Header Ads

Hüseyin Toraman Zaman Aşımı Gölgesinde 20 Yıldır Kayıp

Dün kardeşinin kaçırıldığı evlerinin önündeydi Sakine Toraman, 20 yıl önce ayrıldığı kardeşinin, sağ salim görüldüğü yerde, evinin penceresine sırtını dayadı, 20 yıldır duran zamanı anlattı: "Ne acımız bitiyor, ne de normal yaşantımıza devam edebiliyoruz. 20 yıl önceki kardeşimizin burada kaçırılması ile başlayan hayatımızdaki yaşam dönümü bu şekilde gidiyor. Biz ondan önceki yaşantımıza hiç dönmedik, dönemeyeceğiz de!"

Hüseyin Toraman'ın gözaltında kaybedilmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Normal koşullarda açılan bir dosya olsaydı tam da bugün, davanın zaman aşımına uğrayacağı gün olacaktı. Ancak Toraman ailesi avukatları ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı avukatları, "insanlık suçu işlenen davalarda zaman aşımı uygulanmamalı" diyerek suç duyurusunda bulundu.

Sakine Toraman, "Bu bitmedi bitmeyecek, en azından kardeşimi burada canlı aldılar, canlı isitiyoruz. Ama biz de biliyoruz ki onları katlettiler. Ne yaptılar, akıbetini bilmek istiyoruz ve sorumlarının cezalarını çekmesini istiyoruz. Sorumluları yaşıyor..." diyor. Ve o dönem kimi itiraflarda bulunan polislere çağrı yapıyor: "Daha anlatmadığınız çok şey var, bu sırrı mezara götürmeyin!"

Kardeşinin ardından yaşananları paylaştı Sakine Toraman, ama "Anlattıklarım 20 yıllık bir süreç değil, hepsi de 4-5 ay içerisinde oldu. Sonrası da hep Cumartesi Anneleri'nin Cumartesi Meydanı'nda dövülmeleri ile oğlunu, kızını, babalarını sormaları ile geçen bir süreç" dedi. Toraman'ın özlemi sesine yansıyordu; naif, kırılgan, öfkeliydi. Kardeş özlemini kayıp yakınlarının acılarını ve mücadelelerini, ortaklaştırarak anlattı.

'TEK AĞAR'DAN HABER GELDİĞİ GÜN AĞLADIK'

Toraman, "Dönemin İçişleri Bakanı'na gidildi, hiç bir sonuç çıkmadı. Sonra çok değil, 1 hafta sonraydı, dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'a gidildi, hiç unutmuyorum, biz feryatlar içindeydik Almanya'da. Annemi, babamı geri gönderiyor, 'Çocuğunuz emniyettedir. Evinize gidin' diyor. 'Kormayın' diyor. Bize haber geldinde, o gün; o gün ağladık. Tek o gün ağladık. Ne ölüsüne ne sonrasına bir daha ağladık. Ne yazık ki bu söyledikleri sonra geri alındı. Mücadele hep sürdü. Burada Mehmet Ağar ve çetesi söz konusu. Kaçıranlar onlar. Bugün yavaş yavaş ortaya çıkıyor. O gün çetede bulunan polisler itiraf ediyorlar ama her şeyi anlatmadılar. Çok şey anlattılar. Bildikleri daha çok şey var. Onları da istiyoruz. Kardeşimi de biliyoruz onlar kaybettiler" diyor.

KAPIYA 'OĞLUNUZU GETİRECEĞİZ AMA TABUT İÇİNDE' NOTU

Sakine Toraman, daha sonra ortaya çıkan bir polisin kardeşini Gebze'de öldürüp gömdüklerine dair itirafı olduğunu hatırlattı: "İşin içine bir de Gebze polisi giriyor. Hiç de bir çelişki değil. Onlar beraber çalışıyorlardı zaten. MİT gerektiğinde sivil polisle işkence yapan mahalle karakolları ile ve aynı zamanda ordu ile de çalışabiliyorlardı. Aralarında hiç bir sorun yoktu. Gebze Karakolu'na götürülme sebebini belki şöyle açıklayabiliriz; Aynı yıl, 1991'in 1 Mayıs'ında, 1 Mayıs bildirileri dağıtılıyor ve insanlar gözaltına alınıyor. O dönemde gözaltına alınanlardan bir tanesi, bildiriyi kardeşimin verdiğini söylüyor ve polis de kardeşimin evine karakol kurup bekliyor. O dönem ki evi burası değil tabi Gebze'de' diyor.

'POLİSLER BİRBİRLERİ İLE ÇATIŞTI'

Ve o evde karakol kurup bekleme ile çığrından çıkan olayı anlatıyor: "Hani televizyonlarda izleriz ya 'Güvenlik güçlerinin teslim olun çağrısına ateşle karşılık verildi ve bu çatışmada şu kadar terörist öldürüldü şu kadar da polis şehit düştü' çok ilginçtir, içerdeki polisle dışardaki polis çatışıyorlar. Yani, içerdekiler dışarıdan birilerinin geldiğini, gelen kişinin de Hüseyin olduğunu düşünmüş olmalılar, dışarıdakilerde içerdekinin Hüseyin olduğunu düşünmüş olmalılar ki artık kim önce ateşe başladı bilinmiyor. Polisler çatışıyorlar ve bu çatışmada Gebze polislerinden birisi ölüyor. Sonradan öğrendik ölen polisin abisi de Gebze'de polis olarak görevli. Kapısına şu yazı bırakılıyor: 'Burada bir polis şehit düştü öcü alınacaktır.' Notun üzerine de kardeşimin fotoğrafı mühürleniyor. Annemlere de 'Oğlunuzu getireceğiz ama tabut içinde getireceğiz' diye not bırakılıyor. Artık Gebze polisi mi onları Mehmet Ağar'dan istedi 'kaçırın öcümüzü alalım' yoksa daha önceden mi Mehmet Ağar'ın öldürülecekler listesinde kardeşimin adı vardı, onu bilemiyorum"

'BU SIRRI MEZARA GÖTÜRMEYİN'

Kardeşi Hüseyin Toraman'ın kaybedilişinin 5. gününde dayılarının iş yerine gelen telefonla umutlandıklarını söylüyor Sakine Toraman: "Telefondaki kişi 'Hüseyin Gebze Karakolu'nda' diyor. Dayım annemle babamla birlikte günlerce kardeşimi arıyor. Burdan anlaşılıyor ki kardeşim kaçırıldıktan sonra 5. günde yaşıyordu. O telefonu açan kişi polisti, kardeşimi gördü, vicdanlı polisti. Ona diyorum ki o zaman iyi insandınız, yardım etmek istediniz, bu sırrı mezara götürmeyin beraber mezara götürmeyin, kardeşimin akıbetini biliyorsanız söyleyin bize. Biz Hüseyin'in dayımı arayacağını yüzde yüz biliyorduk çünkü dayım Hüseyin'in güvendiği, zora girdiğinde ona yardım edeceğine inandığı tek kişiydi. O kişi o yüzden dayımı aradı, çünkü evinin dinlenebileceğini düşündü. O arayan kişi Hüseyin'i gördü, verdiği bilgi de doğruydu. Sonradan bir polis yazılı olarak bildirdi, 'Gebze'da öldürüldü oraya gömüldü' diye..."

Gebze'deki ihbar üzerine de bir kazı çalışması yapılıyor, ama kısa süre sonra 'Alan çok geniş' denilerek, bu çalışmada durduruluyor.

Toraman o ilk yıldan sonraki mücadelelerini, "Ardından Cumartesi Annelerinin oturumları, annelerin dövülmesi... Oğlumuz kızımız, babamız nerede? diye sormaları, o zaman çocuklar 1 yaşındaydı babalarını soruyorlardı. Şimdi onlar yetişkinler halen arıyorlar analar hala çocuklarını arıyorlar. Kardeşim 24 yaşındaydı, şimdi 44 yaşında olacaktı" diye anlatıyor.

'BİTMEDİ BİTMEYECEK'

Bugün dosya zaman aşımından kapanma ile karşı karşıya, Toraman Ailesinin avukatları ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, "insanlığa karşı işlenmiş işkence suçlarında zaman aşımı uygulanmamalı" diyerek savcılığa başvuruda bulundu. Başvuruyu yapan Evren Özel'in ifadesi alındı. Avukatlar, Toraman dosyasını ele alan dönemin savcılarına "dosyayı yeniden ele alın ve değişen süreçte ortaya çıkan itiraflar doğrultusunda değerlendirin" çağrısı yaptılar.

Sakine Toraman, zaman aşımı için, "Bu bitmedi bitmeyecek, en azından kardeşimi burada canlı aldılar, canlı isitiyoruz. Ama biz de biliyoruz ki onları katlettiler. Ne yaptılar, akıbetini bilmek istiyoruz ve sorumlarının cezalarını çekmesini istiyoruz. Sorumluları yaşıyor... O bitmeyecek bir şey. Ne acımız bitiyor ne normal yaşantımıza devam edebiliyoruz. 20 yıl önceki kardeşimizin burada kaçırılması ile başlayan hayatımızdaki yaşam dönümü bu şekilde gidiyor. Biz ondan önceki yaşantımıza hiç dönmedik, dönemeyeceğiz de!" diyor.

haber: Fatma Kelleci/Etha

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.