Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (29 Ağustos 2013)


İngiltere Basını
İngiltere'de gazeteler bugün Suriye'ye askeri müdahale yapılabilmesi için hükümetin İngiliz Parlamentosu'na öneri sunmasına dair gelişmeleri ve iç savaşın Suriye'nin komşularına etkilerini ele alıyor.

Financial Times, manşetten duyurduğu haberde İngiltere Parlamentosu'na Suriye'ye müdahale edilmesine izin verilmesi için önerge sunma hazırlığında olan Başbakan David Cameron'ın 180 derece dönmek zorunda kaldığını yazıyor.

Gazete, Başbakan'ın sabah saat 7'de İngiltere'nin 24 saat içinde sivillerin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına izin veren bir önergenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunulacağını söylediğini, ama bunun Rus vetosuna takıldığını yazıyor.

Financial Times ayrıca saat 10'da BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un kimyasal silah denetçilerinin araştırmalarını tamamlamaları için dört güne daha ihtiyaçları olduğunu açıkladığını aktarıyor.

Gazetenin haberi, bu açıklamanın ardından Irak savaşından kalma kötü anıları olan ana muhalefet İşçi Partisi'nin BM denetçilerinin görevlerini tamamlayabilmeleri için hükümetin tezkere önergesinden desteğini kısmen çektiğini yazıyor.

Guardian: 'Suriye saldırının geniş etkilerine dair uyarıyor'
Guardian gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'ye askeri müdahale başlatması durumunda olabilecekler üzerine Suriye'nin Birleşmiş Milletler büyükelçisinin sözlerine yer veriyor.

Gazetenin haberine göre büyükelçi Beşar el Caferi "Libya ve Irak'ta olanlar da akılda tutulduğunda" Muhammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin "teröristlerin Afrika'ya yayılmasına yol açtığını" söyledi.

Guardian, Şam'ın da benzer mesajlar vererek, "muhaliflerin arasında cihatçıların da olduğu endişelerinden faydalanmaya çalıştığını" öne sürüyor.

Gazete bir başka haberinde, Suriye Hava Kuvvetleri'nden kendilerine geçmişte güvenilir bilgi aktaran bir kaynağın, 13 pilotun Batılı güçlerin saldırılarına karşı intihar pilotu (kamikaze) olmaya gönüllü olduğunu söylediğini yazıyor. Guardian, bu bilgiyi doğrulayamadığını da habere eklemiş.

Kendilerine mesaj gönderen kişi "Amerikalıları ve İngilizleri durdurmak için Suriye ordusunda herhangi bir anda intihara saldırısına hazır 8 bin şehidimiz var." demiş.

Londra'da Parlamento önünde askeri müdahaleye karşı protesto yapıldığına da dikkat çekiyor Guardian.

Gazetenin bir başka haberiyse Suriye'ye askeri müdahalenin yasallığıyla ilgili. Guardian, konuştukları hukukçuların, Amerika ve müttefiklerinin Suriye'ye müdahale için uygun yasal bir argüman sunabileceğine inanmadıklarını söylediklerini yazıyor.

Gazetenin haberi, savaşın meşru kılınması için uluslararası ortamda kabul edilen tek savın meşru müdafaa olduğunu; Amerika'nın da Suriye'deki iç savaşın kendilerine bir tehdit unsuru oluşturduğunu savunmakta zorlanabileceğine dikkat çekiyor.

Telegraph: 'Suriye Türkiye'nin güvenliğini tehdit edebilir'
Telegraph gazetesi, Suriye'yle ilgili haberlerinde öncelikle, askeri müdahale olması durumunda ülkenin nasıl misilleme yapabileceğini yazmış.

Aralarında İsrail, Ürdün, ve Suriyeli muhaliflerin de olduğu olası misilleme listesinde bir seçenek de Türkiye. Gazete, Esad karşıtı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sınırdan muhaliflerin ve silahların geçmesine izin verdiğini hatırlatıyor ve ekliyor: "Ama Esad'ın yaptığı söylenen Reyhanlı'daki bombalı saldırı, Erdoğan'ın Suriye politikasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmek isteyen yerel halkı sokaklara döktü.

Bunun gibi saldırıların devam etmesi kendisinin otoritesine darbe vurabileceği gibi, Suriye'nin de önemli bir NATO üyesinin güvenliğini tehdit edebileceği yönünde Amerika'ya açık ve net bir mesaj gönderecektir."

Telegraph gazetesi bir başka haberinde İngiliz Parlamentosu'na askeri müdahale tezkeresi görüşmelerinde sunulmak üzere hükümet tarafından hazırlanan dosyanın ana kısımlarının video paylaşım sitesi YouTube'dan alınan videolardan oluştuğunu yazıyor.

Gazete, dosyanın, "Esad'ın kimyasal saldırının ardında olduğu yönünde iddialarını doğrulamaları için David Cameron ve Barack Obama'ya yapılan baskının arttığı bir dönemde" yayınlanacağına dikkat çekiyor.

'Suriye konusunda bir karar verilmesi için aceleci davranılması büyük hata'
Telegraph için bir makale kaleme alan Peter Oborne, Suriye konusunda bir karar alınması için aceleci davranılmasının büyük hata olacağını yazıyor.

Irak savaşı için mecliste yapılan görüşmelerde söylenenlerle bugün Suriye hakkında söylenenler arasında "korkutucu bir benzerlik" olduğunu yazar Oborne, dönemin başbakanı Tony Blair'in "ellerinde Irak'ta kitle imha silahı olduğuna dair güvenilir kanıtlar olduğu" savının saçmalık olduğunun ortaya çıktığını hatırlatıyor.

Yazar, bu yüzden Cameron'ın kanıtlar sunmak zorunda olduğunu söylüyor ve daha sonra Mısır'da olanlara dikkat çekiyor: "Orta Doğu'da çok daha korkunç olaylar oldu. Mısır'da askeri junta bin kişiyi vurdu, ama nedense kınama gelmedi."

Times: 'Seçmenler askeri müdahaleye karşı'
Times gazetesi, İngiltere'de YouGov araştırma şirketi tarafından gazete için yapılan bir kamuoyu araştırmasına dayanarak son 24 saatte askeri müdahale planlarının açıklanmasıyla oy verenlerin plana muhalefetinin arttığını yazıyor.

Gazete, 26 ve 27 Ağustos'ta halkın %25'inin askeri müdahaleyi desteklediğini, ama bunun 27 ve 28 Ağustos'ta %22'ye gerilediğini aktarıyor.

Aynı şekilde, Times için yapılan araştırmaya göre askeri müdahaleye muhalefet %50'den 24 saat içinde %51'e çıkmış.

Independent: 'İsrail, Suriye'den atılacak roketlere karşı hazırlanıyor'
Independent gazetesi için Kudüs'ten bildiren Ben Lynfield, olası bir Suriye saldırısına karşı İsrail ordusunun yüzlerce ihtiyat personelini göreve çağırdığını yazıyor.

Gazeteye konuşan ama ismini vermeyen bir hükümet yetkilisi, kabinenin yaptığı görüşmelerde Suriye'nin saldırma olasılığının "düşük" olduğuna kanaat getirildiğini söylemiş.

Independent, buna rağmen, İsraillilerin gaz maskeleri ve diğer acil durum gereçleri almak için ülke geneline kurulan dağıtım merkezlerinde kuyruk olduğunu aktarıyor.

Almanya Basını
Westedeutsche Zeitung'da yer alan yorumda, çekimser bir tutum benimseyen Almanya'nın ister istemez Suriye krizinin içinde olduğu değerlendirmesinde bulunuluyor:

“ABD'ye sadık birkaç ülke dışında Avrupa'nın suya sabuna dokunmadan yoluna devam edebileceğine inanan varsa, bu görüşlerini düzeltmeleri gerekecek. Almanya çoktan işin içinde. Türkiye'deki Patriot füzeleri, Akdeniz'deki dinleme teknolojisine sahip donanma istihbarat gemisi ve yakında kullanılması muhtemel AWACS savaş uçakları ile Suriye meselesine çoktan dahil olmuş durumda. Kurtuluşu Almanya'da arayan on binlerce Suriyeli mülteciyi de unutmamak gerek tabii… Suriye, şimdiden antik dönemleri andıran büyük bir trajedi haline geldi. Almanya'nın, sonunda darmadağın olan ortalığı toparlamaktan başka seçeneği yok.”

Ulusal gazetelerden Münih merkezli Süddeutsche Zeitung, konuyu ABD cephesinden değerlendiriyor:

“Uzaktan atılacak füzelerle yapılacak caydırıcı amaçlı bir saldırı, Amerika Birleşik Devletleri'ni dünya çapında asgarî normların hamisi konumuna getirecektir. Bunun maliyeti ve riskleri de çok büyük olmayacaktır. Asgarî girişimlerin sorunları çözmediğini Obama da bilse gerek. Ancak ABD, daha fazlasını yapabilecek durumda değil. Obama, küçük bir çaba ve riskle, büyük bir mesaj vermek istiyor. İnsansız hava uçakları, güdümlü füzeler ve sınırlı sorumluluk gerektiren diğer eylemler bu isteğe uygun düşüyor. Yani Obama, İran'ın nükleer silahlanmasını kabul etmeyeceğini açıklıyorsa, uranyum zenginleştirme tesisleri ülkenin her tarafına dağılmış olan İran bunu ciddiye almalı.”

Der Tagesspiegel gazetesinde de ABD Başkanı Barack Obama'nın tutumu değerlendiriliyor:

“Şu an pekçok şey, eskisinden farklı. Afganistan ve Irak karşılaştırmaları yersiz. Şu an Washington'da askeri müdahalelerden kaçınan bir Nobel Barış Ödülü sahibi yönetimde. Obama Irak'tan, Afganistan'dan çekilme stratejisi izledi. Libya'da hava sahasının kontrolünü Fransa ve İngiltere'ye bıraktı. Amerikalılar savaş yorgunu. Büyük bir çoğunluk Suriye savaşına hiç bir şekilde bulaşılmamasından yana. Sağcı Cumhuriyetçiler, Obama'yı Esad'a karşı askeri operasyon düzenleyerek, El Kaide'nin ekmeğine yağ sürmekle suçluyor. Suriye'de istikrarın sağlanması ya da ülkenin demokratikleştirilmesi idealine ise hiç kimse sahip değil. Durum çok karmaşık ve Suriye'de petrol de pek yok. Obama'yı bekleyen tek şey yenilgi.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinde, olası bir müdahalenin sonuçları üzerinde duran bir yorum yer alıyor:

“Artık kaçınılmaz gibi görünen bir askerî müdahale ne getirecek? Böyle bir müdahalenin ağır insan hakları ihlâllerinin kabul edilmeyeceğini ve bir Amerikan başkanının çizdiği kırmızı çizgilerin aşılamayacağını tüm dünyaya göstermesi gerekiyor. Barack Obama ve müttefiki İngiltere Başbakanı David Cameron, dünya güvenliğinin öncüleri olarak harekete geçme becerisini kaybetmediklerini göstermek istiyor. Suriye Devlet Başkanı'nı tehdit ettiler, şimdi sözlerinin arkasında durmak zorundalar. Bunun için yine insanların ölmesi gerekecek, hatta belki de kimyasal saldırıda ölenlerden çok daha fazla sayıda... Peki, dünya bu gövde gösterisinden sonra daha mı güvenli bir yer olacak? Kuşkuya yer var.”

Hollanda Basını
Amsterdam'da yayımlanan Hollanda gazetesi De Volkskrant Batılı müttefiklerin Suriye'ye askerî operasyon düzenleme ihtimalini konu alan yorumunda önce kimyevi saldırıdan kimin sorumlu olduğunun şüphe götürmeyecek şekilde kanıtlanması gerektiğine işaret ediyor:

“Esad'a mutlaka ‘dur' denmelidir. Hollanda'ya da bu önemli konuda susmamak düşer. Kimyevi silaha başvurulması, hele kendi halkına karşı olursa, af götürmez bir savaş suçudur. Bu eyleme sadece Esad'ın değil ama başka rejimlerin de yanlış anlamayacakları sertlikte ve onlara sınırlarını gösterecek şekilde karşılık verilmelidir. Amaç çok daha vahim hadiselerin önlenmesi olmalıdır. Ama her şeyden önce zehirli gaz saldırısından Şam yönetiminin sorumlu olduğunun inandırıcı bir şekilde kanıtlanması gerekir.”

İsviçre Basını
İsviçre'nin Basler Zeitung adlı gazetesinde çıkan yorumda, Suriye'nin muhtemel bir müdahaleye nasıl tepki gösterebileceği ele alınıyor:

“Şayet Beşar Esad, rejiminin hayatta kalması açısından tehlike doğurabilecek İsrail tepkisini de hesaba katarsa, ittifakın indireceği darbeyi geçiştirir ve misillemede bulunma iddiasında da olmaz. Bu, karşılık vermediği ilk saldırı olmaz. İsrail nükleer reaktörünü tahrip ettiğinde ve silah depolarını havadan bombaladığında da sesini çıkarmamıştı. Batılı devletler güdümlü füzelerle ona ders verdikleri takdirde, karşılık vermeden katlanmak, bu defa da Esad'ın ayakta kalma stratejisi olabilir. Böyle operasyonlarla mesaj verilmiş olur ama savaş kazanılmaz. Bunun bilincinde olan Esad, düşman füzelerinin vereceği geçici rahatsızlığı pekâlâ sineye çekebilir.”

Fransa Basını
Fransız gazetesi Le Figaro yorumunda, Suriye'ye yapılması planlanan operasyonun sonrasıyla ilgili tahmin yürütüyor:

“Suriye'ye harekât düzenlendiği takdirde nelerin olacağını şimdiden kestirmek mümkün. Bu durumda bölgedeki barut fıçısı havaya uçurulmuş olacak ve tek bir kıvılcım nefretin taşmasına yetecektir. Son on beş yılda geçirdiğimiz serüvenlerden hiç ders almadık mı? Batı'nın halkın selameti için harekete geçtiğini söylediği Afganistan, Irak ve Libya müdahaleleri unutuldu mu? Gerçi diktatörleri uzaklaştırdık. Ama yerlerine ne koyduk? Kabil, Bağdat ve Trablus'ta terör ve İslamcılık iktidarı hüküm sürüyor. Ortadoğu'da kuvvet kullanmak Batı'nın elindeki en kötü silahtır. Batı her defasında kendini cezalandırmaktadır.”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.