Header Ads

Cumartesi Anneleri'nin 460. Buluşması: "Devletin Kaybetme Siyasetini Unutmayacağız"


Kayıp yakınları, kayıplarının bulunması ve faillerinin yargılanması talebiyle 460. kez Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi gerçekleştirdi.

Ellerinde kayıpların resimleri ve karanfiller bulunan Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, bu haftaki eylemde, 18 Ocak 1996'da kaybedilen Beyoğlu Belediyesi işçisi İsmail Şahin'in akıbetini sordu. Ayrıca yarın Hrant Dink'in ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, aynı zamanda bir Cumartesi eylemcisi olan Dink'i andı.

Bu arada, Gezi direnişi sırasında Ankara'da polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük'ün ailesi de destek verdi.

'ÖLÜNCEYE KADAR ELLERİMİZ YAKALARINDA OLACAK'
Eylemde ilk sözü alan Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, Kürtçe konuşma yaptı. Yine aynı sözleri söylemek ve acıları paylaşmak için bu meydanda toplandıklarını söyleyen Hanım Tosun, "İsmail de eşim gibi kaybedildi. İsmail, belediye çalışanı idi. O dönem İstanbul Belediye Başkanı olan Tayyip Erdoğan, çalışanına hiç sahip çıkmadı" dedi.

Devletin kayıpların bulunması için görevini yapmadığını dile getiren Tosun, "Benim eşim PKK'li de olabilirdi, ama kimsenin onu kaybetmeye hakkı yoktur. Ellerimiz ölünceye kadar yakalarında olacak" diye konuştu.

Hanım Tosun, bugün Kadıköy'de Cenevre-2 görüşmelerine Rojava Kürtlerinin de çağrılması talebiyle miting yapıldığını hatırlatarak, herkesi mitinge çağırdı.

'KARDEŞİM HALK İÇİN ÇALIŞTI, DEVLET KAYBETTİ'
Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, "Kardeşim halk için çalıştı, devlet ne yaptı, onu kaybetti" diyerek konuşmasına başladı. Görevini yerine getirmeyen savcılardan şikayetçi olduğunu dile getiren Fatma Kırbayır, "Devlet hesap sormuyorsa, devrimciler mutlaka hesap soracak. Bunların hepsi vatan-millet diyorlar ama yeyip çalıyorlar. Hani Berfo Ana'ya verdiğiniz sözler" dedi.

'BİZİMKİ BİR ŞİİR EZBERLEMEK GİBİ OLDU'
Ardından, İsmail Şahin'in eşi Kiraz Şahin konuştu. "Bizimki bir şiir ezberlemek gibi oldu. Hep aynı şeyleri söylüyoruz ama kimse duymuyor" diyen Şahin, şöyle devam etti: "Biz burada reklam yapmıyoruz. Kimse her hafta bu betonda keyfinden oturmuyor. Bizi burada oturtan, yakınlarımızı kaybeden devletin ta kendisidir. Her evden çıktığımda İsmail geri gelecek diye bekliyorum. 18 yıl geçti, hala o son merdivenlerden inişini unutmuyorum."

'DEVLETİN KAYBETME SİYASETİNİ UNUTMAYACAĞIZ'
Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları adına bu haftaki açıklamayı, sanatçı Zeynep Tanbay okudu.

Tanbay, şunları söyledi: "460 haftadır, devletin gözaltına alarak kaybedilen insanlar gerçeğini unutturma politikasına itiraz etmek için buradayız. Buradayız çünkü; gözaltında kaybetmenin hak talep edenlere karşı bir sindirme aracı olarak uygulandığını unutmayacağız. Devlet terörünün bu topraklarda bir siyaset yöntemi olarak uygulandığını unutmayacağız."

İsmail Şahin'in de bu sindirme politikasının bir sonucu olarak 18 yıl önce kaçırıldığını hatırlatan Tanbay, "Dönemin Beyoğlu Belediye Başkanı olan Nusret Albayrak aileye 'bekleyin' demekle yetindi. Tüm başvurulara rağmen dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kendileriyle görüşmedi. Siyasi iktidarlar, kamu görevlilerinin işlediği, göz yumarak teşvik ettiği suçlardan kendi dönemlerinde olsun, olmasın sorumludurlar. Ve bu suçların hesabını vermekle yükümlüdürler" dedi.

Barış ve demokrasi için kayıpların ortaya çıkması, faillerinden hesap sorulması gerektiğini dile getiren Tanbay, ekledi: "Bu yüzden barış istiyoruz! Demokratik hukuk devleti istiyoruz! Tarafsız, bağımsız yargı istiyoruz! Kayıplarımızı istiyoruz!"

Kayıp yakınları, 461. eylemde buluşmak üzere bu haftaki oturma eylemini sonlandırdı.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.