Yeni Başlayanlar İçin, İşçi
![]() |
- PERİHAN ÖZCAN - |
Ertesi gün Türkiye Gazeteciler Sendikası kortejinde Şişli’den Taksim’e yürürken birinin “İşçilerin sesi bizimkini bastırıyor” dediğini duydum. Bakındım ama sesin nereden kimden geldiğini anlayamadım. Meydana vardığımızda arkadan gelen kortejlerden birini öndeki üyeleri uyardı: “Biraz bekleyelim. İşçiler halay çekiyor.” Akşam evde günlük gazeteleri tararken, “1 Mayıs törenlerine katılımın bu yıl arttığı, sadece işçilerin değil farklı birçok kesimden insanın bu günü karnaval gibi kutladığı” mealinde haberler okudum. Gece televizyonda Okan Bayülgen “1 Mayıs’ı artık sadece işçilerin kutlamadığını” söylüyordu. Ertesi sabah Ayşe Arman köşesinde “eski yıllardaki gibi sadece işçilerin ağırlıkta olduğu bir kutlama değildi” diye yazıyordu.
Bunları okurken, dinlerken aklıma üç yıl önce Sabah-ATV grubunda greve çıkacağımız gün yaklaşırken bir muhabirin sorduğu soru geldi: “Aaa… Biz işçi miyiz?” Ve greve çıkacak foto muhabir Alper Tunga Çatal’ın verdiği cevabı hatırladım: “Patron değilsen nesin?”
Resmen “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul gören 1 Mayıs, acaba artık “İşçi Bayramı” değil de “Ücretli Çalışan Bayramı” olarak mı anılsa? Pankartlarda, dövizlerde, posterlerde de “beyaz yakalı” tabir edilen kadınlarla erkekler mi yer alsa? Zira çoğunluk “işçi” olduğunun farkında değil. Aydınlatıldığında ise “işçi” olmayı kendine yediremiyor. Israrla, “işçi”yi bir fabrikada veya atölyede makine başında genellikle seri üretimde çalışan biri olarak hayal etmek istiyor. Bilgisayarı makineden, bilgisayarda açtığı dosyaları seri üretimden saymıyor. “Emekçi” deyince zihninde yelpaze biraz genişlese de bu “sınıf”a dahil olmak istemiyor.
Google, logosunu mavi tulumlu sarı baretli biri yerine takım elbiseli kravatlı bir adam veya topukluları üzerinde etek ceketiyle yükselen bir kadın veya kargo pantolon üstüne yırtık delik tişört geçirmiş kuyruklu ve küpeli bir oğlanın eline vermesi gerektiğini bilmiyormuş gibi davranıyor. 1 Mayıs haberlerini yazan muhabirler kendilerini Ayşe Arman gibi “gazeteci” olarak tanımlıyor. Okan Bayülgen herhalde kendini sahiden “kral” sanıyor. Neyse ki Mehmet Ali Alabora “Oyuncular da işçidir” diyor da bazıları(mız)ın ne olduğunu kavradığını anlayıp biraz rahatlıyoruz.
Aslında Türk Dil Kurumu’nun “işçi” ve “emekçi” tanımı sıvışmaya, tüymeye mahal vermeyecek derecede net. Sözlük, işçiyi “başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse” olarak tarif ediyor. Emekçi kelimesinin karşılığında ise iki tanım var. Birincisi, “Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse”. Diğeri daha açıklayıcı: “Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter.”
Sözlük “kazancı, eğitimi, bilgi ve becerisi, zekâ düzeyi, fiziksel nitelikleri, titri ne olursa olsun, hangi aileden gelirse gelsin” şeklinde bir sınırlama koymamış. Maaşınız küçük bir patronun ortalama aylık gelirini geçse, yüzlerce kişi size bağlı çalışsa, en prestijli okullardan mezun olsanız, herkes yeteneğinize şapka çıkartsa, güzelliğinizle büyüleseniz, köklü bir ailenin soyadını taşısanız, dâhi olsanız da fark etmez. Eğer bir ticari kuruluşun sahibi değilseniz, işveren değilseniz, “işçi”siniz.
Bu açıklamalara rağmen “Ben neyim” sorusuna cevap bulmakta zorlananlar olabileceğini düşünerek aşağıdaki listeyi hazırladım. “Ne” olduğunu anlayamayanlar için kimin “işçi” olduğunu gösteren bu liste yol gösterici olacaktır. Liste, daha ziyade bu konuda kimlik bunalımı yaşayanları aydınlatacaktır. Burada yer almayan meslek ve unvanların “ne” olduğunu öğrenmek için e-mail ile bilgi alabilirsiniz.
Genel yayın yönetmeni, genel koordinatör, dış haberler müdürü, yazı işleri müdürü, editör, muhabir, foto muhabir, görsel yönetmen, sayfa sekreteri, köşe yazarı, akademisyen, sekreter, yönetmen, yardımcı yönetmen, sanat yönetmeni, rejisör, oyuncu, senarist, metin yazarı, suflör, sanat yönetmeni, halkla ilişkiler müdürü, sosyal medya uzmanı, müşteri temsilcisi, ajans koordinatörü, proje yönetmeni, proje koordinatörü, genel müdür, genel müdür yardımcısı, pazarlama müdürü, satış müdürü, satın alma müdürü, muhasebe müdürü, finansman müdürü, insan kaynakları müdürü, redaktör, düzeltmen, yazar, çizer. Şirket sahibi olmayan ve işçi çalıştırmayan avukat, doktor, diş hekimi, diyetisyen, mühendis, mimar, şehir ve bölge planlamacısı, veteriner, şarkıcı, dansçı, psikolog, sosyolog, arkeolog, çevirmen, rehber, ev kadını. Öğretmen, polis ve diğer memurlar, asker, müezzin, müftü, astronot.
*Serbest gazeteci
YORUM YAZIN