Header Ads

İşkence Sonucu Öldürülen Süleyman Yeter'in Arkadaşları: Sedat Selim Ay Çok Deneyimli Bir İşkencecidir

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne Sedat Selim Ay getirildi. Ay, sadece iki işkence olayında hakim karşısına çıktı. Ancak yargılanması gereken onlarca olay var. Bunlarda birisi de 1999 yılında işkenceyle katledilen Süleyman Yeter.

Limter-İş Sendikası Eğitim Uzmanı Süleyman Yeter, 5 Mart 1999'da Dayanışma Gazetesi'nde çok sayıda arkadaşıyla birlikte gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada ağır işkenceye maruz kalan Yeter, yaşamını yitirdi.

AY HAKKINDAKİ SORUŞTURMA TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANDI

Yeter'in işkence ile yaşamını yitirdiği Adli Tıp Kurumu raporuyla kesinleşirken, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde polisler Mehmet Yutar, Erol Erşan ve Ahmet Okuducu hakkında dava açıldı. Sanıklardan sadece Yutar'a 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi, Erşan "delil yetersizliğinden" tahliye edildi, Ahmet Okuducu ise hala bulunmadı.

Yeter'in avukatları, Sedat Selim Ay'ın da bu davada yargılanmasını istedi, ancak Ay hakkındaki soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.

Sedat Selim Ay, 1997'de Süleyman Yeter ile birlikte 14 kişinin gözaltında işkence görmesine ilişkin davada ise 11 ay hapis cezasına çarptırılmış, ancak ceza ertelenmişti. AİHM, 1997 ve 1999 yıllarındaki her iki işkence olayında da Türkiye'yi tazminata mahkum etmişti.

'SÜLEYMAN'IN KAFASINI DUVARA VURUYORLARDI'

Süleyman Yeter'in işkenceyle katledildiği operasyonda gözaltına alınanlar, Sedat Selim Ay'ın o işkenceci ekipte yer aldığını söylüyor. ETHA'ya konuşan Emin Orhan ve İsmet Yurtsever, Ay'ın da içinde bulunduğu ekibin işkencelerini anlatırken, Sedat Selim Ay'ın bu göreve getirilmesini, AKP'nin yeni dönem işkence politikasının bir parçası olarak görüyor.

O dönemde Dayanışma Gazetesi'nde çalışan ESP PM üyesi Emir Orhan, "Sedat Selim Ay, o dönem işkenceyi yöneten bir polis şefiydi. Başka işkencelere katıldığını da duymuştuk" dedi.

Orhan, 5 Mart 1999'da Dayanışma Gazetesi'nden gözaltına alınarak Vatan'daki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüklerini, gözlerinin bağlı olarak Emniyet'e alındıklarını ve şiddet ile karşılandıklarını söyledi. Burada herkesin sıraya dizildiğini, bunlar arasında Süleyman Yeter'in de gözleri bağlı olarak bulunduğunu anlatan Orhan, "İlk girdiğimde Süleyman'a çok şiddetli bir şekilde saldırdıklarını gördüm. Kafasını duvarlara vuruyorlardı, yumrukluyorlardı. İşkence burada başlamıştı" dedi.

Orhan, şöyle devam etti: "Gözaltında olduğumuz sürece -toplu gözaltıydı- direniş de vardı, herkes direniyordu. Gözaltındaki ikinci gün bizi koridora çıkardılar, ben ve Bayram Namaz'ı. Uzun süre ayakta beklettiler. Gözlerim bağlıydı, ama bağın altından merdivenlerin tam karşısındaki bir odaya kalaslar taşındığını gördüm, gürültüler geliyordu. Sanırım askı için hazırlık yapıyorlardı."

"O dönemin simgelerinden biridir Sedat Selim Ay" diyen Orhan, Ay'ın gözaltında oldukları sürece işkenceyi yöneten isimlerden olduğunu söyledi.

AKP DİYARBAKIR'I İSTANBUL'A TAŞIDI

Süleyman Yeter davasında Ahmet Okuducu adlı polisin devlet tarafından korunduğunu ve hala yakalanmadığını da hatırlatan Orhan, "Ay'ı buraya getiren zihniyetin Ahmet Okuducu'yu yakalayıp yargılayacağı gibi bir beklenti içerisinde değilim. Ancak kamuoyu baskısı olursa mümkün olur" dedi. Orhan, Ay'ın bir savaşın yaşandığı Diyarbakır'dan getirildiğini hatırlatarak, "Hükümet bu kararname ile Diyarbakır'ı İstanbul'a taşımıştır" dedi.

Orhan, Süleyman Yeter'in ölümünü, 7 günlük gözaltı süresinin ardından serbest bırakıldıktan sonra öğrendiğini kaydetti. Emin Orhan, "İşkence insanlık suçudur. Temel politika olarak uygulanan işkencenin ezlienlerin mücadelesini durdurmaya yetmeyeceğine inanıyorum" diye konuştu.

'SÜLEYMAN'I KAYBEDECEKLERİ BAŞINDAN BELLİYDİ'

Dönemin Dayanışma Gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü İsmet Yurtsever de aynı gün gözaltına alınanlardan. Yurtsever, Süleyman Yeter ile Tuzla tersanelerine ilişkin bir yazı üzerine tartıştıkları sırada polis baskını olduğunu anlattı. Orada tutulan tutanakta Süleyman Yeter'in isminin olmadığını, itiraz etmeleri üzerine yeni bir tutanak tutulduğunu belirten Yurtsever, "Süleyman'ı kaybedeceklerinin kararını verip gelmişler zaten" dedi.

"Süleyman'a özel bir baskı vardı zaten" diyen Yurtsever, gözaltında diğer hücrelerdeki arkadaşlarının "Süleyman'ı aşağı indirdiler, çok ağır işkence yapmışlar, konuşamıyor, hareket edemiyor" dediğini aktardı. Yurtsever, Süleyman Yeter'in iyi olup olmadığını öğrenmek için bir polise "Süleyman'a git de ki, bana para göndersin" dediğini, birkaç saat sonra yeniden sorması üzerine aynı polisin "Süleyman'ı bıraktılar" dediğini anlattı.

Süleyman Yeter'in yaşamını yitirdiğini serbest bırakıldıktan sonra öğrendiğini belirten Yurtsever, "Katillerden birisi de Selim. O işkenceler yapılırken orada olduğunu biliyoruz" dedi.  İsmet Yurtsever, "Selim çok deneyimli işkenceci bir polis şefidir" dedi.

Başka bir zaman İzmit'te gözaltına alınarak Gayrettepe'deki Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğünü anlatan İsmet Yurtsever, şöyle devam etti: "21 gün sorgulandım. O sorgulama sesleri hala kulaklarımda. Bir gün birisiyle yüzleştirmeye götürdüler. Odada 6 tane işkenceci vardı. Gözümü açtılar, bunlar içerisinde Bayram Kartal ve Selim de vardı, belki Yusuf (Öz) da orada olabilir. Bayram Kartal ve Sedat Selim Ay'ın adını biliyorduk, açık olarak. Bu ikisi aynı ekipte. Diğerleri kod isim kullanıyordu ama bunların (Bayram Kartal ve Sedat Selim Ay) açık ismi geçiyordu, artık deşifre olmuşlardı. Hatta Sedat için Marksizmi çok iyi bildiği, devrimcilerle tartıştığı anlatılıyordu."

Haber: ETHA

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.