Bilim İnsanlarından Koç Üniversitesi'ndeki 'Tanrı'nın İnsanı Yarattığı Dili Öğreniyoruz' Seminerine Tepki (özel haber)
ÖZEL HABERBoğaziçi Üniversitesi Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Nazlı Başak’ın 22 Şubat’ta Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde vereceği seminerin başlığı bilim çevrelerinde tepkiye yol açtı. Prof. Başak'ın vereceği seminere 'Tanrı'nın İnsanı Yarattığı Dili Öğreniyoruz: İnsan Genom Projesi ve Tıp Üzerine Etkileri' başlığını vermesi eleştirildi. Prof. Başak ise yaptığı açıklamada başlığın ilk kısmının değil ikinci kısmının esas içerik olduğunu söyledi.
norobilim.com adresinde yayımlanan bildiri ile Prof. Başak'ın vereceği seminere 'Tanrı'nın İnsanı Yarattığı Dili Öğreniyoruz: İnsan Genom Projesi ve Tıp Üzerine Etkileri' başlığını vermesi eleştirildi. Prof. Başak ' bilimin seküler bir amaca hizmet etmesi amacından saptırmak'la eleştirildi.
Bildiri şöyle;
Seminerin başlığı biliminsanlarının vicdanını rahatsız etmiştir.
Bilimin içine metafizik öğelerin sokulması kabul edilebilir bir durum değildir. Hele ki genetik gibi evrimin ve canlılığın temelinde yer alan bir bilim dalı söz konusuysa duyuru afişinde kullanılan başlığın popülist bir hata olduğunu düşünüyoruz.
Elbette aramızda aksini düşünenler de olacaktır. Zira herkes inanç özgürlüğünü yaşamalıdır.
Ne var ki, inancın ya da inançsızlığın bilimle yan yana getirilmesi bilimsel gelişime vurulacak en büyük darbedir. Bilim seküler bir amaca hizmet eder.
Onu amacından saptırmak-özellikle- biliminsanlarının asla düşmemesi gereken bir hatadır.
Konuyla ilgili rahatsızlığımızı paylaşanlar aşağıdaki iletişim adreslerinden duyurunun uygunsuzluğuna ilişkin görülerini iletebilirler:
Prof.Dr. Gülay Barbarosoğlu
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü
barbaros@boun.edu.tr
Prof. Dr. Hande Çağlayan
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı
hande@boun.edu.tr
Prof. Dr. A.Nazlı Başak
Boğaziçi Üniversitesi Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı Direktörü
basak@boun.edu.tr
Prof. A. Nazlı Başak'ın Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından da desteklenen Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı (NDAL) 2005 yılında kuruldu.
Laboratuvar, Alzheimer, Parkinson, Huntington, ALS gibi beynin farklı bölgelerindeki nöronların dejenerasyonu ve ölümü ile seyreden beyin hastalıklarının moleküler/genom-temelli yöntemler kullanarak kompleks genetiğini anlamak ve hücre biyolojisi yöntemleri kullanarak, hücre kültürü ve hayvan modellerinde nörodejenerasyona neden olan süreç ve mekanizmalarını araştırıyor.
Laboratuvar yukarıda sayılan hastalıkların genetiğini Türkiye'de araştıran tek merkez.
Görüşlerine başvurduğumuz Prof. Nazlı Başak ise başlığın ilk kısmının eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın bir sözü olduğunu ve popüler bir ifade olduğu için seminerin başlığına koyduğunu söyledi. Başak, üzerinde durulması gereken esas noktanın başlığın ikinci kısmı olduğunu; 'Bu başlığa böyle bir eleştiri gelmesine şaşırdım. Beni tanımayan kişilerin böyle bir eleştiri getirdiğini düşünüyorum. Seminerin içeriği İnsan Genom Projesi ve Tıpı Üzerine Etkileri başlığında net bir şekilde görülüyor' dedi. Başak, seminer başlığına herhangi bir müdahale olmadığını, başlığı tamamen kendisinin seçtiğini ifade etti. Başak 'başlığın ilk kısmına den den işareti koysaydım bile bu tartışmalar olacaktı sanırım' dedi.
Prof. Nazlı Başak, Başka Haber'e seminerin içeriğine dair bir bilgi notu da gönderdi.
Seminerin içeriği şöyle;
Biyoloji’de son elli yılda gerçek bir devrim yaşandı: 1953 yılında DNA yapısının tanımlanmasını, 2003 yılında biyolojinin dev projesi olan İnsan Genom Projesinin tamamlanması takip etti. Bunun sonucunda insanı oluşturan yaklaşık 20.000 genin dizisi belirlendi, hastalıklara neden olan genler tanımlandı ve hastalıkların erken tanısı mümkün hale geldi.
Yeni biyoloji yaşamın her alanına etki ediyor: gıda teknolojisi; tarım ve hayvancılık, ekoloji, kriminoloji, arkeoloji, ama en önemlisi SAĞLIK.
Biyoloji ve getirdiği teknolojiler, tıbbı doğrudan ilgilendiriyor:
· Hiçbir bilim dalında teori ile uygulama bu kadar yakın olmamıştır!
· Moleküler biyoloji laboratuvarında alınan sonuçlar hızla hastaya aktarılabilmektedir (‘From the benchside to the bedside’).
· Tıp artık hücre düzeyine (moleküler düzeye) inmiş durumdadır.
Genetik Devrim herkes için çok önemli.....
Bugün biliyoruz ki, sadece Mendel türü kalıtım gösteren hastalıklar değil, bizim on yıl evveline kadar ailesel değildir dediğimiz tüm sık görülen hastalıklar da genetik yapımıza bağlıdır, yani bireyin DNA’sıyla ilgilidir. Bunlara günümüzün gelişmiş toplumlarında dört ana ölüm nedeni olan kalp-damar hastalıkları, kanser, beyin felci ve Alzheimer hastalığı da dahildir.
Konuşmada yukarıdaki konular açılacak ve 21. yüzyılın disiplini olan biyolojideki bu hızlı gelişmenin bizi çok yakında bireysel tıbba doğru götürecek olduğu tartışılacaktır.
(Özel Haber)


YORUM YAZIN