Bu Ezgiye Ağlamak İçin...
Ermeniler, Getronagan Lisesi'nden Yetişenler Derneği'nde Müzikli Buluşma etkinliğinde bir araya geldi.
Etkinlikte sanatçı Hasmik Harutyunyan ve Anahit Artusyan sahne aldı. Önce kanunuyla Anahit Artusyan başladı ezgiye. Artusyan ince, zarif parmakları, hünerli elleriyle aşkla, sevgiyle dokundu tellere. O tellere dokundukça bir nakış işler gibi yüreğimize dokundu.
Sonra çıplak bir kadın sesi, önce kulaklara, yüreklere dokunmaya başladı. Ermenice bilmiyorum, tek kelime bile, ama sanki neler anlattığını biliyorum. Acılardan, ayrılıklardan ve tabi ki aşktan söz ediyor. Tüm acılara, sürgünlere rağmen sanki türkülerde bile umut var. Hasmik Harutyunyan'ın çıplak sesi ile seslendirdiği birkaç ezgiden sonra kanun ile buluşuyor sesi, ezgileri...
Giderek ezgilerdeki ritim artıyor, ritim arttıkça dinleyiciler de eşlik ediyorlar tebessümle... Harutyunyan da kemerine taktığı renkli bendilini sallayarak ritimi arttırıyor.
Sonra yine hüzün... Birçok kez dinlediğim acı yüklü ezgilerle karşılaşıyorum... Başlayınca o tınılar sanki salondaki herkes yollara düşüyor, yalınayak anadolu yollarına... Sürgüne gider gibi... Aslında gitmek istemiyor o tarihlere, ama belki düşerse o günlerin yoluna geri getirecek o günler ve unutturacak sürgünleri, ölümleri...
Harutyunyan'ın gözlerinde bir buğu var... Ezgilerini dillendirdikçe o buğu tüm salona yayılıyor... Şarkılarda umut olduğunu en çok da Harutyunyan'ın gözlerinin buğusuna rağmen her yüzündeki tebessümden anlıyorum. Harutyunyan şarkı söyledikçe güzelleşiyor. Hayatımda ilk kez bir kadının şarkı söylerken bu kadar değiştiğini, ezgilerdeki aşkın, sevginin yüzüne yansıdığını görüyorum.
Dinledikçe ezgiler ne kadar da birbirine benziyor diyorum bir kez daha... Hiç yabancı değilim sanki duyduğum notalara, sözlere... Tıpki salondaki diğer insanlar gibi beni de kendimden alıyor ezgiler ve ilk salona girdiğimde hissettiğim yabancılık tamamen ortadan kalkıyor ve bende bildiğim kadarıyla şarkılara eşlik ediyorum.
Konser sona eriyor, ama dinleyenler büyük bir özlemle sarıldıkları Harutyunyan ve Artusyan'ı bırakmıyorlar ve devam ediyor konser...
Gece sona eriyor, büyülenmiş gibi kalkıyorum yerimden, ama bir şey eksik diye mırıldanıyorum. Bu güzel gecede bir şey eksik! Çok sürmeden buluyorum o eksikliği. Bu güzel ezgileri koca bir festival alanında Anadolu'nun tüm halklarıyla beraber dilmek istediğimi fark ediyorum. Ezgilerin ellerimizi birleştirdiği, sahneye şişelerin, minderlerin, çatalların atılmadığı kardeşçe bir festivalde.
Bu keyifli gecenin bir tekrarı da bu akşam Kınalıada'da Karagözyan Yetimhanesi Vakfı Dinlenme evinde olacak. Bu zevki tatmak isteyen herkes davetli...
Dicle Müftüoğlu/Etha
Etkinlikte sanatçı Hasmik Harutyunyan ve Anahit Artusyan sahne aldı. Önce kanunuyla Anahit Artusyan başladı ezgiye. Artusyan ince, zarif parmakları, hünerli elleriyle aşkla, sevgiyle dokundu tellere. O tellere dokundukça bir nakış işler gibi yüreğimize dokundu.
Sonra çıplak bir kadın sesi, önce kulaklara, yüreklere dokunmaya başladı. Ermenice bilmiyorum, tek kelime bile, ama sanki neler anlattığını biliyorum. Acılardan, ayrılıklardan ve tabi ki aşktan söz ediyor. Tüm acılara, sürgünlere rağmen sanki türkülerde bile umut var. Hasmik Harutyunyan'ın çıplak sesi ile seslendirdiği birkaç ezgiden sonra kanun ile buluşuyor sesi, ezgileri...
Giderek ezgilerdeki ritim artıyor, ritim arttıkça dinleyiciler de eşlik ediyorlar tebessümle... Harutyunyan da kemerine taktığı renkli bendilini sallayarak ritimi arttırıyor.
Sonra yine hüzün... Birçok kez dinlediğim acı yüklü ezgilerle karşılaşıyorum... Başlayınca o tınılar sanki salondaki herkes yollara düşüyor, yalınayak anadolu yollarına... Sürgüne gider gibi... Aslında gitmek istemiyor o tarihlere, ama belki düşerse o günlerin yoluna geri getirecek o günler ve unutturacak sürgünleri, ölümleri...
Harutyunyan'ın gözlerinde bir buğu var... Ezgilerini dillendirdikçe o buğu tüm salona yayılıyor... Şarkılarda umut olduğunu en çok da Harutyunyan'ın gözlerinin buğusuna rağmen her yüzündeki tebessümden anlıyorum. Harutyunyan şarkı söyledikçe güzelleşiyor. Hayatımda ilk kez bir kadının şarkı söylerken bu kadar değiştiğini, ezgilerdeki aşkın, sevginin yüzüne yansıdığını görüyorum.
Dinledikçe ezgiler ne kadar da birbirine benziyor diyorum bir kez daha... Hiç yabancı değilim sanki duyduğum notalara, sözlere... Tıpki salondaki diğer insanlar gibi beni de kendimden alıyor ezgiler ve ilk salona girdiğimde hissettiğim yabancılık tamamen ortadan kalkıyor ve bende bildiğim kadarıyla şarkılara eşlik ediyorum.
Konser sona eriyor, ama dinleyenler büyük bir özlemle sarıldıkları Harutyunyan ve Artusyan'ı bırakmıyorlar ve devam ediyor konser...
Gece sona eriyor, büyülenmiş gibi kalkıyorum yerimden, ama bir şey eksik diye mırıldanıyorum. Bu güzel gecede bir şey eksik! Çok sürmeden buluyorum o eksikliği. Bu güzel ezgileri koca bir festival alanında Anadolu'nun tüm halklarıyla beraber dilmek istediğimi fark ediyorum. Ezgilerin ellerimizi birleştirdiği, sahneye şişelerin, minderlerin, çatalların atılmadığı kardeşçe bir festivalde.
Bu keyifli gecenin bir tekrarı da bu akşam Kınalıada'da Karagözyan Yetimhanesi Vakfı Dinlenme evinde olacak. Bu zevki tatmak isteyen herkes davetli...
Dicle Müftüoğlu/Etha
YORUM YAZIN