Header Ads

Auster – Erdoğan Polemiği: Yanılsamalar Dünyası

- MERVE EROL -
Tayyip Erdoğan’ın çatmadığı bir Paul Auster kalmıştı, nihayet ibre Brooklyn’e de döndü. Dünya lideri dediğin böyle olur. Ama herkes Bono değil ki, başbakanın kötü esprilerine, hele Egemen Bağış düzeyine kahkahayı bassın. Paul Auster tuttu, yeni kitabı “Kış Günlüğü” için Hürriyet’e verdiği mülâkatta tutuklu gazetecileri gerekçe göstererek Türkiye, Çin gibi ülkelere gitmediğini belirtti. Cevap AKP’nin Geliştirilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndan geldi: “Aman! Biz sana çok muhtacız sanki. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur? Kılıçdaroğlu da bu adama sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Bu yazar en son 2010′da İsrail’e gitmiş. Güya İsrail demokrat, laik, insan hak ve hürriyetlerinin sınırsız olduğu bir ülke. Sen ne cahil bir adamsın! İsrail tam bir din devleti! Gazze’de bombalar yağdıran bunlar değil mi? Tabii bizdeki Kılıçdaroğlu görmezse onlar da görmez. Nasıl oluyorsa İsrail’deki hak ihlallerini görmüyorlar? Bu yılki yazarlar konferansına da Auster ile Kılıçdaroğlu birlikte gider.”

Auster durur mu, aynı gün cevabı yetiştirdi: “Başbakan İsrail devletiyle ilgili ne düşünürse düşünsün, İsrail‘de düşünce özgürlüğünün varolduğu bir gerçek ve orada hiçbir yazar ya da gazeteci tutuklu değil. Uluslararası PEN tarafından elde edilen son rakamlara göre, Türkiye‘de 100′e yakın yazar tutuklu, Ragıp Zarakolu gibi davaları dünyanın dört bir yanındaki PEN merkezlerince yakından takip edilen bağımsız yayıncılardan bahsetmiyorum bile. Ülkem Birleşik Devletler ve sizin Türkiye’niz de dahil, tüm ülkeler kusurludur ve hepsi on binlerce sorunla boğuşur sayın başkakan. Şahsi kanaatim şudur ki, ülkelerimizin durumlarını iyileştirebilmek adına, hapis tehdidi ya da sansür olmaksızın konuşabilme ve yazabilme özgürlüğü, her ülkede, tüm erkek ve kadınların kutsal hakkıdır.”

2010 haziranında, Mavi Marmara katliamının hemen ardından, Express’e hapis ve para cezası kararının dumanı üstündeyken derginin kapağından sormuştuk: “Bu dergi İsrail’de çıksaydı…”

Şöyle demişiz 112. Meram’da: “Mavi Marmara katliamından beri Türkiye medyası İsrail’in muhalif seslerine kulak kesiliyor, başta Ha’aretz olmak üzere muhalif basından iktibas yapıyor. Zehir zemberek yorumlar; İsrail hükümeti ve ordusu topa tutuluyor, ahmaklıktan giriliyor, canilikten çıkılıyor. Ve akla ister istemez şu soru geliyor: Aynı şeyler Türkiye hükümeti ve ordusu için yazılabilir mi?

Express İsrail’de yayınlansaydı, aşağı yukarı Ha’aretz’in söylediklerini söylerdi. Ve ne hapse mahkûm edilirdi ne de para cezasına. Maçlarda polis taraftarlara copla giriştiğinde tribünlerden yükselen standart tezahürat bir ironi olarak duruyor önümüzde: Burası Türkiye, İsrail değil!”

İsrail’de Filistinliler benzer bir yayın çıkarsa akıbeti ne olur, ayrı konu, ama Auster gibi bir kalem erbabında billûrlaşmış Türkiye imgesini işin içine İsrail’i sokarak gargaraya getirmek de halimizi hafifletmek anlamına gelmiyor doğrusu.

Memleketteki ahvalimizi düşünedururken bari biraz Auster okuyalım bu aralar. Başlangıç niyetine, buyrun Roll’un “edebiyat ve müzik” temalı altıncı özel sayısında (Eylül 2009) The Believer dergisinden naklettiğimiz Paul Auster söyleşisine…

 http://birdirbir.org/rollda-paul-auster/

* birdirbir.org adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.