'Renk Körü'nden Renkli Sorular
![]() |
| - HRANT DİNK - |
Gelin sizinle "renkçilik" oynayalım bugün. Tek rengin hakimiyeti ne ifade eder sizin için? "Ussal gözünüzle" bir yoklayın bakalım. Denenmedi mi sanki bunlar tarih boyunca? Kızıl rengin hakimiyeti neyi çözdü, Stalin Rusya'sında, Mao Çin'inde. Yeşil rengin hakimiyeti neyi çözdü Humeyni İran'ında, Kaddafi Libya'sında. Ya kara rengin hakimiyeti? Neyi çözdü Hitler Almanya'sında, Mussolini İtalyası'nda? Tüm bu ülkelerin dayatmacı tek renk hakimiyetleri, engelleyebildi mi diğer renklerin de yaşamalarını? Kızıl, yeşil ya da kara, tek renk hakimiyeti faşizmin ta kendisi aslında. Şeyy....Sahi, siz hiç merak ettiniz mi? Bütün renkleri bünyesinde barındıran bayrak var mı şu yeryüzünde? Bırakın öyle her akşam televizyonlarınızın başında çöküp "renkli renkli" filmler izlemeyi de, araştırın bakalım.
Gelin sizinle "renkçilik" oynayalım bugün. Toplumların taptıkları ortak renkleri konuşalım biraz. Niçin insanlar böylesi yapay bir ortaklığa bağlanırlar? Hiç düşündünüz mü? Renk yüzünden insanlar birbirleriyle savaşlar bile yapabiliyorlar oysa. Amerika'daki siyah - beyaz kavgaları, yeryüzünün çeşitli bölgelerindeki ulusal bayrak, ulusal renk kavgaları canlı örnekler olarak duruyorlar orta yerde. Renklerin aslında birer simge olduğu ve kavgaların da karşı toplumlar arasında bu simgelere yüklenmiş toplumsal çıkarların çatışmasından kaynaklandığı söylenir sürekli. Şeyyy...Sahi, siz hiç merak ettiniz mi? Bayrağı olmayan bir devlet, bir ulus var mı yeryüzünde? Bırakın öyle her akşam televizyonlarınızın karşısında pinekleyip "renkli renkli" filmler izlemeyi de, işte size bir ev ödevi daha, araştırın bakalım.
Ben diyorum ki şu namussuz dünyada, "renk körü" olmak doğanın canlıya bahşettiği bir ayrıcalık aslında. Bunun eksisi yok, artısı var. Bir renge bağlanıp da, körü körüne ona kul köle olanların "beyin körlüğü"nün yanında bizim renk körlüğümüz, inanın bal kaymak. Şeyyy...Sahi, siz hiç "Renk Körleri Birliği" adlı evrensel bir örgütlenmenin varlığını işitmediniz mi? Bırakın öyleyse her akşam televizyonlarınızın karşısında, "renkli dünyalar"ın tükenmiş izleyicileri olmayı. Katılın birliğimize.
*Bu yazı 17 Ocak 1997 yılında Agos'ta yayımlanmıştır.

YORUM YAZIN