Header Ads

Daha Güçlü Davranmalıyız

- KAAN ÜNSAL -
2010 yılı Aralık ayında Yürüyüş dergisinin teknik hazırlıklarının yapıldığı Ozan Yayıncılık’ın basılıp talan edilmesi sonrası gözaltına alınıp tutuklanmamızın üzerinden bir yıl geçti. Yürüyüş dergisine yönelik bu baskın basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılardan sadece biridir.

Yürüyüş, temsil ettiği geleneğin temsilcisi olarak siyasi iktidarın halk düşmanı politikaları, demagojilerini, işbirlikçiliğini teşhir eden, adaletsizliklerine, zulmüne, yolsuzluklarına karşı halkın, emekçilerin sesiydi. Siyasi iktidarın baskısı, tehditleri karşısında sinecek, geri çekilecek durumu yoktu. Bunu hazmedemeyen siyasi iktidar dergimizi hedef aldı, komployla bizleri tutuklattı. Gözaltının ilk günü alınan gizlilik kararı nedeniyle hakkımızdaki “suçlamaları”, neden tutuklandığımızı bilmeden iddianamenin hazırlanmasını bekledik. Yaklaşık bir yıl sonra iddianame hazırlanıp bizlere verildiğinde gördük ki tutuklanmamız sırasında yaşanan hukuksuzluk, keyfiyet iddianamede de aynı şekilde devam etmektedir. İddianame baştan sona düşünce-ifade özgürlüğü hedeflenerek hazırlanmış. Dergi-yayıncılık çalışmaları “yasadışı örgüt üyeliği, yasadışı örgüt faaliyeti” olarak değerlendirilip, aleyhimize kanıtlar olarak dosyaya konulmuş. Haberlerini hazırlayıp yayımladığımız demokratik eylemlere, yürüyüşlere, mitinglere katılmakla suçlanıyoruz. Dergi arşivimiz, kütüphanedeki kitaplarımız, haber fotoğrafları, haber görüntüleri aleyhimizdeki “en güçlü kanıtlar”.

“Güler Zere – Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın” eylemlerini; Türkan Albayrak’ın işine dönmek için sürdürdüğü direnişini; Tekel işçilerinin, yoksul gecekondu halkının yıkımlara karşı mücadelelerini; hapishanelerdeki tecrit zulmünü yayımladığımız için, bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenleri sayfalarımızda tanıttığımız için “örgütsel faaliyette bulunmak”la suçlanıyoruz.

Değerlerimizden, düşüncelerimizden, halkın haber alma özgürlüğünden taviz vermemenin bedeli olarak 20 yıla varan hapis cezaları ile cezalandırılmak isteniyoruz. Bu komplonun bozulması, halklarımıza gerçeklerin ulaşması, haber alma özgürlüğünü savunmak için duruşma gününü bekliyoruz. Siyasi iktidarın muhaliflerini sindirme, etkisizleştirme, tasfiye etme aracına dönüşen “yargı” karşısında, bedeli ne olursa olsun basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.

Siyasi iktidar, “ifade ve basın özgürlüğü”, “hukuk-adalet”, “akademik-bilimsel özerklik” gibi kavramlara, sadece kendi yandaşları kullandığı sürece tahammül ediyor. Muhaliflerine, halka, emekçilere kullandırmayacağını alenen ilan edip, devrimcilere, öğrenci gençliğine, sendikalara, yazarlara, öğretim görevlilerinden avukatlara kadar, halktan yana tavır alan kesime saldırıyor, tutuklatıyor.

İktidarın bu pervasız saldırılarına yaşamın her alanında birlikte mücadele ederek, dayanışmamızı güçlendirerek karşı koyabiliriz. Haksız, keyfi gözaltılara, tutuklama terörüne karşı basın emekçileri olarak hep birlikte tavır alabilmeliyiz. Mesleki dayanışmamızı, örgütlenmemizi geliştirerek boğulmak istenen muhalif seslere, düşünce-ifade özgürlüğüne titizlikle sahip çıkmalıyız.

“Tutuklu Gazete”ye ihtiyaç duymayacağımız günlere olan inancımla, tüm basın emekçilerini, basının özgürleşme mücadelesinde daha cüretli davranmaya çağırıyorum.

 
Kaan ÜNSAL
Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi
B2-3-57 Koğuşu
ANKARA

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.