Header Ads

Tarlabaşı'nda Kentsel Değil Sınıfsal Dönüşüm

- YILDIZ TAR -
Tarlabaşı; yoğunlukla zorunlu göçle yerlerinden edilen Kürtlerin, Romanların, transların yerleşim alanı olagelmiş bir semt. Hakkında sokaklarında yürümenin dahi tehlikeli olduğu mitosları üretilen Tarlabaşı, bir süredir kentsel dönüşüm projeleriyle değişip, dönüşüyor. Beyoğlu Kentsel Dönüşüm projesiyle yerleşim yerlerinin yıkımının hız kazandığı, yerlerine butik otellerin ve AVM'lerin inşa edilmeye başlandığı Tarlabaşı'nda, mekanın özneleri ile projeyi ve projenin hayatlarını nasıl etkilediğini konuştuk.

Mis Sokak'tan geçerek Tarlabaşı'na giderken ilk olarak "Tarlabaşı yenileniyor" başlıklı billboardlarla karşılaştık. İstiklal Caddesi'ni Tarlabaşı'ndan ayıran bir set işlevini de üstlenen, zaman zaman yolu da işgal eden reklam panolarının arasından ilerleyerek mahalleye girilebiliyor ancak. Mahalle, etap etap ilerleyen kentsel dönüşüm projesiyle parçalanmış durumda. Bir sokaktan diğerine ulaşmak için inşaat alanlarını koruyan metalden duvarların arasından geçmek gerekiyor. İnşaat ve yıkım alanlarını koruyan duvarlar -mahalleyi ve mahalle halkını korumak üzere inşa edilmediğinden olsa gerek- şantiyenin tozunun, molozunun sokakları işgal etmesini engelleyememiş.

YIKINTILAR ARASINDA YAŞAM
Metal duvarlarla parçalanan semtte, şantiyenin tozuna inat sokağa kurumak üzere asılan çamaşırlar ve dönüşümün henüz başlamadığı sokaklar direniş adacıkları görüntüsü veriyor. Projenin başlamadığı bu adacıklardan birindeki bir mahalle bakkalıyla konuşuyoruz önce. Dönüşümle birlikte değişen yaşam üzerine konuştuğumuz bakkal İbrahim Kaya, birçok esnafın dükkanlarını kapatıp gitmek zorunda kaldığını belirtiyor. 18 yıldır Tarlabaşı'nda yaşayan Kaya, Mardinli. Zorunlu göçle Tarlabaşı'na geldiklerini ifade ediyor. Rüyalarında hala memleketini gördüğünü belirten Kaya, "Burada zaten kendimizi misafir gibi görüyorduk. Şimdi buradan da kovuluyoruz" diyor.


Direnen, mahalleyi terk etmeyen esnafların da ruhsatlarının yenilenmediğini belirten Kaya, "Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar. Mesela bizim de proje alanında yerimiz vardı. Bize cüzi de olsa bir para ödeyeceklerini söylediler. Bize başka bir yer vereceklerdi. Sonra biz yerimizi verdikten sonra dediler ki o kampanya bitti. Yani mesela belediye herkesin memnun olduğunu söylüyor. Yalan. İlk başvuranlardan biri bizdik. Bize Kayabaşı'nda yer vereceklerini söylemişlerdi. Vermediler hala. Defalarca gittik, vermediler. Yeni yaptıkları yerleri zenginler alacak" diyerek dönüşümü "kentsel değil; sosyal, sınıfsal bir dönüşüm" olarak nitelendiriyor.

Mahallenin aldığı hal, Kaya'nın sözlerini doğrular nitelikte. Gidenlerin geride bıraktığı eşyalar, yıkımı başlayan binaların içindeki yaşam belirtileri olarak göze çarpıyor. Kentsel dönüşümle yerlerinden edilenlerin, mekanda kalan son izleri bazen bir oyuncak, bazen de Yılmaz Güney'in bir portresi olarak karşımıza çıkıyor.


'GARİBANDAN ALIP ZENGİNE VERECEKLER'
71 yaşındaki Satı Özmer proje alanının hemen yanındaki evini göstererek, 33 yıldır Tarlabaşı'nda oturduğunu belirtiyor. "Evim yıkılırsa, ben nerde kalayım? Bana kim ev verir? Kimse! Nasıl kira ödeyeceğim? Sigortam yok, bir şeyim yok, beyim dersen nefes darlığı, ben nefes darlığı... Yemin ederim çöp toplamaya gidiyorum. Bir de 3 aydan 3 aya yaşlılık maaşı alıyorum. Neye yetecek? Elektriğe mi suya mı?" diyen Özmer, evi yıkılırsa gidecek bir yeri olmadığını belirtiyor.

Satı Özmer'le konuşurken yanımıza gelen bir mahalleli, "Garibandan alıp zengine verecekler. Bütün mesele bu" diyerek uzaklaşıyor.

Kürt halkının özgürlük mücadelesinde önemli bir yeri olan Tarlabaşı sokaklarından mücadelenin izleri henüz silinmemiş. Mahalleyi toplama kampına çeviren, parçalayan dönüşüm duvarları yazılamaların yeni adresi olmuş durumda.

Proje alanının sınırında ikamet eden Hatim, 94'te göç ettiklerini belirtiyor. Göç etme sebeplerini bölgedeki olaylar olarak açıklayan Hatim kentsel dönüşüm hakkında, "Geldiğimizden beri midye satıyoruz, midyeyle uğraşıyoruz. Ailemizi bununla geçindiriyoruz. Midye işi için birlikte olmak gerekiyor. Mesela 5-6 ev midyeyle geçiniyoruz. Birlikte hazırlıyoruz. Eylemlere, Newroz'a hep beraber gidiyoruz. Bizi ayırmaya çalışıyorlar. Yalnız bırakmaya çalışıyorlar. 2 sokak ötedeki bir sürü insanı yerlerinden ettiler. Çok mağdur duruma düştüler" ifadelerini kullanıyor.

Kürt halkının direnişini kırmak için devletin her yolu denediğini, bu sefer de kentsel dönüşüm adı altında Kürt halkına zulmettiğini belirten Hatim, "Valla bizi her yerden sürüyorlar ama biz sonuna kadar çıkmayacağız. Resmi tapumuz vardır. Biz alınterimizle çalışarak almışız. 15 yıldır çalışıp kazanıp almışız, kolay kolay çıkartamazlar bizi. Hakkımızı sonuna kadar alacağız" diyor.


'SÜRGÜN VE LİNÇLER ÜLKESİ BURASI!'
İstanbul LGBT Derneği'nden trans aktivist Ebru Kırancı, kentsel dönüşümün trans bireyleri etkilediğini belirtiyor. Kırancı, proje ile transların yerlerinden edilmesi hakkında "Daha düne kadar, kentsel dönüşüm başlamadan önce, trans arkadaşlar çok rahat bir şekilde yaşıyorlardı. Hem kiraları ucuzdu, hem bir komün yaşantısı vardı. Ama maalesef kentsel dönüşümün etkisiyle onlar da evlerinden çıkmak zorunda kaldılar. Ada ada peşkeş çekildi zenginlere Tarlabaşı. Ki bunun devamı gelecek. Daha sonra Dolapdere, daha sonra Hacı Hüsrev'e kadar gideceğini biliyoruz. Kentsel dönüşümden dolayı trans arkadaşlar şehir dışına çıkmak zorunda kalıyor. Avcılar, Beylikdüzü gibi yerlere gidiyorlar. Nefret cinayetlerine açık hedef haline geliyorlar. Yalnız kalınca çok rahat bir şekilde bir adam gelip seni bıçaklayıp, gidebiliyor. En son Beylikdüzü'nde iki arkadaş öldürüldü, tabancayla kafasına vurulup da. Tarlabaşı'ndan sürülüyorsun, başka yerlerden sürülüyorsun" diyor.

Devletin ve polisin transfobik olduğunu, zenginlerin transları şehirde görmek istemediğini belirten Kırancı sözlerine, "En son Bayram Sokak kaldı. Biraz arkasında Daracık Sokak var. Orası da bu yaz boşaltılıyor. Neresi kalıyor trans kadınların yaşaması için? Barınma hakkımız elimizden alınıyor. Bırakın çalışma hakkını; barınma hakkımız elimizden alınıyor. Sistematik olarak böyle bu. Cihangir, Ülker Sokak, Portekiz, Sormagil sokakları... Biz buraları da yaşadık. Buralardan da sürgün edildik" şeklinde devam ediyor.

Yıldız Tar/etha

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.