Hrant Dink Cinayeti Davası Savcısı: Bir Güç Var Ama..
Hrant Dink suikastı davasında savcı Hikmet Usta, esas hakkındaki mütaalasında, "Trabzon Hücre Yapılanması"nı gördü ancak üst yapı ile olan irtibatı ve örgütün bir bütün yapısını görmedi. Savcı Usta, katledilen Hrant Dink'in adını Fırat Dink, eşi Rakel Dink'in adını Rahil Dink olarak yazdığı mütalaasında "Bu yönde henüz herşey bitmemiş, örgütün tüm bağlantılarının ve ayaklarının ortaya çıkartılmasına ilişkin soruşturma henüz sonuçlanmamıştır" dese de sanık avuktalarının "tüm delilleri toplayın" talebine karşı görüş bildirdi.
Örgütü oluşturan kişilerin çoğunun genç, belirli bir işi olmayan eğitim hayatlarını tamamlayamamış, çeşitli adi suçlara karışmış ve maddi imkanları bakımından da elverişsiz koşullarda yaşayan kişilerden oluştukları belirlenmiştir."
Savcı Hikmet Usta, Dink cinayetini, Ergenekon soruşturması ile ilişkilendirirken "Soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şahısların bazılarının misyonerlik temasını yoğun olarak kullandıkları ve azınlıklar ve misyonerlik konusunda toplumu kin ve düşmanlığı sevk edecek nitelikte faaliyet yürüttüklerine ilişkin hususlara yer verildiği görülmektedir" yorumunu yaptı.
Örgütün, "Devletin otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozacak eylemleri gerçekleştirme amacı" hedefinde olduğunu belirten Usta, "Ergenekon Terör Örgütü'nün işaret ettiği ve amaç ve netice bakımından aynı merkezden yönlendirildiği; ülkede kaos, anarşi, terör, kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve ülkemizi uluslarası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği belirtilen Rahip Andrea Santora Cinayeti, Hrant Dink cinayeti ve Zirve Yayıncılık Cinayeti gibi eylemlerin ülkede bulunan azınlık ya da eylemi gerçekleştirenlerce misyonerlik faaliyeti yaptığı iddia edilen şahıslara yönlik yapıldığı görülmektedir" dedi.
Savcı Hikmet Usta, Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi'nin demir çubuklarla dövülmesi, Trabzon Havalimanı'na asılsız bomba ihbarında bulunulması, Mc Donald's'ın bombalanması olaylarını "Trabzon Hücre Yapısı'nın hedefindeki sansasyonel eylemler" olarak değerlendirdi.
Usta ayrıca, "Ogün Samast'ın Samsun'da yakalanmasından sonra emniyette verdiği ilk ifadesinde de herşeyi kendisinin planladığını, silahı bir yerden bulduğunu ve F. Dink'i vurduğuna ilişkin savunmasının aynısının bu defa Yasin Hayal tarafından verildiği anlaşılıyor" dedi ve buradaki mantığ "tüm terör örgütlerinde olduğu gibi, önce kimsenin deşifre edilmeyeye çalışılması, deşifre edilecekse en az sayıda kişinin ve bağlantının verilmesi" olarak açıkladı. Usta, Yasin Hayal'in "her işini sokakta tanımadığını söylediği çocuklara yaptırdığını" beyan ettiğini, kimsenin isimini vermemek için çocuklar lafını uydurduğunu kaydetti, "Bu ifade baştan sona çelişkili ve kapalı anlatımlarla dolu inandırıcılıktan uzak" dedi.
Mütalaanın devamında Savcı Usta, "Kafes eylemleri kapsamında incelenen belgelerde de Agos Gazetesi ve Hrant Dink ile ilgili ardes ve kişisel bilgilerin bulunduğu bilinmektedir. Tehdit mektubu ile ilgili Zaman Gazetesi'nde çıkan bir haberin Ergenekon sanıklarından Muammer Karabulut'un dijitallerinde olduğu da görülmüştür" dedi.
Usta, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 31 Ocak 2007 tarihli Trabzon Valiliği Muhatap İl Jandarma Komutanı Ali Öz imzalı yazısında, "Hrant Dink'in öldürülmesi olayı ile ilgili herhangi istihbari bilgi ve belge intikal etmemiştir" ifadeleri için ise, Trabzon Jandarma Komutanı Şube Müdürü Yüzbaşı Hüsamettin Polat'ın ifadesine dayandırarak mütalaada bulundu. Buna göre Hüsamettin Polat'ın, "Coşkun İğci'nin istihbarat personeline getirdiği bilgiyi Metin Yıldız'ın toplantı başlar başlamaz söz alarak toplatıda Ali Öz'e aktardığını, Ali Öz'ün 'Bu konuyu burada görüşmeyelim sonra özel olarak görüşürüz' diyerek konuyu kapattığını, bu konu ile ilgili olarak 'Bu durum benim biraz da garibime gitti sonra kendi kendime dedim ki bizim yanımızda konuşmak istemediklerine göre gizli ve özel bir çalışma yapacaklar diye düşündüm' dediğini ve 'Olay gerçekleştikten sonra yapılan toplantıda Ali Öz'ün haber elemanı Coşkun İğci ile görüşülerek sağda solda konuşmamasını, konuştuğu takdirde kendisi için iyi olmayacağını söylemeleri için İstihbarat Şube Müdürü'ne ve elemanlarına emir verdiğini' belirtti.
Hrat Dink'in İstanbul'un göbeğinde, güpe gündüz, katledilmesinin ardından bir çok konu tartışıldı, eleştirilere neden oldu ancak hala Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal 3'lüsü ve diğer 15 sanığın dışına çıkarılamadı. Davada 4 yılın sonunda sunulan mütaalanın içerisinde kimi bağlantılara değinilse de, sonucunda yine Tuncel ve Hayal ile yargılanan kişilerin dışında kalan "Örgüt yönetimi" ile ilgili hiçbir delil beklenmediği gibi yeni cezai yaptırımlar da istenmiyor.
analiz: etha
CİNAYETİ TEK BAŞLARINA PLANLAMALARINI MÜMKÜN GÖRMEDİ AMA ÜST YAPIYI AÇIĞA ÇIKARACAK DELİLLERİ DE İSTEMEDİ
Savcı Usta, biri üniversite öğrencisi (Erhan Tuncel), diğeri simitçi (Yasin Hayal) ve çevresindeki 17 kişilik Ergenekon'un Trabzon Hücre Yapılanması ile ilgili "Maddi çıkar elde etmeyi hedeflemememişlerdir. Aksine ideolojik amaçlı hareket etmişlerdir" dedi. 86 sayfadan oluşan mütalaasında, Ergenekon Terör Örgütü, Balyoz, Kafes Eylem Planı, Zirve Yayınevi Cinayeti Soruşturması ile Dink cinayetini örtüştürdü: "Trabzon hücre yapısının faaliyetleri ile Ergenekon Terör Örgütünün genel eylem prensipleri arasında fark olmadığı anlaşılmaktadır. Aksi taktirde birisi üniversite öğrencisi olan bir diğeri ilkokul önlerinde simit satan ve kendilerine örgüt yöneticisi sıfatını verdiğimiz iki sanığın ülkemizin en vahim siyasi cinayetlerinden birini, bombalama eylemini ve diğer eylemleri planlayarak uygun koşulları oluşturarak tek başlarına gerçekleştirmelerini kabul etmek mantıken doğru değildir.Örgütü oluşturan kişilerin çoğunun genç, belirli bir işi olmayan eğitim hayatlarını tamamlayamamış, çeşitli adi suçlara karışmış ve maddi imkanları bakımından da elverişsiz koşullarda yaşayan kişilerden oluştukları belirlenmiştir."
Savcı Hikmet Usta, Dink cinayetini, Ergenekon soruşturması ile ilişkilendirirken "Soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şahısların bazılarının misyonerlik temasını yoğun olarak kullandıkları ve azınlıklar ve misyonerlik konusunda toplumu kin ve düşmanlığı sevk edecek nitelikte faaliyet yürüttüklerine ilişkin hususlara yer verildiği görülmektedir" yorumunu yaptı.
KOMUTANLIKLARDAKİ SEMİNERLER DE MÜTALAADA VAR
Usta, esas hakkındaki görüşüne, "Savcılığımızı ihbar yoluyla gelen mektup ve ekindeki fotoğraflarda örgütün üyelerinin Türk Ortodoks Kilisesi'nde ayinlere katıldıkları, ilk kuruculuğunu Zafer kod adlı Muzaffer Tekin, Milli Irgat Kod Adlı soruşturma aşamasında ölen Kuddusi Okkır ve Taner Ünal'ın yaptıkları Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) broşürlerini de o ayinlerde dağıttıkları, örgütün bu sebeple milliyetçi ve diğer dinlere müsamaha göstermeyecek kadar şovenist bir yapıda olduğu, Türk Ortodoks Patrikanesi dışındaki tüm yabancı din misyonlarına karşı aşırı düşmanlıklarının bulunduğu, bu konuda Sevgi Erenerol hem Hava Kuvvetleri Komutanlığında hem de SAREM isimli askeri starateji kurumunda ve kendi beyanına göre bir çok üniversitede seminerler verdiği ve bu seminerlerde misyanerlik faaliyetlerinin ajanlık ve provakatörlük olduğunu ve bundan duyduğu rahatsızlıkları anlattığı tespit edilmiştir" yorumunu da ekledi.Örgütün, "Devletin otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozacak eylemleri gerçekleştirme amacı" hedefinde olduğunu belirten Usta, "Ergenekon Terör Örgütü'nün işaret ettiği ve amaç ve netice bakımından aynı merkezden yönlendirildiği; ülkede kaos, anarşi, terör, kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve ülkemizi uluslarası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği belirtilen Rahip Andrea Santora Cinayeti, Hrant Dink cinayeti ve Zirve Yayıncılık Cinayeti gibi eylemlerin ülkede bulunan azınlık ya da eylemi gerçekleştirenlerce misyonerlik faaliyeti yaptığı iddia edilen şahıslara yönlik yapıldığı görülmektedir" dedi.
Savcı Hikmet Usta, Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi'nin demir çubuklarla dövülmesi, Trabzon Havalimanı'na asılsız bomba ihbarında bulunulması, Mc Donald's'ın bombalanması olaylarını "Trabzon Hücre Yapısı'nın hedefindeki sansasyonel eylemler" olarak değerlendirdi.
Usta ayrıca, "Ogün Samast'ın Samsun'da yakalanmasından sonra emniyette verdiği ilk ifadesinde de herşeyi kendisinin planladığını, silahı bir yerden bulduğunu ve F. Dink'i vurduğuna ilişkin savunmasının aynısının bu defa Yasin Hayal tarafından verildiği anlaşılıyor" dedi ve buradaki mantığ "tüm terör örgütlerinde olduğu gibi, önce kimsenin deşifre edilmeyeye çalışılması, deşifre edilecekse en az sayıda kişinin ve bağlantının verilmesi" olarak açıkladı. Usta, Yasin Hayal'in "her işini sokakta tanımadığını söylediği çocuklara yaptırdığını" beyan ettiğini, kimsenin isimini vermemek için çocuklar lafını uydurduğunu kaydetti, "Bu ifade baştan sona çelişkili ve kapalı anlatımlarla dolu inandırıcılıktan uzak" dedi.
İSTİHBARAT ELAMANI DA SUÇLU OLABİLİR
Savcı Usta, Erhan Tuncel'in istihbarat elemanı olduğu yönündeki savunmalara ilişkin ise "Gerçekten de bir kişinin Yardımcı İstihbarat Elemanı olmasının suçsuzluk ve masumiyet karinesi ve gerekçesi olarak ileri sürülmesi anlamsızdır. Her mevkide kişi görevini kötüye kullanabilir. Suç işleyebilir. Bu suç bağlı bulunduğu kurumun karalanması için kullanılamaz. Erhan Tuncel'in Yardımcı İstihbarat Elemanı olmasının onun suçluluk durumuna hiçbir etkisi yoktur" yorumunda bulundu.'ZİRVE VE DİNK KATLİAMLARI BENZİYOR'
Dink cinayetinin Zirve Katliamı ile ilişkisini ise Deniz Uygar isimli şahsın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifade ile açıklıyor. Savcı Usta'ya göre, Dink katliamı da Zirve katliamı gibi uzun uzun konuşuldu, Dink'le ilgili istihbari çalışmalar yapıldı. Usta, "Zirve Yayınevi Katliamı öncesinde, başkanlığını Kurmay ALbay Mehmet Ülger'in yaptığı bir misyonerlik çalıştayının kurulduğunu, katliam öncesi 3 kez bu çalıştayın toplandığını, Zirve Yayınevi ve sonradan katledilen 3 şahsın isimlerinin sürekli gündeme geldiğini ve bu şahıslarla ilgili hazırlanan bilgilerin ayrıntılı olarak değerlendirildiğine" dikkat çekti.BOP ÇERÇEVESİNDE FAALİYETLER
Savcı, Deniz Uygar'un ifadesinde ayrıntılanan, "Cinayet sonrası misyoner cineyetlerine meşru bir zemin oluşturma ve cinayetin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çerçevesinde Misyonerler-PKK ilişkisi, Misyonerler-Gülen Grubu ilişkisi ve Hükümetin Misyonerleri desteklediğini ortaya koyacak şekilde hazırlayacakları raporlara dayanarak oluşturma amacıyla bilinçli olarak kendileri tarafından kayıt yapıldığı"nı belirtti.'KUVAİ MİLLİYE İLE OLMAYINCA KAFES PLANI GÜNDEME GELMİŞ'
Hikmet Usta'nın bu konudaki yorumu ise şöyle: "2006 yılında Trabzon'da meydana gelen papazın darp edilmesi ve Ergenekon iddianamelerinde geçen hususlar bir arada düşünüldüğünde; Ergenekon soruşturmaları henüz başlamamışken Kuvai Milliye Dernekleri tarafında Ergenekon iddianamelerinde bilirtilen örgütün amaçlarına uygun eylemler gerçekleştirilmesi, bu dernekler vasıtasıyla istenen kokutma faaliyetlerinin gerçekleştirilemeyeceği anlaşılınca da Kafes Operasyonu Eylem Planı'nın gündeme getirilmiş olabileceği değerlendirilmiştir."Mütalaanın devamında Savcı Usta, "Kafes eylemleri kapsamında incelenen belgelerde de Agos Gazetesi ve Hrant Dink ile ilgili ardes ve kişisel bilgilerin bulunduğu bilinmektedir. Tehdit mektubu ile ilgili Zaman Gazetesi'nde çıkan bir haberin Ergenekon sanıklarından Muammer Karabulut'un dijitallerinde olduğu da görülmüştür" dedi.
CİNAYETİN TEMELLERİ BALYOZ DARBE PLANINDA
Hikmet Usta, Dink cinayetinin temellerinin, Balyoz Darbe Planı'nda da olduğuna kanaat getirdi. Usta, "Balyoz Güvenlik Harekat Planı'nda; 'Harekat Ortamının Şekillendirilmesi Safhası' başlığı altında; 'İstanbul ve civarı başta olmak üzere hassasiyet arz eden şehirlerde iltisaklı kişilerin sevk ve idare ettiği halka yönelik eylemler yapılacağı' bu çerçevede 'Eylem Planları' isimli klasörde, Sakal Eylem Planı ve Çarşaf Eylem Planı isimli dosyaların olduğu ve bu dosyalar içerisinde söz konusu eylem planları ve eylemlerin kimler tarafından nasıl gerçekleştirileceğini ayrıntılı olarak belirtildiği"ne dikkat çekti.ORAK VE SAKAL DARBE PLANLARINDA ADLARI GEÇİYOR
Savcı Usta, Orak Kod adlı operasyon hedefi olarak; Etyen Mahcupyan, Hrant Dink, Sevan Nişanyan'ın hedef olarak tanımlandığını ve bu kişiler için "Darbe Kaşıtı Ermeni Basını" ifadesinin kullanıldığını, Bartholomeos, Marovic, Mutafyan gibi cemaat önderlerinin isimlerinin ise Sakal Kod adlı darbe planında yer aldığını hatırlattı.KÜÇÜK, KERİNÇSİZ VE ALİ ÖZ BAĞLANTISI
Savcı Hikmet Usta, Dink'in katledilmeden önce, Kemal Kerinçsiz ve Veli Küçük'ün ırkçı eylemleri ile aralarında geçen telefon görüşmelerine de mütalaada yer verdi. Usta ayrıca, "Açık kaynaklarda yapılan çalışmalarda Dink cinayeti döneminde Trabzon İl Jandarma Komutanı olan Ali Öz ile Ergenekon soruşturması sanıklarından Veli Küçük'ün ziyaret defteri imzalarken yan yana çekilmiş fotoğrafları ve yine Ergenekon soruşturması sanıklarından Şener Eruygur'un Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı olarak Giresun'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yapılacak mitinge katılmak üzere gittiğine dair haber ve Ali Öz'ün sivil kıyafetli olarak Trabzon havaalanında Şener Eruygur'u karşılama ile ilgili fotoğrafın bulunduğu görülmüştür" dedi.Usta, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 31 Ocak 2007 tarihli Trabzon Valiliği Muhatap İl Jandarma Komutanı Ali Öz imzalı yazısında, "Hrant Dink'in öldürülmesi olayı ile ilgili herhangi istihbari bilgi ve belge intikal etmemiştir" ifadeleri için ise, Trabzon Jandarma Komutanı Şube Müdürü Yüzbaşı Hüsamettin Polat'ın ifadesine dayandırarak mütalaada bulundu. Buna göre Hüsamettin Polat'ın, "Coşkun İğci'nin istihbarat personeline getirdiği bilgiyi Metin Yıldız'ın toplantı başlar başlamaz söz alarak toplatıda Ali Öz'e aktardığını, Ali Öz'ün 'Bu konuyu burada görüşmeyelim sonra özel olarak görüşürüz' diyerek konuyu kapattığını, bu konu ile ilgili olarak 'Bu durum benim biraz da garibime gitti sonra kendi kendime dedim ki bizim yanımızda konuşmak istemediklerine göre gizli ve özel bir çalışma yapacaklar diye düşündüm' dediğini ve 'Olay gerçekleştikten sonra yapılan toplantıda Ali Öz'ün haber elemanı Coşkun İğci ile görüşülerek sağda solda konuşmamasını, konuştuğu takdirde kendisi için iyi olmayacağını söylemeleri için İstihbarat Şube Müdürü'ne ve elemanlarına emir verdiğini' belirtti.
Hrat Dink'in İstanbul'un göbeğinde, güpe gündüz, katledilmesinin ardından bir çok konu tartışıldı, eleştirilere neden oldu ancak hala Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal 3'lüsü ve diğer 15 sanığın dışına çıkarılamadı. Davada 4 yılın sonunda sunulan mütaalanın içerisinde kimi bağlantılara değinilse de, sonucunda yine Tuncel ve Hayal ile yargılanan kişilerin dışında kalan "Örgüt yönetimi" ile ilgili hiçbir delil beklenmediği gibi yeni cezai yaptırımlar da istenmiyor.
analiz: etha
YORUM YAZIN