Avrupa Basınında Bugün (24 Aralık 2013)
İngiltere Basınıİngiltere'de gazeteler bugün Türkiye'deki yolsuzluk operasyonunun etkilerini, Yunanistan'a kaçan Suriyeli mültecilerin durumunu ve Rusya'da Pussy Riot üyelerinin serbest bırakılmasını sayfalarına taşıyor.
Financial Times gazetesi, Türkiye'deki yolsuzluk operasyonunun Türk iş dünyasını ve firmalarını etkilemeye başladığını duyuruyor.
Gazete, Halkbank'ın yasadışı hareket ettiği iddialarını reddettiğini ve bu sırada hükümet karşıtı şirketlerin hisselerinin değer kaybetmeye başladığını yazıyor. "Skandalın siyasi kalıntılarının ekonomik etkilerini göstermeye başladığını" yazan Financial Times'ın haberi şöyle devam ediyor:
"Genel müdürü hafta sonunda gözaltına alınan Halkbank, Borsa İstanbul'a yaptığı açıklamada işlemlerinde ulusal ve uluslararası tüm kurallara uyduklarını açıkladı.
Bankanın genel müdürü Süleyman Aslan da evinde ayakkabı kutuları içinde bulunduğu söylenen 4,5 milyon dolar nakit paranın çeşitli bağışlar olduğunu söylüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise iki bakanın oğullarının da gözaltına alındığı yolsuzluk soruşturmasının Türkiye'nin düşmanlarınca tasarlandığını söyleyip sorumluların 'ellerini kıracağını' açıkladı. Hafta sonunda yaptığı konuşmada Erdoğan ayrıca Halkbank'ın 'Türkiye'nin düşmanlarını korkuttuğunu' ekledi.
Soruşturma, Türkiye'de hükümet ile polis ve adli birimlere nüfuz edebilen Fethullah Gülen hareketinin arasında açılan çatlağın bir sonucu olarak görülüyor.
Bu çatlağın olası ekonomik etkilerine işaret edercesine Gülen hareketine yakın olan şirketlerin hisseleri değer kaybetmeye başladı.
İslami bir banka olan Bank Asya'nın hisseleri %13 oranında değer kaybetti. Gülen'e yakın olanların sahibi olduğu Koza Altın'ın hisseleriyse –şirketin ihaleler veya iş için hükümete bağımlı olmadığını açıklamasına rağmen- %11 oranında düştü.
Devletin %49 hissesine sahip olduğu Türk Hava Yolları da Gülen hareketinin gazetesi olan Zaman'ı satın almamaya başladı.
Skandal, Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası'nın parasal teşviki azaltacağını açıklarken Türkiye ekonomisinin hâlâ kısa süreli sermaye akımına bağlı olmasından dolayı endişelerin arttığı bir dönemde patlak verdi.
Türk Lirası dün dolar karşında 2,096 seviyesinde işlem görüyordu – neredeyse en düşük seviyesi…
Hükümet destekçileri, İran'a milyarlarca dolarlık altın ihracatını gerçekleştirmesinden dolayı Halkbank'ın Türkiye'nin düşmanlarınca hedef haline geldiğine inanıyor. Hükümet yanlısı gazetelerse soruşturmadan Amerika'yı sorumlu tutuyor.
Washington bu iddiaları reddediyor."
Telegraph: 'AB'den Türkiye'ye polis uyarısı'
Yolsuzluk operasyonlarını sayfalarına taşıyan bir başka İngiliz gazete Telegraph ise polislerin görevlerinden alınmasına Avrupa Birliği'nin verdiği tepkiyi okuyucularına aktarıyor.
Gazetenin haberi şöyle: "Brükselli yetkililer, hassas bir yolsuzluk soruşturmasını engellemeye çalışmakla suçladıkları Türkiye'nin İslamcı başbakanını, ülkesinin Avrupa Birliği'ne üye olma girişimini baltalama riskiyle karşı karşıya olduğu yönünde uyardı.
Erdoğan partisinin üst kadrolarına kadar ulaşan bir yolsuzluk operasyonunun uygulanmasına yardımcı olan yaklaşın bin polisi görevden aldı. Kendisi operasyonun siyasi bir karalama kampanyasının parçası olduğunu söylediyse de, iddialar daha şimdiden yaz aylarında görülen protestoların tekrarına yol açtı.
Dün gece eylemciler ve polis İstanbul sokaklarında çatışırken Avrupa Birliği, Türkiye'nin AB üyeliği için hayati önem taşıyan adaletin bağımsızlığı şartını ihlal ettiği yönünde Erdoğan'ı uyardı.
AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle'nin bir sözcüsü 'Son gelişmeler ve emniyet müdürlerinin görevden alınması, soruşturmaların bağımsızlığı, verimliliği ve tarafsızlığı konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor." dedi.
Guardian: 'Yunanistan'da kayıplara karışan Suriyeli mülteciler'
Guardian gazetesi, 150 Suriyeli mültecinin ortadan kaybolmasından dolayı Yunanistan'ın eleştirilerin odağı haline geldiğini yazıyor.
Gazete, 150 Suriyeli mültecinin Türkiye sınırını aşarak Yunanistan'ın kuzeydoğusunda bulunan Praggi'ye geldiğini; mültecilerin bir kısmının bir kilisenin bahçesinde soğuktan dişleri titreyerek oturduğunu, bazılarının da yakınlardaki bir ormana sığındığını yazıyor.
Guardian, daha sonra beyaz minibüslerin köye gelmesiyle tüm Suriyelilerin bir anda ortadan kaybolduğunu söylüyor.
Gazete, kendilerine konuşan göçmen ve mülteci hakları savunucusu avukat Vasillis Papadopoulos'un "O olaydan sonra kendileriyle iletişimimiz koptu. İzlerini süremiyoruz. Türkiye'ye geri gönderildiklerini düşünüyoruz." dediğini aktarıyor.
Guardian, eylemcilerin, avukatların, insan hakları örgütlerinin, muhalefet milletvekillerinin ve uluslararası yetkililerin, göçmenleri geri çevirme amacıyla Yunan yetkililerin attığı sert adımlarından endişe duyduğunu yazıyor.
Guardian ayrıca Amnesty International tarafından yakın geçmişte yazılan bir raporda Yunanistan'ın mülteci adaylarına –özellikle de iç savaştan kaçan Suriyelilere- yönelik "içler acısı davranışlarından" dolayı sert biçimde eleştirildiğini hatırlatıyor.
Times: 'Serbest bırakılan Pussy Riot, Rusya'yı büyük bir hapishane olarak niteledi'
Times gazetesi, Rusya'da yakınlarda af yasasının kabul edilmesiyle serbest bırakılan Pussy Riot üyelerinin hapisten çıkar çıkmaz Putin karşıtlığını yeniden dile getirdiğini yazıyor.
Gazete, Pussy Riot üyelerinden Nadezhda Tolokonnikova'nın Rusya'nın çehresinin hapishanelerden oluştuğunu söylediğini aktarıyor.
Times ayrıca yine Pussy Riot üyesi olan Maria Alekhina'nın affı Soçi'de yapılacak Kış Olimpiyatları öncesinde "kozmetik bir süs" olarak nitelediğini yazıyor.
Almanya BasınıMünih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in hapisteki muhaliflerini affetmesini şöyle yorumluyor:
“Putin, affı mutlak yetkilere sahip bir hükümdar gibi uyguluyor, yani keyfi, gayri şeffaf ve tahmin edilemez bir şekilde. Hükümdar veriyor, hükümdar alıyor. Noel öncesine denk gelen af, feodal düşünce yapısının kanıtı. Ve bu kararlar bu kadar öngörülemez, bu kadar keyfi kaldıkları için kişisel bir yumuşaklık ve siyasi bir ılımlılık değil tersine tek yanlı bir güç gösterisi anlamına geliyor. Putin düşmanlarını affetmeye cesaret edebiliyor ama bu bütünüyle kendi kararı olmak zorunda. Jest, mutlakiyetçi kibrine üstün gelmiyor.”
Oldenburgische Volkszeitung'un aynı konudaki yorumu ise şöyle:
“Pussy Riot grubu üyeleri, Putin üzerinde ahlaki açıdan yine bir zafer kazandı. Zira o yine otokrat gibi durmaya devam ediyor. Tek bir farkla ki bu sefer kendini cömert ve iyi kalpli pozlarda ortaya koyuyor ve 2014 Soçi Kış Oyunları'nı dikkate alarak Batı'dan gelen eleştirileri kesmek istiyor. Ama bu hiç abartısız, keyfiyete dayalı bir yönetim tarzı, bir hukuk devleti hali değil."
Die Welt gazetesi, hafta sonunda Almanya'nın Hamburg kentinde cereyan eden olayların konu edildiği yorumunda özetle şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Hamburg eyalet meclisindeki Hristiyan Demokrat ana muhalefet partisinin iç politika sözcüsü, hafta sonunda taşkınlık çıkaran sol otonom grupları ‘akıl hastaları' olarak tanımladı. Sözcü bu ifadeyle bir tabuya temas etmiş oluyor. Tabunun öteki yüzünde, siyasi eylemcilerin kontrolden çıkmasının yeniden parti politikasına alet edilerek meşrulaştırılması şeklindeki oportünizmi görüyoruz. Yeşiller ve Sol Parti bağımsız sol militanların sergilediği şiddet taşkınlığını değil de polisin müdahale tarzını eleştiriyor. Böylelikle, çağdışı bir siyaset anlayışının kaba kuvvet kullanmasına ‘temiz' raporu çıkarılmış oluyor. Oysa polemik bir yana bırakılıp, neyin normal olduğu hususunda görüş birliği sağlanmalı. Hafta sonunda Hamburg'da yapılan taşkınlıkların ‘normal' olduğu herhalde söylenemez. Olaylara sebep olanların da ‘normal' karşılanması mümkün değildir.”
Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung adlı gazete iklim değişikliği ve su sıkıntısı konulu yorumunda, doğanın insanoğlundan alacağı intikamın çok acı olacağını vurguluyor:
“İklim değişikliği konusu çoğuna son derece sıkıcı geliyor. Potsdamlı araştırmacıların, iklim değişikliğinin dünyayı çok susatacağı sonucuna vardıkları son çalışmanın sadece bazılarının kaşlarını kaldırmasına yol açmış olması tam anlamıyla ürkütücüdür. Dünya nüfusu arttıkça su tüketimi de artıyor. Diğer yandan iklimin değişmesi yüzünden su kaynakları hızla eriyor ya da kuruyor. Tabiat ana kayıtsız bir şekilde faturayı çıkardığında, insanoğlu kendi kayıtsızlığından vazgeçme şansını çoktan harcamış olacaktır.”
Fransa BasınıFransız Liberation gazetesi, Mihail Hodorkovski'nin Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından affedilmesini konu alıyor:
"Vladimir Putin, Suriye krizine müdahalesinden sonra bu yıl ikinci kez uluslararası topluluğu şaşırtıyor. Bu da ne kadar otokrat olursa olsun dünyaya tamamen kulak tıkamadığının göstergesi. Mihail Hodorkovski'nin affedilmesi Soçi'deki Kış Olimpiyat Oyunlarının iki ay öncesine denk geldi. Bu organizasyonla dünyaya Rus 'çarı'nın gücünün gösterilmesi hedefleniyor. Yabancı dışişleri bakanlarının Soçi'yi boykot etmesi Putin'in hiç işine gelmez. Ve her şeyden önce büyümenin sallantıda olduğu ülkeye yabancı yatırımcıların çekilmesi gerekiyor."
Hollanda BasınıHollanda'nın Amsterdam kentinde yayımlanan 'de Volkskrant' gazetesinin yorumu ise şöyle:
"Putin, sürpriz afla, koltuğunu yeniden yeterince sağlamlaştırdığını bir kez daha açıkça gösterdi. Ayrıca yabancı yatırımcıların Rusya'ya geri dönmesi ve imajın iyileşmesi gibi yan etkilerin de oluşacağını umuyor muhtemelen. Ama bu hesaplarında çok iyimser davranıyor. Çünkü yurt dışında Putin rejimi konusunda fazla bir hayal kurulmuyor. Hodorkovski'nin serbest bırakılması, aradaki tüm farklara rağmen yaklaşık 40 yıl önce yazar Alexander Soljenitsin'in sınır dışı edilmesini çağrıştırıyor. Bu o zamanlar değişim getiren umutlu bir dönemin başlangıcı değil, sadece parti lideri Brejnev yönetimindeki felç edici durgunluğun vurgusuydu."
Moskova BasınıMoskova'dan Nesawissimaja Gaseta'nın yorumunda ise şu satırları okuyoruz:
"Rusya'nın en tanınmış eski siyasî tutuklusu ve Yukos petrol şirketinin eski başkanı Mihail Hodorkovski, af dilekçesini niye imzaladığını anlattı. Ne siyasetle ilgilenecek ne de iş dünyasına girecek. Rusya'daki muhalefeti desteklemek de istemiyor. Yani Kremlin artık siyasetçi olarak Hodorkovski'den korkmuyor. Moskova'daki iktidar için o artık bir tehdit değil. Ve kararını değiştirecek olsa bile sadece Vladimir Putin'in konumunu daha da güçlendirmiş olur."
İsviçre Basınıİsviçre'den Neue Zürcher Zeitung ise Almanya'da sekizi Türk on kişinin ölümünden sorumlu tutulan aşırı sağcı terör hücresi Nasyonal Sosyalist Yeraltı ile ilgili süren yargı sürecini konu alıyor. Münih'te görülen davada son olarak 91 yaşındaki bir tanık dinlenmiş, ama sonuç alınamamıştı.
"Terör hücresinin eski komşusu, bakıma muhtaç 91 yaşındaki kadının tanık olarak dinlenmesi hem zorlu hem de başarı şansı olmayan bir denemeydi. Ve bu deneme, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde mayıs ayından beri süren dava açısından tipik. Mahkeme heyeti başkanı Manfred Götzl, aşırı sağcı terör hücresinin işlediği suçları mümkün olduğunca kapsamlı bir şekilde aydınlatmak yolunda çabadan da masraftan da kaçınmıyor. Ama sonuç oldukça cılız. Sonu ufukta görünmeyen dava süreci, 70 duruşma ve yaklaşık 100 tanığın dinlenmesinin ardından da olayın özüne dair yeni bulgular ortaya çıkarmadı."
(dw türkçe/bbc türkçe)

YORUM YAZIN