Header Ads

Arap Uyanışı ve Batılı Medya

- RAMZİ BARUD -
Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, Yemen'in halk ayaklanmasının önünü çaresizce almaya çalıştığında, aşiretçiliğe, geleneklere ve adetlere başvurdu. Çabaları açık bir şekilde başarısızlığa uğradı ve devrim kesilmeden devam etti. Salih, kadınları Sana'daki eylemde erkeklere katıldıkları için kınadığında -kültürel duyarlılıkla ve dinin amaçlı yorumuyla oynayarak- karşılığı daha şiddetli oldu. Binlerce kadın, sokakları doldurdu, Salih rejimini kınadı ve rejimin devrilmesi çağrısı yaptı.

Kararlılık ve örgütlülük derecesi açısından ani halk tepkisi, dikkate değerdi. Ayrıca enteresandı çünkü peçe taktıkları halde eylemci kadınların çoğu da aynı şeyi yaptı. Tamamen örtünmüş Yemen kadınları, Şubat ayında başlayan devrime, -destek olmadığında da- ilham vermeye devam etti. Onların aktif katılımları ve isyanı bastırmaya karşı vahşi saldırılara karşı dirençleri olmadan, Yemen'in (devrimin ç.n.) bu kadar uzun devam edebileceği merak konusu.

Yemenli kadınların devrimdeki rolü, basitçe yüzeysel ve istatistiksel kriterlere dayalı herhangi Arap kadınları fikrine anlamlı bir biçimde karşı çıkmalı. 2010'da Freedom House'un Ortadoğu'daki kadınlar üzerine raporu, zaten önceki 5 yıllık dönemde Yemen'in kadın hakları üstünde önemli bir gelişime yapmadığını belirtmişti. Yemen'de kadınların konumunu -eğitim, sağlık ya da herhangi bir alan- araştıran çoğu uluslararası rapor, iç açıcı olmadı. Ancak devrimci Yemen'de önemsenmeyen kadınlar; demokrasi, eşitlik ve özgürlük taleplerini düzgün bir biçimde ifade ettiklerinde erkek emsallerine eşitten daha fazlası oldular.

Yemenli kadınlar, geleneksel toplumdaki 'radikal' kadınların olması gereken basma kalıp alakalarını kolayca kırmadılar. Ayrıca kadınlar, her çeşit akademik bölüme girebilmek için de mücadele ettiler. Harekete geçen kadınlar için ne ünlü feminist ya da sivil toplum kuruluşu sorumlu. Ayrıca Yemenli kadınlar, erkek-egemen toplumda özellikle eşitlik talep etmiyorlar. Gerçekten özgür ve demokratik toplumun eşit muamele, haklar ve beklentilerine karşılık taahhüdünü doğal olarak yerine getireceğini anlamış gibi görünüyorlar.

Batılı medya ve düşünce kuruluşları, uzun süre Arap -ve diğerlerini- toplumlarını yanlış ve taraflı anlamayı sürdürdü. Güncel durum ve göstergelerin sürdürdüğü anlayış arasında çelişki var. Tüm Arap toplumları, yeniden yorumlandı ve süzülmüş, sınıflandırılmış ve hassas kriterler ile açık sonuçlara dengelenmiş basit olaylara indirgendi. Daha sonra kamuoyu görüşü ve politikaların tamamı, bu sonuç üstüne kuruldu ya da formüle edildi.

Batıda Ortadoğu'ya karşı bol bulunan objektif özellikli anlayıştan ziyade; sorun sadece akademik çalışmalarda değildir. Siyasi eğilimlerine kayıtsız Washington merkezli çoğu düşünce kuruluşları, sadece kesin cevaplar ve tavsiyeler üretme uğruna uzak toplumları araştırma niyetinde. Buna rağmen, iç dinamikleri ve karmaşıklıkları bölgedeki diğerlerinden farklılık gösteren, Yemen'inki gibi, tüm üyelerini kapsayan toplum tasviri, devam eden politikaları ve kısa süreli stratejileri dizayn etme hevesi için en işe yaramaz olur.

Arap devrimleri, Arap halkları arasındaki vahşi teorileri ve laiklik ile İslamcılık arasındaki, varsayılan kavgalarına karşı meydan okuyarak antik inançları ve yanlış anlamaları alaşağı etmeye devam ediyor. Bütün bunlara rağmen, batı medyasında Arapların çıkarcı somutlaştırılması devam ediyor.

Ekonomist Dergisi'ndeki (17 Şubat) herşeyi kapsayan "Arap Dünyası: Uyanış" başlıklı makale, Arap dünyası genelinde devam etmekte olan kargaşayı tarif etmeyi denedi. 'Aşırılar', 'İslamcılar', 'diktatör' ve buna benzer kelimeler gibi aralara serpiştirilen anlamsız analizler, eşit derecede ahmakça bir sonuca varılmasını sağladı. Örneğin makale, batının Ortadoğu'daki diktatör rejimlere yardım etme kararının umutsuzluk ve fedakarlığın karışımı PalestineChronicle.com'un editörü olan Remzi Barud tarafından motive edildiğini ortaya atıyor: "Batı da, diktatörlerin sadece 'aşırılardan' çekineceğini varsayarak bu (Arap) çaresizliğe teslim oldu."

'Aşırılar', 'kökten dinciler' ve 'teröristler' gibi kelimelerin batı toplumları için kendi özel klikleri varken, bunlar aynı zamanda -eğer varsa- Araplar için tamamen farklı anlama gelebilir. Devam eden devrimlerin Arap medyasından kaydını dinleyerek, yukarıdaki kavramların hiçbiriyle karşılaşmayabilirsiniz. Bazen bunlar, devam eden rejimin tamamında olanları anlamak açısından tamamen alakasız olabilir.

Libyalı asiler, buraya not edilmesi gereken bir başka örnek. Libya'da devrim ve savaş, açıkça Libya rejimine destek içinde olmalarına rağmen Arap entellektüelleri arasındaki şiddetin kullanımı ve yabancı işgaline ilişkin hararetli tartışmayı alevlendirdi. Buna rağmen New York Times (NYT) için hikayenin kapsamı programa dahil ve Libya'daki mevcut gerçekten uzaklaştırılmış. NYT'nin "Sürgün İslamcılar, Evdeki İsyan Yayılmasını Seyrediyor" (18 Temmuz) makalesi, İslamcılar ile Libyalı isyancılar arasındaki ilişkiye ilişkin ıvır zıvır soruyu cevaplamayı deniyor. Bu sorun sadece batılı devletleri ilgilendiriyor. İncelenen grup -Libya İslami Mücadele Grubu- çok önce dağıtılmış olmasına rağmen, El Kaide'yle açık olan eski bağı, batıda çoğunu kaygılandırmaya devam ediyor. Libyalılar için "erkekler yabancı, tehlikeli güç değil yurtsever olarak görünürken"; makale, batıda çoğunun "bunların etkisini ve El Kaide'yle devam ettirdikleri bağlantılarını incelemeyi denediğini" ifade ediyor.

Arap devrimleri, yaşamın tüm yönleri üstünde büyük etkiye sahip daha geniş sorunları araştırmaya kalkışıyor. Araplar, batılı devletler ve diğer yabancı devletler tarafından desteklenen yerel diktatörlerin neden olduğu acılarla yüzleşiyorlar. Buna rağmen batılı medya ve entellektüeller çarpık, karmaşık sorulara sadece kolay cevap aramaya devam ediyor. Böyle yaparak aynı yüzeysel, basma kalıp ve tahmin edilebilir söylevleri takip ediyorlar. Arap toplumları demokrasi, özgürlük ve sosyal adaleti tartışırken; batılı yazarlar, El Kaide, İslamcılar, ılımlılar ve aşırıların hayali yolunu takip etmeye devam ediyorlar. Tüm bunların hepsinde, yine de diğer beyhude avı, somut olmayan cevaplar verecek avı ve yanlış politikaları arayışı içine giriyorlar.

*PalestineChronicle.com'un editörü olan Remzi Barud'un "İkinci Filistin İntifada'sı: Halkın Mücadele Tarihi" adlı son kitabı dünya genelinde birçok dile çevrildi. Remzi Barud'un yazısını http://www.counterpunch.org/baroud07292011.html sitesindeki orijinal İngilizce metninden çevirdik. (ETHA)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.