Bizatihi ve İçtimaî Olarak Tenakuz
![]() |
| - RAGIP DURAN - |
Mekteb-i Sultani’de mi bize çok rasyonel bir kültür aşıladılar? (Maggie, what have we done?) Çok mu Voltaire-Diderot-Rousseau okuduk? Fikriyatla içtimaî hayat neden bu kadar ters bakar birbirine?
Hakikaten anlamıyorum. Anladıklarımı da kabul edemiyorum. Öyle çok derin felsefî, karmaşık konular değil benim meşguliyetim.
21. yüzyılın prototip Türk iktidar simgesi olarak Recep Tayyip Erdoğan, danışman,speech writer ve prompter denetiminden azad olunca, öyle cevherler yumurtluyor ki, “akıl akıl sen bana takıl” desem bile, o bambaşka yerlere gidiyor. Hemen iki örnek:
Diyalog, görüşme, müzakere, İmralı Süreci, Silah Bıraktırma… Adına ne deniyorsa, bu “yeni”(?) dönem başladıktan kısa bir süre sonra, adaya gidip gelmeler başlamış, Paris cinayetlerinin hemen öncesinde TSK yine Kandil’i bombaladı. Ahmet Türk de haklı olarak “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” tadında bir karşı açıklama yaptı. “Müzakere süreci başlamışsa ne diye gidip Kandil’i bombalıyorsunuz” gibi bir cümle sarfetti. Başbakan, artık sinirli mi, aklî dengeleri mi yerinde değil, siyasî kültürü mü elverişsiz, yoksa mantığı mı zayıf, bilinmez, kendinden pek emin ve memnun bir ifadeyle şak diye yapıştırdı cevabı: “Bizim jetlerimiz Kürt kardeşlerimizi bombalamıyor ki, teröristleri bombalıyor.”
Kandil’dekiler yoksa Uruguay yurttaşı mı? Kandildekilerin Diyarbakır, Batman, Cizre, Çukurca’daki anaları-babaları, akrabaları da mı Kürt değil? Yoksa “PKK aslında Kürt değildir, Ermenidir, Suriyelidir” mi demek istedi bu veciz cümle ile… Neresinden tutsanız sakat! Sizin anlayış ve terminolojinize göre PKK, Kandil “terörist” bile olsa, onlar “Kürt kardeşlerimiz” değil mi? Yoksa “terörist” ayrı bir milliyetin adı mı?
En netameli konularda en fazla saçmalayan lider yarışması yapılsa Erdoğan birinci gelir mi?
İkinci örnek: İktidarsın ve Süreci sen yönetiyorsun ya… Gerçi “hükümetimiz işin içinde değildir, devlet MİT aracılığıyla girişimlerde bulunuyor” diye bir başka saçmalık da var. MİT müsteşarı kendi başına, yani başbakandan talimat almadan mı gidiyor İmralı’ya ve Öcalan’la görüşüyor? Bu görüşmenin raporunu Erdoğan’a vermiyor mu Hakan Fidan?
En netameli konularda en fazla saçmalayan lider yarışması yapılsa Erdoğan birinci gelir mi?
İkinci örnek: İktidarsın ve Süreci sen yönetiyorsun ya… Gerçi “hükümetimiz işin içinde değildir, devlet MİT aracılığıyla girişimlerde bulunuyor” diye bir başka saçmalık da var. MİT müsteşarı kendi başına, yani başbakandan talimat almadan mı gidiyor İmralı’ya ve Öcalan’la görüşüyor? Bu görüşmenin raporunu Erdoğan’a vermiyor mu Hakan Fidan?
Neyse, vazgeçtim, bu milliyetçi kesimin olası protesto ve saldırılarını engellemek için hükümeti yok sayıp devleti ön plana çıkarma numarasından… Ama şimdi BDP’lilerden kimin, hangi milletvekilinin, hangi yetkilinin İmralı’ya, Öcalan’la görüşmeye gideceğine de iktidar karar veriyor ya… Erdoğan kalkmış “dağdakiyle kucaklaşan İmralı’ya gidemez”buyurmuş. Ne dediğinin farkında mı acaba? İmralı’daki, dağda milletvekiliyle kucaklaşanın lideri! Dağda gerillayla kucaklaşmak serbest, ama lideriyle görüşmek yasak! Öyle mi? Gerilla ile kucaklaşana ceza olarak İmralı yasağı mı geliyor?
Zaten daha önce de Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a da dayılanmıştı Erdoğan: “Siz o teröristlerle neleri görüşüyorsunuz?” Hollande efendiliğinden yanıt vermedi / kaale almadı. Oysa herkes biliyor ki, Hollande, “siz o soruyu MİT müsteşarınıza sorun” diyebilirdi.
Balık baştan kokar diye bir söz vardır ya, doğru mu, yanlış mı bilmem ama, liderle toplum arasındaki ilişkilerde kim kimi, hangisi ötekini nasıl etkiler, bunun kesin bir kaidesi olmasa gerek. ‘60’lı ve ‘70’li yıllardaki “altyapı mı üstyapıyı belirler, yoksa üstyapı da altyapıyı etkiler mi?” tartışmasına dönmenin âlemi yok. Zaten bu toplumu Erdoğan etkiliyorsa yandık!
Sadece gazete sayfalarını karıştırıp televizyon haberlerini izleyince bile, bu “Kötülük Toplumu”nun aynı zamanda bir tenakuzlar toplumu olduğunu saptıyoruz. Sevgililer nikâh için Paris, Londra ya da Roma’ya gidiyor. Ahh ne romantik! Beyaz Türkler çocuklarını ABD’de doğuruyor. Ahh ne yurtsever insanlar! Tepedekiler kendilerine rol model olarak bula bula Katar ya da Dubai’yi benimsemiş durumda.
Balığın başı kitap okumaz, eğlencesiz, hobisiz, gülmez bir adam. Balıkhane sahilde bile değil. Bozkırın intikamı fena oluyor, balıklar ölüyor, denizler kuruyor. Global dönüşüm mü yoksa?
Ragıp Duran
Zaten daha önce de Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a da dayılanmıştı Erdoğan: “Siz o teröristlerle neleri görüşüyorsunuz?” Hollande efendiliğinden yanıt vermedi / kaale almadı. Oysa herkes biliyor ki, Hollande, “siz o soruyu MİT müsteşarınıza sorun” diyebilirdi.
Balık baştan kokar diye bir söz vardır ya, doğru mu, yanlış mı bilmem ama, liderle toplum arasındaki ilişkilerde kim kimi, hangisi ötekini nasıl etkiler, bunun kesin bir kaidesi olmasa gerek. ‘60’lı ve ‘70’li yıllardaki “altyapı mı üstyapıyı belirler, yoksa üstyapı da altyapıyı etkiler mi?” tartışmasına dönmenin âlemi yok. Zaten bu toplumu Erdoğan etkiliyorsa yandık!
Sadece gazete sayfalarını karıştırıp televizyon haberlerini izleyince bile, bu “Kötülük Toplumu”nun aynı zamanda bir tenakuzlar toplumu olduğunu saptıyoruz. Sevgililer nikâh için Paris, Londra ya da Roma’ya gidiyor. Ahh ne romantik! Beyaz Türkler çocuklarını ABD’de doğuruyor. Ahh ne yurtsever insanlar! Tepedekiler kendilerine rol model olarak bula bula Katar ya da Dubai’yi benimsemiş durumda.
Balığın başı kitap okumaz, eğlencesiz, hobisiz, gülmez bir adam. Balıkhane sahilde bile değil. Bozkırın intikamı fena oluyor, balıklar ölüyor, denizler kuruyor. Global dönüşüm mü yoksa?
Ragıp Duran
*birdirbir.org adresinden alınmıştır.

YORUM YAZIN