Header Ads

Tanıklık Günleri'nin 2. Buluşması: TCK ve TMK Değiştirilsin

Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun tutuklu gazeteciler için başlattığı "Tanıklık Günleri" kampanyası Çağlayan Adliyesi'nde devam ediyor.

DİHA muhabiri Çağdaş Kaplan, Yürüyüş Dergisi'nden Naciye Yavuz, Özgür Halk Dergisi'nden Ömer Faruk Çalışkan, Heviya Jine dergisinden Sultan Şaman ve Cumhuriyet Gazetesi'nden Mustafa Balbay'ın çalışma arkadaşları ve akrabaları, tutuklu gazeteciler için tanıklık yaptı. Eylemde, "Özgür basın susturulamaz" sloganı atıldı.

Eyleme, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, ESP MYK üyesi Ongun Yücel, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ve Emekli-Sen üyeleri de destek verdi.

Gazetecilere Özgürlük Platformu adına konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, GÖP'ün 2010 yılının Ağustos ayında, 90 meslek örgütünün bir araya gelişiyle kurulduğunu belirtti.

'TCK VE TMK DEĞİŞTİRİLSİN'

2005 yılında Türk Ceza Kanunu'nda, 2006 yılında Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişikliklere o dönem itiraz ettiklerini hatırlatan Erinç, "Bu değişimlerin mesleğimizi ve Türkiye'deki ifade özgürlüğünü bu hale getireceğini söylemiş ve bazı maddelerin değiştirilmesini, bazı maddelerin kaldırılması istemiştik" dedi.

102 tutuklu gazeteci olduğuna dikkat çeken Erinç, uzun tutukluluk sürelerini eleştirerek, Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerinin sınırlandırılmasını ve 'terör' tanımının yeniden yapılmasını istedi.

İDDİANAMELER BİLE SUÇ DELİLİ

Dicle Haber Ajansı muhabiri Çağdaş Kaplan için yapılan tanıklıkta, 2008'den beri DİHA'da çalışan Kaplan'ın 5.5 aydır Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutulduğuna ve iddianamede Kaplan'ın yaptığı 16 haberin, haber amaçlı telefon görüşmelerinin, takip ettiği davaların iddianamelerinin evinde bulunmasının suç delili olarak sunulduğuna dikkat çekildi.

BABA KAPLAN: ÇAĞDAŞ'IN SELAMI VAR

Kaplan'ın babası Nesim Kaplan, Çağdaş Kaplan'ın emek gazeteciliği yapan bir gazeteci olduğunu ifade ederek, "Bir gazeteci ne zaman hedef gösterilir, doğruları yazdığı zaman hedef gösterilir. Benim oğlum da doğruları yazan genç bir gazeteciydi" diye konuştu. Nesim Kaplan, tutuklu gazetecinin Kandıra F Tipi Cezaevi'nden selamlarını getirdiğini söyledi.

'ÇAĞDAŞ ADLİYELERİ İYİ BİLİR'

DİHA muhabiri, Kaplan'ın çalışma arkadaşı Güler Can ise şunları kaydetti: "Biz DİHA'ya birlikte başladık Çağdaş'la. Birlikte habere gittik. Buradaki çok sayıda kişi Çağdaş'ın gazeteciliğine tanık çünkü Çağdaş adliye muhabiriydi. Çağdaş, adalet saraylarını da iyi bilir, Eylül'de adliyeye yargılanmak için gelecek."

DİHA: SUSTURAMAYACAKLAR


Kaplan'ın tutuklu öğrenciler, Cihan Kırmızıgül, cezaevlerindeki hak ihlalleriyle ilgili haberleri nedeniyle tutuklandığını vurgulayan Can, Kaplan'ın en önemli haber kaynağının avukatlar olduğunu, cezaevinde 36 avukat olduğu için cezaevinde de haber yapmayı sürdürdüğünü ifade etti. Can, konuşmasını, "Çağdaş'ı alarak susturacaklarını sandılar ama susturamayacaklar" diyerek noktaladı.

Özgür Halk Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ömer Faruk Çalışkan için yapılan tanıklıkta, Çalışkan'ın 'örgüt üyesi' olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığı, ikinci bir 'örgüt üyeliği' davasının ise devam ettiği belirtildi.

KADIN DERGİSİ EDİTÖRÜ TUTUKLU

Türkiye'nin tek Türkçe ve Kürtçe kadın dergisi Heviya Jine editörü Sultan Şaman'ın 4 Şubat 2012'de Mardin'in Nusaybin ilçesinde tutuklandığına, halen Batman M Tipi Cezaevi'nde tutulduğuna dikkat çekildi.

ÇALIŞTIĞI DERGİDEKİ PARMAK İZİ DELİL

Yürüyüş Dergisi muhabiri Naciye Yavuz ise 24 Aralık 2010'da darp edilerek gözaltına alındı ve Ankara'da tutuklandı. Halen Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor. 'Örgüt üyeliği' ile suçlanan Yavuz için sunulan bazı deliller şöyle: Çalıştığı büroda bulunan Yürüyüş dergileri üzerindeki parmak izleri, 8 Mart ve 1 Mayıs eylemlerini izlemesi, Güler Zere'nin cenazesine katılması.

'BURAYA GELEN GAZETECİ İŞ BULAMAZ'

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a tanıklık eden Cumhuriyet yazarı Şükran Soner, şunları kaydetti: "Olağan dışı koşullarda, olağan dışı bir güçle üretmeye başladı. İçeriden yazdığı yazılar ve kitaplarla olağan dışı koşulları anlattı."

Soner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim içimi sızlatan, meslek hayatının başındaki genç insanların hayatlarının karartıldığını toplum anlamıyor. Buraya gelen hiçbir yazarın iş bulma ya da program yapma şansı yok." (etha)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.