Babası 19 Yıldır Kayıp Olan Aycan Öner: Babamın Katilinin Evini Temizlemişim

Askerler tarafından 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak Karakolu'na götürülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Benişto Öner'in kızı Aycan Öner, İzmir'de temizliğe gittiği bir evde babasının katili ile karşılaştığını belirtti. Aycan Öner, "O an babamın katilinin pisliğini temizlediğimi farkettim. Kendimi çok kötü hissettim. Babamın katilinin evini temizlemeye gitmişim, bunu düşündükçe, aklımı kaybediyorum" dedi

Bir dönemin karanlık sayfaları olarak yaşamlarda yerini tutmaya devam eden "faili meçhul" cinayetler aydınlatılmayı beklerken, zaman zaman kurban yakınları ve "katiller" de karşı karşıya geliyor. Gidenlerin ardında kalanlar bu karanlık sayfayı aydınlatmak için çeşitli girişimlerde bulunsa da "Bari bir mezarı olsaydı" cümleleri halen acılı yüreklerde yerini koruyor. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde 1994 yılının bahar aylarında babası Benişto Öner askerler tarafından alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Aycan Öner (38), İzmir'de temizlik için gittiği bir evde babasının katillerinden biriyle karşılaşıyor. O dönem babasının götürüldüğü karakolda komutan olarak görev yapan Yavuz isimli kişiyle yaşadığı diyaloğu aktaran Öner, "Babamın katilinin pisliğini temizledim" ifadesiyle öfkesini ve acısını dile getiriyor.

'BEN GİDİYORUM, BENİ ÖLDÜRECEKLER'

Yüzünde yılların verdiği öfke ve titreyen sesiyle "Babam hak etmedi böyle bir ölümü" sözleriyle hikayesini anlatmaya başlayan Öner, "Ben 9 yaşındaydım ama her şeyi hatırlıyorum. Bize yaşatılan acıyı hiç unutmadım" diyor. Öner, Güçlükonak ilçesi Ağaçordu (Zıvınga Şıkati) köyünde daha çok küçük bir çocukken yaşadıklarını anlatıyor. Güçlükonak Karakolu'na bağlı askerlerin köylerine gelerek PKK'ye yardım ettikleri gerekçesiyle köyü boşalttıklarını belirtiyor. Köylerinin boşaltıldığını ve hayvanlar dahil ne varsa askeriye tarafından yakıldığını anlatan Öner, yoğun baskıdan dolayı 2 ay boyunca dağlarda saklandıklarını dile getiriyor. Uzun bir zamandan sonra köylerine gittiklerini ve babasının annesine "Biz burada duramayız, hiç bir şeyimiz kalmadı gidelim" dediğini ve ardından da anneannesinin köyü olan Koçtepe (Xeste) köyüne yerleştiklerini aktarıyor. Koçtepe köyüne gittikten 3-4 gün sonra askerlerinin köye gelerek "Biz senin köyünü yaktık, ama senin çocuklarının kimliğini çıkarmak için seni karakola götüreceğiz" diyerek, babasını Güçlükonak Karakolu'na götürdüklerini belirtiyor. O gün yaşananları yeniden yaşıyormuşçasına acıyla titreyen sesiyle isyan edercesine sözlerine devam eden Öner, "Babam anneme son kez bakıp 'Ben gidiyorum, beni öldürecekler. Çocuklarım sana emanet' dedi ve babamın gidişi o oldu. Bir daha babamdan hiç bir haber alamadık. Babamı devlet öldürdü" diyor.

'BABAMIN EŞYALARI KARAKOLDAYMIŞ'

Öner, "Babamı gözümün önünden götürdüler, 2 askeriye aracı peş peşeydi. Babamı öndekine bindirdiler ve götürdüler. Babam götürüldükten yarım saat sonra annem gitti karakola. Anneme 'sen git biz göndereceğiz' dediler. 3-4 defa annem gitmesinde rağmen bir sonuç alamadı" diyor. Babasının evden götürülmesinden bir kaç gün sonra da ablası Seyran Öner'in "yardım yataklık" suçlamasıyla gözaltına alınarak babasının götürüldüğü Güçlükonak Karakolu'na götürüldüğünü belirten Öner, ablasının karakolda babasının eşyalarını ve kimliğini gördüğünü aktarıyor. Ablasına karakolda bulunan bir askerin, babasının eşyalarını göstererek, "Sen ölen adamın neyini istiyorsun" dendiğini aktaran Öner, ablasının da aynı karakolda işkence gördüğünü belirtiyor. Öner, babası Benişto Öner ile Ömer Aksu ve soyismini bilmediği Ahmet isimli kişinin de gözaltına alındığını belirterek, halen Güçlükonak Belediye Başkanlık görevini sürdüren Bahattin Aktuğ'un Ömer Aksu'nun bırakılmasını sağladığını ancak babası ve Ahmet'ten bir daha haber alamadıklarını ifade ediyor.

'KATİLİN PİSLİĞİNİ TEMİZLEMİŞİM!'

Babasının kaybedilmesinin ardından geçen zamanı anlatan Öner, "Biz 2-3 sene anneannemin köyünde oturduk. Sonra biz Bursa'ya taşındık. Ben evlendim İzmir'e geldim" diyor. İzmir'de evlere temizliğe gittiğini belirten Öner, Şirinyer'de bir eve temizliğe gittiğini ve çalıştığı evde o dönem aynı karakolda komutan olarak görev yapan Yavuz isminde bir adam ile tanıştığını ifade ederek, şunları anlatıyor: "Ben Şırnaklı olduğumu söyledim, oda orada askerlik yaptığını söyledi. Babamın öldürüldüğü sene Güçlükonak Karakolu'nda komutan olduğunu laf arasında söyledi. Ben de o dönem orada 2 tane yaşlı adam vardı, öldürüldü dedim. Oda bana 'O dönem orada komutandım. Karakola 3 kişiyi getirdiler isimleri sarı Ömer, Benişto Öner ve Ahmet hoca idi. Sarı Ömer'i Bahattin kurtardı. Diğer 2 kişiyi öldürüp bir yere attılar' dedi. Yani anlattığım gibi anlattı. İsimleri söyledi, Ömer Aksu'nun Güçlükonak Belediye Başkanı Bahattin Aktuğ tarafından bırakıldığını bile biliyordu. O an babamın katilinin pisliğini temizlediğimi farkettim. Gerçekten kendimi çok kötü hissettim. Babamın katilinin evini temizlemeye gitmişim, bunu düşündükçe, kafayı yemek üzereydim. Hatta işimi bitirmeden kalktım eve gittim. Ona hiç bir tepki veremedim. Öldürülen Benişto'nun babam olduğuna dair de hiç bir şey söyleyemedim."

'ÇOK RAHATÇA ANLATABİLİYORDU'

Babasının katillerinden olan Yavuz isimli kişinin olayı anlatışına şaşırdığını belirten Öner, "Çok rahat bir dille anlatıyordu. Normal sohbet edersin ya, çayını kahveni içersin o şekilde söyledi. Sanki bir kartonu şuradan şuraya bırakmış, o şekil anlattı bana. Ben o adamın evine gittim, temizlik yaptım. Şimdi düşünüyorum da, belki babamın katili odur. Bunu ben çok düşündüm. Acaba babamı öldüren omuydu, katili omuydu. Kendime çok kızdım. Düşündükçe kafayı yiyorum. Adam dün gibi hatırladı babamın öldürülüşünü" diye belirtiyor.

Tek arzusunun babasının katillerinin yargılanması olduğunu söyleyen Öner, "En azından bize cenazemizi verselerdi. Babamın cesedini bize vermiş olsaydılar onun bir mezarı olurdu. Millet bize diyor, babanız neden öldürüldü, biz hiç bir şey diyemiyoruz. Ben hiç bir şey söylemiyorum. Babam bu şekilde ölmeyi hak etmedi. Cenazemizi bize verselerdi bir mezarımız olurdu, biz de duamızı okurduk başına" diyor.

(diha)