Header Ads

Sırrı Süreyya Önder: Her Madde Milli Güvenlik, Genel Ahlak İle Başlıyor

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, BDP Eş Genel Başkanı Meral Danış Beştaş ile parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantılarında yaşanan sorunları değerlendirdi.

Komisyonun Cuma günü yaptığı toplantıda "ceza hukuku güvenceleri" görüşülürken, "Tutuklu ve hükümlülere; işkence yapılamaz ve zalimane, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz. Tutuklu ve hükümlünün kimliğini yok etmek, zihinsel ve fiziksel kapasitesini azaltmak amacıyla zihni ve bedeni üzerinde her türlü yaptırım ve tecrit uygulanması yasaktır" önerisinde bulunduklarını belirterek, şunları söyledi: "Bunu hukukun hangi evrensel süzgecinden geçirseniz geçirin burada itiraz edilecek hiçbir şey yok. Deniliyor ki 'Siz bunu Öcalan'ın ev hapsi için veriyorsunuz, bu Öcalan için dizayn edilmiş madde...' Diğer 3 siyasi parti de buna katılmadığını beyan etti. 'Söylediklerinize itiraz etmiyoruz' diyorlar ama 'bu Öcalan'ı ilgilendiriyor.' 'Siz hukukun evrensel ilkelerini bir şahıs söz konusu olduğunda ihlal edebilirsiniz' gibi garabet bir yaklaşım. Oysa aynı durumda olan binlerce tutuklu var ülkede."

'HER MADDE MİLLİ GÜVENLİK, GENEL AHLAK İLE BAŞLIYOR'

Bugünkü toplantıda ise "düşünce ve ifade özgürlüğü" maddesi görüşülürken, BDP olarak "Herkes düşünce, ifade ve kanaat özgürlüğüne sahiptir. Hiçkimse her ne sebep ve amaçla olursa olsun düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Herkes düşünce ve kanaatlerini tercih ettiği dilde hukuken meşru bütün araç ve yollarla tek başına veya toplu olarak ifade etme ve yayma özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlük, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın haber, bilgi ve düşüncelere ulaşmak, bunları yayma serbestliğini de kapsar" önerisinde bulunduklarını ifade eden Önder, şöyle devam etti: "Diğer siyasi partilerden gelen öneriler saatlerce tartışılabiliyor. Bugün bu mesele konuşulurken 'tercih ettiği dil' meselesi, hiç üzerinde durulmadan, 'tamam bunu paranteze alıp geçelim. Bu BDP'nin bir gayretkeşliğidir' denilerek diğer üç siyasi parti de buna katılmadı. Daha sonra biz 'bunu tartışalım' dediğimizde, Türk milletine bir anayasa yapıldığı ve bunun bu ülkeyi böleceği dile getiriliyor Komisyon'da. Bir insan düşüncesini kendi diliyle açıklayamazsa nasıl açıklayacak? Bu ülkeyi niye bölsün? Tersinden okuduğumuzda siz bu ülkede nüfusu 15-20 milyon olan halka, 'sen düşünceni açıklama' ya da 'kendi dilinden başka bir dilde açıkla' anlamına gelir. Buna niye ihtiyaç var denilebilir. Kürtçe konuşmak, kamusal alanda bir Kürtçe işlem yapmak, mitingde Kürtçe şarkı söylemek ya da slogan atmak, yürütülen mahkemelerde suç delili sayılıyor. Biz bunun paranteze alınamayacağını, en genel ilke olarak bu ülkede hürriyetlerin birleştireceğini, yasakların böleceğini ifade ettik.

Düşünce ve ifade özgürlüğünde bile bir halkın diline, kim olursa olsun tahammül edememek, bu ülkede İngilizce, Fransızca, Almanca her türlü bildiri seminer yapılacak, Kürtçe yaptığınızda örgütsel faaliyetinize delil sayılacak ve biz bunu anayasada güvence altına alamayacağız. Bu iklimde nasıl bir anayasa yapılır, doğrusu merak içindeyiz. Başta da bunu beyan etmiştik, biz bu anayasa çalışmasından asla ve asla çekilmeyeceğiz. Böyle bir tavrımız, tarzımız şimdilik bugünkü koşullarda kesinlikle yok. Bunu yetkili kurullarımızda değerlendirmeye şiddetle ihtiyacımız var. Ne zaman bir anadil meselesi geldiğinde otomatik refleksle 'katılmıyoruz, katılmıyoruz, katılmıyoruz.'"

Önder, "Diğer üç siyasi partinin kitle tabanına" da seslenerek, "Barış istiyorsanız, bu ülkede sizin sahip olduğunuz her hakka herkesin sahip olmasıyla mümkündür. Bu konuda partilerine baskı yapmaya, duyarlılık telkin etmeye çağırıyorum" dedi.

BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, komisyonda kendilerine karşı ayrımcı bir tutum olduğunu belirterek, bugüne kadar komisyon içinde yapılan tartışmaları aktarmadıklarını ifade etti.

Beştaş, şöyle konuştu: "Öyle bir noktadayız ki... Komisyonda eşit temsil var ancak bizim önerdiğimiz maddelere refleksle, ortak kanaatle tartıştırılmadan parantez içine alınma gibi bir eğilimle karşı karşıyayız. Biz orada kendi düşüncelerimizi ifade edemeyeceksek, özgürce savunmayacaksak orada bulunmamız sıkıntılı hale geliyor. Git gide imkansız hale geliyor. Biz bu imkansızı aşmak için her gün tekrar tekrar önerilerimizi götürerek tartışma zemininde yaşatmaya çalışıyoruz. Eş genel başkanlarımız da açıkladı; 'Bu masadan biz kalkmayacağız.' Ama diğer siyasi partilerin masadaki konumlarını gözden geçirmeleri için bu basın toplantısını yapıyoruz."

Beştaş, durumu değerlendireceklerini belirterek, "Asla bu masadan kalkmayacağız. Ama kendilerini bu masanın önemini bir kez daha düşünmeye, bütün önermelerimizi ciddiyetle ve sağlıklı olarak tartışılmasına davet ediyorum" dedi.

Önder, "Çalışmalar tıkandı mı?" sorusuna, "Yok, öyle bir noktada değiliz" dedi.

Her maddeye, "milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak" ile başlandığını söyleyen Önder, "Her maddede, özgürlükler için sınırlandırma gerekçesi bu olamaz. Öyle fenni gübre gibi her yere serpiştiriyorlar. Neredeyse utanılmasa 'aile terbiyesi' de diyecekler. Anayasa böyle yapılmaz. Milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlak, sınırları belli olan normlar değil. Zamana, yere, şekle göre değişken kavramlardır. Anayasa, çok net çerçevelenmek zorundadır. Biz böyle şeyleri anayasada istemiyoruz" diye konuştu.

Önder, bir soru üzerine, 17-20 Temmuz günleri arasında BDP Grubu'nun değerlendirme kampı olacağını belirterek, "Bu kampta meseleyi enine boyuna değerlendireceğiz. 20 Temmuz'a kadar izin istedik, bu konudaki dilekçemizi, bugün komisyon başkanlığına yapan Ahmet İyimaya'ya teslim ettik" dedi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.