Header Ads

Avrupa Basınında Bugün (21 Kasım 2012)


Alman basınında Gazze'de devam eden gerginlik ile Türkiye-Suriye sınırına konuşlandırılması beklenen Patriot füzelerine ilişkin yorumlar ön planda.

Hollanda gazetesi de Volkskrant, Patriotların Türkiye-Suriye sınırına konuşlandırılma planlarına ilişkin olarak şu yorumu yapıyor:

“Türkiye hükümeti, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın sıkıştığı anda en son çare olarak gördüğü kimyasal silahları devreye sokabileceğinden endişe ediyor. ‘Patriot’ füzelerinin bu konuda caydırıcı etki yapması hedefleniyor. Fakat konunun bir de siyasî yönü var. Türkiye’de, Suriye sınırı boyunca oluşturulmak istenen uçuşa yasaklı bölgenin, NATO savaş uçaklarına gerek kalmadan Patriotlarla korunmasına ilişkin görüşler de mevcut. Ne var ki öyle bir bölge oluşturulduğunda artık savunma değil, saldırı misyonundan söz etmek gerekecektir. Kısacası, uçuşa yasaklı böyle bir bölgenin oluşturulması, Suriye anlaşmazlığına doğrudan müdahale anlamına gelecektir. Bunun için ise sadece NATO’nun değil, BM Güvenlik Konseyi’nin onayı da gereklidir.”

Sol liberal İngiliz gazetesi Independent ise “Ufukta Ortadoğu’ya ilişkin bir çözüm görünmüyor” başlıklı yorumunda, Gazze’de giderek tırmanan gerginliğe ilişkin şu saptamalarda bulunuyor:

“Ortadoğu anlaşmazlığının yakın tarihinde ‘6 gün’ kavramının özel bir anlamı vardır. İsrailliler 1967'deki 'Altı Gün Savaşları'nda koordineli askerî operasyonlarla sınır komşularının büyük toprak parçalarını ilhak etmiş ve bu harekât savaş sanatı olarak tarihe geçmişti. Ama Hamas’ın askerî kanadının şefini bertaraf etmek suretiyle güncel anlaşmazlığın baş göstermesine ön ayak olan İsrail, şimdi aradan geçen 6 gün içerisinde bir sonuca varamadığı gibi, anlaşmazlığın daha da büyümesine yol açmıştır. Bu aşamada neler yapılması gerektiğine ilişkin düşünceler çok daha karmaşık hale gelmiş, denge sağlama işi çok daha güçleşmiştir.”

Avusturya gazetesi Die Presse, ABD Başkanı Barack Obama’nın, ülkesinin tarihinde ilk Amerikan Başkanı sıfatıyla Myanmar’ı ziyaret etmesini yorum sütunlarına taşımış:

“İnsan hakları savunucuları kendi bakış açılarından belki burun kıvırıyor olabilirler. Ama Obama’nın bu ülke için yaptığı şeyler, Myanmar’ın kalıcı olup olmadığı tam olarak kestirilemeyen bu dışa açılım hamlesi açısından devasa bir girişimdir. Demokrasi ikonu Aung San Suu Kyi, haklı olarak Başkan Obama’yı bu konuda fazla hayalci olmaması yönünde uyardı. Ancak Myanmar, Obama’nın dış politikada uygulamak istediği ana projenin, yani Çin’in bu bölgedeki nüfuzunun dizginlenmesinin bir parçasını oluşturuyor. Obama eğer Myanmar’ı Çin’in yörüngesinden kurtarmayı başarabilirse, o zaman bu onun dış politika hanesine gerçek bir başarı olarak yazılır. Yani Amerikan Başkanı aslında tamamen ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket ediyor.”

Fransız Le Monde, “UMP içeresindeki kaos” başlıklı yorumunda, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin muhafazakâr partisi Halk Hareketi Birliği'ne (UMP) devrettiği siyasî mirası paylaşma kavgasına değiniyor:

“UMP için daha kötü bir senaryo düşünmek zor. Bundan 10 yıl önce parti kurulduğunda, hedefi açıktı: Muhafazakâr görüşlü, aşırı sağ ile arasına mesafe koymak üzere çeşitli sağ görüşleri parti içinde birleştiren ve uzun süre iktidarda kalacak, modern bir halk partisi olmak istiyordu. Ne var ki Nicolas Sarkozy’nin yenilgisinin üzerinden 6 ay geçmesinden sonra parti başkanlığına aday olan Jean-François Cope ile François Filon arasındaki kıyasıya mücadele, partinin hedeflediğinin tam tersini gerçekleştirdiğini ortaya koydu. UMP, kendi içinde bölünmüş, meşru bir yönetimi olmayan ve yönetimdekilerin de muhalefet ve sağ politikalar konusunda önümüzdeki yıllarda birbirinden farklı görüşleri sergilemesi muhtemel bir partiye dönüşmüş durumda.”


İngiltere Basını

Gazze’ye bir haftadır havadan ve denizden yürütülen İsrail operasyonunun Salı gecesi ateşkesle sona ereceği beklentisi İngiliz gazetelerine de yansımış.

130'dan fazla Filistinlinin öldüğü Gazze’deki yıkım haberlerine ayrılan sütunlar azalırken, ateşkes görüşmelerinin sürdüğü Kahire’den gelen haberler daha geniş yer buluyor.

Financial Times ise konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Analizde, dünyanın en gelişmiş ordularından birine sahip İsrail ile Hamas’ın askeri gücünün kıyaslanamayacağı belirtildikten sonra, yine de her iki tarafın da hanesine yazılan artı ve eksiler olduğuna değiniliyor.

Filistin roketlerinin menzilinin ilk defa İsrail’in resmi ve fiili başkentleri olan Kudüs ile Tel Aviv’e uzanmasını, başlı başına bir zafer sayıyor Tobias Buck ve John Reed.

Yazarlara göre, İsrail'in başarı ölçütleri ise, füze savunma sistemi 'Demir Kubbe'nin etkinliği ve Gazze’de olabildiğince az sivile zarar verilmesi.

İsrailli güvenlik uzmanı Yiftah Shapir, “Bu, asimetrik savaşın klasik bir örneği” diyor ve şöyle tarif ediyor: “Bu tip savaş meydanda değil değil, dünya çapındaki televizyon ve bilgisayar ekranlarında yaşanıyor.”

İsrail ordusundan emekli General Shlomo Brom da, “İsrail kamuoyunun bu tür anlaşmazlıklarda zafer kazanan bir taraf olmayacağını anlamadığını” dile getiriyor.

Analizde, bir ateşkesten önce kamuoyunun beklentilerinin karşılanmaya çalışıldığı yorumu yapılıyor.

Guardian gazetesinin başyazısında, Gazze’deki durum şöyle özetleniyor: “Sessizlikten önceki fırtına.”

Ateşkese yaklaşıldıkça karşılıklı saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken gazete, her iki tarafın da yeterince güç gösterisi yaptığını ve çatışmaları sürdürmek için sebeplerinin azaldığını yazıyor.

Gazeteye göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’yi kontrol eden Hamas’ın askeri kanat liderini öldürmekle, örgütün roket rampalarını yok etmekle ve İsrail kentlerini koruyan yeni füze savunma sistemiyle övünebilir.

İsrail’in, “Arap Baharı”nın bölgeyi sarsmasının ardından ilk defa geniş çaplı şiddete başvurduğuna dikkat çeken Guardian, Müslüman Kardeşler üyesi yeni Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin İsrail için arabulucuk yapmasını da Netahyahu’nun hanesine artı olarak yazıyor.

Gazete, roket menzilini İsrail nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı bölgeye kadar uzatan Hamas’ın, Türk ve Arap Dışişleri Bakanları’nın ölen Filistinli çocukların ailelerini ziyaretleriyle politik kazanım elde ettiğine vurgu yapıyor.

“Netanyahu’nun kazanımları taktiksel ve kısa vadeli” denilen başyazıda, Gazze’yi kontrol eden Hamas’ın ise stratejik kazanımlar elde ettiği yorumu dile getiriliyor: “Hamas’ın bir hafta içinde tecritten çıkıp Arap dünyasıyla birliğe ulaştığını söylemek abartı olur ama çok büyük diplomatik atılım kaydettiler.”

Guardian, Filistinli militanların 7 gün içindeki saldırılarında biri asker 5 kişinin öldüğü İsrail topraklarına mercek tutmayı ihmal etmiyor.

Gazetenin Aşkelon’daki muhabiri, yolların ve parkların boş olduğunu, okulların ve kreşlerin bir haftalığına kapandığını anlatıyor.

Turistik İsrail kentindeki giysi mağazası sahibi Assaf Sadi derdini şöyle dile getiriyor: “Şehir çok sessiz. İnsanlar sokakta yürümüyor. Gece kimse dışarı çıkmıyor. Şiddeti durdurmak için bir yol bulacaklar ama sonra yine başlayacak.”

Independent gazetesi, Gazze haberleri sayfasında, Filistinli militanların “hainlikle” suçladıkları kişileri idam etmelerini manşete taşımış.

Motorsikletli ve silahlı Filistinlilerin bir cesedi yerde sürüklerken görüldüğü büyük bir fotoğraf, bu haberi destekliyor.

Times ise, bölgenin Mısır üzerinden dünyayla bağlantısını sağlayan kaçak yeraltı tünellerinin çoğunun tahrip olduğunu haber veriyor.
Karzai, Bagram’ı geri istiyor

Independent’ın dünya haberleri sayfalarında, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin, Bağram Hava Üssü’nün kontrolünün Amerikalılardan alınması için emir verdiği belirtiliyor.

Karzai’nin, ABD müdahalesinin sembolü olan ve adı işkence iddialarında geçen üste gözaltında tutulan kişilerin Afgan kontrolüne verilmediği için bu adımı attığı ifade ediliyor.
Çiftler boşanamıyor

Guardian’daki başka bir haberde, İngiltere’de boşanmak isteyen çiftlerin, maddi yetersizlik nedeniyle birlikte yaşamak zorunda kaldıklarına ışık tutuluyor.

Evlilik danışmanlığı yapan yardım kuruluşu Relate, danışmanların yüzde 40’ının 2 yıl öncesine göre daha çok boşanmaya şahit olduğunu tespit etmiş.

Danışmanların yüzde 70’i ise maddi sebeplerin, çiftlerin hayatını zorlaştırdığına şahit olmuş.

Her dört kişiden birinin, ayrı yaşamayı göze alamadığı için, istemese de biriyle yaşadığı veya bu durumdaki birini tanıdığı belirtiliyor haberde.
İstanbul’da hızlı tur

Daily Telegraph’ın seyahat sayfasının başlığı, “İstanbul’da 36 saat.”

İncelemede, Sultanahmet ve Haliç bölgesinde hızlı bir müze ve restoran turunun nasıl yapılabileceği anlatılıyor.
Galatasaray, 'genç' Manchester United’ı yendi

Manchester United’ın Şampiyonlar Ligi grup maçlarında ilk yenilgisini dün akşam Galatasaray’dan alması İngiliz gazetelerinde benzer yorumlarla veriliyor.

Bu yorumlarda, grup liderliğini garantileyen Manchester United’ın genç bir kadroyla çıkması ve Galatasaray’ın hırsı öne çıkıyor.

Guardian, İngiliz takımının “derme çatma” defans kurmanın faturasını Burak Yılmaz’ın golüyle ödediğini yazıyor.

Manchester United’ın oynadığı son 21 Avrupa maçında ilk defa gol atamadığına dikkat çekilen haberde, Şampiyonlar Ligi grubunda birinciliği garantileyen takımın, son 2 maça yedek kadro çıkarmayı göze alması başarı göstergesi sayılıyor.

Independent gazetesinin haberinde de, “United’ın gençlerinin Galatasaray tarafından alt edildiği” belirtiliyor.

Times ise, “Galatasaray’ın oynamak için daha çok sebebi olmasını” maç sonucunun sebebi olarak sunuyor.

Haberde, “Eğer genç bir United takımının ayaklarını dolaştıracak bir şey varsa o da Türk Telekom Arena’daki kalabalıktır” denilerek Galatasaray taraftarlarının etkisine gönderme yapılıyor.


Almanya Basını

Türkiye'nin, Suriye'den kaynaklanan hava saldırısı tehlikesine karşı NATO'dan yardım istemesi ve İsrail - Hamas çatışması bugünkü Alman gazetelerinden aktaracağımız yorumların konuları.

Türkiye’nin, müttefiki Almanya’dan Patriot hava savunma bataryaları talep etmesini Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi şöyle yorumluyor:

“Batı artık saklanamaz, Çin ve Rus vetosundan çekinemez ya da veto ihtimalini kendine gerekçe yapamaz. Asiler tarafından ele geçirilen bölgede üstün askeri varlık göstererek uçuşları yasaklatma zamanı gelmiştir. Patriot’lar bu operasyonun ilk adımı ilan edilmeli ve arka kapıdan uçuşa yasak bölge oluşturma yoluna sapılmamalıdır. Almanya ve dünya devletleri nereye gidildiğini ve neden bu yola sapıldığını bilmelidir.”

Berlin’in Die Welt gazetesi ise, Türkiye’nin Suriye sınırındaki muhtemel saldırılara karşı müttefiklerinden yardım istemesine şu satırlarla değinmiş:

“NATO ittifakı aynı zamanda bir politika ortaklığıdır da. Erdoğan ile Mursi, Ortadoğu’nun önderlik rolü için yarışıyorlar. Bu Ankara’nın çıkarına olabilir ve hatta ilerde NATO’ya da yarar sağlayabilir. Ama ittifak, İsrail’e zarar verebilecek milli hedefleri zorla kabul ettirme aracı değildir. Müttefikimiz Türkiye’ye Patriot bataryaları göndermeden önce, bunu Türkiye’nin gerçekten Suriye tarafından tehdit edildiği için yaptığımıza kanaat getirmeliyiz. Yoksa Erdoğan’ın partisinin İsrail aleyhtarı ifadelerini desteklediğimiz için değil.”

Frankfurter Rundschau gazetesi Gazze’deki Filistin – İsrail anlaşmazlığına ayırdığı yorumda ateşkes formülü bulmanın zorluğuna değiniyor:

“Bu yorumun kaleme alındığı saatlerde, hangi tarafın son kurşunu sıkacağını tahmin edebilmek mümkün değildi. Fakat şu kadarı kesinlikle söylenebilir: Her iki tarafın da kalıcı olarak yararlanabileceği bir denge sağlanmadan silahlar susturulamayacaktır. İsrail açısından bu formül, Mısır’ın Gazze’ye silah kaçırılmasına göz yummama taahhüdünde bulunması olabilir. Sudan üzerinden sevk edilen İran malı roketler ve Libya askeri tesisleri yağmalanarak ele geçirilen mermiler hep Refah yakınlarındaki tünellerden Gazze’ye kaçırılıyor. İsrail’in, Hamas ve müttefiklerinin bundan böyle sınırdaki tel örgülere yaklaşmaması şeklindeki talebinin yerine getirilmesi kolay olmayacaktır. Ancak, Filistin tarafının İsrail’e toprak bırakması ve Hamas’ın da en çok değer verdiği Gazze’nin tek hakimi olma hedefine ulaşması olarak yorumlanamayacak tarzda çözüm formülleri bulunabilir.”

Basın özetlerinde son olarak Neues Deutschland gazetesinin aynı konudaki yorumunu aktarıyoruz:

“Almanya Başbakanı, “Gazze Şeridi’nden İsrail’e ateş açılmasına hiçbir haklı gerekçe gösterilemez”, demekte haklı. Ama İsrail’in de ateş açmaya hakkı olmadığı şeklindeki açıklamayı boşuna bekliyoruz. Almanya, tek taraflı olarak Filistinlilerin kınayıp, binin üzerinde bomba fırlatan İsrail’in savunma yöntemini açıkça desteklemekle savaşın sona erdirilmesinin değil, savaşın aktörü konumuna gelmiştir. Filistinlilerden devlet kurma hakkı esirgendiği müddetçe savaşa zaman zaman ara verilecek ama savaş bitmeyecek, geçici ateşkesler olacak ama barış gelmeyecektir. İsrail hükümeti bu gerçeği kabul etmeye zorlanmalı, Almanya da boş sözler söylemek yerine bu gerçekle yüzleşmelidir. Filistin’i İsrail ve Arap devletleri arasında paylaştıran Birleşmiş Milletler planı 65 yıl önce hazırlanmıştı. 65 yıl, İsrail’in reddetmesi, Arapların yanlış hesaplar yapmaları, uluslararası diplomasinin başarısızlığı ve şiddetin durmadan alevlenmesiyle geçmiştir. 65 yıldır ekilen kin Hamas gibi radikal bir örgütü doğurup seçimle iktidara gelmesine yaramıştır. Düşman beslenmiştir. Şimdi yapılması gereken, barışta karar kılacak iki devletliliği onunla görüşmektir.”



(DW Türkçe-BBC Türkçe)


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.