Askeri Yargıtay'dan Kışlalarda İşkenceye Prim: Uğur Kantar Davası Sivil Değil Askeri Mahkemede Görülecek
Kuzey Kıbrıs'ta askerlik yaparken "Disko" olarak tabir edilen Disiplin Cezaevi'ne konulan Uğur Kantar, gardiyanlar tarafından dövülmüş, Temmuz sıcağında kelepçeli bir biçimde güneşte bekletme ve susuz bırakma şeklinde işkencelere maruz kalmıştı. Durumu ağırlaşan Kantar, 25 Temmuz 2011 tarihinde kaldırıldığı Ankara GATA'da, 77 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra, 12 Ekim 2011 tarihinde yaşamını yitirmişti.
Olayın ardından Girne Askeri Mahkemesi'nde Türk Ceza Kanunu'nun 95. maddesinde yer alan "neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence" suçundan Girne Askeri Mahkemesi'nde dava açıldı.
YEREL ASKERİ MAHKEME 'ADLİ YARGI' DEDİAskeri Mahkeme, gardiyan erler Ayhan Arslan, Fırat Keser ve Recep Tekin hakkında davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı verdi. Ancak görevsizlik kararını inceleyen Askeri Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Askeri Yargıtay, gerekçesinde görevsizlik kararı verilen sanıkların askerlikle olan ilişkilerinin kesilmediğini, bu nedenle yargılamanın askeri mahkemede görülmesi gerektiğini ifade etti.
'ASKERİ YARGITAY İŞKENCEYİ HİÇ GÖRMEDİ'Kararı ETHA'ya değerlendiren Kantar ailesinin avukatı ve ÇHD Ankara Şubesi Üyesi Teoman Özkan, Askeri Yargıtay'ın Kantar'ın ölümüyle sonuçlanan olayın işkence, işkencenin de bir insanlık suçu olarak Türk Ceza Kanunu'nda tanımlı bir suç olarak yer aldığını ve askeri suç olmadığını hiç tartışmadığına dikkat çekti, "Sadece sanıkların terhis durumlarına bakmıştır" dedi.
353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nda yer alan "Yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır" hükmünü hatırlatan Avukat Özkan, şunları kaydetti: "Yine tutuksuz sanıklardan Recep Tekin terhis olmuş ve askerlik ilişkisi kesilmiştir. Bu durumda anılan yasanın 'Müşterek Suçlar' başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde, 'Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir' hükmü bulunmaktadır. İşkence suçu ise Askeri Ceza Kanunu'nda tanımlanmamıştır. İşkence suçu ayrıntılı bir biçimde TCK. 94 ve 95. maddelerinde tanımlanmıştır. Askeri Ceza Kanunu'nda kısaca 'Astına kötü muamelede bulunarak ölümüne neden olan üstüne on seneden az olmamak üzere hapis cezası verilir' hükmü bulunmasına karşın, TCK. 95/4 maddesinde, 'İşkence sonucunda ölüm meydana gelmiş ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir' hükmü bulunmaktadır."
'ASKERİ YARGITAY VARLIK NEDENİ YASAYI BİLE TANIMADI'Avukat Teoman Özkan, Askeri Yargıtay'ın varlık nedeni olan yasayı bile tanımadığını belirterek, "Başta Kantar ailesi olmak üzere toplumun vicdanını yaralayacak bir karara imza atmıştır. Gencecik bir insanın yaşamı işkenceyle söndürülmüş, ailenin yaşamı karartılmıştır. Buna karşın işkence yapan insanlar neredeyse cezasız bırakılacak hale gelmiştir" dedi. Avukat Özkan, Çağdaş Hukukçular Derneği olarak Kantar ailesinin yanında yer almaya ve hukuk mücadelesini sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.
(Arzu Demir/Etha)
YORUM YAZIN