Header Ads

Hasan Ocak'ın Ailesi: 400. Haftada Galatasaray'a Ses Verin

Cumartesi Meydanı'nda 400. buluşma, kayıplar mücadelesinde 17 yıl. Kayıplar mücadelesinin yapı taşlarından olan Ocak ailesi, bu mücadeleyi üç kuşaktır sürdürüyor. Emine Ocak, Maside Ocak, Hüseyin Ocak ve en küçükleri Ege Ocak.

Ege Ocak, amcası Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde henüz dünyaya gelmemişti. Şimdi 18 yaşında. Cumartesi Meydanı'na ilk üç aylıkken gitmiş.

Ege, kayıp yakınlarının verdiği mücadele sayesinde amcasının bedenine ulaşıldığını, kayıplar gerçeğinin görüldüğünü ve yeni kayıpların olmadığını söylüyor.

"Kayıplarla ilgili bir gelişme olduğunu duyduğumda mutlu oluyorum. Çünkü verdiğimiz mücadele sayesinde oluyor. İnsanlar savaşmasaydı, bugüne gelinmezdi. Bir şey için mücadele etmezseniz onu alamazsınız" diyen Ege, bu mücadelenin önemine dikkat çekiyor.

Ege, bir Cumartesi günü yaşadığı ve unutamadığı bir olayı şöyle anlatıyor: "Cumartesi eylemlerinden biri 1 Mayıs'a denk gelmişti. Bir şekilde Galatasaray'a girdik ve oturma eylemi yaptık. Konuşmalar başladı, bir kadın o sırada geldi ve dinledi. Belki de hiç kayıplardan haberi yok. Kısa bir süre sonra 'siz haklısınız' dedi. Bunu hiç unutmam. İnsanların böyle etkilenmesi haklılığımızı gösteriyor."

Ege, tek "görmeyen" tarafın iktidar olduğunu hatırlatarak, "Artık onlarda görmeli. Çünkü, ortada haklı bir mücadele var" diyor.

'ÇOCUKLARIMIZIN KATİLLERİ YARGILANINCAYA KADAR...'

Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak, Galatasaray'ın yılmaz mücadelecilerinden. Yıllardır, "çocuklar ölmesin, kimse babasız kalmasın, analar ağlamasın diye" oturduklarını söyleyen Emine annenin gözleri hala yaşlı. Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen herkesle kocaman bir aile olduklarını söyleyen Emine anne, "Yıllardır çok çektik. Gözaltına alındık, saçlarımızdan sürükleyip, tekmelediler, karakollara, cezaevlerine konulduk... Ama hala oradayız" diyor.

Hasta olduğu için eskisi gibi her hafta Galatasaray Meydanı'na gidemediğini buruk bir ses tonuyla söyleyen Emine Ocak, "Yıllar geçti, şimdi o meydana gidemiyorum. Hastayım, kuvvetim yok gitmeye. Ama televizyondan izliyorum. Oradaymışım gibi hissediyorum, üzülüyorum" diyor.

Emine Ocak, Hasan'ı bulmak için Galatasaray Meydanı'nda oturduğu günkü kararlılığı ile "Çocuklarımızın katilleri yargılanıncaya kadar mücadele edeceğiz. Tek isteğimiz bu. Artık anneler ağlamasın" diyor.

'ZULMÜN ZİNCİRİN KAR ETMEDİĞİ, BÜYÜK TAHAMMÜL'

Hüseyin Ocak, 400 haftadır, yağmur, kar, çamur, sıcak demeden Galatasaray'daki mücadeleyi bugüne getirenleri selamlayarak konuşmasına başlıyor, "Gerçekten bu büyük bir iradenin ürünü. Enver Gökçe'nin dediği gibi 'zincirin zulmün kar etmediği, kırbacın kar etmediği büyük tahammül'" diyor.

Kayıp yakınları olarak, "gözaltında kayıplara son, kayıpların akıbetleri açıklansın ve kaybedenler yargılansın" talepleri ile Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemine başladıklarını hatırlatan Hüseyin Ocak, o günden bugüne Galatasaray'ın, Türkiye'nin siyasal tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor. Ocak, kayıplara karış mücadelenin simgesi olan Galatasaray'ın sadece kayıp yakınlarının değil, insan hakları savunucularının, cumartesi insanlarının emeği ile bugüne geldiğini belirtiyor.

Bu mücadelenin büyük bedellerle bugünlere taşındığını kaydeden Hüseyin Ocak, "Kayıpların akıbetlerinin halen açıklanmaması devletin ayıbı. Başbakan Dolmabahçe'de, 'sizin sorununuz benim kabinemin sorunudur' demişti, buna rağmen hala kozmik odalarındaki belgeleri açıklamadı, kayıplarla ilgili bir komisyon oluşturulmadı" diyor. Ocak, insan hakları mücadelesine omuz verenlerin yetersiz kalmasından dolayı da ciddi bir sonuç alınamadığını ifade ediyor.

Kayıpların son bulması için verilen mücadelenin, uzun soluklu olduğunu vurgulayan Hüseyin Ocak, sözlerini şöyle noktalıyor: "Yeni kayıpların yaşanmamasını, kayıpların akıbetlerin açıklanmasını diliyoruz. Bu da Türkiye'de bulunan muhalif, sol sosyalist kesimlerin mücadelesi ile olabilecek. Sokağın güçlü olmasıyla bu gerçekleşecek. Gözaltında son kayıp bulununcaya, tüm katiller yargılanıncaya kadar bu mücadele sürecek. Tıpkı Arjantin'deki Plaza de Mayo anneleri gibi. Bu konuda umutluyum."

'BU MÜCADELE BÜYÜK BİR ÖZVERİ İLE ÖRÜLDÜ'

Maside Ocak, 17 yıldır, kesintisiz bu mücadelenin içerisinde, Galatasaray'daki randevularını hiç aksatmadı.

18. yılına girecek olan mücadelenin büyük bir özveri ile örüldüğünü belirten Maside Ocak, "30 hafta boyunca her hafta sonumuzu gözaltında geçirdik. Annelerimiz saçlarından sürüklendi, kurt kepekleri ile saldırdılar, gözaltına alıp tutukladılar. Bu ülkede ilk göz yaşartıcı gaz Cumartesi Anneleri'ne sıkıldı. Buralardan geçerek 17 yılımızı geride bıraktık" diyor.

"Biz, 31 Ocak 2009'da 200. haftamızdayız diyerek yeniden Galatasaray'da oturmaya başladık. 200 haftadır, maalesef ki bu ülkenin sosyalistleri, duyarlı insanları Galatasaray'ı görmezden geldiler, görmezden gelmeye devam ediyorlar" eleştirisinde bulunan Maside Ocak, ekliyor: "İnsanların üzerine ölü toprağının örtüldüğü bir zamanda Cumartesi Anneleri, insanlık onurunu ve insanlık vicdanını Galatasaray'da savunmaya devam ediyor. Ne olursa olsun, her şeyden önce insan yaşamının geldiğini bir kez daha hatırlatmak istedik."

Ocak, "200 haftamızda ara verdiğimizde gözaltında kayıpları durdurabilmiştik. Ama bunu sadece biz başarmadık, Galatasaray Lisesi'nin önüne gelen binler durdurdu. Avukatları, sendikacıları, aydın ve sanatçıları, sosyalistleriydi gözaltında kayıpları durduran. Kayıp yakınlarının yanında yer alarak başardılar bunu" diye ekliyor.

Özellikle son 100 haftada önemli gelişmeler yaşandığını, Başbakan'ın kayıp yakınları ile görüştüğünü hatırlatan Ocak, "Başbakan 300. haftamızda, bizim kim olduğumuzu, arkamızdaki günü ne olduğunu bilmediğini söylemişti. Devlet yetkililerine göre biz yalan söylüyorduk, gözaltında kayıp yoktu ve biz teröristtik. Başbakan ile görüşmenin hemen ardından Cemil Kırbayır'ın akıbetinin araştırılması için bir komisyon oluşturuldu. 31 yıl boyunca bize Cemil Kırbayır'ın gözaltındayken kaçtığını söyleyen devlet, kendi arşivlerini açarak, insanları sorgulayarak Kırbayır'ın devlet tarafından, işkencede öldürüldüğünü kabul etmek zorunda kaldı. Bu aslında bizim kayıplarımızın da akıbetinin aynı olduğunu, Genelkurmay ve İçişleri Bakanlığı arşivlerinde de bunların belgelerinin olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı" diyor.

Diyarbakır, Mardin ve Şırnak başta olmak üzere bir çok yerde toplu mezarların ortaya çıkmasını sağladıklarını hatırlatan Ocak, DNA bankasının oluşturulmasını ve bağımsız adil tıp uzmanlarından oluşturulacak bir heyet ile bu kemiklerin kimlere ait olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyor.

'BİR HASAN KAYBETTİK. İLK HASAN DEĞİLDİ, SON OLMASINI İSTEDİK'

Maside Ocak, Galatasaray Meydanı'nda yıllardır verilen mücadelenin kazanımlarını, yarattığı etkiyi ise şöyle anlatıyor: "Babam 'ben bir Hasan kaybettim, binlerce Hasan'ı kazandım' demişti Hasan'ın cenazesinde. Biz binlerce Hasan kattık yaşama. Çünkü Galatasaray Lisesi'nin önünde otururken, gözaltından serbest bırakılanlar yanımıza gelip, işkencedeyken kendilerine, 'Siz dua edin ki Cumartesi Anneleri var. Yoksa sizi de gözaltında kaybedecektik' denildiğini anlattılar. Anneler, gözaltındaki çocuklarını sormaya gittiklerinde polislerin, 'biz senin çocuğunu kaybederdik ama sen de gidip Cumartesi Annesi olursun diye kaybetmedik' dediklerini anlattılar. Biz bir Hasan kaybettik. İlk Hasan değildi, son Hasan olmasını istedik. Bunun mücadelesini verdik. Belki Hasan şu anda yanımızda yok ama bu yaşama binlerce nefes kattığımıza inanıyorum."

'24 KASIM'DA GALATASARAY'A SES VERİN'

"Failler yargılanıncaya, son kaybımız bulununcaya kadar devam etme sözü verdiğimiz bir eylem" diyen Maside Ocak, şu çağrıyı yapıyor: "24 Kasım Cumartesi günü saat 12.00'da Galatasaray'da yapacağımız 400. buluşmamızın, bu ülkenin avukatları, aydınları, sosyalistleri bakımından bir dönüm noktası olmasını istiyoruz. Gözaltında kayıplarımızın bulunması için insanların bizimle birlikte seslerini yükseltmelerini istiyoruz. İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşamı ancak birleşik mücadele ile gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Herkesi 24 Kasım'da Galatasaray'a ses vermeye çağırıyorum. Ve, 401. hafta da, 410., 480. haftada da herkesin bizlerle olmasını bekliyoruz."

(İsminaz Ergün/ETHA)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.