Avrupa Basınında Bugün (25 Şubat 2013)
İngiltere Basını
İngiltere'de gazeteler bugün ülkenin AAA kredi notunun düşürülmesinin koalisyona etkisini, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ziyaretini ve Papa'nın son Pazar ayinini ele alıyor.
Kredi puanı koalisyonu böldü
Financial Times gazetesi, Moody's kredi derecelendirme kuruluşunun İngiltere'nin kredi notunu düşürmesini manşete taşıyor. Kredi notunun düşürülmesinin koalisyon ortakları arasında görüş ayrılığına yol açtığını yazan gazete, Maliye Bakanı George Osbourne'un hükümetin ekonomik planını değiştirmesi yönünde baskı altına alındığını belirtiyor. Financial Times, "İngiltere'nin AAA kredi notunu kaybetmesi meslektaşlarının Osbourne'un yeteneklerini sorgulamasına yol açtı" diyor ve habere şöyle devam ediyor: "Muhafazakâr Parti'nin güçlü milletvekilleri kredi notunun düşürülmesini gelecek ayın bütçesinde vergi ve harcama kesintilerine gidilmesi yönünde bir koz olarak kullanacak. Bu milletvekilleri ekonominin ancak bu şekilde canlandırılabileceğine inanıyor. Ama Osbourne bunun tam tersini yapması yönünde de koalisyon ortağı Liberal Demokratlar tarafından baskı altına. Liberal Demokratlar kesintiler yerine harcamaların arttırılmasını istiyor."
Aynı konuda Independent Gazetesi, eski Maliye Bakanı Kenneth Clarke'ın İngiltere'nin yeniden AAA kredi notuna yükselmesinin yıllar alacağını söylediğini aktarıyor. Independent, Clarke'ın sözlerinin koalisyonu bekleyen görevin ne kadar büyük olduğuna işaret ettiğini okuyucularıyla paylaşıyor.
İngiltere'nin kredi notunu ele alan bir başka gazete Guardian. Phillip Inman imzasıyla yayınlanan analiz, George Osbourne için bundan sonra durumun iyileşeceğini öne sürüyor. 2013 yılında 2012'ye oranla üretimin artacağı konusunda ekonomi uzmanlarının hemfikir olduğunu yazan Inman, bunun Euro krizinin rahatlaması ve hükümetin kemer sıkma önlemlerinin maziye karışması sayesinde elde edileceğini belirtiyor. Inman ayrıca, emlak satışlarının artacağını da ekliyor.
Merkel Türkiye – AB müzakerelerini destekliyor
Financial Times, iç sayfalarında Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Türkiye'nin AB üyeliğine kuşkuyla yaklaşsa da üyelik müzakerelerinin canlandırılmasını desteklediğini okuyucularıyla paylaşıyor. Gazete, "Merkel, Ankara'ya yola çıkmadan önce Fransa'nın bir müzakere başlığına uyguladığı engeli kaldırmasına destek verdi" diyor ve habere şöyle devam ediyor: "Fransa'nın hâlâ dört, Kıbrıs'ın da altı başlığın açılmasını engellediği düşünüldüğünde Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan müzakerelerin gerçekten canlanabilmesi için daha fazla hareketlilik istiyor. Berlin'de bir Türk tıp öğrencisiyle görüştüğü videoyu internet sayfasına yükleyen Merkel, bunda 'Önümüzde uzun bir yol var. Kuşkularımın olmasına rağmen üyelik müzakerelerine devam edilmesi yönünde oy kullandım. Daha fazla yol katedebilmemiz için müzakerelerde bir başlığın daha açılmasından yanayım.' diyor.
Kıbrıs: kurtarma paketine yemin
Financial Times'ın ön sayfasındaki ikinci manşet Kıbrıs'tan. "Seçimlerin galibi Kıbrıs'ın kurtarma paketini tamamlayacağına yemin etti" manşetinin altında gazete, adada yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini oyların büyük çoğunluğunu alarak kazanan Nicos Anastasiades'in yabancı ortaklarla görüşüp ivedilikle Mart sonuna kadar 17 milyar euroluk bir kurtarma paketi hazırlamaya yemin ettiğini yazıyor. Financial Times, Anastasiades'in bir röportajında Kıbrıs'ın "Euro bölgesi için sistemik bir tehlike olduşturduğunu" söylediğini ve bankaların sermayelerinin yeniden düzenlenmesi için zaman tanınması gerektiği eklediğini aktarıyor.
Türkiye 6 milyar dolarlık özelleştirmeden vazgeçti
Financial Times gazetesi, 'Şirketler ve Piyasalar' ekinde Türkiye'nin altyapı projeleri için milyarlarca dolarlık yabancı yatırım çekmeye çalıştığı bir zamanda 5,7 milyar dolarlık bir özelleştirmeden vazgeçerek ülkenin en büyük holdingine ve ortağı Malezya devlet fonuna engel çıkardığını yazıyor. Gazetenin haberi şöyle: "Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği bir kurul tarafından uygulanan veto, özelleştirme ihalelerine giren yatırımcıların ne kadar kesinlik bekleyebileceğini bazı uzmanların sorgulamasına neden oldu. Türkiye'nin en çok kullanılan otobanlarının 25 yıllığına işletilmesi için açılan ihalenin iptali Türkiye'nin en büyük holdingi Koç ve Malezya devlet fonu Khazanah'ın sahibi olduğu UEM için büyük hayal kırıklığı oldu. Gerçekleşmesi durumunda, bu, ülkenin en değerli ikinci özelleştirmesi olacaktı. (…) İhaleyi eleştiren Erdoğan, beklenenden çok daha az gelir elde edildiğini söyledi."
Financial Times gazetesi, 'Şirketler ve Piyasalar' ekinde Türkiye'nin altyapı projeleri için milyarlarca dolarlık yabancı yatırım çekmeye çalıştığı bir zamanda 5,7 milyar dolarlık bir özelleştirmeden vazgeçerek ülkenin en büyük holdingine ve ortağı Malezya devlet fonuna engel çıkardığını yazıyor. Gazetenin haberi şöyle: "Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği bir kurul tarafından uygulanan veto, özelleştirme ihalelerine giren yatırımcıların ne kadar kesinlik bekleyebileceğini bazı uzmanların sorgulamasına neden oldu. Türkiye'nin en çok kullanılan otobanlarının 25 yıllığına işletilmesi için açılan ihalenin iptali Türkiye'nin en büyük holdingi Koç ve Malezya devlet fonu Khazanah'ın sahibi olduğu UEM için büyük hayal kırıklığı oldu. Gerçekleşmesi durumunda, bu, ülkenin en değerli ikinci özelleştirmesi olacaktı. (…) İhaleyi eleştiren Erdoğan, beklenenden çok daha az gelir elde edildiğini söyledi."
Afganistan'ın ilk kadın valisi eleştirenleri haksız çıkardı
Guardian gazetesi ön sayfasına muhabiri Golnar Motevalli'nin bir makalesini taşımış. Motevalli, Afganistan'ın ilk kadın valisi Ezra Caferi'nin halkın kadınlara bakışını ve insanların hayatlarını değiştirmeye çalıştığı sırada toplumun saygısını kazandığını yazıyor. Motevalli'nin makalesi şöyle devam ediyor: "Ezra Caferi, Nili'nin valisi olduğunda bu yoksul ve uzak şehrin ivedilikle yollara ve yatırıma ihtiyacı olduğunun farkındaydı. Maaşının ayda 76 dolar olacağının ve işi sırasında dört yaşındaki kızını yetiştirmenin de zor olacağının farkındaydı. Ama beklemediği bir şey varsa o da etkili bir mollanın bir gün ofisine girip, parmağını sallayarak 'kadınlarını etkilemek ve bir iki projeyi tamamlamak için kadınlığını kullanması' olarak nitelediği bir şekilde çalışan kadın bir validen emir almayacaklarını söylemesiydi. Caferi 'üç ay sonra aynı molla ofisime gelip bana teşekkür etti ve 'bir adam sizin yaptığınızın yarısını yapabilseydi şehrimiz çok başka olurdu' dedi. Artık kendisiyle çok uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.' diyor."
Papa: 'Sizlere hizmet etmeye devam edeceğim'
Times gazetesi, Papa 16. Benediktus'un dün Papa olarak son Pazar ayinini gerçekleştirdiğini dış haberler sayfalarına taşıyor. Gazete, Papa'nın Vatikan'daki son ayininde emekliye ayrılmasını Tanrı'nın istediğini söylediğini aktarıyor. Gazetenin haberine göre Papa ayrıca "Tanrı emekliye ayrılmamı istiyorsa yaşıma ve gücüme daha uygun bir şekilde aynı bağlılık ve aşkla hizmet etmeye devam etmem içindir." dedi.
Almanya BasınıAlmanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ziyareti, Alman gazetelerinin yorum sütunlarında öne çıkan konular arasında geliyor.
Der Tagesspiegel gazetesi Başbakan Merkel'in temaslarında gündeme gelmesi beklenen Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci hakkında yazıyor:
“Türkler birden değerli oldu. Türkiye, AB üyesi olsaydı 'Birlik’in en güçlü ulusal ekonomileri' listesinde yedinci sırada yer alacaktı. Türkiye Yirmiler Grubu ülkesi ve ABD'nin vazgeçilmez müttefiki. Siyasi yönden Erdoğan alıcılarını Asya, Ortadoğu ve Afrika'ya çevirdi. Avrupa'nın sınırlarındaki yoksul ülke, dinamik bir ekonomiye sahip özgüvenli bir güç haline geldi. Türkiye, bu haliyle krizin sarstığı AB'de dikkatleri üzerine çekiyor. Bu nedenle Türk AB uzmanlarına göre tek bir şey orta vadede üyelik müzakerelerini canlı tutabilir: Brüksel'den gelecek kesin bir üyelik vaadi.“
Schwäbische Zeitung gazetesi de Almanya Türkiye ilişkilerine AB üyeliğinden bağımsız bakılması gerektiği yorumunu yapıyor:
“Türkiye artık küçük ortak değil. Ülke ekonomik açıdan gelişiyor ve Ortadoğu'nun en önemli oyuncularından biri konumuna geliyor. Türkiye nereye gitmek istediğini biliyor. Pek çok Türk AB üyeliğini ilk hedefi olarak görmüyor. Bunu isteyen Erdoğan... Merkel bölgede Batı'nın çıkarlarını da temsil eden, kendi ülkesine denk bir NATO üyesi ile pazarlığa oturacağını tahmin etmeli. Merkel ortağına açık olmak zorunda olsa da Erdoğan'ın konumunu güçlendirme hırsını görmezden gelmeli. Baden Württemberg Eyaleti eski Başbakanı Günther Oettinger'in 'bir gün AB'ye dâhil olsunlar diye Türkiye'ye yalvarılacak' sözleri pek de yerini bulmuyor. Çünkü bizim Türkiye'ye ihtiyacımız olduğu kadar Türkiye'nin de bize ihtiyacı var. Böyle bir durumda ülkelerin AB üyelikleri ikinci sıraya düşüyor. Esas önemli olan Almanya ile Türkiye'nin refahı ve şu sıra iki ülke bunun için çalışıyor. AB üyeliği yönünde gerçekçi bir perspektif olmasa da…“
Rheinpfalz gazetesi AB üyelik müzakerelerinin Türkiye üzerinde demokratik etkisi olduğu yorumunu yapıyor:
“Siyasi olumsuzluklar bu kez de Merkel'in Türk siyasetinin zirvesindekilerle gerçekleştireceği ziyarete gölge düşürebilir. Erdoğan vize muafiyeti talebini yineleyecek ve Neonazi cinayetlerini gündeme getirecek. Merkel haklı olarak cinayetlerin nihayet mahkemeye sevk edildiğini, Federal Meclis Araştırma Komisyonu'nun soruşturmasında pek çok noktayı aydınlattığını söyleyecek. Benzer komisyonları Ankara'nın da kurması istenebilirdi özellikle de Kürt sorununda. Ancak bu boş bir talep olur. Çünkü Erdoğan Meclis'in gücünü elinden aldı ve Atatürk'ten bu yana onu en fazla yetkiye sahip Türk konumuna getirecek olan başkanlık sisteminin yer aldığı bir anayasa üzerinde çalışıyor. Bu gibi girişimler, 74 milyon nüfusu olan ülkeyi AB üyelik müzakereleri yoluyla etkilemenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Müzakereler ciddiyetle yürütüldüğü dönemde ülke üzerinde tümüyle demokratik bir etkisi vardı.“
Neue Westfälische gazetesi ise Almanya Başbakanı Merkel'in partisi Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi CDU'da rüzgârın yön değiştirdiğine dikkat çekiyor. Daha önce Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan Merkel'in seyahati öncesi 'Ankara ile müzakerelere devam edeceğiz' demesini oy toplama çabası olarak değerlendiriyor. Seçim yılına girilen Almanya'da CDU'nun asgari ücret, eşcinsel evlilik ve Türkiye'nin üyeliği gibi muhafazakâr tutum sergilediği konularda çizgisini değiştirdiğini ancak partinin büyük riske girdiğini yazıyor.
Märkische Oderzeitung gazetesi ise AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerinde dengesiz tutum sergilediği görüşünde:
“AB, Akdeniz'in doğusunda yükselen güçle ilişkilerinin nasıl olacağını artık netleştirmeli. Bunun için Kıbrıs ve insan hakları gibi konularda bazı koşullar öne sürebilir. Hatta bunu yapmalı. Fakat zamana oynamaya, sonu gelmeyen oyalama taktiklerine artık bir son verilmeli.“
(dw türkçe-bbc türkçe)
YORUM YAZIN