Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (4 Mart 2013)




İngiltere Basını
Independent gazetesinde Patrick Cockburn'ün hazırladığı Irak'ın işgalinin 10. yılına dair özel bir dosya yer alıyor.

'Dünya Irak'ı nasıl unuttu' başlıklı dosyada, yazar, Saddam Hüseyin'in devrilmesine yol açan işgalin 10. yılına girdiğini, bu süreç sonunda diplomatik sınırların yeniden çizildiğini ve savaşın yasallığı konusunda soruşturma üzerine soruşturma açıldığını söylüyor ve soruyor: Peki Irak şimdi ne durumda?

Siyasi, ekonomik ve toplumsal bir kriz yaşayan Irak'ın giderek daha da bölündüğünü ve ABD işgali sonrasında Şii ve Sünni gruplar ve Kürtler arasındaki çatışmanın daha da derinleştiğini belirten yazar, Irak'ın durumunun Suriye, Arap Baharı ve ekonomik kriz nedeniyle giderek daha da görmezden gelindiğini söylüyor.

Yazıda, Irak'ın her sene yaklaşık 100 milyar dolar petrol geliri olduğu, ancak Saddam Hüseyin'in devrilmesinin ardından ülkede hala normal bir hayata geçilemediği belirtiliyor.

Bir yetkilinin yolsuzluğun çok yaygın olduğuna dair sözlerine yer veren yazar, altyapı için harcanan milyonlarca dolara rağmen, bu konuda herhangi bir ilerleme olmadığını vurguluyor.

Bunun yanısıra hükümetin elektrik, temiz su ya da sağlık hizmetleri sunamadığı, işgücünün üçte birinin işsiz olduğu da vurgulanan noktalar arasında.

Yazıda şu ifadelere yer veriliyor: "Iraklılar Saddam sonrası dönemde güvenliğin artacağına ve hukuk düzeninin kurulacağına inanıyordu ancak bu gerçekleşmedi. Şiddet her ay yaklaşık 3000 kişinin öldüğü 2006 ve 2007 yıllarına kıyasla azaldı ancak bombalı saldırılar, suikastlar ve kaçırma olayları ile Irak şu an dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri".

Yazıda ayrıca Nuri el Maliki hükümetinin ülkeyi giderek diktatörce yönettiğini ancak kuzeydeki Kürtler üzerinde ve Sünnilerin egemen olduğu bölgelerde üstünlük kuramadığı belirtiliyor.

Cockburn yazıya şöyle devam ediyor: "ABD ve İngiltere 10 yıl önce Irak'ı işgal ettiğinde neyi hedeflemiş olursa olsun, ortaya çıkan sonuç başarılı ve refah içinde bir ülke olmadı. Bir Iraklı 2003 yılından önce siyasi bir suç nedeniyle tutuklanmış olsaydı işkence maruz kalırdı. Bu durum değişmedi. Değişen tek şey artık infaz edilme riski daha düşük".

İşkence mağduru Libyalı yetkiliden İngiltere'ye dava
Guardian gazetesinin başsayfasında Libyalı bir yetkilinin İngiltere'ye açtığı 3 sterlinlik tazminat davası ve özür talebi göze çarpıyor.

Gazete, Libya İslami Mücadele Grubu'nun lideri Abdülhekim Belhac'ın ve eşinin 2004 yılında Bangkok'ta yakalanarak yasal olmayan yollarla Libya'ya iade edildikleri ve işkenceye maruz kaldıkları belirtiliyor.

Haberde, daha önce benzer bir davada 2.2 milyon sterlin tazminat ile uzlaşmaya varılmasına karşın, Belhac'ın, eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, üst düzey MI6 yetkilisi Sir Mark Allen ve İngiltere hükümetinin her birinden birer sterlin olmak üzere 3 sterlin tazminat ve resmi bir özür karşılığında mahkeme ile uzlaşacağını söylediği aktarılıyor.

Habere göre, altı yıl boyunca cezaevinde tutulan Belhac, Kaddafi rejimin yıkılmasının ardından ortaya çıkan belgelerde, yakalanışı konusundaki istihbaratın İngiltere kaynaklı olduğu bilgisine ulaşıyor.

Belhac, İngiltere hükümetine yazdığı mektupta İngiltere'ye Kaddafi rejiminden kurtulmalarına yardım ettiği için minnettar olduklarını ancak kendisi ve eşine yapılanlar nedeniyle özür talep ettiğini söylüyor.

İngiltere'den Suriyeli muhaliflere yardım
Guardian gazetesinin dış haberler sayfasında İngiltere'nin Suriyeli muhaliflere yardım sözüne dair bir haber yer alıyor.

Haberde Dışişleri Bakanı William Hague’in, Suriye'de ölümler artmaya ve kriz derinleşmeye devam ettiği takdirde, İngiltere'nin isyancı grupları silahlandırmaya başlayabileceğini söylediği aktarılıyor.

Suriye'ye gönderilecek yardımlar konusunda mevcut Avrupa Birliği kurallarının esnetilmesinin ardından, Dışişleri Bakanı Hague, Parlamento'da bu hafta Suriyeli muhaliflere yapılacak yardımın detaylarını sunacak.

Habere göre, Hague yardımın silah ve mühimmat dışında öldürücü olmayan silahlardan oluşacağını ancak çatışmanın devam etmesi durumunda bunun değişebileceğini söyledi.

Gazete, Suriye Ulusal Koalisyonu yetkililerinin geçen Perşembe Roma'da yaptıkları toplantıda önümüzdeki aylarda Avrupa'nın silah ambargosunun kalkacağı konusunda emin göründüklerini ve koalisyon yetkililerinin son haftalarda Türkiye'nin tanksavar füze gibi ileri düzey silahların geçirilmesine izin verdiğini söylediklerini aktarıyor.

İsviçre'den bankacıların ikramiyelerine karşı yasa
Financial Times gazetesi, başsayfasında, İsviçre'de büyük şirketlerin ve bankaların üst düzey yöneticilerine yapılan ödemelerin kısıtlanması konusunun yer aldığı referanduma yer vermiş.

Gazete, İsviçre’deki referandumun, ekonomik krizin ardından giderek daha çok tepki çeken banka yetkililerinin maaşları ve ikramiyeleri konusunda Avrupa Birliği'nde çıkarılan yasanın ardından geldiğini yazıyor.

Haberde, ayrıca, AB'nin banka yetkililerinin aldıkları ikramiyelerin maaşlarının en fazla iki katı olabileceğine dair çıkardığı yasanın İngiltere'nin finans merkezi City'nin tepkisini çektiği belirtiliyor.

İngiltere'nin bu yasada revizyon yapılması için uğraştığını belirten gazete, bu ihtimalin düşük olduğunu söylüyor.

Habere göre İsviçre'de yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 68'inin evet dediği yasa, AB'de onaylanan yasadan daha sert önlemler içeriyor.

Buna göre hissedarlar yöneticilere yapılan ödemelerde söz sahibi olacak, yeni başlayan ya da işten ayrılan yöneticilere yapılan ödemeler son bulacak, yöneticiler her yıl yeniden seçilecek ve kurallara uyulmaması durumunda cezai yaptırımlar uygulanacak.

İngiltere'de bütçe savaşları
Times gazetesi İngiltere'de bu hafta açıklanan bütçe kesintilerine yer veriyor sayfalarında.

2015 ve 2016 yıllarında yapılması planlanan 10 milyar sterlin kesintiye Kabine'nin tepki verdiğini belirten gazete, Haziran ayında yapılacak kamu harcamaları değerlendirmesi öncesinde parti içinde bölünmeler olduğunu belirtiyor.

Kesintilere karşı birçok bakanın bir araya geldiğini aktaran gazete, ancak harcamaların yapılmasını istedikleri alanlarda ayrıştıklarını belirtiyor.

Buna göre kimi bakanlar devlet yardımları bütçesinde kesintiler yapılmasını isterken, kimi bu alanda daha fazla kesinti yapılamayacağını savunuyor.

Daily Telegraph gazetesi de başsayfasına bütçeyi taşımış.

Gazete, Muhafazakar Parti'den bir grup milletvekilinin Maliye Bakanı George Osborne'u ekonomiyi yeniden düzeltmek için vergilerde kesintilere gitmeye ve yatırımları teşvik etmeye çağırdığını yazıyor.

Habere göre Maliye Bakanı Osborne, ekonomik programını radikal bir şekilde değiştirmesi gerektiği konusunda giderek daha fazla baskı altında.


Almanya Basını
Bugünkü Alman basınında Patriot savunma füzelerini kullanmak üzere Kahramanmaraş’ta konuşlandırılan Alman askerlerinin olumsuz koşullarda görev yaptıkları iddiaları yorum sütunlarına taşınmış.

Bu yöndeki iddiaların ortaya çıkmasından sonra başta Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle olmak üzere Alman siyasî yetkililerden tepkiler gelmeye başladı. Westerwelle hafta sonunda yaptığı bir açıklamada, “Türkiye'deki Alman askerleri ile ilgili “Dost olarak geldik, dost olarak da ağırlanmak istiyoruz” diye konuştu. Frankfurter Rundschau gazetesinin konuya ilişkin yorumunda şu görüşler göze çarpıyor:

“Türk Ordusu şimdiye kadar kendi topraklarında yabancı asker görmeye alışık değildi ve Alman askerlerini her şeyi altüst eden, bireyci, davetsiz misafirler olarak algılıyor. Gururlu bir Türk generali bir Alman kadın askerin işine karışmasına izin vermez. Zaten Başbakan (Recep Tayyip) Erdoğan’ın tüm Genelkurmay’ın gücünü elinden almasından sonra sonra Türk subayları kendilerini son derece onuru kırılmış hissediyor. İşte böyle bir ortamda Kahramanmaraş’ta kültürlerin çarpışması neredeyse kaçınılmaz oluyor.”

Saarbrücker Zeitung, Alman askerleri ile ilişkilerde Türkiye tarafını sorumlu görüyor:

“Bu ne iştir? 300 Alman askeri Ankara’nın ısrarlı talepleri üzerine Türkiye’de konuşlandırılmıştır ve görevleri Suriye’den gelmesi muhtemel füze saldırılarına karşı ülkeyi korumaktır. Şüphesiz ki Türkiye kendine güvenen, çok gururlu bir ulustur ve ülke topraklarında bulunan yabancı askerler nedeniyle bu hissiyat sarsılıyor olabilir. Ne var ki Alman perspektifinden bakıldığında, Türkiye’nin iç meselelerine ilişkin anlaşmazlıkların Alman askerlerinin sırtından yürütülmesi kabul edilemez bir durumdur. Alman Savunma Bakanı (Thomas) de Maiziere açıkça bu duruma işaret etmelidir, aksi takdirde görevinin gereklerini yerine getirmemiş olur.”

Leipziger Volkszeitung, Kahramaraş’ta ortaya çıkan sorunların Alman Savunma Bakanı’nın öne sürdüğü gibi, iki ülkenin farklı gelenekleri ile ilgili olduğu saptamasını fazla inandırıcı bulmadığını belirtiyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“Görünen yüzeyin altında bir sürü sorun kaynıyor. Örneğin Almanya’nın yıllardan bu yana sürekli engellediği, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği meselesi var. Ama diğer yanda Alman Ordusu içindeki bazı yapısal sorunlar, örneğin iyi düzeyde olmayan askerî donanım ve Almanya’da çok sayıda kışlanın kapatılmış olması da burada önemli rol oynuyor. İşte bu ortamda gizliden gizliye var olan bir sevilmeme ve değerli olmama duygusu olarak kendini belli eden tam bir travma durumu ortaya çıkıyor. Sürekli olarak, ciddi bir saldırı durumunda bu durumun askerlerin savunma psikolojisini etkilemeyeceği tekrarlanıp duruyor. Acaba gerçekten etkisi olmayacak mı?”

Kieler Nachrichten gazetesi, "bir NATO üyesinin kendini korumak üzere İttifak’ın bir üyesinden yardım rica etmesinin, sonradan da ona istenmeyen misafir muamelesi yapmasının yeni bir gelişme olduğunu" kaydediyor ve yorumunda şu görüşleri savunuyor:

“Türkiye'deki Alman askerleri şu an istenmeyen misafir konumunda. Alman askerlerine bu hassas ve tamamen tehlikesiz de olmayan görevlerinde yardım elini uzatmak yerine, askerler kendilerine zorluk çıkartıldığını anlatıyorlar. İnsan haftalardır başına buyruk gelişen bu gidişatı pasif bir biçimde izleyen Türk askerlerine ve politikacılarına ‘böyle olmaz arkadaşlar’ diye seslenmek istiyor. NATO ortağına kamuoyu önünde olur olmaz haddini bildirmek yakışık almaz ama kulisler ardında açık konuşmak gerekir. Ne var ki mevcut durum buna hiç de benzemiyor. Askerlerimiz bu tür muameleyi hak etmiyorlar.”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.