Şık'a Araç Bulamadılar
Gazeteci Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yazdığı "Kırk katır mı kırk satır" kitabı hakkında "gizliliği ihlal ettiği" gerekçesiyle açılan dava Kadıköy Adliyesi'nde görüldü.
Ahmet Şık, duruşmayı "Araç yok" denilerek getirilmedi. Şık ve Mavioğlu'nun avukatı Fikret İlkiz, "Bugün cezaevinden kaç tutuklunun hangi mahkemelere götürüldüğü, nereye sevk edildiği ve kaç araç ile şoför bulunduğunun sorulması" talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, bu talebin Silivre Cezaevi yönetimine sorulmasına karar verirken, duruşmayı 13 Mayıs'a ertelendi.
YANSAK DA DOKUNACAĞIZ
"Yansak da dokunacağız" diyen yüzlerce gazeteci ellerinde fenerlerle Bahariye Caddesi boğa heykeli önünde toplanarak yürüyüş düzenledi.
Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri, Ece Temelkuran, Can Dündar ile çok sayıda gazeteci katılarak destek sundu.
Gazeteci Can Dündar, "İleri demokrasi" diye ifade edilen bir ülkede yaşanıldığını belirterek, 57'den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde kaldığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi.
Şık ile Mavioğlu'nun kontrgerilla ve Ergenekon'u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını söyleyen Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu'nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Ahmet Şık'ın ise ''Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak'' iddiasıyla 6 Mart'tan bu yana cezaevinde bulunduğunu hatırlattı.
'DELİLLERİ HENÜZ KİMSE GÖRMEDİ'
Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener'in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının ''elimizde deliler var'' demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.
ERGENEKON, KCK, DEVRİMCİ KARARGAH...
Şık ile Şener'in gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığını kaydeden Dündar, "Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor" şeklinde konuştu.
Dündar, Başbakan Erdoğan'ın "Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar" sözüne atıfta bulunarak, "Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanlar kitap yazdıkları için cezaevine konuluyor. Biz Türkiye'nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan... Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hala kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak'' dedi.
HERKESE EŞİT MESAFEDE ADALET
Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini ve ''yansalar da dokunacaklarını'' söyledi.
MESLEKLERİNDEN DOLAYI YARGILANIYORLAR
Duruşmanın ardından açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, ise Gazetecilere Özgürlük Platformu'nu oluşturan örgütler adına, bir heyetle davayı izlediklerini söyledi. İpekçi, her kesimden, her yayın grubundan gazeteciler hakkındaki davaları yakından takip etmeye çalıştıklarını ifade etti.
İpekçi, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların arttığı bir sürecin yaşandığına işaret etti: "Bu demokrasi mücadelesini meslektaşlarımız bizzat yaşayarak veriyorlar. Cezaevlerindeki gazetecilerin, terörist, terör örgütü üyesi, terör örgütü propagandası yapmak gibi iddialarla yargılanmasını reddediyoruz" dedi. İpekçi, cezaevlerindeki gazetecilerin mesleklerinden dolayı yargılandıklarını savundu.
Gazeteciler eylem boyunca, "Şiirden kitaptan bomba olmaz başbakan", " Ahmet Nedim onurumuzdur", "Ahmet çıkacak yine yazacak", "Kavga bitmedi daha yeni başlıyor" sloganlarını attı.
YORUM YAZIN