Foti Benlisoy: Libya Emperyal Kontrol Altına Giriyor
Arap Baharı Tunus, Mısır ve Yemen'den sonra Libya diktatörünü de devirdi. Libya'daki gelişmeleri değerlendiren yazar Foti Benlisoy, Libya'daki muhalefetin ülkenin kaderine el koyabilecek güçte olmadığına dikkat çekiyor. Benlisoy, NATO müdahalesiyle Geçici Ulusal Konsey'de yer alan, mevcut eski rejimle bağlantılı ve Batı yanlısı grupların etkisinin ve ağırlığının arttığını kaydetti.
Libya'da oluşturulan Geçici Ulusal Konsey'in varlığının önemli, ancak 40 yıldan fazladır yasal alanda tasfiye edilen muhalefetin parçalı ve güçsüz olduğuna vurgu yapan Benlisoy, Libya'daki muhalefete ilişkin değerlendirmelerine şunları ekledi:
"Dolayısıyla henüz böyle kesinleşmiş ve ülkenin kaderine el koyabilecek siyasal bir güçle karşı karşıya değiliz. Muhalefet dediğimiz şey de, çok parçalı ve kendi içerisinde ciddi çelişkiler barındırıyor. Daha birkaç hafta önce muhalif kuvvetlerin önemli komutanlarından Yunus bir iç çatışmada öldürülmüştü. Dolayısıyla, aşiret yapıları var, birbirleriyle rekabet var, değişik şekilde şekillenmeye başlayan politik öbekler var. Ciddi bir rekabetin şekillenip şekillenmeyeceği belli değil. Bunlar arasında bir sürü ganimet savaşının olup olmayacağı müzmin bir mesele. Libya'nın gelecekteki dönemde ne yönde şekilleneceği meçhul. Şimdilik tabi ki NATO müdahalesiyle Geçici Ulusal Konsey'de mevcut eski rejimle bağlantılı, bir sürü Batı yanlısı grup var. Onların etkisinin ve ağırlığının arttığını söyleyebiliriz. Libya'da gelişmeler bundan sonra, emperyalist merkezin bir nevi kontrolü altında veya kontrol denemeleriyle şekillenecek. Batılı merkezler Libya'nın gelecekteki yeniden yapılanması sürecine doğrudan aktif müdahalede bulunacak. Bu faktörü de göz önünde bulundurmak gerekiyor."
Öngörüde bulunmanın zor olduğunu belirten Benlisoy, muhalefetin iç çatışma yaşayıp yaşamayacağının önemli bir faktör olacağını da kaydetti. Yazar Foti Benlisoy, belirleyici etkenlerden birinin de Batı müdahalesinin ne yönde şekilleneceği olduğunu söyledi: "Batı müdahalesinin ne yönde şekilleneceği, yani bu yeniden yapılanma, çöken rejimin kalıntılarından bir tür yeni siyasal kurumsallaşma yaratma sürecinde Batılı güçlerin müdahalesinin ne yönde olacağı, ne kadar etkili olacağını biraz tayin edecek."
Türkiye tabi ki müdahaleye katılmak durumunda kaldı. Durumunda kaldı derken zorlandı anlamında söylemek istemiyorum. Batının bir parçası olarak onunla yürümenin, onunla ortaklaşmanın kendi çıkarına olduğunu gördü ve doğrudan NATO müdahalesinin bir parçasıydı Türkiye. Türkiye ister istemez Libya'nın yeniden şekillendiği bu dönemde aktif bir rol oynamaya çalıştı. Zaten Davutoğlu'nun Libya'ya hızla gitmesi bunun bir örneğiydi. Fakat Türkiye'nin müdahalesinin esas itibariyle batı çıkarlarıyla işte ABD, Britanya, Fransa'nın, Libya'nın yeniden şekillenmesi yeniden yapılanmasına dönük tercihleriyle çarpışan bir pozisyonda olacağını zannetmiyorum. Bilakis Türkiye bölgede o çıkarların önemli bir gücü şeklinde hareket edeceğini tahmin ediyorum."
'EMPERYALİSTLER LİBYA'YI KONTROL ALTINA ALABİLİR'
Benlisoy şunları söyledi: "Libya, bundan sonra emperyalist merkezin bir nevi kontrolü altında veya kontrol denemeleriyle şekillenecek. Batılı merkezler Libya'nın gelecekteki yeniden yapılanması sürecine doğrudan aktif müdahalede bulunacak. Bu faktörü de göz önünde bulundurmak gerekiyor."Libya'da oluşturulan Geçici Ulusal Konsey'in varlığının önemli, ancak 40 yıldan fazladır yasal alanda tasfiye edilen muhalefetin parçalı ve güçsüz olduğuna vurgu yapan Benlisoy, Libya'daki muhalefete ilişkin değerlendirmelerine şunları ekledi:
"Dolayısıyla henüz böyle kesinleşmiş ve ülkenin kaderine el koyabilecek siyasal bir güçle karşı karşıya değiliz. Muhalefet dediğimiz şey de, çok parçalı ve kendi içerisinde ciddi çelişkiler barındırıyor. Daha birkaç hafta önce muhalif kuvvetlerin önemli komutanlarından Yunus bir iç çatışmada öldürülmüştü. Dolayısıyla, aşiret yapıları var, birbirleriyle rekabet var, değişik şekilde şekillenmeye başlayan politik öbekler var. Ciddi bir rekabetin şekillenip şekillenmeyeceği belli değil. Bunlar arasında bir sürü ganimet savaşının olup olmayacağı müzmin bir mesele. Libya'nın gelecekteki dönemde ne yönde şekilleneceği meçhul. Şimdilik tabi ki NATO müdahalesiyle Geçici Ulusal Konsey'de mevcut eski rejimle bağlantılı, bir sürü Batı yanlısı grup var. Onların etkisinin ve ağırlığının arttığını söyleyebiliriz. Libya'da gelişmeler bundan sonra, emperyalist merkezin bir nevi kontrolü altında veya kontrol denemeleriyle şekillenecek. Batılı merkezler Libya'nın gelecekteki yeniden yapılanması sürecine doğrudan aktif müdahalede bulunacak. Bu faktörü de göz önünde bulundurmak gerekiyor."
Öngörüde bulunmanın zor olduğunu belirten Benlisoy, muhalefetin iç çatışma yaşayıp yaşamayacağının önemli bir faktör olacağını da kaydetti. Yazar Foti Benlisoy, belirleyici etkenlerden birinin de Batı müdahalesinin ne yönde şekilleneceği olduğunu söyledi: "Batı müdahalesinin ne yönde şekilleneceği, yani bu yeniden yapılanma, çöken rejimin kalıntılarından bir tür yeni siyasal kurumsallaşma yaratma sürecinde Batılı güçlerin müdahalesinin ne yönde olacağı, ne kadar etkili olacağını biraz tayin edecek."
'NATO'NUN MÜDAHALESİ IRAK TİPİ Mİ OLUR?'
İç savaş sürecinde NATO'nun Libya'da etkin olduğuna dikkat çeken Benlisoy, "Bundan sonraki süreçte NATO'nun müdahil olmayacağını düşünmek biraz saflık olur. Bu müdahale Irak tipi bir örnek yaratır mı? Irak'ta biliyorsunuz esas mesele ABD işgalinden hemen sonra rejimi bir tür BAAS'sızlaştırma diye bir politika uygulanmıştır. Irak ordusu ve hükümet kademeleri kamu kurumları BAAS partisinin etkisinden arındırılmaya çalışılmıştır. Bu, ABD için bir felaket ile sonuçlandı. Libya'da durum biraz daha farklı çünkü eski rejim içerisinde önemli rol oynamış figürler muhalefete geçti. Onların etkisinin artacağını göreceğiz, özellikle en azından ilk dönemde. Fakat NATO'nun ya da emperyalist merkezlerin Libya'daki gelişmelerin tabi ki yeni yapılanma, yeni rejimin yeni gelişimin Batı yanlısı bir çizgiye oturması şeklinde olacaktır. Spesifik olarak birkaç mesele var, petrol meselesi var. Kör bir hayale kapılmayalım; Kaddafi döneminde de Libya petrol endüstrisi uluslararası petrol piyasasına entegreydi. Uluslararası büyük şirketlerle büyük sözleşmeleri vardı. Fakat bu kartların yeniden dağıtılacağını göreceğiz. Bir dizi ülkenin; belki İngiltere'nin, belki Fransa'nın bu konuda müdahaleye daha etkin katılım sağlayarak avantajlı pozisyonlar sağlayacağını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.NATO LİBYA'YI ÜSSE ÇEVİREBİLİR
Libya'daki önemli faktörlerden birinin de petrol olduğunu belirten Benlisoy, "Petrol meselesi, NATO'nun tarifiyle Batı emperyalist müdahalesinin önemli unsuru olarak Libya'nın yeniden şekillenmesiyle merkezi bir faktör oynayacak. Bir başka faktör daha tartışılıyor Libya'da. NATO üssü söz konusu olabilir mi? Libya'da bir NATO üssünün söz konusu olması bir kere zaten bu Aralık ayından itibaren gelişen Arap devrimci sürecinin tam kalbine, Tunus ile Libya arasına bir NATO üssü dikmek, takdir edersiniz ki şuan gelişen olayları etkilemek açısından emperyalist merkezlere önemli avantajlar sağlayacak. Şimdilik muhalefetten gelen bir iki açıklama, Kaddafi dönemi öncesinde olduğu gibi böyle bir üssün kurulmayacağı yönünde. Ama bunun nasıl olacağını göreceğiz. Bir üçüncüsü de Libya'nın genel olarak genel siyasi eğiliminin batı yönünde şekillenmesi" diyerek, Libya'da yaşanacak emperyalist işgal tehlikesine dikkat çekti. Benlisoy, Batı ve NATO desteği altına girmiş Libya muhalefetinden emperyalist merkezlerle doğrudan çatışmaya girecek, onu rahatsız edecek siyasi akım ve uygulamaların çıkmasının da zor oluğunu belirtti.TÜRKİYE BATI ADINA BATI İLE BİRLİKTE ROL ÜSTLENİYOR
Benlisoy, Türkiye'nin rolüne ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'nin rolünü tartışmadan önce hatırlamak gerekiyor. Türkiye bir bölgesel güç olarak öne çıkmaya çalışıyor, bu emperyalist siyasetler içerisinde merkezi bir rol oynamaya çalışıyor. Bu rolün nasıl bir riyakarlıklara yol açtığının klasik örneği işte Tayip Erdoğan. Kaddafi'nin elinden insan hakları ödülünü aldıktan kısa bir süre sonra birden bire Kaddafi rejimimin değişmesi gerektiğini, işlediği insanlık suçu dolayısıyla değişmesini savunur bir hale geldi. Böyle gidip gelmeler, böyle sapmalar böyle emperyal yönelimli siyasetlerin klasik örneğidir.Türkiye tabi ki müdahaleye katılmak durumunda kaldı. Durumunda kaldı derken zorlandı anlamında söylemek istemiyorum. Batının bir parçası olarak onunla yürümenin, onunla ortaklaşmanın kendi çıkarına olduğunu gördü ve doğrudan NATO müdahalesinin bir parçasıydı Türkiye. Türkiye ister istemez Libya'nın yeniden şekillendiği bu dönemde aktif bir rol oynamaya çalıştı. Zaten Davutoğlu'nun Libya'ya hızla gitmesi bunun bir örneğiydi. Fakat Türkiye'nin müdahalesinin esas itibariyle batı çıkarlarıyla işte ABD, Britanya, Fransa'nın, Libya'nın yeniden şekillenmesi yeniden yapılanmasına dönük tercihleriyle çarpışan bir pozisyonda olacağını zannetmiyorum. Bilakis Türkiye bölgede o çıkarların önemli bir gücü şeklinde hareket edeceğini tahmin ediyorum."

YORUM YAZIN