Halkların Demokratik Partisi 27 Ekim'de 'Bu Daha Başlangıç' Diyecek
Halkların Demokratik Kongresi ve Halkların Demokratik Partisi, 26-27 Ekim'de kongrelerini topluyor. "Bu daha başlangıç" diyen HDP, Büyük Kongre'nin ardından seçim çalışmalarının startını verecek.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Kurulu, 26 Ekim Cumartesi günü Kocatepe Kültür Merkezi'nde yapılacak. Geçmiş dönemin değerlendirmesinin yapılacağı Genel Kurul'da, başta çözüm süreci olmak üzere yeni dönem politikaları da belirlenecek. Ayrıca yeni Genel Meclis ve Yürütme Kurulu üyeleri de seçilecek.
15 Ekim 2012 tarihinde 75 kurucu üyeyle kurulan HDP'nin Büyük Kongresi ise 27 Ekim'de Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda yapılacak. "Bu daha başlangıç" sloganıyla toplanacak olan Kongre'de, yeni eş başkanlar ile Parti Meclisi üyeleri seçilecek. BDP'den istifa eden milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel'in HDP üyeliklerinin de Kongre'de açıklanması bekleniyor.
'BU DAHA BAŞLANGIÇ DİYECEĞİZ'HDK ve HDP kongreleri öncesi ETHA'nın sorularını yanıtlayan HDK Yürütme Kurulu üyesi Saruhan Oluç, HDK'nin önemine dikkat çekti. Oluç, "İki senedir bir aradayız. Çeşitli değerlendirmelere göre iki senede bir arada duramamamız gerekiyordu. Bu iki yıllık beraberlik çok kıymetli bir beraberlik oldu. Bu olmasaydı HDP'yi bu kadar rahat kuramazdık" dedi.
HDK'nin temel hedefinin Kürt özgürlük hareketi ile Türkiye sol hareketinin ortak talepler etrafında, ortak politikalar üretmesi olduğunu hatırlatan Oluç, bunda önemli bir başarı elde ettiklerini ifade etti. Başta örgütlenme sorunları olmak üzere çeşitli sorunlar olsa da önemli bir mesafe katedildiğine işaret eden Oluç, Halkların Demokratik Partisi'nin de, HDK'nın deneyimleri üzerinden yükseleceğini belirtti.
Oluç, henüz Türkiye'nin her köşesinde aynı güçte örgütlenme yaratamadıklarını da söylerken, "Öncelikle bunu değiştirmek gerekiyor" dedi. Oluç, bu sorunu HDP ile örgütlenmedeki eşitsizliklerin giderilebileceğini kaydetti. İkinci temel sorun olarak da iç işleyişteki eksikliklere dikkat çeken Oluç, bazı komisyonların çalışmalarında aksamalar olduğunu söyledi. Saruhan Oluç, ayrıca Halkların Demokratik Partisi'nde içinde akademisyenler ve uzmanların da olduğu geniş katılımlı bir danışma meclisi gibi kurul oluşturulacağı bilgisini de verdi.
HDP Kongresi'nin şiarının "Bu daha başlangıç" olduğunu hatırlatan Saruhan Oluç, "Biraz Gezi direnişi de anımsatıyor. Bununla birlikte yerel seçim çalışmalarının startını vereceğiz" dedi.
ADAYLARI HALK BELİRLEYECEKHDP'nin aday belirleme yöntemi hakkında da bilgi veren Oluç, belediye başkan ve meclis üyeleri adaylarını halkın belirleyeceğini söyledi. Oluç, her ilçede isim havuzları oluşturulacağını, buradaki ismlerin aday belirleme komisyonuna geleceği bilgisini verdi. Adaylar belirlenirken, kadın, gençlik, LGBT kotalarının temel alınacağını bildirdi.
Bölgede BDP ile seçimlere gidildiğini hatırlatan Saruhan Oluç, "Kürdistan ile batı açısından baktığımızda sonuçları ortak değerlendireceğiz" diye konuştu.
Oluç, seçim ittifakları konusunda ise HDK bileşeni olmayan kişi ve örgütlerle ittifaka açık olduğunu belirtti.
TEMEL PERSPEKTİF DEMOKRASİSaruhan Oluç, "nasıl bir yerel yönetim" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Temel perspektifimiz yerel demokrasinin güçlendirilmesi. Yerelden ve yerinden yönetim mekanizmalarının güçlendirilmesi. Kürt özgürlük hareketi buna demokratik özerklik dedi ve bunu sadece Kürdistan coğrafyası için değil bütün Türkiye için düşünüyoruz dedi. Bizim temel yaklaşımlarımızdan bir tanesi bu, çünkü Türkiye'de merkezi vesayet var. Yerel yönetimler üzerinde Ankara'nın vesayeti vardır. Hem anayasanın 123, 126 ve 127. maddeleri bu vesayeti ortaya koyar hem de gündelik politikalar açısından baktığımızda bu vesayetin bütün işaretlerini görürsünüz. Gezi direnişi çok tipik bir örnekti. Böyle merkezi vesayetin olmadığı bir ülkede yaşıyor olsaydık, Taksim'deki bir parkla ilgili bir şey yapılacaksa bunun muhatabı Beyoğlu Belediyesi ya da büyükşehir belediye başkanıdır. Bizde ne oldu? Karşımıza muhatap olarak Başbakan çıktı. Bu merkezi vesayet sisteminin ne kadar gelişkin olduğunu gösteren bir örnek. Gezi direnişi elbette 3-5 ağaç meselesi değildi. Dedi ki insanlar 'bizim yaşam alanımızla ilgili, kent hakkı ile ilgili bir karar alınacaksa bize sormadan almayın.' Mahallelerden başlayıp bölgelere kadar genişleyen halk meclisleri modeli, hem çağdaş demokrasiler açısından hem de Türkiye gibi büyük bir coğrafyaya sahip ülkeler açısından en gerçekçi ve en demokratik yönetim biçimidir. Dolayısıyla Türkiye'nin idari yapısında değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Yerel seçimlerde bunu anlatacağız.
Tabi aynı zamanda yerel hizmetler konusundaki politikamı da anlatacağız. Su hakkı, barınma ve konut hakkı, ekolojik kentler, kadınların, gençlerin, engellilerin rahatça yaşayabildiği kentler, kadınların yönetimde olduğu kentler... Mesela ranta dayalı ve tahribat yaratan bir kentsel dönüşüm yerine, halkın kararlara katıldığı projeler üretilecek."
Bölgedeki BDP'ye ait 98 belediyede bu modelin hayata geçirildiğini de sözlerine ekleyen Oluç, AKP ve CHP'nin merkezi vesayetçi olduğunu söyledi. Oluç, seçimlerin sonunda Türkiye'de ana muhalefetin HDP ve BDP ekseninde gelişeceğinin görüleceğini belirtti.

YORUM YAZIN