Obama İle Devam
![]() |
- EDA SARAÇ - |
Bu seçimlerin sonucunu belirleyecek en önemli üç etken var: Ekonomi, ekonomi ve gene ekonomi.
Obama’nın göreve geldiğinde ekonomik olarak bir enkaz devraldığı herkes tarafından dile getirildiyse de, bunun bir mazeret olarak sunulması artık toplumun hiçbir kesiminin hoşuna gitmiyor. İnsanlar umut ve değişimi gerçekten görmek istiyorlar. Obama’nın özellikle otomobil sektöründe yarattığı iş imkânını unutmamak gerekiyor ama halen Amerikalıların ekonomik krizden sonra yoğun bir şekilde işlerine geri döndüğünü söylemek mümkün değil.
Romney de Obama’yı buradan vurmaya çalışıyor. Ancak, Romney’in ekonomik krizin ortaya çıkmasında payı olan, bir seferde fabrikasından yüzlerce işçiyi çıkaran vahşi patron tiplemesi olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Obama’nın temel avantajı kadınlar, göçmenler ve elbette Afro-Amerikanlar. Bu sayılan grupların Obama’nın ilk seçildiği dönemde seçilmesini sağlayan temel gruplar olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor. Malum, Amerika’da göçmenlerin oranı ve önemi büyük.
Obama’nın göçmenler hakkında aldığı temel duruş belli: Kendisi, eğitimli ve belli bir konuda yetenek sahibi göçmenlere vize ve yeşil kart verilmesinde kolaylık sağlanmasının devam edilmesini savunuyor.(Düşününce bu politika Amerika Birleşik Devletlerinde master, doktora eğitimi sürdüren benim gibi öğrencileri de ilgilendiriyor, sonuç olarak insan hayatını Amerika’da geçirme düşüncesi içerisinde olmasa bile rahat bir öğrencilik hayatı yaşamak, vizesiyle ilgili sıkıntı yaşamamak istiyor.)
Buna karşılık Romney, mevsimlik işçi konusunda vizelerde kolaylık gibi kapsamı oldukça dar olan vize kolaylıkları çıkarıyor plan olarak.
Obama eğitime daha fazla bütçe ayrılması gerektiğini savunuyor ve bu konuda öğrencilere eğitim hayatları boyunca kullandıkları federal fonların geri ödenmesinde kolaylık ve taksitlendirme olanakları sunmaya çalışıyor. Romney ise eğitim konusunda federal hükümetin çok fazla söz sahibi olmamasından yana.
Gelelim sağlık ve dış politika konularına, aslında her iki konu da oldukça detaylı incelenebilecek konular.
Öncelikle ABD’deki sağlık sisteminden biraz bahsetmek istiyorum. Amerika’da üst/orta üst sınıf değilseniz çok kaliteli sağlık hizmeti alıp beraberinde fazla ödeme yapmadan masraflardan sıyrılmanız mümkün değil.
Sağlık hizmetleri, tıbbın her ama her alanında çok pahalı, insanı isyan ettirecek kadar hem de. Diyelim hastalandınız ( kendi örneğimden yola çıkarak, hastalanan kişinin uluslararası, yani Amerikan vatandaşı olmayan bir yüksek lisans öğrencisi olduğunu düşünüyorum.) ve hastaneye gittiniz. Amerika’da hastanelerin Türkiye’deki gibi öncelikle sağlık sigortanıza, bilgilerinize bakıp sizi beğenmemeleri durumunda geri çevirme gibi bir lüksleri yok. Her koşulda, hastayı kabul etmek durumundalar çünkü ‘insan hayatı kıymetli.’ Ama tedaviniz gerçekleştikten sonra evinize hastanede iki gün konaklamanızın karşılığı olarak 20.000 $, evet yanlış görmüyorsunuz yaklaşık 36.000 Türk lirası karşılığında bir meblağ gelebilir. Yani sahip olduğun her şeyi satsan bir öğrenci olarak bu meblağı karşılaman mümkün değil.
Amerikalılar da bu berbat sağlık sisteminden çok şikâyetçi ancak Obama değiştirmek için en ufak bir adım attığında onu da sosyalist olmakla suçladılar. O yüzden buralarda öğrenci olarak hastalanmamak için elimizden geleni yapıyoruz.
Uzun lafın kısası, Obama kendisinin hayata geçirmeye çalıştığı ve “Obamacare” olarak da bilinen sağlık reformunu da tam istediği gibi gerçekleştiremedi. Sağlık sistemi konusunda, Romney’in daha da kötü bir duruşu var: Muhtemelen bu servislere en çok ihtiyaç duyacak 55 yaş ve üzeri gruba yönelik herhangi bir sağlık hizmeti sunmak istemiyor.
Dış politika konusuna baktığımızda, her iki adayın da gayet benzer ve elbette İsrail yanlısı bir tavır aldığını görüyoruz, ancak görece olarak Romney’in daha savaş yanlısı ve İran’la sert politika izleme yanlısı olduğunu söyleyebiliriz.
Sonuç olarak Sandy kasırgasının ortaya çıkışı, her iki adayın da kampanyalarının olumsuz yönde etkilenmesine yol açtı, ancak Obama elbette “Başkan” sıfatıyla felaket bölgesine gidişiyle ve orada yerel halka yardım edişiyle kamuoyu vicdanında puan topladı diye düşünüyorum.
Amerikan başkanlık seçimlerini, tercihlerini henüz Cumhuriyetçi mi yoksa Demokrat adaydan mı yana kullanacaklarına karar verememiş Florida, Ohio gibi “swing state” (salıncak diyebiliriz) tabir edilen eyaletler belirleyecek.
Benim tahminim, çok büyük bir aksilik ve sürpriz olmadığı müddetçe Obama’nın 3 ila 4 puanlık bir farkla seçimi alacağı yönünde.
Eda Saraç
YORUM YAZIN