Hıdır Öztürk: Kızımın Öldürülmesinin Üzerinden 19 Yıl Geçmesine Rağmen Devletin Tüm Kurumları Hala Sessiz
1992 yılında Tunceli'de sivil bir araca bindirilerek kaçırılan ve 2
ay sonra cesedi parçalanmış halde bulunan Ayten Öztürk'ün babası Hıdır
Öztürk, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun bünyesinde
oluşturulan alt komisyona ifade verdi.
"Orada, alay komutanı ile oturduk. Bize çay ikram etti. Çocuklarımın adresleri, nerede çalıştıkları bilgisi alındı. Sonra komutan bir askeri çağırarak, 'bunları aşağıya Mahmut Bey'e götür' dedi. Aşağıya indik, bir odada zayıf, sakallı biri oturuyordu. Çocuklarımı içeri aldılar, ben dışarıda kaldım. Bir süre sonra çocuklarım odadan çıktı. Yine adres bilgilerinin alındığını söylediler. Çocuklarım, daha sonra televizyon haberlerinde 'Yeşil' diye tanıtılan bu adamın Mahmut olduğunu söylediler. Bu olaydan 2 ay sonra bir un fabrikasında çalışan kızım çıkışta, beyaz bir taksiyle götürüldü. Sonra bizi fabrikadan arayıp, durumu bildirdiler. Ben hiçbir zaman devletin böyle bir şey yapacağını düşünemezdim. Cinayetin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen devletin tüm kurumları hala sessiz."
İki ay boyunca yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlatan Baba Öztürk, kızının cesedinin Elazığ Asri Mezarlığı'nda bir çoban tarafından bulunduğunu söyledi. Çobanın, kızının toprağın dışında kalan kolunu fark ederek, yetkililere bildirmesi sonucu cesedin bulunduğunu anlatan Öztürk, cesedin teşhisi sırasında yaşadıklarını da ağlayarak anlattı.
Cesedin, üzerindeki toprak yıkandıktan sonra kızına ait olduğunu anladıklarını ifade eden Öztürk, "Bu jandarma alay komutanı kimdir? Neden beni çağırdı- 2 ay sonra çocuğum kaçırıldı. Biliyorsunuz, o zamanlar kontrgerilla vardı JİTEM vardı, şimdi 'Ergenekon' olduğu gibi" dedi.
Olayın ardından, söz konusu jandarma alay komutanıyla görüşmek istediklerini ancak sonuç alamadıklarını belirten Öztürk, yaptıkları hiçbir resmi başvurunun da işleme konulmadığını belirtti.
haber: etha-radikal-yeni şafak
Komisyon toplantısına CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile gelen Hıdır Öztürk konuşmasına, "cesedi parçalanmış, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş bir evladın babası olarak buradayım" diyerek başladı.
Konuşmasını ağlayarak sürdüren Öztürk, dönemin Tunceli Jandarma Alay Komutanı'nın kendisini makamına çağırarak, "Kızlarından biri dağa çıkmayı düşünüyor" dediğini aktararak, bu sözlere itiraz ettiğini, çocuklarının tümünün çalıştığını, kendisinin de devlet memuru olduğunu belirttiğini anlattı.'DEVLETİN BÖYLE BİR ŞEY YAPACAĞINI DÜŞÜNEMEZDİM'
Komutanın, görmek istemesi üzerine çocuklarını da alarak alaya tekrar gittiğini belirten Öztürk, 19 yıl önce yaşanan olayı şöyle anlattı:"Orada, alay komutanı ile oturduk. Bize çay ikram etti. Çocuklarımın adresleri, nerede çalıştıkları bilgisi alındı. Sonra komutan bir askeri çağırarak, 'bunları aşağıya Mahmut Bey'e götür' dedi. Aşağıya indik, bir odada zayıf, sakallı biri oturuyordu. Çocuklarımı içeri aldılar, ben dışarıda kaldım. Bir süre sonra çocuklarım odadan çıktı. Yine adres bilgilerinin alındığını söylediler. Çocuklarım, daha sonra televizyon haberlerinde 'Yeşil' diye tanıtılan bu adamın Mahmut olduğunu söylediler. Bu olaydan 2 ay sonra bir un fabrikasında çalışan kızım çıkışta, beyaz bir taksiyle götürüldü. Sonra bizi fabrikadan arayıp, durumu bildirdiler. Ben hiçbir zaman devletin böyle bir şey yapacağını düşünemezdim. Cinayetin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen devletin tüm kurumları hala sessiz."
İki ay boyunca yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlatan Baba Öztürk, kızının cesedinin Elazığ Asri Mezarlığı'nda bir çoban tarafından bulunduğunu söyledi. Çobanın, kızının toprağın dışında kalan kolunu fark ederek, yetkililere bildirmesi sonucu cesedin bulunduğunu anlatan Öztürk, cesedin teşhisi sırasında yaşadıklarını da ağlayarak anlattı.
Cesedin, üzerindeki toprak yıkandıktan sonra kızına ait olduğunu anladıklarını ifade eden Öztürk, "Bu jandarma alay komutanı kimdir? Neden beni çağırdı- 2 ay sonra çocuğum kaçırıldı. Biliyorsunuz, o zamanlar kontrgerilla vardı JİTEM vardı, şimdi 'Ergenekon' olduğu gibi" dedi.
Olayın ardından, söz konusu jandarma alay komutanıyla görüşmek istediklerini ancak sonuç alamadıklarını belirten Öztürk, yaptıkları hiçbir resmi başvurunun da işleme konulmadığını belirtti.
'SUSTURULDUK, HİÇ KONUŞAMADIK'
"Gecemiz, gündüzümüz kalmadı" diyen Baba Öztürk, "Bunun da sonu Susurluk gibi mi olacak? Mehmet Ağar, Tansu Çiller neden buraya çağrılmıyor? Konuya ilgi duyan basın mensupları da emniyet tarafından hep engellendi. Susturulduk, hiç konuşamadık. Çarşıda, pazarda bizi gören polisler hep bize küfretti. Tansu Çiller'i çağırın, JİTEM'in hesabını sorun ondan?" diye konuştu.'BURASI MAHKEME DEĞİL'
Öztürk'ün konuşmasının ardından komisyon üyesi milletvekilleri söz aldı. Alt komisyonun başkanı AKP Amasya Milletvekili Naci Bostancı, Baba Öztürk'ün "Mehmet Ağar, Tansu Çiller neden buraya çağrılmıyor?" sorusuna, "Burası bir mahkeme değil" yanıtını verdi. AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan, komisyonunun Öztürk'ün konuşmasında adı geçenlere ilişkin suç duyurusunda bulunabileceğini söyledi. BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de Öztürk ailesinin yasal yollardan haklarını aramalarının önünün kesilmiş olmasının araştırılması gerektiğini söyledi. Kürkçü, "Bence buradan bir suç duyurusu yapma görevi çıktı bize" ifadesini kullandı.haber: etha-radikal-yeni şafak
YORUM YAZIN