Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri Sahiplerine Verildi
Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri, sahiplerini buldu. Polis tarafından gözaltına işkenceyle katledilen Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin doğum günü olan 10 Nisan'da verilen ödüller, 16. kez sahiplerini buldu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen ödül töreni öncesi, "Evrensel hukuk ve Türkiye'de basın özgürlüğü" başlıklı panel düzenlendi.
Panel ve ödül törenine Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanvekili Turgay Olcayto ve yönetim kurulu üyesi Recep Yaşar, gazeteci Nail Güreli, Evrensel Gazetesi yazarı Nazım Alpman, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek ve İstanbul İl Başkanı Güven Gerçek de katıldı.
Panelin moderatörlüğünü yapan gazeteci Celal Başlangıç, geçen yılki törene cezaevinden yeni çıkan Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın da katıldığını hatırlatarak, bugün hala cezaevinde gazeteciler olduğunu söyledi. Başlangıç, tutuklu gazetecilerin çoğunun Kürt gazeteciler olduğunu belirtti. Başlangıç, işçiler özgür olmadıkça, farklı din, kimlik ve kültürler özgür olmadıkça, kadınlar özgür olmadıkça gazetecilerin özgür olamayacağını söyledi. Başlangıç, basın özgürlüğü için gazetecilerin örgütlü olması gerektiğine işaret etti.
Panelde ilk olarak söz alan Av. Fikret İlkiz, konuşmasının büyük çoğunluğunu BM'ye ait sözleşmelere ayırırken, Türkiye'deki ifade özgürlüğü sorununun bu sözleşmelerle çözüleceğini savundu.
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olduğunu hatırlatan İlkiz, Türkiye'nin AİHM'in birkaç kararı ile ifade özgürlüğü konusunda düzenlemeler yaptığını, ancak bunun yetersiz olduğunu kaydetti.
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından kabul edildiğini söyleyen İlkiz, bu sözleşmeye göre İnsan Hakları Komitesi kurulması gerektiğini ifade etti. İlkiz, bu komitenin devletten rapor isteme ve devletin faaliyetleri konusunda yorum yapma hakkı olduğunu söyledi.
İlkiz, söz konusu sözleşmenin Resmi Gazete'de yer alan tercümesinde anlam kaymasına neden olacak şekilde hatalar olduğunu da ekledi.
'MEDYA SİYASAL AKTÖR'Akademisyen Esra Arsan ise Türkiye'de gazetelerin siyasal iktidarla karşıt görüşte olan iki muhalif odak arasında seçim yaptığını ve kendi yandaşlıklarını belirleyerek karşılıklı savaşa girdiğini söyledi, medyanın enformasyon taşıyan bir aktör değil siyasal bir aktör olduğunu ifade etti. Arsan, "Bu nedenle okuduğumuz hiçbir habere güvenemiyoruz" dedi.
Arsan, yargı reformlarının da Türkiye'de basını özgürleştirmediğini belirterek, durumun daha da kötüye gittiğini ifade etti. Arsan, "Bir takım cilalama yöntemi ile yasalar batıda reform gibi görülüyor" dedi.
Arsan, basın ve ifade özgürlüğü olmadığı gibi akademik özgürlük ve sokakta hakkını arama özgülüğünün de olmadığını belirterek, toplumsal eylemlere yönelik polis şiddetine tepki gösterdi. Arsan, polis saldırılarının ana akım medyada yer almadığına da dikkat çekti.
Panelin ardından Ressam Gülbahar Bozkurt, Fadime Göktepe'ye "Gözbebeğim Cennetim Metin" adlı resmini hediye etti.
Daha sonra ödül törenine geçildi.
Yazılı Haber Ödülü'nü, Milliyet Gazetesi'nde yayımlanan "İcralık eden dayanışma" haberiyle Arif Balkan kazandı. Balkan'a ödülünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli verdi.
ÖDÜLÜ ROBOSKİLİ AİLELERE ADADIFotoğraf ödülünü Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan "Pencereden Görünen Acı" fotoğrafıyla Faruk Ayyıldız aldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi'den ödülünü alan Ayyıldız, ödülü Roboskili ailelere adadı.
Görüntülü Haber dalında ödülleri Kanal D muhabiri Özgen Bingöl ve kameraman Arda Sevimli aldı. Ödülleri Mete Çubukçu verdi. Bingöl ve Sevimli'nin "Panzer 20, dur gitme" haberi, kahkahalar eşliğinde izlendi.
Yerel Gazetecilik Ödülü'nü "Başbakan'a hemşehrilerinden one minute. Nooliyi" haberiyle Gençağa Karafazlı ve Fehmi Demir aldı.
İMRALI ZABITLARINA JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ
Jüri Basın Özgürlüğü Ödülü'ne "İmralı zabıtları" haberiyle layık görülen Milliyet Gazetesi muhabiri Namık Durukan, ödülünü Fadime Göktepe'den aldı. Durukan, İmralı zabıtlarından öte zabıtların nasıl sızdırıldığı tartışmalarının öne çıktığını söyleyerek, "Ben bugüne kadar İmralı tutanakları ile ilgili hiç konuşmadım. Herkes konuştu, ben sustum" dedi.
Yaklaşık 30 yıldan beri gazetecilik yaptığını, bu sürenin büyük bir bölümünde de mesleğini Güneydoğu'da gerçekleştirdiğini anlatan Durukan, "Bu süre içinde bir çok sıkıntı yaşadık. Yanı başımızda gazeteci arkadaşlarımız öldü, bir çoğuna da şahit olduk" diye konuştu.
Durukan, "İmralı tutanakları gerçekten tartışma yarattı, herkes konuştu. Kimisi 'çaycıdan', kimisi 'fotokopiciden aldı' dedi. Biliyorsunuz, gazeteciler belge olduğu zaman çaycıdan da, fotokopiciden de alabilir. Ancak şunu net söyleyebilirim ki, ben ne çaycıdan, ne fotokopiciden aldım. Bunların hepsini geyik muhabbetleri olarak değerlendiriyorum. Haberi bir tarafa bıraktılar, nereden sızdırıldığı, süreci sabote edici bir şekilde değerlendirdiler.
Ben bu şiddet ortamının 30 yıllık bölümünü gazeteci olarak geçirdim, çocukluğumuz da böyle bir dönemde geçti. Dolayısıyla barış ortamını bozan, sabote eden bir muhabir olarak anıldım.
Buradan şunu belirtmeliyim ki, bizzat bu şiddetin içinde yaşayan, bundan birinci derecede rahatsızlık duyan insanlardan biriyim. Her şeyden önce biz gazetecilik yapıyoruz, gazetecilikten başka da bir amacımız yoktur.
Ben şuna inanıyorum, her şeyden önce şeffaf bir dönem yaşanıyorsa, İmralı tutanakları da dahil toplumum her kesiminin bu konuda bilgilendirilmesi gerekiyor. Ben de görevimi yaptığıma inanıyorum. Hiç bir zaman çaycıdan, fotokopiciden aldı şeklindeki iddiaları da üzerime almıyorum. Böyle de bir şey yok" diye konuştu.
Daha sonra Metin Göktepe için doğum günü pastası kesildi.
(etha/dha/başka haber)


YORUM YAZIN