BaşkaKöşe: Yüksek Öğretim, Blackwater, Ahmet Şık, Kürt Sorunu ve Anadolu'yu Vermeyeceğiz!
" Özel üniversitelerin önünü açmaya çalışan, üniversiteleri piyasanın parçası haline getiren, hatta piyasanın taleplerine mal arz eden bir kuruma dönüştürmeye çalışan ve aslında üniversitelere karşı bir kongre bu. Orada bulunan hocalar bunun bir parçası olduğu için ileride üzülecekler. Amaçlanan reform, eğitimi deterjan gibi alınıp satılan bir meta haline getirmek. Yakında sponsorlu üniversite modeline geçer, Ali Demir’in rektörlüğünde, Mintaks sponsorluğunda üniversite modeline yelken açarız. "
Koray Çalışkan Radikal'e İstanbul'da yapılan Yüsek Öğretim Konferansına dair izlenimlerini yazmış.
" Peki bu örgütlenmenin gerçek amacı tam olarak ne? Kurulan üslerde eğitilecek gizli askeri birimler Ortadoğu'yu sarsan halk isyanlarına karşı kullanılacak. Özellikle Körfez ülkelerinde yönetime karşı özgürlük talep edenleri bastıracak. Bahreyn'deki taleplerin S. Arabistan askerleriyle bastırılması gibi. Öyleyse; S. Arabistan, Katar, Kuveyt, BAE gibi Körfez ülkeleri bu tür isyanlar öngörüyor ve kitleleri yabancı paralı askerlerle kontrol altına almayı, ayaklanmaları bastırmayı planlıyor. Arap Baharı ya da adı ne olursa olsun, kitlesel öfke kiralık katiller ordusu tarafından bastırılacak. Tabi Batı çıkarları ne gerektiriyorsa öyle yapılacak, nerede nasıl kullanılacakları ona göre belirlenecek. Körfez'de halk isyanlarını bastırırken Batı'nın hoşlanmadığı ülkelerde de isyanı, iç savaşı tetikleyecek.. "
İbrahim Karagül Birleşik Arap Emirlikleri'nin kendi ordusunu kurması için Blackwater şirketinin misyonun sadece BAE ile sınırlı olmayacağını Yeni Şafak'ta yazmış.
" Her şeyden önce, eleştirilerimin sanki Ahmet’in tutuklanmasını ve hapiste tutulmasını onaylamak anlamına geldiğini imâ eden bu türden lanetli cümlelerin sahiplerini daha âdil olmaya davet ediyorum. Kitabın kötü olduğunu söylemenin, kitabın suç unsuru içerdiği anlamına gelmediği yeterince açık değil mi? Burada kastım, kitabın, “kimbilir içinde ne vardı da yasaklamayı göze alabildiler” propagandasını haklı çıkarabilecek kadar yeni bir bilgiyi içermediğini vurgulamaktı. İşin bu yanını vurgulamak zorundaydım, çünkü kitap üzerinden yaratılmaya çalışılan bu algının Ergenekoncu propaganda ile örtüştüğü kanaatindeyim."
Alper Görmüş Taraf'ta Ahmet Şık'ın kitabı 'İmamın Ordusu' hakkında söylediği 'kötü bir kitap' değerlendirmesi üzerine kendisine dönük eleştirileri cevaplamış.
" Bu şu demektir; ‘ahali demokratik adımlardan anlamaz, zaten anlaması da gerekmez, onları öfkeleri ve korkuları ile harekete geçirip oylarını alalım, sonra icabına bakarız!’. Böyle bir ‘demokrasi’ anlayışı olur mu? Dahası, bu çok tehlikeli bir oyun değil mi? Seçim meydanlarında ‘terörist’ dediğiniz veya demeye getirdiğiniz BDP ile nasıl bir çözüm diyaloğu kuracaksınız? İktidar bu sorunlu tavrı gösterirken, ana muhalefet partisi, bu konuda son derece sorumlu davrandığı için bir de fazladan suçlanıyor. Bu sorumlu tavra BDP’nin olumlu karşılık vermesi ‘BDP-CHP çetesi’ olarak tanımlanıyor. Bu kafayla, demokratikleşmek ve Kürt meselesini çözmek mümkün mü? "
Nuray Mert Milliyet'te iktidar partisinin, yeni Anayasa projesini sır gibi saklamasını ve CHP'nin Kürt sorununa dair yaptığı açılımlara verdiği yanıtları keni üslubuyla analiz etmiş.
" Allah'ın, toprağın, köyün, köylünün, yerlinin, tabiatın, ormanların, tarımın, hayvanların suyu, kanı; bedeni ve ruhu; kökü ve kökeni köşe bucak HES diye özelleştirilirken, elektrileştirilirken, halk daha beter göçlere sürüklenirken birileri hayır diyor. Anadolu'nun dört köşesinden, ama küçük ama büyük dereler aktı; yürüyüp birleşip Ankara'ya vardılar. Sanki Timur'un filleridir Anadolu halkı! Sanki işgal ordusudur. Ankara kapandı. Bir yol kenarına sıkıştırdı onları. Polis Ankara'yı ve Hes'leri cansiparane koruyor.Sanki polis özelleşmiştir, sanki maaşı şirketlerdendir! "
Umur Talu 'Anadolu'yu Vermeyeceğiz!' inisiyatfinin yürüyüşünün Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde durdurulmasını ve yürüyüşçülere yapılan kötü muameleyi Habertürk'te yazmış.





YORUM YAZIN