Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (12 Temmuz 2013)


İngiltere Basını
İngiltere'de gazeteler bugün Mısır'da artan gerilimi, Microsoft'un kullanıcılara ait e-postaları NSA'in okumasına izin vermesini ve Turkcell'in durumunu sayfalarına taşıyor.

Mısır'da artan gerilim bugün çeşitli gazetelerde farklı haberlere konu oluyor.

Independent gazetesi, YouTube video paylaşım sitesine yüklenen, ve El Kaide bayrağı taşıyan bir grubun, kendilerine küfrettiğini öne sürdükleri Mursi karşıtı bir grup genci bir binanın çatısından attığı görüntüler üzerine röportajlar yapmış.

Gazete, saldırıdan sağ kurtulan gençlerden birinin verdiği röportajda çatıdan atıldıktan sonra grubun kendisine satırla saldırdığını ve zorla kaçıp kurtulduğunu yazıyor.

Independent, grupların birbirlerine karşı gittikçe daha fazla video kanıtı kullandığı bir dönemde ordunun da bu tekniği benimsediğini, ve artık mitinglerde çatılara yerleştirilen keskin nişancıların ardında artık bir de kameraman olduğunu yazıyor.

Gazete için yazan Alastair Beach, konuştuğu bir İngiliz yetkilinin "ordu halka ilişkiler gereklerinin artık daha fazla farkında gibi" dediğini aktarıyor.

Mısır'daki durumu ele alan bir başka gazete Guardian. Gazete, Amerika Birleşik Devletleri'nin Mısır'a 4 F-16 savaş uçağı bağışlamayı kabul etmesinin orduya desteğine işaretçi olabileceğini yazıyor.

Guardian, 4 F-16 savaş uçağının "Obama yönetiminin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesiyle yüzleştiği" olarak görülebileceğini yazıyor ve uluslararası toplumda "yeni rejimin geçiş dönemini idare edişi konusunda endişelerin sürdüğünü" hatırlatıyor.

İran'ın yeni yeraltı tesisi endişe veriyor
Times gazetesi, ön sayfasında yayınladığı bir haberde İranlı muhaliflerin bulunmasına yardımcı olduğu bir yeraltı tesisinin nükleer zenginleştirme için kullanıp kullanılmadığına karar verilmesi için İngiliz ve Batılı istihbarat birimlerince araştırıldığını yazıyor.

Gazetenin haberi şöyle: "Londra ve Avrupa'daki istihbarat yetkilileri bu gizli inşaatı bir süredir takip ettiklerini doğruladı.

Bir İngiliz hükümet yetkilisi 'Tesis bir süredir dikkatimizi çekmekteydi.' dedi. Aynı kişi bu tesisin masumane bir çehresi olma ihtimalinin düşük olduğunu da belirtti.

'Microsoft, NSA'in kullanıcıların mesajlarını okumasına izin verdi'
Guardian gazetesi, sloganı "Sizin gizliliğiniz bizim önceliğimiz" olduğunu hatırlattığı Microsoft'un ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) kullanıcıların mesajlarını okumasına izin verdiğini yazıyor.

Gazete, ellerine geçen gizli belgelere dayanarak manşetten duyurduğu haberde Microsoft'un kullanıcıların iletişimlerini okuyabilmesi için NSA'e yardımcı olduğunu, belgelerin açığa çıkmasının ardından şirketin bir açıklama yapıp "yasal isteklere karşılık vermemiz gerekiyor." dediğini yazıyor.

Guardian'ın haberine göre Microsoft, NSA'in Outlook.com sitesinde anlık iletilerin okunmasına, arasında Hotmail'in de olduğu e-postalara erişmesine, ve Ekim 2011'de satın alınan Skype'da yapılan görüşmeleri dinlemesine izin verdi.

Afganistan'da kadın hakları
Guardian gazetesi dış haberler sayfasında manşetten duyurduğu haberde Afganistan'da 12 yaşındaki bir çocuk geline işkence eden 3 adamın 10 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan 1 yıl sonra serbest bırakıldığını yazıyor.

Buna eşzamanda Afganistan Parlamentosu'nda muhafazakâr milletvekillerinin aile üyelerinin birbirleri aleyhinde mahkemede ifade vermesini yasaklayacak bir önerge sunduğunu söylüyor gazete.

Guardian, bu önergenin geçmesi durumunda kadınlara şiddet kullanıldığı durumların dava edilmesinin engelleneceğini belirtiyor, ve bu gelişmelerin kadın hakları savunucularını endişelendirdiğini açıklıyor.

Turkcell Yönetim Kurulu adımına tepki
Financial Times gazetesi, 'Şirketler' ekinde yayınladığı bir haberde Turkcell Yönetim Kurulu'na çoğunluk üyelerinin Sermaye Piyasası Kurulu tarafından atanması planının en büyük azınlık hissedarı İsveçli TeliaSonera'nın tepkisini çektiğini aktarıyor.

Gazete, TeliaSonera'nın bu planı "fiilen kamulaştırma" olarak nitelediğini yazıyor ve habere şöyle devam ediyor:

"Sermaye Piyasası Kurulu başkanı Vahdettin Ertaş, Turkcell'in çoğunluk hissedarları arasında süregelen münakaşaların, Kurul'u yedi üyeli yönetim kuruluna iki yeni üyeyi atamak zorunda bıraktığını söylüyor.

Bunun gerçekleşmesi durumunda SPK, Turkcell'in yönetim kurulundaki koltukların çoğunluğuna sahip olacak. (…) Ertaş, 'Şirketin yönetim kurulu yok ve genel kurul düzenleyemiyor' dedi.

Ertaş'a göre SPK'nın atayacağı yönetim kurulu üyeleri, hissedarlar kalıcı üye atayana kadar geçici olacak."

İsrail'in elinde ikinci bir gizli mahkûm var
Guardian gazetesi, gerçek ismi Ben Zygier olan Avustralyalı Mossad ajanı tıklayın Mahpus X hakkında belgelerin yayınlanması sırasında İsrail'in elinde ikinci bir gizli mahkumun olduğunun ortaya çıktığını yazıyor.

Gazete, Mahpus X2 ismi takılan mahkumun Zygier'ın kendini öldürdüğü hücrede kaldığını belirtiyor.

Guardian ayrıca İsrail Parlamentosu dış ilişkiler komisyonunun başında olan eski Dışişleri Bakanı Avidord Libermann'ın "X, Y, veya Z mahpusları hakkında çıkan iddialar karşısında şunun altını çizmeliyim: İsrail kanunlara uymaktadır ve bu mahkumların durumları yasal ve parlamenter kurumlar tarafından yakından takip edilmektedir." dediğini aktarıyor.

Daktilolara dönüş
Telegraph gazetesi, bilgisayar ağlarında gittikçe daha fazla gündeme gelen belge sızdırılması olaylarına karşı Rusya'da Kremlin'in daktilolara döndüğünü yazıyor.

Kremlin'deki iletişim ağlarını ve Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'i koruyan Rusya Federal Koruma Hizmetleri'nde bulunan bir kaynağa dayanarak yayınladığı haberde Telegraph, daktilo kullanımına dönme adımının Wikileaks'in sızdırılmış belgeleri yayınlamasının ardından atıldığını söylüyor.

Almanya Basını
Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA'nın gözetleme skandalının sonuçlarını irdeliyor.

"Ülkelerin ve siyasi düzenlerin etnik ve dini kırılma noktaları boyunca parçalandığı ve Avrupa Birliği gibi nispeten dayanışma üzerine kurulu birimlerde bile esaslı çıkar çatışmalarının yaşandığı bir dönemde, istihbarat üzerine kurulu politikalara alışmamız gerekecek. Vatandaşların yasal haklarının güvence altına alınması gerçekçi bir tehlike analizinden geçer. Bu, internet çağında da böyle. NSA skandalı bunun için iyi bir olanak sunuyor. Çünkü tehlikeler artık herkes için gözle görülür hale geldi. Bir sonraki adımsa bu tehlikelerden korunmak... O zaman bizimle dostane ilişkiler içindeki müttefiklerimiz de aynı göz hizasında bize çok daha farklı bir şekilde değer biçer."

Landeszeitung Lüneburg ise ünlü Alman yapı marketi Praktiker’in iflasını taşıyor yorum sütunlarına:

"'Hırdavat hariç her şeye yüzde 20 indirim'  Almanya'daki yapı marketlerin hepsinin ayakta kalamayacağı zaten açıktı. Ancak ilk darbeyi en ucuz fiyatlar sunanın alması dikkate değer. Praktiker’in indirim kampanyaları tam da cimriliği marifet sayanlara uygundu. Ucuzculuk mantığının tükenişine mi tanık oluyoruz? Praktiker'in iflası sürekli fiyat kırma mücadelesinin nasıl önce ürünleri ve böylece aynı zamanda insan emeğini değersizleştirdiğini ve son olarak da firmanın imajına giderilemeyecek şekilde zarar verdiğini gösteren öğretici bir örnek. Müşterilerin daha reklamlarda bile değersiz gösterilen ürünlere güvenmediği açık. Bu sayede belki dürüst fiyat anlayışı bir rönesans yaşar."

Kölner Stadt Anzeiger'in aynı konudaki yorumu ise şöyle:

"Her ne kadar yapı marketleri Avrupa'nın hiçbir yerinde Almanya'daki kadar kâr etmese de iş artık zorlaştı. Pazar doymuş durumda ve rekabet çok sert. Ancak bu, Praktiker'in eşsiz çöküşünün tek nedeni değil. Yönetimin stratejik anlamdaki yanlış kararları grubu yıkılışa götürdü. 'Her şeye yüzde 20 indirim' kampanyalarıyla yıllar içinde müşteriler kaçırıldı. Ustalar, hobi olarak bahçeyle ilgilenenler ve ev inşa edenler birkaç gün sonra her şeyi beşte bir fiyatına alma şansları varken, neden gidip de normal fiyata alış veriş yapsın ki?”

Allgemeine Zeitung Mainz'ın yorumu ise özellikle işkolikleri yakından ilgilendiriyor. Gazete tatildeyken de erişilebilirlik konusunu ele alıyor.

"Nesnel yaklaşıldığında küçük bir firmanın genel müdür ya da sahibi için sahilde ya da dağ başında erişilebilir olmak ekonomik açıdan ölüm kalım meselesi olabilirken, başka biri için haftada bir büroyla irtibat kurmak kâfi gelebilir... Ancak öznel olarak bakıldığında bazen kendini beğenmişlik, 'ancak tatilde de fikirlerimi söylersem önemli olurum' düşüncesi de büyük bir rol oynayabilir.  Taleplerin nereye kadar gitmesi gerektiği ya da gidebileceği birçok açıdan değerlendirilmesi gereken bir soru. ... Ailem ya da kendi zamanım ve düşünsel özgürlük alanım benim için son derece önemli mi, yoksa bir işkolik olarak mutlu muyum? ... Her şeyden önce sorulması gereken soru: Yaptığım sağlıklı mı? Kendine ve yakınlarına karşı sorumlu davranmak son derece önemli bir ödev. Ancak bu ödevi yerine getirmek hiç de kolay değil."

Hollanda Basını
Hollanda'da De Telegraaf gazetesi şiddetin giderek tırmandığı Mısır'ı analiz ediyor. 'Mursi'nin devrilmesi Esad'ın işine geliyor' başlıklı yorum şöyle:

"Türkiye ve Tunus'un Mısır'daki darbeyi eleştirmesi tesadüf değildi. Her iki ülkede de İslamcılar iktidarda. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarihinde darbeler bulunan kendi ülkesinde eleştiriliyor. Ankara, Mursi'nin görevinden alınmasıyla kendisini güçlenmiş hisseden Suriye rejiminin keskin karşıtlarından biri. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Müslüman Kardeşler'in destek verdiği isyancılara karşı mücadele veriyor. Üstelik Mısır'da Suriye rejimine karşı Cihad yapılmasını savunan Devlet Başkanı siyaset sahnesinden yok oldu. Beşar Esad, Humus kentinde kanlı bir hücum başlatabildi. Bilindiği gibi bütün dikkatlerin Mısır'a yöneldiği bir dönemde."

Fransa Basını
Fransız La Croix gazetesinin Mısır'la ilgili yorumu ise şöyle:
"Bu inanılmaz gergin dönemde Mısır'daki bütün etkili siyasi sorumlular yarının Mısırı'nı tanımlamak zorunda. Farklı siyasi hareketler, akım ve cephelerde giderek artan parçalanma nedeniyle ülkelerinin ve halkın kimliği üzerinde uzlaşma sağlamak zorundalar. Mısır Arap Dünyası'nın tam kalbinde bulunuyor. Halk Pan-Arap ideolojisinin önce sarhoşluğuna sonra başarısızlığına, liberalizmin güvensizliğine ve mütemadiyen İslamcıların kendilerini cazip gösterme çabasına şahit oldu. Şimdi bütün tarafların ortak çıkarı bazı Mısırlıları yoksulluğun pençesinden alacak ekonomik büyüme için bir strateji belirlenmesidir. Bu en acil ihtiyaç."

Lüksemburg Gazetesi
Luxemburger Wort gazetesi bugünkü sayısında AB ile ABD arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması için yapılan görüşmeleri masaya yatırıyor. Yorum şöyle:

"Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) ile ilgili ortaya çıkan skandal tarafların uzlaşma sağlamasının önünde uzun vadeli bir engel teşkil etmemeli. Çünkü görüşmelerde sağlanacak başarı, her iki taraf için de büyük avantajları beraberinde getirir. Büyük bir serbest ticaret bölgesinin genel olarak yararı yılda birkaç yüz milyar euro anlamına gelir. Hem bu, hem de Atlantik'in diğer tarafındaki farklı ekonomi lobilerinin elle tutulur bireysel çıkarları ve bazı önemli konulardaki bakış açısı farklılığı söz konusu: Örneğin tüketicilerin korunması, genetik değişime uğratılmış gıda maddeleri ve hormonlu et gibi hassas konularda. Brüksel ve Washington arasında tamamen ayrı tutularak tartışılması gereken verilerin korunması konusu da cabası."

İsveç Basını
İsveç'ten Svenska Dagbladet bugünkü sayısında, 'Bankacılık Birliği AB'yi bölebilir' başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Avrupa rüyası 2008 yılındaki ekonomik krizden bu yana parlaklığından çok şey yitirdi. Bazı ülkelerde AB'yi savunanlar geri çekilmiş durumda. AB dostu Almanya'da da AB karşıtı bir parti ortaya çıktı. Kriz şimdi sadece ekonominin değil, ortak kimliğin de tehlikeye girdiği yeni bir boyut kazanma yolunda. Avrupa'yı Bankacılık Birliği ile zorla beslemek, Avrupa projesini kurtarmak için zorunlu görülebilir. Ancak burada önemli olan soru, bunun başka düzlemlerde de istenip istenmediği. AB üyesi ülkelerdeki liderlerin güç kaybetmesiyle demokrasi konusundaki açık daha da büyüyecektir. Peki, Avrupa Birliği vatandaşları bunu sineye çekebilir mi?"

(dw türkçe/bbc türkçe)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.