19 Aralık 2000-19 Aralık 2013: "Hayata Dönüş Operasyonu"nun Hesabı Hala Sorulmadı
Planlayanların ve yürütenlerin adına ironi yaparcasına "Hayata Dönüş Operasyonu" dedikleri, 19 Aralık Cezaevi Müdahalesi'nde, 28 tutuklu ve hükümlüyle 2 asker yaşamını yitirdi.
Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın daha sonradan büyük bir gururla açıkladığı gibi, günlerce hatta aylarca, müdahaleye katılacak askerler, maketler üzerinde pratik yapmıştı. Askerler, özel timler, maketler üzerinden müdahaleye hazırlanırken, tekelci medya da kamuoyunu hazırlamıştı.
MEDYA HEMEN SİPERE GEÇTİGünler öncesinden tekelci medya, F tipi cezaevlerinin meziyetlerini övmeye başlamıştı. Adalet Bakanlığı'nın Kandıra F Tipi Cezaevi'ne düzenlediği seferlere katılıp da hücrelerdeki masaların üzerinde çiçekleri gören köşe olmuş yazarlar, hayran kalmışlardı bu cezaevlerine. Beş yıldızlı otellerin konforu vardı bu cezaevlerinde. İnsanlar, iç içe yığınlar halinde kalmak zorunda kalmayacaklar, tek kişilik ya da üç kişilik odalarında rahat rahat uyuyacaklardı!
BAKAN SÖZ VERMİŞTİAydın ve avukatlardan oluşturulan bir heyet, tutuklu temsilcileriyle Adalet Bakanlığı arasında görüşmeleri sürdürürken, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten 10 Aralık günü, F tipi cezaevlerinin toplumsal mutabakat sağlanana kadar açılmayacağı açıklaması geldi. Bakan Türk, "Getirilen öneriler benim 9 Aralık'ta yaptığım açıklamalar çerçevesinde... Hükümet olarak, devlet olarak yapabileceklerimizi ifade ettik. Bu, F Tipi cezaevleri konusunda ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının katılımı ile bir toplumsal mutabakata varılması, o zamana kadar da F tipi cezaevlerinin hizmete açılmasının ertelenmesi şeklindedir. O çerçeve içerisinde ancak bir gelişme olduğu takdirde hükümet için kabulü mümkündür" diyordu.
BAŞBAKANLIK'TA GÜVENLİK ZİRVESİAncak Bakan Türk'ün bu açıklamasından kısa bir süre sonra, Bayrampaşa Cezaevi'nde sorunun çözümü için yapılan görüşmeler, Adalet Bakanlığı'ndan gelen bir telefonla kesildi. Başbakanlık'ta güvenlik zirvesi yapıldı ve müdahalenin işareti verildi.
Toplantıya Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı İhsan Erbiş katıldı. Operasyonun ayrıntıları toplantıda son olarak gözden geçirildi.
20 HAPİSHANEYE BASKINSabaha karşı saat 04.00 civarında asker ve polis birlikleri, 20 hapishaneyi kuşattı. Müdahaleleri yöneten askeri birliklerin komutanları dört duvar arasında bulunan tutuklulara teslim olun çağrısı yapıyordu. Tüm anonslar aynıydı "teslim olun" deniliyordu. Çok geçmeden saatler 05.00'i gösterdiğinde müdahale başlatıldı. Hapishanelerin bulunduğu bölgeleri kurşun ve bomba sesleri kapladı. Kurşun seslerine hapishanelerin duvarlarını yıkan dozerlerin sesleri karışıyordu. Çatılar kompresörlerle deliniyordu. Çok geçmeden yangınlar kapladı tüm hapishanelerin üzerini, bölge gaza boğuldu. Ağır bir gaz ve duman bulutu yükseliyordu. Cezaevlerinin çevresinde yaşayan insanları bile çileden çıkartan gaz bombalarından binlercesi, tavanı delinmiş koğuşlara boca ediliyordu.
20 BİNİ AŞKIN GAZ BOMBASI20 cezaevine gerçekleştirilen saldırı için toplam 12 ayrı jandarma taburu ve 42 ayrı bölük, 10 bin civarında askeri personel görevlendirildi. Binlerce gardiyan ve binlerce çevik kuvvetin yanı sıra özel timler de müdahaleye katıldı. 20 bini aşkın gaz bombası atıldı. Sıkılan kurşunların sayısı ise bilinmiyor.
EN AĞIR TABLO BAYRAMPAŞA'DAMüdahalenin tamamlanmasının ardından en ağır bilançonun Bayrampaşa Cezaevi'nde ortaya çıktığı anlaşıldı. 6'sı kadın 12 tutuklu öldürüldü.
O gün öldürülen siyasi tutukluların isimleri şöyle:
Bayrampaşa Cezaevi: Cengiz Çalıkoparan, Ali Ateş, Mustafa Yılmaz, Murat Ördekçi, Nilüfer Alcan, Fırat Tavuk, Aşur Korkmaz, Şefinur Tezgel, Yazgülü Güder Öztürk, Gülser Tuzcu, Seyhan Doğan, Özlem Ercan.
Ümraniye Cezaevi:Ahmet İbili, Ercan Polat, Umut Gedik, Alp Ata Akçagöz, Rıza Poyraz
Çanakkale Cezaevi:Fidan Kalşen, Fahri Sarı, Sultan Sarı, İlker Babacan.
Bursa Cezaevi:Murat Özdemir
Çankırı Cezaevi:İrfan Ortakçı, Hasan Güngörmez, Ali İhsan Özkan
Uşak Cezaevi: Berrin Bıçkılar, Yasemin Cancı
Ceyhan Cezaevi: Halil Önder
Operasyon sırasında Nurettin Kurt ve Mustafa Mutlu askerler de, askerlerin açtığı ateş ile öldürüldü.
'HERHANGİ BİR ZAİYAT YOKTUR'19 Aralık 2000 sabahı dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, onlarca insanın yaşamını yitirdiği, yüzlercesinin yaralandığı ve hapishanelerin neredeyse enkaza dönüştüğü katliamı başarılı bulduğunu açıklıyordu: "İnsanların göz göre göre ölüme sevk edilmesine devletin seyirci kalması düşünülemez. Bu nedenle 20 cezaevinde bir müdahale kaçınılmaz hale gelmiştir. Müdahalenin amacı, insanların hayatını kurtarmaktır. Operasyon şu ana kadar tam bir başarı ile yürütülmüştür. Herhangi bir zayiat yoktur."
F TİPLERİNE SEVKKatliamın ardından tutuklular, henüz inşaatları bile tamamlanmadan F tipi cezaevlerine sevk edildi. Televizyonlarda o günlerde art arda gösterilen plastik masaları, özenle giydirilmiş yatakları, televizyon, radyo ve akıllarda kalan kır çiçekleriyle süslenmiş beyaz odalar vardı. Ama bu lüks mü lüks süitlere, 5 yıldızlı otel odalarına çırılçıplak getirilen tutukluların gözleri, boşuna arayacaklardı o görüntülerdeki kır çiçeklerini, kitap raflarını. Sıcak suyun aylar sonra verildiği, ısıtma sisteminin yılları bulan gecikmeden sonra yarım yamalak işlediği bilgisini, "o yeryüzü cennetinin" zorunlu konuklarından öğrendi kamuoyu. Kitap ve gazetenin sokulmadığı; aylarca annelerin, babaların, eşlerin, kardeşlerin ve avukatların ziyaret edemediği de tüm raporlarda yerini alacaktı.
Operasyondan sonra açıklama yapan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 3 Ocak 2001 günü itibariyle 41 cezaevinden bin 118 tutuklu ve hükümlünün süresiz açlık grevi, 395 kişinin de ölüm orucu eylemini sürdürdüğünü bildirdi. Çok sayıda cezaevinde de destek açlık grevlerinin devam ettiği ifade edildi. Cezaevlerindeki ölüm oruçlarını bitirmek amacıyla yapıldığı ileri sürülen operasyonun ardından ölüm oruçları, düşünülenin aksine bitmemiş daha da yayılmıştı.
GERÇEKLER HALA GİZLENİYOR10 yılın ardından açılan Bayrampaşa Cezaevi Katliamı Davası’nda hala operasyona katılan JÖAK komandolarının isimleri gizleniyor. Tufan Planı'nda operasyonun her anının kayıt altına alındığı yazmasına rağmen kamera kayıtları için ise yıllardır "yok" deniliyor.
Katliamın ardından Bayrampaşa, Ümraniye ve Çanakkale katliamlarına ilişkin açılan davalarda adalet yerini yıllardır bulmadı.
(etha)



YORUM YAZIN