'Yaşıtım Ceylan Öldürülürken Ben Askerlik Yapamam'
Muhtemelen dünyanın en genç retçisi olan İlyada: “Daha fazla Ceylanlar ve gençlerin öldürülmesinden ise ezenlere karşı her zaman ezilenlerin tarafından olacağını” söylerken, Karadenizli ve muhafazakar bir aileden gelen Furkan da, “Benim bir sahibim olduğunu düşünmüyorum" dedi; "devletin kendisinden istediğini yapmayacağını”, “ölmeyi öldürmeyi, emretmeyi, itaat etmeyi kabul etmeyeceğini” cümle âleme duyurdu. 80 döneminde aktif solcu bir aileden gelen Deniz ise “Tüm devletlerin terörist, tüm orduların katil olduğunu düşünen bir anarşist olarak bu kurumları ve yaptırımlarını reddetti.”
15 Mayıs 2010'da "Barış İçin Vicdani Ret Buluşması"nda vicdani retlerini açıklayan İlyada Erkuş ve Furkan Çelik'e bu yıl ki "15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü"nde Deniz Benol'de katılınca liseli retçilerin sayısı 3'e çıktı.
İlyada daha 15’indeyken “Yaşıtım Ceylan öldürülürken ben askerlik yapamam” dedi, dünyanın en genç retçilerinden oldu. Liseli retçilerin sayısı şimdilik üç, isyanları büyük
Bundan üç yıl önce bir grup liseli, parmaklarındaki kanı akıtarak bayrak yapmış, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da onlardan iftiharla söz etmişti. Herkesin iftiharı kendine... Hem devlet kurumuna, hem yaşıtları Kürtler öldürülürken askerlik yapmaya isyan eden liseli vicdani retçiler İlyada Erkuş, Deniz Benol ve Furkan Çelik de “Kimsenin kanı akmasın” diyenlerin iftiharı.
İlyada genç yaşta ret yolunu seçmesini şöyle anlatıyor: “Çoğu yaşıtımız gibi biz de askere gitmeyi istemiyorduk. Ama gitmemek gibi bir seçenek olduğunu bilmiyorduk. Bunu 2009’da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Barış İçin Vicdani Ret toplantısında öğrendik.” Bu seçeneği bir süre kendi aralarında tartışan liselilerden, İlyada 15 yaşındayken Furkan’sa 17’sindeyken askerliği reddetmeye karar verdiler. Kararlarını geçen yıl 15 Mayıs Vicdani Ret gününde açıkladılar. Aralarına 17 yaşındaki Deniz Benol geçtiğimiz 15 Mayısta katıldı. Böylece liseli retçi sayısı üçe, aralarında sosyalistlerin, Kürtlerin, Müslümanların, kadınların da olduğu toplam retçi sayısı 131’e yükseldi. Bu arada -hem, toprakların çitlerle çevrilmesine karşı olduklarından “Türkiye” onlar için pek bir şey ifade etmiyor, hem de “en” olmaya pek merakları yok ama- bu gençler Türkiye’yi, dünya genç retçiler listesinde en tepelere taşıdı. Türkiye’den başka İsrail’de liseli ret hareketi olduğu, orada da gençlerin, genellikle lisenin sonuna doğru askere gitmeden hemen önce redlerini açıkladıkları düşünülürse İlyada muhtemelen dünyanın en genç retçisi oldu. Hepsi kendisini anarşist dolayısıyla da antimilitarist olarak tanımlayan gençlerden İlyada vicdani ret açıklamasında kendiyle aynı yaştayken öldürülen Ceylan Önkol’u hatırlatarak “Daha fazla Ceylanlar ve gençlerin öldürülmesinden ise ezenlere karşı her zaman ezilenlerin tarafından olacağını” söyledi. Karadenizli ve muhafazakar bir aileden gelen Furkan, “Benim bir sahibim olduğunu düşünmüyorum” dedi; “devletin kendisinden istediğini yapmayacağını”, “ölmeyi öldürmeyi, emretmeyi, itaat etmeyi kabul etmeyeceğini” cümle âleme duyurdu. İlyada gibi 80 döneminde aktif solcu bir aileden gelen Deniz ise “Tüm devletlerin terörist, tüm orduların katil olduğunu düşünen bir anarşist olarak bu kurumları ve yaptırımlarını reddetti.”
Ailelerin tepkisi sınırlı olmuş
Büyüklerin tepkileriyle ilgili Furkan “Askere gitmek istememeyi anlıyorlar ama vicdani reddi pek anlamıyorlar” diyor. Furkan ve İlyada ailelerinin ret açıklamalarından sonra “yurtdışına gönderirdik seni oğlum” dediklerini anlatırken, her üç genç de ailelerinden çok sert tepki gelmediğini söylüyor. Anlattıklarına bakılırsa, yumurtanın kapıya dayanmasını beklemeden vicdani reddini açıklayan bu üç genç, üniversiteye gittiklerinde de okuldan tecil belgesi alıp, bunu askerlik şubesine götürmeyecekler, yani orduyla hiç muhatap olmayacaklar. Anlaşılan o ki liseliler red haklarında, devlet de bu hakkı tanımamakta ısrar ederse, bu gençler isimlerini ilerde çok duyuracaklar.
haber: tuğba tekerek/taraf

YORUM YAZIN