Header Ads

Eren Keskin: N.Ç'nin Davası Kesinlikle Politik Bir Davadır

Bu karar konuşulurken sıklıkla şu cümle kuruluyor: Bu eski ceza kanunudur, bir daha böyle bir karar verilme imkânı yoktur. Bu eski kanunu da birileri yapmamış mıdır? Neredeyse 70 sene boyunca, binlerce çocuk, binlerce kadın için bu hükümler işletilmemiş midir? Mesele bir zihniyetken yeni TCK’yla gerçekten ne değişir sizce? 

Bu tamamen bir anlayışın ürünü olan bir karardır. Tamam, eski ceza kanunu kadına yönelik şiddet konusunda çok daha geriydi. Örneğin kadına karşı şiddeti düzenleyen bölümün başlığı ‘Genel ahlak ve aileye karşı cürümler’di. Yani kadın, ahlak ve ailenin bir unsuruydu. Namus nedeniyle bir cinayetin işlenmesi halinde bu bir indirim sebebiydi. Yani bu devlet 2005’e kadar işlenen bütün namus cinayetlerinin suç ortağıdır. 2005’teki değişiklikler kadınların, kadın örgütlerinin çabalarıyla oldu. Anlayış değişmedi ama. N.Ç.’nin davasında bu biçimde karar veren hâkimlerin bence kaçacak yerleri yok. Zorla alıkoymadan kesinlikle ceza verebilirlerdi, hiçbir engel yoktu. Bu suçu ortaya çıkaran çocuğun kendisi. Başka biri ihbar etmiş değil. Nasıl rızasının varlığından söz edilebilir. Kaldı ki Türkiye’nin imza attığı uluslararası sözleşmeler var. Ve bu sözleşmeler anayasanın üzerindedir. Sürekli uyarmamıza rağmen hiçbir mahkeme uluslararası sözleşmeleri dikkate almıyor, okumuyorlar, belki haberleri bile yok. Sekiz sene sürmesi ayrıca mantık dışı. Sanıkların hepsi biliniyor, çocuğun ifadesi alınmış. Kaldı ki N.Ç.’nin yaşını büyütmek için ellerinden geleni yaptılar. Adli Tıp muayene etmeden rapor verdi. O kadar çok şey var ki bu dosyada. 

Biz sadece yargıya yansıyanları bilebiliyoruz. N.Ç.’nin yaşadıklarının benzerini kaç çocuk yaşadı bu ülkede? 

Ben zaten bu dosyayı tek başına tartışmayı hep yanlış buldum. Devletin bu yaklaşımı bir savaş yöntemi olarak çok sayıda küçük kıza uygulandı. Yargıya yansımayan birçok olay var. O çok akıllıydı, kendisini bir şekilde korumayı, bize ulaşmayı bildi. O kendini kurtardı ama heba olup gitmiş bir dolu küçük kız var. şunu unutmayalım, bölgede savaş hâlâ da devam ediyor. 

Cumhurbaşkanı’ndan birçok bakanına herkes bu karardan duyduğu hoşnutsuzluğu dile getiriyor. Kamuoyu deseniz ayakta. Ortada öyle bir hava var ki, sanki bilinmeyen bir güç hepimizin başına böyle bir felaket açtı. Durumu bu kadar soyutlaştırmak hakikaten uzaklaştırmıyor mu bizi? 

Evet, öyle. şunu da söyleyeyim, insanlar değişmiş görünürler ama maalesef anlayışları değişmiyor. Bugün devlet bakanı olan Cemil Çiçek, yıllarca önce “Flört fahişeliktir” demiş biri. Ya da Başbakan’ın üç çocuk ısrarı... Bu, kadın bedenine müdahaledir. O kadar erkek egemen, militer, feodal değer yargıları var ki, hâkimler de bunudan payını almışlar. Onlar da bu toplumun erkekleri. 

Siz N.’nin aynı zamanda yakınısınız. Siz nasıl yaşıyorsunuz bu süreci? 

Karar dönemleri dışında biz birçok sorunu aşmış durumdayız. Çok akıllı ve güçlü bir çocuk o. Liseyi bitirdi, ıngilizce öğreniyor, üniversiteye hazırlanıyor. 

Sizin içli dışlı olduğunuz davalar ve Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu vesilesiyle N.’nin buraya gelen mağdur kadınlarla ilişkisi nasıl? Onları dinler mi, dinleyebilir mi? 

Kesinlikle çok iyi bir dinleyici. Birçok mağdurumuzla iyi arkadaştır. Onlar da yakınlık hisseder, anlatır zaten. 

Herkes karara karşı öfkeli. Fakat bazen kaş yapalım derken göz çıkabiliyor. Gerçekten N. için şu aşamada iyi olan nedir? 

Bence bu dava konuşulacaksa sistemle birlikte konuşulması gerekir. Bu kesinlikle politik bir davadır. Yoksa ameliyatlarına kadar yaşadığı her şeyin ayrıntılı yazılmasını doğru bulmuyorum. Böyle bir kazanım elde edilirse, yasa değişirse, bu ona da iyi gelecektir.

Röpörtaj: Pınar Öğünç/Radikal

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.