Avrupa Basınında Bugün (3 Aralık 2012)
İngiltere Gazeteleri
Guardian gazetesi, Türkiye'nin NATO'dan Patriot füzesavar sistemini Suriye'nin kimyasal füze kullanacağı istihbaratı üzerine istediğini yazıyor.
Gazete, haberini adını açıklamadığı Türk yetkililere dayandırıyor.
Bu yetkililere göre, güvenilir istihbarat raporları, isyancıların elindeki bölgeleri hedef alan hava bombardımanın sonuç vermemesi halinde Esad rejiminin son çare olarak füzelere ve kimyasal silahlara başvurabileceğine işaret ediyor.
Söz konusu yetkililer, Esad rejiminin muhaliflerin elindeki bölgeleri Sovyet döneminden kalma Scud ve Kuzey Kore yapımı SS-21 füzeleriyle hedef alabileceğine inanıyor. Guardian'a göre Türk yetkililer, top ve havan mermilerinde olduğu gibi füzelerin de sınır bölgelerinde Türkiye topraklarına düşmesinden endişe ediyor.
'Son çare kimyasal silah'
Gazeteye göre üst düzey bir yetkili şunları söyledi:
"Farklı kaynaklardan aldığımız istihbarata göre Suriyeliler balistik füzeler ve kimyasal başlıklar kullanacak. İsyancılara karşı önce piyadeleri gönderdiler. Çok adam kaybettiler. Birçok asker saf değiştirdi. Sonra tankları gönderdiler ancak tanklar da vuruldu. Şimdi hava gücünü kullanıyorlar. Eğer bu da başarısız olursa füzeleri kullanacaklar. Belki de kimyasal başlıkla. Bu yüzden Patriot istedik."
Gazete dün New York Times'ta yer alan bir habere atıf yaparak Batılı istihbarat örgütlerinin, Suriye'de kimyasal silahların depolandığı bölgelerde hareketlilik tespit ettiklerini aktarıyor. Üst düzey bir Amerikalı askeri yetkili, bunun "kimyasal silahların kullanılabileceğini gösteren türden bir hareketlilik olduğunu" söyledi.
Ancak Guardian'a göre Batılı yetkililer, henüz kimyasal silahlarla ilgili son adımın atılmak üzere olduğunu gösteren bir işaret olmadığını vurguluyorlar.
Gazeteye Suriye ordusunun elinde hardal gazı, sarin gazı ve muhtemelen VX gazı bulunuyor. Yüksek yoğunlukta zehirli madde içeren VX gazının buharıyla vücudun merkezi sinir sistemini kilitlediği belirtiliyor. Gazetenin haberinde Türkiye'ye Patriot füzelerinin Almanya ve Hollanda'dan geleceği, bu ülkelerin parlamentolarında bu hafta bu konuda oylama yapılacağı ve Türk yetkililerinin olumsuz karar beklemediğini aktarıyor.
Haber özetle şöyle devam ediyor:
"Özgür Suriye Ordusu'nun birkaç gün önce bir Suriye uçağını düşürmeyi başarmasına karşın Türkiye 50 bin kişinin öldüğü savaşta tarafların uzun bir süre birbirlerine üstünlük sağlayamayacağını düşünüyor. Türk yetkililere göre savaşın durmasını sağlayacak en etkili yol Rusya'nın Şam yönetimine desteğini çekerek Esad, ailesi ve yakın çevresini sürgüne gitmeye razı etmesi olacak. Bu durumda hükümetle muhalifeler arasında müzakerenin yolu açılacak."
Haberde Başbakan Erdoğan'ın bugün Türkiye'de temaslarda bulunacak Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'e Esad'a desteklerini kesmeleri talebini yineleyeceği belirtiliyor.
Daily Telegraph gazetesi de bu hafta Brüksel'de bir araya gelecek NATO dışişleri bakanlarının Patriot füzelerinin konuşlandırılmasına onay vererek Türkiye'ye destek vadetmelerinin beklendiğini aktarıyor.
'İsrail'den Filistin misillemesi'
Times gazetesi, İsrail'in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda üye olmayan gözlemci devlet statüsü kabul edilen Filistin Yönetimine karşı misillemede gecikmediğini aktarıyor.
Gazeteye göre, İsrail Hükümeti, Filistin Yönetimi topladığı vergi ve harçların transferini durduracağını açıkladı. Batı Şeria'daki Filistinli memurların maaşları bu paralarla ödeniyor. Gazete kararın, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Ramallah'a dönüşünden birkaç saat önce alındığını hatırlatıyor.
İsrail'in Cuma günü Doğu Kudüs'te dev bir Yahudi yerleşimi kurulması projesine onay verdiğini belirten gazete, İsrailli yetkililere dayanarak başka misilleme adımlarının da gelebileceğini vurguluyor.
İsrail Maliye Bakanı, fon aktarımını durdurma kararını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oylama nedeniyle aldıklarını, alokoydukları 120 milyon doları Filistinlilerin elektrik borcundan düşeceklerini söyledi.
Gannuşi: Devlet inanç dayatamaz
Tunus'taki En Nahda hareketinin lideri Raşit Gannuşi Financial Times gazetesine demecinde "Devlet İslam, laiklik ya da herhangi bir ideolojiyi dayatamaz. Toplum İslamcı olursa devlet daha da İslamcı olur" diyor.
Gannuşi demecinde koalisyonun büyük ortağı olan partisinin gizli gündemi olduğu ve demokrasiyi kullanarak teokratik bir devlet kurmaya çalıştığı iddiasını reddediyor. Tunus'un dinsel nizamını seküler devletin yıktığını toplumu dinsel referanslardan mahrum bıraktığını belirten Gannuşi, böylece ılımlı bir toplum olan Tunus'ta radikal İslamcıların güçlenmesine zemin hazırlandığını kaydediyor.
Raşit Gannuşi, Selefilerin güçlenmesine izin verdikleri suçlamalarıyla ilgili olarak da 'Selefilerin ancak yasaları çiğnemesi durumunda tutuklanacaklarını, eski rejimin En Nahda üyelerine yaptığı gibi herkesin hapse atılması halinde gelecekte facia yaşanacağını' belirterek "Selefilerin 10 yıl sonra iktidara gelmesini istiyorsanız, hepsini hapse atın" diyor.
Almanya Gazeteleri
Alman basınında bugün aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti'nin (NPD) kapatılması talepleri ve Mısır’daki gelişmeler yorumlara konu oluyor.
Almanya’da siyasetçilerin aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanması talepleri artıyor. Bu hafta eyalet içişleri bakanlarının biraraya gelerek NPD’nin yasaklanması talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açılması konusunda uzlaşmaları bekleniyor. Almanya İçişleri Bakanı Hans - Peter Friedrich, partinin aşırı sağcı terörle bağlantısı olduğuna dair delillerin yetersiz kalabileceği kaygısıyla yeniden dava açılmasına sıcak bakmıyor. Stuttgarter Zeitung gazetesi konuya şöyle yorum getiriyor:
“Tüm deliller ortada olduğuna göre ilgili bakandan kehanetten daha fazlası beklenirdi. NPD'ye yönelik yeni bir kapatma davası açmak yararlı ve siyasi açıdan sorumluluğu üstlenilebilecek bir şey mi? İçişleri Bakanı tüm süreci riskli buluyor. Eğer buna karşıysa açıkca söylesin. Ancak NPD'yi yasaklama çabaları 2003 senesindeki gibi başarısızlıkla sonuçlanacağı ve devletin hanesine eksi olarak yazılacağı gerekçesiyle Bakan Friedrich suya sabuna dokunmak istemiyor gibi bir izlenim bırakıyor.“
Straubinger Tagblatt gazetesi ise 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı terör hücresinin NPD ile bağlantısı olduğuna dair delillerin partinin kapatılması için yeterli olacağı yorumunu yapıyor:
“ NPD’nin etrafındaki Neonazi üçlüsü tarafından işlenen ve bir sene önce ortaya çıkarılan cinayetler serisi, tehlikeli bir durumu ortaya çıkardı. Şimdi artık sözler ve yazılar değil vatandaşların öldürüldüğü şiddet eylemleri söz konusu. Aşırı sağcı kesim, insan onurunu hiçe sayan teröristlere uygun bir zemin hazırladığını kanıtladı. Bu demokrasi için bir meydan okuma. Elde olan tüm imkânlarla barbar aşırı sağcılarla mücadele edilmeli. Eğer eyaletler yapmak istedikleri konusunda kararlıysa Karlsruhe’daki Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalılar. Yeteri kadar konuşludu, delil toplandı ve değerlendirildi. Artık harekete geçme zamanı geldi.“
Tagesspiegel gazetesi de Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yetkilerini genişleten yeni anayasal düzenlemeleri yorumuna konu alıyor:
“Halkın Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle elde ettiği özgürlük şimdi şiddet manevraları, siyasi entrikalar ile kirletiliyor ve halkla işbirliği yapmaya yanaşmayan bir tutum sergileniyor. Yeni anayasa, Mısırı’ı hiç olmadığı kadar derin bir şekilde ikiye böldü. Cumhurbaşkanı Mursi süreci kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Muhalefetle uzlaşmayı reddediyor, yargıyla dikkatli bir ilişki kurmaktan da ödün veriyor. Bu ülkeyi geri dönüşü olmayan bir kaosa sürükleyebilir.“
Märkische Oderzeitung gazetesi ise Almanya’nın savunma sanayi ihracatında izlediği çizgiyi eleştiriyor:
“Almanya'nın dünyanın üçüncü büyük silah ihracatçısı olduğu gerçeği burada genellikle üstü örtülen can sıkıcı gerçeklerden biri. Gerçi şu günlerde Suudi Arabistan'ın son tank siparişinde olduğu gibi bazı anlaşmalara karşı sesler yükselmeye başladı. Ancak bu savunma sanayisi alanında ihracatın yıllardır giderek arttığı gerçeğini değiştirmiyor. Politikacılarımız sevkiyatı bir nevi demokrasi denetiminden geçirerek, şu an savaşın olmadığı ülkelere yapmakla avunuyor. Yani ’Başkaları satacağına biz satalım daha iyi’ ilkesiyle hareket ediliyor. Ancal ilk elden satış yapılan ülkelerin silahları başka ülkelere sevketmelerinin denetlemeyeceği de kesin.“
(bbc türkçe-dw türkçe)

YORUM YAZIN