelenin Türkiye'nin siyasi yönünü belirleyeceği belirtilen haberde özetle şöyle deniyor:

"Melih Gökçek'in Pazar günkü seçimleri kazanabilmek için Ankara'ya vadettiği projeler arasında içinde 70 metre boyunda dinozor maketi olan Avrupa'nın en büyük tema parkı, toplu taşıma sistemini güçlendirmek için toplam 23 kilometre teleferik ve İstanbul Boğazı'na rakip olacak 11 kilometrelik bir kanal da bulunuyor. "

"Ama bu mega projelerini hayata geçirebilmek için beşinci kez bu göreve seçilip seçilemeyeceği belli değil. Türkiye yerel seçimler için sandığa giderken Ankara, en hararetli mücadelenin yaşandığı, muhtemel suikast girişimi uyarılarının yapıldığı bir yer oldu. Buradaki seçim Türkiye'nin siyasi yönü açısından da önemli. Kamuoyu yoklamaları üç büyük şehir arasında Melih Gökçek'in beş milyon nüfuslu kentinin en başa baş mücadelenin yaşanacağı yer olacağına işaret ediyor."

'Gökçek kazanırsa Erdoğan rahatlar'
İstanbul'da AKP'nin İzmir'de de laiklerin güçlü olduğunu belirten gazete, Ankara için ikisinin de geçerli olduğunu, laik Türk cumhuriyetinin başkenti olmakla övünen şehrin dindar Anadolu'nun merkezinde yer aldığını kaydediyor:

"Eğer Melih Gökçek, kenti AKP adına tutmaya devam edebilirse, yerel seçimleri iktidarı için zımni bir referandum olarak sunan ve İslamcı müttefikleriyle girdiği savaş ve yolsuzluk skandalını savuşturmaya çalışan Erdoğan rahatlayacak. Diğer taraftan, belediye başkanı 20 yıllık yönetiminden sonra yenilgiye uğrarsa, bu sonuç, İslami kökenli partinin 10 yıllık istikrarlı ilerleyişi sonrasında siyasi havanın değiştiğine işaret edecek."

Financial Times, "seçimlerde Erdoğan için oylama yapılmayacak olsa bile, Başbakan'ın televizyonlarda yayımlanan mitingleriyle, seçim arabalarından çalınan ve sık sık adının geçtiği şarkılarla ve rakiplerinin gündeme getirdiği yolsuzluk iddialarıyla kampanyaya damgasını vurduğunu belirterek, kaybedilecek çok şeyin olduğu seçimlerde gerginliğin belirgin şekilde arttığına" dikkat çekiyor.

CHP'nin Ankara Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın seçim öncesinde Ankara'ya 100 silahlı provokatörün getirildiği yolunda bilgi aldığını belirterek "Bana ve ekibime yönelik ciddi bir saldırı planlandığı, sandıkların açılması ve sayılması sırasında kargaşa yaratılarak seçimlerin sabote edileceği bilgisi ulaştırıldı" dediğini aktarıyor.

Gazete Gökçek'in de bir gün önce Yavaş ve diğer muhalefet mensuplarının suikast girişimine hedef olabileceklerini söyleyerek Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemek isteyen güçlerin varlığından söz ettiğini hatırlatıyor.

Financial Times, "Geçen yıl bir BBC muhabirini İngilizler adına ajanlık yapmakla suçlayan Gökçek'in bu seferki sözleri, başa baş mücadelede korkuyu ve beklentileri yansıtıyor" diyor.

Gazete, Yavaş'ın çevresindekilerin Gökçek'in daha önceki büyük projelerinin sonuçsuz kaldığını söylediğini belirterek toplu taşıma sisteminin yetersiz olduğunu Ankara'nın uluslararası profilinin diğer başkentlerinin çok gerisinde olduğunu belirtiyor. Financial Times, Yavaş'ın bir röportajda "Bizim en büyük projemiz Melih Gökçek'ten kurtulmak" dediğini belirtiyor.

Twitter yasağı
Aynı gazetede yer alan bir başka haberde Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin Twitter yasağının yürütmesini durdurduğu, ancak hükümetin yasağı kaldırmak için adım atmadığını yazıyor.

Haberde mahkemeye başvuruyu yapan Ankara Barolar Birliği'nin Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Financial Times'a "Bu yasak yasadışıdır ve hükümet ağır bir suç işlemektedir. Twitter'ı yasaklamanın hiçbir hukuki temeli yoktur, halkın iletişim özgürlüğü ihlal edilmektedir" dediğini aktarıyor.

Gazete, bir araştırmaya dayanarak geçen Perşembe günü yasağın başlamasından hemen sonra Twitter kullanımının artmasına rağmen, şimdi trafiğin yarı yarıya azaldığını belirtiyor.

Guardian'da yer alan haberde ise mahkeme kararından sonra kullanıcıların Twitter'a erişimin yeniden açılmasını beklediğini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kararı uygulayacaklarını söylediğini kaydediyor.

Gazete, "Twitter yasağının ülke içinde ve dışında büyük tepki yarattığını, AB yetkilileri, ABD Hükümeti, insan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletler'in Türkiye'nin ifade özgürlüğünü sınırlama girişimi ve Türk hükümetinin otoriter tavrı konusunda derin kaygılarını ifade ettiğini" belirtiyor.

Almanya Basını
Handelsblatt gazetesi, Krım krizinin AB ve ABD'yi yakınlaştırdığına dikkat çekerek şu satırlara yer veriyor:
“Kırım krizi transatlantik ilişkilerin canlandırılması açısından bir potansiyele sahip. Ortak düşman olarak görülen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e duyulan öfke Brüksel ve Washington’ı birleştiriyor. Ayrıca Asya ülkelerinin büyüyen ekonomik gücü karşısında da Avrupalı ve Amerikalılara daha sıkı işbirliği yapmaktan başka seçenek kalmıyor.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan yorumda da benzer bir analize yer veriliyor:
“Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi Atlantik’in iki yakasındaki ortakları birbirine yeniden yakınlaştırdı. Yaşanmakta olan krizde ABD Başkanı Barack Obama transatlantik ittifakın öneminin farkında. Her iki taraf da ittifakın temelini eskiden olduğu gibi güvenliğin oluşturduğunu, birbirlerini terk etseler de birbirlerine muhtaç olduklarını biliyorlar. Eğer durum daha da kötüleşirse, örneğin Rusya klasik güç politikasını devam ettirir, komşusu Ukrayna’daki istikrarsızlıktan faydalanmaya kalkışır ve doğudaki NATO ülkelerini tehdit ederse, o zaman Avrupalılar ve Amerikalılar eskiden olduğu gibi sıkı ortak olmak zorunda kalacaklar. Avrupalılar bu nedenle çarşamba günü Obama ile işbirliği içinde olmanın yollarını aradı.“

Neue Westfälische gazetesinde ise Ukrayna’nın içinde bulunduğu duruma dikkat çekiliyor. Gazetede yer alan yorum hükümet içindeki aşırı sağcılara işaret ediyor:
“Avrupa Birliği ve ABD’nin güncel stratejisinin hiçbir getirisi yok. Askeri seçenek gündemde değil. Eski başbakan Yulya Timoşenko’nun etkisi altındaki yeni Ukrayna yönetimi ise rasyonel davranmıyor ve aynı zamanda Ukrayna’da demokrasinin gelişimi açısından büyük riskler getiren tehlikeleri barındırıyor. Ülke gerici aşırı milleyetçi güçlerin eline düşme tehdidi altında. Yaptırımlar da tüm bunlar karşısında etkisiz ve ayrıca AB üyeleri üzerinde de istenmeyen sonuçları var."

Almanya'da hükümet 2016 yılından itibaren kadın kotası uygulamasını yasalaştırmayı planlıyor. Ancak konu, ülkede yoğun tartışmalara yol açtı. Die Welt gazetesi de katı bir düzenlemenin ekonomiye zarar vereceğini savunuyor:
“Denetleme kurullarında gelecekte her üç kişiden birinin kadın olması planlanıyor. Yönetim kurulları ve diğer yönetici pozisyonları için de yasal düzenlemeler söz konusu ve bunların ihlal edilmesi durumunda sert yaptırımlar uygulanması öngörülüyor. Ancak kadınların desteklenmesi için planlanan bu radikal önlemler yoğun tartışmalara yol açıyor. Devlet tarafından dikte edilen bu kota rejimi kesinlikle adil değil, aksine saçma ayrımcılıklara sebep olabilir… Büyük koalisyon böylesine sert bir kadın kotası uygulaması ile ekonomiye zarar verir ve birçok kadının da çıkarlarına ters düşecek bir kadın politikasını da beraberinde getirir.“

Fransa Basını
Fransız Le Monde gazetesi Mısır'da ordu tarafından devrilen Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin bin 200 taraftarının yargılandığı, 529 idam cezasının çıktığı davayı irdeliyor:
"Bugüne dek sadece halkın bir bölümünü terörize etmeyi hedefleyen bir hareket mi yoksa amirini mutlu etmeyi isteyen bir hâkimin kararı mı? Mısır'da pazartesi günü, isyanda bir polisi öldürmek ve Hrıstiyan Kıptilere saldırılar düzenlemekle suçlanan 529 kişi hakkında idam kararı veren hâkim, Mısır'da günümüzde ne yaşandığını gösteriyor: Her türlü özgürlüğü boğmaya kararlı bir askerî diktatörlük. Rejime yönelik her türlü eleştiri cezalandırılıyor. Polis devleti geri geldi ve onu ayakta tutan keyfi gözaltılar, işkence, dayak ve manipüle edilmiş davalar da."

Bir başka Fransız gazetesi Ouest-France ise Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Fransa ziyaretini yorumluyor. Ziyarette Fransa ve Çin arasında çok sayıda ticaret anlaşmasının imzalanması değerlendiriliyor:
"Bundan 50 yıl önce Paris yeni bir yol seçerek, Pekin'le diplomatik ilişkilere yöneldi. Bundan tam 50 yıl sonra Çin'den Fransa'ya yatırımların oranı sadece yüzde 1. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ziyareti dış ticaret dengesini düzeltmeye ve kaybedilen zamanı telafi etmeye yardım ediyor. Çin'de 30 yıl boyunca iki haneli olan büyüme rakamları günümüzde dünya ekonomisi için önemli bir motor niteliği taşıyor. Tek partili dönemin hiç değişmemiş görünen motor kapağı artık kapitalizmin turbo motoruna dönüşüyor."

Bir başka Fransız gazetesi Le Journal de la Haute-Marne ise bugünkü nüshasında, Fransa'daki işsizlik rakamlarını masaya yatırıyor. İşsizlik rakamlarının şubat ayında 3 milyon 340 bin gibi rekor bir seviyeye ulaştığını yazan gazete şu görüşlere yer veriyor:
"Dün açıklanan, istihdam piyasasına yönelik yeni rakamlar, Cumhurbaşkanı François Hollande'ın izlediği ekonomi politikasını daha da derine gömüyor. Yeni bir rekora ulaşıldı. Şimdi Cumhurbaşkanı aslında istediğinden daha hızlı hareket etmeye zorlandı. Ancak şu ana kadar yeni bir politika ufukta görünmüyor. Ufak tefek ayarlamalar ya da Cumhurbaşkanlığı seçimi dönemindeki gibi sözler dikkat çekiyor. Kesin olan şu: Hükümette bir değişiklik olacak. Ancak hükümetteki değişiklikle sadece ambalaj değişiyor, içerik değil. Bu da Fransızları yatıştırmaya yetmeyecektir."


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.