Header Ads

"Yak O Cübbeyi"

- ŞAFAK TİMUR -
Uzun ve sıcak bir bekleyişten sonra kalabalık hareketleniyor, giriyor mahkeme salonuna nihayet. Nefesler tutulu, beş yıl sonra, Hrant Dink o kaldırıma düşürüldüğünden beri ilk kez bir nefes alabilmek istiyor insanlar.

Akılla, zekayla, vicdanla dalga geçilen bir davaya rağmen, gene de o nefese ihtiyaçları var.

Okuyor mahkeme heyeti başkanı 19 sanık hakkındaki kararını. Önce beraatlerden başlıyor ve bitmiyor beraatler. Herkes mi beraat eder? Erhan Tuncel'e geliyor sıra. Cinayetin arkasındakiler mahkemeye çıkarılmadığından, davanın en önemli sanıklarından. Mahkeme başkanı diyor ki; Tuncel Dink cinayetiyle ilgili her suçlamadan beraat etmiş.

Kimse anlayamıyor önce. Kısa bir şaşkınlık anı. Sonra bir yuh çıkıyor ağızların birinden. Biri "hayret bir şey" diyor. Yargıç müdahale ediyor, "nezarete atarım" diyor "salon düzenini bozanı." Bir de azarlıyor, "dinlemeyecekseniz çıkın" diye. Dinleyecek hal mi bıraktın?

Gene de azar işe yarıyor, susuyor herkes. Bekliyor yargıç bitirsin. Bitiriyor.

Bir tek Tuncel var salonda, Yasin Hayal yok. Salonu boşaltabilirsiniz deyince hakim, biri "Şimdi sen bu adamı tahliye mi ettin?!" diye soruyor Tuncel için hakime. Karışıyor ortalık.

Bir kadını duyuyoruz "Yak o cübbeyi" diye bağırıyor mahkeme başkanına. "Yaaaak!" polislere talimat geliyor hemen. "Alın kadını gözaltına." Kadın sinmiyor, bağırmaya devam ediyor. "Yak o cübbeyi!"

Yargıç öfkeleniyor, polise tekrar talimat. "Ne duruyorsunuz alsanıza."

Hrant'ın Arkadaşları bırakmıyor. "Bizi de alacaksınız o zaman" deniyor. İtiş kakış başlıyor.

Salonda gözyaşları oralarda bir yerde kopuyor. Muhabirlerden de ağlayan var, bir ellerinde kalem defter, öbüründe telefon, gözlerinde yaş.

Polis gözaltına almıyor. Hrant'ın Arkadaşları kazanıyor. Yürekleri ferahlatmaya yetmeyecek bir minik zafer. Daha çok, "hadi çok üzüldünüz bir de gözaltı yapmayalım" lütfu.

Koridora çıkıyoruz, ağlayanların sayısının çok olduğunu görüyoruz.

Ve Agos'a yürüyüş başlıyor. Öfke çok, ama Agos'un önünde oturma eylemi başlatacak kadar değil. 19 Ocak'a iki kalmışken, Dink'in o kaldırıma serildiği güne kadar o kaldırıma yapışıp oradan gitmemeye yetecek kadar değil. Soğuk havaya mı, orta sınıf eylem alışkanlıklarına mı, örgütsüzlüğe mi yeniliyoruz, dağılıyor kalabalık.

19 Ocak'ta 13.00'de Taksim'den Agos'a yürümek için buluşmak üzere. Belki bu sefer çabuk dağılmamak üzere.

*Bu yazı emekdunyasi.net adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.