Kızıltepe'de Bulunan Kemikler 1995'te Kaybedilen Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya'ya Ait
Mardin Kızıltepe'de bulunan kemiklerin 1995 yılında kaybedilen Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya'ya ait olduğu kesinleşti. İki kardeşin kemikleri bugün İstanbul'da toprağa verilecek.
Mardin Kızıltepe Savcılığı'nın 2008 yılında yaptığı kazıda bulunan kemiklerin, 1995 yılında evlerinden alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya'ya ait olduğu belirlendi. İki kardeşin kemikleri yarın Sütlüce Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
1995 yılında Kızıltepe Belediyesi'nde zabıta memuru olarak görev yapan Şemsettin Yalçınkaya ve kardeşi Nejat Yalçınkaya, sivil giyimli kişilerce evlerinden alınarak, o dönem bölgede gözaltılarda yaygın kullanılan "Toros" tipi araca bindirildi.
İki kardeşten bir daha haber alınamazken, ailenin yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldı.
İki kayıpla ilgili olarak yıllar sonra gelişme yaşandı.
Kızıltepe Savcılığı'nın sürdürdüğü fail meçhul cinayetler soruşturması kapsamında 2008 yılında "JİTEM'in ölüm merkezi" olarak kabul edilen Katarlı Köyü'nde kazı yapıldı, insana ait kemikler bulundu.
Adli Tıp Kurumu'nda yapılan DNA testi sonucunda kemiklerin Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya'ya ait olduğu kesinleşti.
CENAZE TÖRENİ BUGÜNYalçınkaya kardeşlerin kemikleri 19 yıl sonra mezara kavuşacak. İki kardeş için bugün saat 13.00'de İstanbul Sütlüce Mezarlığı'nda tören yapılacak.
KUYUYU AÇMAYIN DEDİLERBölgede birçok köyde olduğu gibi eskiden haberleşme amacıyla kullanılan bir tepenin hemen yamacında bulunuyor 15 metre derinliğindeki taştan örme su kuyusu. Kuyuya ev sahipliği yapan Katarlı köyü ise, Kızıltepe’ye yaklaşık 15 km uzaklıkta. Kuyu 40’lı yaşlarını sürerken, koruculuk baskısıyla köylerini terk ettiler Katarlılılar. Birçok şey gibi kovalarını sarkıtarak su çektikleri kuyuları arkalarında kalmıştı. Döndüklerinde 1995 yılıydı. Dönmelerine izin verenlerin söyledikleri o cümle ise, kuyunun yıllar sonra ortaya çıkacak sırrının belirtisiydi: “Kuyuya kesinlikle dokunmayacaksınız, kapalı kalacak.”
Köylerinden uzak kaldıkları iki yıl boyunca Mardin’in ve bölgenin birçok yerinde erkekler, yer yarılmış da yerin dibine girmişçesine ortadan kaybolmaya başlamıştı. Yusuf Tunç, 9 Şubat 1994’te Kızıltepe’ye bağlı Kengerli Köyü’nden beyaz renkli bir Toros arabaya bindirilerek götürüldü. Memduh Ökmen, 20 Nisan 1994’te Mardin’in Savur İlçesi’nin Sürgücü beldesindeki bakkal dükkânından beyaz bir Toros’a bindirildi. 1994 yılında Kızıltepe’de şoför Abdurrahman Bulut, bir daha evine dönmedi. 14 Haziran 1994’te Kırkkuyu Köyü’nden Abdullah Ateş’i bir daha hiç kimse göremedi. 23 Mayıs 1995 tarihinde Derik’e bağlı Beşbudak Köyü’nün Çatalca mezrasından beyaz bir Toros’a binen Hasan Aksu’yu en son eşi Remziye Aksu gördü. 1995 yılında Bitlisli Kemal Birlik ve yeğeni Zeki Alabalık, Kızıltepe cezaevinden tahliye oldu, onları karşılamaya gelen Kemal Birlik’in oğulları Zübeyir ve Abdulbaki Birlik ile birlikte dördü de ortadan kayboldu.
KOCASINI ARAYAN KADINAradan yıllar geçti. Bir gün Fatma Tunç adlı bir kadın, İHD Mardin şubesinin kapısını çaldı ve kocası Yusuf Tunç’un 10 yıl önce kaçırıldığını söyledi. Kocasının cesedinin Katarlı’nın 13 yıldır kapalı olan su kuyusunda olduğunu fısıldamıştı birileri kulağına. Tek bir dileği vardı, kocası gittiğinde sekiz aylık olan ve şimdilerde 15 yaşında olan oğlu Abdullah’a babasına ait bir mezar taşı göstermek. Avukatlar, Kızıltepe Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu ve 17 Ekim 2008 günü Katarlı kuyusunun gizemi sona erdi. 15 metre derinlikte olan beton kuyunun gizemine ulaşmak 12 saatlerini aldı. Beline sardığı halatla bir işçi kuyuya indi, gördüklerini kuyudan yankı yapa yapa haykırdı yukarıdakilere: “Bir kafatası ve kemikler var, kireç var, zirai ilaç bidonları var, sivil elbiseler var, naylon terlikler var, büyük taşlar var, taşın altında da kemikler ve elbiseler var.” Kuyudaki giyinik iskeletlerden biri kuyunun ağzına yakındı, cenin pozisyonundaydı, yakınlarında ise bir ip vardı. Belli ki canlı bir şekilde atılmıştı kuyuya ve ipe tutuna tutuna kuyunun dört metre ağzına kadar gelebilmişti. Kuyuda bir de köpek leşi vardı. Eskinin hayat kaynağı olan su kuyusu, son 15 yılın mezarıydı ve Katarlı’nın su kuyusuna dair yıllardır konuşulan şehir efsanesi gerçekti...
(etha/Müjgan Halis-Taraf)
YORUM YAZIN